Adaların Atları platformu: Atların teslim sürecinin ardından denetleme yapılmadı
Adaların Atları platformu, yayınladığı "Atları kurtarırken: Belediyeler eliyle hayvan ticareti, milyonluk sömürü" başlıklı raporda "860 at nerede?" sorusunu yineledi.
Fotoğraf: İBB
Adaların Atları platformu, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) sahiplendirdiğini iddia ettiği 860 at ile ilgili bir rapor daha yayınladı. Raporda atların sahiplendirilme süreci ve sonrasında İBB'nin ve atları sahiplenen kurum ve kişilerin şeffaf davranmadığı, İBB'nin verdiği sözleri tutmadığı vurgulandı. Raporda ayrıca İBB'nin atları sahiplendirme sürecinin ardından denetlemediği ve çoğu atın kaydının bile olmadığı dolayısıyla atların akıbetinin bilinmediği belirtildi.
"Atları kurtarırken: Belediyeler eliyle hayvan ticareti, milyonluk sömürü" başlıklı raporda "860 at nerede?" sorusu yinelenerek şu ifadelere yer verildi:
Atların adadan gönderilişini ve teslim edildikleri yerleri takip ettik. Bedavaya verildikleri tüm bu yerlerde sisteme kaydedilmediklerini, izleri kaybedilerek teslim edildiklerini biliyoruz. Aşağıdaki bilgileri araştırıp değerlendirmeniz ve yayınlamanız için size sunuyoruz. Sorularınızı cevaplamaya hazırız. adalarinatlari.org’da pek çok bilgi var. Bu dosyada ilk kez sizinle paylaştığımız bilgiler ise sarı boya ile gösterildi.
• Atlar en az 1 yıl bakılmak, elden çıkarılmamak kaydıyla gönderiliyor, İBB 6 ayda 1 yerinde denetleyeceğini söyledi. 5 Haziran 2020’de başlayan sevklerden sonra denetim yok.
• Aydın İncirliova Belediyesine gönderilen 100 atın tamamı bir tüccara verildi, tüccar tarafından çevrede satıldı. Tüccarlar kasaplara da satıyor.
• İstanbul Kemerburgaz’da 30 at alan şahıs bunları başkalarına sattı
• Ardahan Belediyesine gönderilen 100 atın hiçbir kaydı yok. Bölgeden Kazakistan’a (kesilmek üzere) at satışı var. Ayrıca attan serum üreten bir şirket var.
• Serum üretiminde, buna uygun olmayan atların kullanımı ve yüksek oranda can kaybı var (İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin faytondan “kurtarıp” gönderdiği atlar ve Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi)
• Mersin Tarsus’a gönderilen atlarla ilgili kayıplar
• İBB’nin atlarla ilgili süreçteki yönetim hataları
Adalar’dan yapılan sevkiyatların, bizim takibimize göre listesi: Adaların atları nerelere gönderiliyor?
Yayınlanan raporlarımız:
• Kayıp Atlar Raporu
• Adaların Atları Birinci Yıl Raporu
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ücretsiz ve denetimsiz Dörtyol’a gönderilen 100 atın kaybolması “münferit” bir vaka değil. 860 atın başta İBB sonra başka belediyeler ve işletmeler eliyle “kaybedildiği” bir peşkeş ve yolsuzluk skandalını, “atları kurtardık” hikâyesiyle faytonun arkasına saklanarak göz göre göre yapılan bir katliam ve sürgünü birkaç örnekle anlatalım.
İBB’nin sahiplendirme protokolüne göre ne olmalı?
İBB Meclisi 12 Mart 2020’de oy birliği ile, adada satın alınan atların ücretsiz “sahiplendirilmesine” karar verdi. (İBB'nin karar metni için tıklayın). Bunu duyar duymaz, işlemin hangi şartlara göre yapılacağını sorduk ve İBB’ye atları koruyacak öneriler getirdik (İBB’ye önerimiz: Atları sahiplendirme şartları nasıl olmalı? - bunun içinde atların isteyen Adalılar ve İstanbullular tarafından adada sahiplenilerek belediyeye masraf ödenmesi, belediye tarafından bakımının sürmesi de vardı). Biz de uyardık, atçılar da Anadolu’da böyle bir at “ihtiyacı” olmadığını belirterek bunun atları tehlikeye atacağını söyledi (İBB’nin “Bedava Sahiplendirme” Kararına Atçılardan Cevap: Atçının da Çiftçinin de Ata İhtiyacı Yok!). Sahiplendirme şartlarının açıklanmasını sürekli istedik (İBB’den cevap var: At sahiplenme şartları belli değil!) . İBB Ulaşımdan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Orhan Demir atların titizlikle sahiplendirileceğini, gidecekleri yerler konusunda il tarım müdürlüklerinin görüşüyle yetinmeyip İBB ekiplerini göndererek buralara baktıklarını, İBB’nin 6 ayda 1 denetime gideceğini anlattı. Bu konuda İBB ile çalışan CHP Adalar ilçe başkanı Ercan Akpolat protokolde atların en az 5 yıl satılamayacağı, at yerinde bulunamazsa 12.000 TL ceza kesilmesi gibi tedbirler olduğunu aktardı. Ancak protokol açıklanmadı.
