Sokaktaki Kolombiya -3 | Mücadeleyi gençlere borçluyuz
“Bir öğretmen olarak açıkça belirtmek isterim ki, bu mücadeleyi ve zaferlerini büyük ölçüde onları dışlayan ve şiddet uygulayan bir ülkede yaşamaktan bıkmış gençlere borçluyuz.”
Fotoğraf:Juancho Torres/AA
Elif GÖRGÜ
İstanbul
Kolombiya’da artık üçüncü haftasını tamamlayan kitlesel protestolar önemli kazanımlarla ilerliyor. Vergi reformunun ardından özelleştirme odaklı sağlık reformu da şimdilik rafa kalktı. İki bakan istifa etmişti, üçüncüsü, polisin bağlı olduğu Savunma Bakanı Diego Molano hakkındaki gensoru önergesi 25 Mayıs’ta mecliste tartışılacak.
Sokaklar hâlâ işçiler, köylüler, öğretmenler, öğrenci ve işsiz gençler, müzisyenler ve diğer sanatçılarla dolu. Diego Tenjo Ramírez de onlardan biri. Bir sosyal bilimler öğretmeni.
“Bugün Kolombiya’da yaşadığımız şey yurttaşların yirmi yıllık savaş, sınıf düşmanlığı ve önce FARC gerillalarıyla somutlaşan iç düşmana ve sonra CastroChavizmo adlı belirsiz ve yanıltıcı bir hayalete dönüşen terör söylemine yönelik doymuşluğu, bıkkınlığı ve öfkesidir” diyor Ramirez: “Vergi reformu tetikleyici oldu, halihazırda gözlemlediğimiz krizi kesinlikle ateşleyen kıvılcım oldu, iktidar partisi olan Demokratik Merkezden ve Alvaro Uribe Vélez'in kukla başkanı olan Iván Duque’de somutlaşan aşırı sağ söylemden bıktık. Fırsat eşitliğinin olmamasından, sadece elit azınlığa fayda sağlayan ekonomik politikalardan bıktık.”
TEMEL NEDEN EŞİTSİZLİK
Kendisinin neden protestolara katıldığını sorduğumda birçok neden olduğunu söylüyor. Temel nedeni ise “korkunç eşitsizlik” olarak açıklıyor: “Kolombiya’nın yakın tarihinde, sağlık, eğitim ve konut hakkı gibi sosyal politikalara öncelik veren bir hükümet olmadı. Ülkemiz, neoliberal politikaların etkilerinden en çok zarar gören ülkelerden biri oldu. Ayrıca siyasi baskı oldukça şiddetli ve radikal boyutta, öyle ki ben bunları yazarken öldürülen halk önderi, sol siyasi aktivist, insan hakları savunucusu sayısı 573’tü. Ve yakın zamanda Barış için Özel Yargı (JEP) kurumu çoğunluğu 2002-2010 yılları arasındaki Alvaro Uribe Velez’in Kolombiya Cumhurbaşkanlığı döneminde olmak üzere 6 bin 403 sivilin, gerilla oldukları iddiasıyla, ulusal ordu ve paramiliter organizasyonlar tarafından öldürüldüğünü açıkladı. Tüm bunların yarattığı süregelen rahatsızlık, hükümet tarafından önerilen vergi reformuyla patladı.”
Latin Amerika’nın görece büyük ülkelerinden Kolombiya’da sosyal krizi derinleştiren etkenlerden biri de birçok ülkede olduğu gibi kovid-19 pandemisi. Üllkesinin salgın kaynaklı 83 binden fazla ölümle toplam nüfus açısından en çok can kaybı yaşanan ülkelerden biri olduğunu söylüyor Ramirez: "Bu salgının hükümet tarafından yetersiz bir şekilde ele alınmasından kaynaklanmaktadır. Kolombiya, hava sahasını kapatan son ülkelerden de biri olmuştur. Stratejik aşılama planlarında dünyadaki son ülkelerden biriyiz. En yoksullara saldıran ekonomik ve sosyal önlemlerin geri çekilmesini, kovid-19’a karşı ciddi aşılama programlarının uygulanmasını istiyoruz. Ayrıca zaten aşırı yoksulluk içinde olan pandeminin etkileri nedeniyle durumları kötüleştiren en yoksul aileler için temel bir gelir talep ediyoruz.”
POLİS ŞİDDETİ RADİKALLEŞTİ
Kolombiya’daki ulusal grevi dünya açısından görünür kılan unsurlardan biri, bu mücadeleye yönelik devlet şiddeti oldu. Vergi reformunun daha ilk günlerde geri çekilmesinin grev ve protestoları bitirememesinin bir nedeni de onlarca can alan bu yoğun şiddete yönelik öfkeydi.