Atların dağıtım sürecinin sonunda, alıcılar üzerinden edindiğimiz protokole göre atlar 1 yıl satılamayacak, herhangi para cezası yok. Denetim ise hiç uygulanmadı. (protokolü göndeririz)
Aydın İncirliova Belediyesi – 100 at
7 Temmuz ve 21 Temmuz 2020’de Adalar’dan Aydın İncirliova Belediyesi’ne toplam 100 at gönderildi. Adalar’da İBB’nin satın aldığı atlara nedense talip olan diğer belediyeler gibi İncirliova Belediyesi’nin de atlarla herhangi bir çalışması yok. İncirliova’ya giden atların tamamı, belediyede akrabası da olan bir celebin eline geçti. Deve, at, her türlü hayvanı alıp satan H.* adlı şahıs atların hepsini sattı.
Hatırlarsanız İBB atları Adalar’daki sahiplerinden 4.000 TL’ye almış ve toplam 1179 at satın aldığını açıklamıştı. İncirliova’ya gönderilen 100 at, onları belediyeden bedavaya alan şahsa 400.000 liralık bir ikram yapılması demek, en azından. Bu atlara aylarca bakan İBB’nin ödediği yem parası, seyis maaşları, TIR’larla yapılan nakliyenin masrafı ayrı. Dahası, celep bu atları 4.000 liradan çok daha yukarıda rakamlara satabilir. Kendisine zaten bedavaya gelen bir hayvanı 1000 liraya bile satsa kâr. Hatta, “işe yaramayacak”, “para etmeyecek” atı elinde tutmaktan, beslemektense kesim için bile olsa elden çıkarması daha “kârlı”. Çünkü nasıl olsa arayan soran, denetleyen yok. Kamuoyu “faytondan kurtarma” hikâyesine odaklı, İBB kanalları ve destekçileri “atlar özgür oldu, yeni yuvalarında mutlu” diye yanıltıcı haberler yayınlayıp duruyor.
İncirliova’da bazı yetkililerin AAP tarafından uyarılmasının ardından ilçe tarım müdürlüğü, İncirliova Belediyesi’nden bedava alan bu şahsın sattığı atlatın 74’ünün çip numaralarıyla kaydetti. 26 at ise kayıp. 74 atın kayda geçirilmiş olması onları görece koruyor, ama bu kayıt başta teslimat yapılırken gerçekleşmediği için arada celep vurgunu yapmış oluyor. Ayrıca, hayvanlar İBB tarafından İncirliova Belediyesi’ne teslim edildiği için, onları celepten satın alan yeni sahiplerinin hiçbir protokol veya taahhüt altında imzası yok.
İstanbul Kemerburgaz
İBB’nin “bedava” atlarına yalnız başka belediyeler değil, işletmesi olan veya işletme açan şahıslar da talip oldu. Bedavaya gelen bu atlar da el değiştirdi. İstanbul’daki işletmelerin denetlenmediğini ve İBB’den aldıkları atları ilçe tarım müdürlüklerine kaydettirmediklerini biliyoruz. 5 Haziran’da başlayan at sevkiyatlarını Büyükada’dan izlemiş, nereye hangi tarihte kaç at gönderildiğini sitemiz ve sosyal medya kanallarımızdan günü gününe duyurmuştuk. Atların gittikleri yeri arayıp sorarak onları izlemeye, kaydedilmelerini sağlamaya çalıştık ve takipçilerimizden de aynı şeyi istedik. (Bunu atları dağıtan İBB ve Adalar ilçesinden çıkışlarını yapan Adalar İlçe Tarım Md yapsaydı, çok daha etkili olur, atlar hemen alıcıların üstüne kaydedilir ve akıbetleri takip edilebilirdi. Yapılmamasında ihmal değil kasıt var)
Bu dikkatli takibimiz ve sosyal medya kanallarımızdan gelen ihbarlarla şunu gördük: İstanbul’da az sayıda at almak isteyen ve atlara iyi bakabilecek atçılara at verilmezken, Kemerburgaz’da Haluk Seyok (@binefatciftligi) 30 at alıyor. İBB daha çok sayıda atı tek seferde elden çıkarmayı tercih ediyor. Haluk Seyok atlardan beğendiği birkaçını kendi çiftliğinde tutup, kalanların “iyisini” 10 bin tl’den başka çiftliklere satıyor. O kadar “iyi” olmayanları daha düşük fiyatlara veriliyor. Haluk Seyok hayvan alım satımı yapan bir şahıs. “İşe yaramayacak” atları kasaplar da satın alabilir. (Hipodromdan çıkan atlar kasaplarca “kilo ile”, yani et olarak satın alınıyor.)