Diego Tenjo Ramírez, 18 yıldır hak talep eden sokak protestolarına katıldığını ancak “Hiç böyle bir polis şiddeti görmediğini söylüyor: “18 yıldır, sosyal sorunlar nedeniyle sokaktaki protestolara katılıyorum, ESMAD (özel polis gücü) ve ulusal polisin elindeki kamu gücü tarafından uygulanan şiddetinin bu kadar sert radikalleştiğini ilk defa görüyorum. Silahsız sivil halka, barışçıl protestolara karşı en vahşi şiddeti uyguluyorlar. Temblores ONG ve Uluslararası Af Örgütü ya da İnsan Hakları İzleme Örgütünün verilerine göre ulusal grevin 28 Nisan’da başlamasından bu yana tüm ülkede 40’ın üzerinde ölüm var. Bu hükümetin muhaliflerine, sivil halka, köylü ve yerli liderlerine, insan hakları savunucularına karşı şiddetine ve zulmüne son vermesini istiyoruz.”
Kolombiya'da şiddet deyince ilk akla gelenler arasında paramiliter gruplar var. Ramirez de bu tür saldırılara dikkat çekiyor. İlk söyleşimizdeki Temblores ONG Temsilcisi Lina Herrera’nın işaret ettiği Cali kentindeki durumun altını o da çiziyor: “Geçtiğimiz hafta sonu, Cali şehrindeki Valle Ünivesitesi yakınlarında silahlı siviller tarafından gerçekleştirilen şiddet eylemlerine tanık olduk ve üzerinde ırkçı ve aşırı sağ sloganlar olan araçlarla ‘Ulusal Grev’e katılan yerli örgütlere saldırdılar. Polisin gözü önünde ve Ivan Duque hükümetinin sessiz suç ortaklığıyla 8 yerli ateşli silahlarla yaralandı. Sivil topluma yönelik şiddetin radikalleşmesi ve devlet güçlerinin işlediği cinayetler, akıl hocasının Alvaro Uribe Vélez olduğu hükümet politikasından kaynaklanmaktadır. Uribe, sempatizanlarına ve polis güçlerine gerilla gruplarının desteklediği iddia edilen Vandalizm ve terörizm bahanesiyle sivil halka silah kullanma çağrısı yaptı. Bu açıklamalar sivil ölümlere neden oldu, ancak aynı zamanda biz protestocuların öfkesini de arttırdı.”
SENDİKA VE PARTİLER HALKI TEMSİL ETMİYOR
Biraz da sendikaların hükümetle gerçekleştirdiği görüşmeleri konuşmak istiyoruz. “Sokaklarda köylüler, öğrenciler, öğretmenler, krizden kırılmış esnaf, yerli halklar, genel olarak bu aşırı sağcı hükümetin politikalarından en çok etkilenen alt ve orta sınıfın geniş bir kesimi varız” diyor Ramirez. Sendikaların da siyasi partilerin de bu kesimleri gerçek anlamda temsil ettiğini düşünmüyor:
“Sendikalar maalesef çoğunluğu temsil etmiyor, bence bazen sendikalar hükümete kayıtsız kalıyor gibi görünüyor ve bunu, asgari ücretin artırılması için yıllık müzakerelerde ve insanların onlara en çok ihtiyacı olduğu zamanlarda sessiz veya belirsiz kalmaları kanıtlıyor.
Siyasi partiler de krizde, sendikalar gibi onlar da halkın duygularını temsil etmekte başarısız. Dignidad (Haysiyet) ya da Yeşil Parti gibi merkez rol çalmaya çalıştılar, ancak yine de insanlar ilgisizlikleri ve hataları yüzünden hayal kırıklığına uğradılar, onlara güvensizlikle bakıyorlar ve sosyal medyada oportünizmle suçluyorlar.”
ÇIKIŞ NET DEĞİL AMA ARTIK GERİ DÖNÜŞÜ YOK
Herkese sorduğumuzu ona da soruyoruz: Peki şimdi ne olacak? Birinci ayını tamamlamaya yaklaşan bu mücadele nereye gidecek?
Yanıtlıyor: “Benim fikrime göre, bu süreçten nasıl çıkılacağı hâlâ net görülmemekle birlikte artık geri dönüşü yok. Kolombiya zamanında Bolivya, Ekvador, Şili ve Mısır’ın yaşadığına benzer bir bahar yaşıyor. Ve bir öğretmen olarak açıkça belirtmek isterim ki, bu mücadeleyi ve zaferlerini büyük ölçüde onları dışlayan ve ihlal eden bir ülkede yaşamaktan bıkmış gençlere borçluyuz.”