Bunu nasıl teyit edebilirsiniz?
1) İBB olarak habersiz gider o çiftliğe bakarsınız, verdiğimiz 30 at nerede dersiniz. Bunun için yanınıza o çip okuma cihazından alıp bakmanız gerekir. Adadan gönderilen bütün atların çiplendiği doğrudur. (Çipleme işlemi İmamoğlu’nun televizyonda dediği gibi İBB tarafından yapılmadı, Tarım ilçe Md tarafından yapılan ve zaten zorunlu olan bir işlemdir. İBB’nin atları takip etmek için çip sistemi kurması filan gibi bir durum değil. Atların bir kısmı zaten çipliydi, kaçak olarak getirilen ve denetlenmeyen atları da satın alma sürecinde ilçe tarım çipledi. İBB’nin gönderdiği bütün atların çipleri hem İBB’de hem çıkışını yapan ilçe tarımda var. Açıklanırsa atların denetimi yapılabilir. Her gönderildiği yer ile protokol yapılırken verilen atların çipleri yazılıyor ve alıcı ile teslim eden bunun atlına imza atıyor. Yani hangi çip no’lu atların Haluk Seyok’a, hangisinin Dörtyol’a, hangisinin İncirliova’ya gittiği biliniyor aslında.)
2) Seyok’un sattığı atların bir bölümü bu bölgedeler. Özellikle daha ucuza satılmış olanlar, Belgrad Ormanları çevresinde “Mandacı Harun”un ve Arnavutköy’de arabayla taşıma yapanların elindeler. Haluk Seyok’a verilen atların çip numaraları açıklanırsa, yapılacak taramada atların nerelerde çıkacağı görülür. Bu atların genel durumları iyi. Bu atlarla ilgili “kesilme” veya “kötü bakılma” iddialarında bulunmuyoruz. Buradaki yolsuzluk, atların İBB’nin verdiği kişinin elinde olmaması ve alıcının hileli gelir elde etmesi, protokolün uygulanmaması, İstanbul’da olduğu halde İBB’ce hiç denetlenmemesi.
Ardahan Belediyesi
11 Ağustos ve 21 Ağustos 2020 tarihlerinde Ardahan Belediyesi’ne toplam 100 at gitti (4 TIR ile). Hanak’takiler çiftçilere dağıtıldı ve dağıtımdan sonra, uyarımız üzerine alıcılar üstüne kaydedildiler. 100 atı alan Ardahan Belediyesi’nin ise elinde hiç at yok ve atların nereye gittiğine dair bir kayda ulaşılamıyor. Dörtyol ve İncirliova Belediyeleri gibi Ardahan Belediyesi de at bakan bir belediye değil.
Ardahan, atların çiftçilikte halen kullanıldığı bir bölge ve köylülerin ücretsiz dağıtılan atlara rağbet etmesi mümkün. Ama bölgede araştırılması gereken iki ciddi iddia var. Birincisi, buradan Kazakistan’a tırlarla at gönderildiği iddiası. İBB’den gönderilen veya başka yerlerden alınan atlar Kazakistan’a kesim için gönderiliyor.
İkincisi, bize iletilen ihbara göre, atlar burada bir şirket tarafından serum üretiminde kullanılıyor.
Atların Serum üretiminde kullanımı
“Faytonda çalışmasın, kurtaralım” denen atların serum üretiminde kullanılması son derece ironik. Kurtaralım derken hayvanın nasıl bir haksızlığa uğramasına sebep olunduğunu göz önüne seriyor.
İzmir’de Belediye Başkanı Tunç Soyer’in seçim öncesi imzaladığı Haytap bildirisine uyularak faytonlar kaldırıldı ve bu, belediye tarafından bir kurtarma öyküsü olarak sunuldu. Buradaki 32 at önce Sasalı Doğal Yaşam Parkı yanında çitle çevrili bir alanda tutuldu, ama yaban hayvanı olmadıklarından bu hayvan bahçesine alınmadılar. Aralık 2019’da geceleyin kamyonlara yüklenerek Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ne, serum üretiminde kullanım amacıyla teslim edildiler. Konu basına yansımıştı, Adalar’da da faytonun kaldırılmasını talep eden ve İmamoğlu ile görüşen Vegan Zülal Kalkandelen’in de bilgisi vardı (bkz: İzmir’de faytonlar kaldırılınca atlara ne oldu?).
Ağustos 2019 tarihli şu ilan, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün serum üretimi amacıyla 30 at almak için ihale ilanı: 30 adet at alımına dair ilan.
İzmir’de kordonda fayton çeken atların gittiği bu yer, işlemleri hayvana eziyet ederek yaptığı için PETA dahil kurumlarca eleştirilmişti (2006; horsetalk adlı sitede yayınlanan 'PETA exposes deadly horse treatment in Turkey' başlıklı yazı. Ayrıca bkz, Prof Tahsin Yeşildere’nin açıklaması: Covid-19, Hiperimmün Serum Çalışmaları ve Atların Kullanılması)
Serum üretiminde kullanılacak atların en az 450 kg ağırlığında, 3-6 yaş arası erkek at olması gerekiyor. Yukarıdaki ihale, verilen tekliflerin yüksek olması nedeniyle erteleniyor. Ardından ihale yeniden açılmıyor ve İzmir Belediyesi’nin “özgürleştirdiği” atlar alınıyor. Burada önemli nokta, fayton çeken atların çoğunun kısrak (dişi) ve zayıf olması. Bize ulaşan bir kaynağa göre bu atlar, üretim sürecinin aşamalarına dayanamadığı için yüzde 80’i hayatını kaybetti.
(serum üretiminde, insanların aşılanarak bağışıklık kazanması gibi at bedenine de bağışıklık için madde enjekte ediliyor. Örneğin akrep ve yılan sokmasına karşı panzehir üretimi için ata akrep zehiri veriliyor. 3 haftada bir enjeksiyonla 6 ay bağışıklık kazanan atın kanındaki plazma alınarak, kan hayvana geri veriliyor. Atlar bu işle ilgili standartlara uygun durumdaysa ve iyi bakılıyorlarsa yıllarca bu tesislerde yaşıyorlar, tesislerin işi sürdürmek adına hayvan sağlığına uygun şartlar sağlaması kapitalizmin ruhuna da uygun. Eskişehir’de bir tesis bu işi standartlara uygun şekilde sürdürmekte; bunlar Adalar’da, İzmir’de ya da başka yerlerde faytondan alınan atları zaten kullanmıyor).
İzmir Büyükşehir Belediyesi örneğinde olduğu gibi at “bedavaya” gelince, 450 kilo olup olmadığına, yaşına, cinsiyetine, bağışıklık kazandırmak için enjekte edilen maddenin onu öldürme riskine bakmadan hayvanı harcamak çok kolay. Adalar’dan gönderilen atların “bedava” olması onları da aynı tehlikeye attı. İBB tarafından diğer belediyelere ve alıcılara teslim edilen atların elden ele satılması onların bir kısmının da “canları pahasına” serum sektörüne satılması anlamına mı geliyor?
Mayıs 2020’de Tarım Bakanlığı Türkiye’nin kovid aşısı için atlarla çalışmaya başladığını duyurduğunda konu İBB’ye sorulmuştu. 28 Mayıs 2020 tarihli bianet haberine göre,
İBB Danışmanı Tonguç Çoban "atların serum için kullanılması" haberleriyle ilgili “serum olarak kullanılacak iddiasına da net olarak yanıt vereyim. Söz konusu bile değil. Bizim bilgimiz olmadan böyle bir şey yapılamaz. Böyle bir talep gelmedi. Biz de buna onay vermeyiz” diyor.
“Adalar’da faytonda çalıştırılan yaklaşık 1200 at İBB Meclis kararıyla satın alındı. Sürekli veteriner kontrolü var. 50 kadar seyis de atların günlük nal ve diğer bakım işlerini yapıyor. Atları gezintiye çıkarıyor; atların serbestçe dolaşabileceği alanlar oluşturuldu. ‘iyi bakın’ demenin sınırı yok. Her zaman daha iyisi vardır; biz bunun da farkındayız.
"Sahiplendirirsek de atların işkence veya eziyet görmeyeceği yerlere gitmesini sağlamak isteriz. Fayton sisteminin kötü koşullarına geri dönülmeyecek, bunu biliyoruz. Sahiplendirmede temel standartlara uyulması şartı aranacak.” (Adalar'ın Atları: Sorular, Talepler, Açıklamalar)
• Kısa süre önce Adalar’dan 8 atın, doğrudan, serum üretimi için sevk edildiği bilgisini aldık. Güvenilir bir kaynaktan aldığımız bu bilgi için İlçe Tarım Müdürlüğü ile görüşeceğiz.
• TİGEM çiftliklerinde her yıl 6000 tay doğuyor. Hipodromlarda her yıl 2000 kadar tay, yarışlara hazırlanıyor ve özellikle hızlı/aşırı çalıştırılma dolayısıyla yarış için verimsiz hale geliyorlar. Yılda 1500 kadar at bu şekilde yarış sektörü dışına düşüyor. Bu atlara ne oluyor? Bir kısmı, ama ancak küçük bir kısmı, fayton çekmek üzere Adalar’a geliyordu. Ya diğerleri?
Mersin Tarsus – tehlikeli bölgeye gönderilen atlar
15 Haziran ve 26 Haziran 2020’de Mersin Tarsus’a toplam 40 at hibe edildi. Bunlar hayvanat bahçesi içinde binicilik amacıyla kullanılacaktı. Atların tamamı bu amaçla kullanılmadı, bir kısmı yine şahıslara gitti.
Adana çevresi atların kesildiği bir bölge. İBB atları “hibe edeceğini” duyurduktan sonra (12 Mart 2020) bizim sayfamızı kasap odaları takip etmeye başladı. Mart ayı sonunda, Urfa’dan bir şahsın 500 ata talip olarak Büyükada’ya geldiğini, Adana’dan iki kişininse 100’er at almak için geldiğini duyduk. Birbirinden bağımsız üç kaynağın teyit ettiği bilgiyi acil olarak duyurmamız üzerine bu kişilere at verilmedi (Çok acil! 700 Atımız kasaplara mı gidiyor?). İBB sahiplendirme komisyonu başkanı Orhan Demir ile daha sonra yaptığımız konuşmada bize, bu durum nedeniyle, at kesimi yapılan Adana, Urfa ve Adıyaman’a kesinlikle at gönderilmeyeceği söylendi. Bu olanlara ve bilgilendirmelere rağmen, atların gönderildiği kurum ve kişi adına kaydedilmemesi, para cezası yaptırımının taahhütnameden kaldırılması atların kasapların eline geçmesine izin vermek demektir, en hafif tabirle. Mersin’e ve başka illere gönderilen atlar “dönüp dolaşıp” aynı insanların eline geçmedi mi? Bunu nasıl bilebiliriz? Dörtyol örneği de bize bunu göstermiyor mu?
(Dörtyol’da belediyece “kaybedilen” atların bir kısmının çipleri çıkarılarak Irak’a satıldığı iddiaları Esra Boğazlıyan’ın haberinde yer almıştı. Atlara yerleştirilen çip çok ufaktır ve atın boynunda yer değiştirir. Bulunup çıkarılması imkânsıza yakın olduğu gibi, zaten denetimin yapılmadığı bu gevşek ortamda böyle bir çabaya gerek de yok. Sınır bölgelerinde at, eşek ve katırların kaçakçılıkta kullanıldığını hepimiz biliyoruz. Irak’a satıldı denen atların Irak ve İran’a sınır kaçakçılığında kullanıldığını düşünüyoruz. Askerin hareket eden her şeye karşı vur emri var, biliyorsunuz. Bu şekilde öldürülen hayvanların hesabını veren yok.)
Yüzlerce atın başında atçılığı bilen kimse yok, at uzmanı veterineri yok
Atçılıkla ilgili hiçbir tecrübesi olmayan bir büyükşehir belediyesinin, kendisinden çok Tarım Bakanlığını ilgilendiren bir “ruam karantinasının” ardından (bu karantinanın hukuksuzluğu ayrı bir konu, öldürülen atların test sonuçlarının açıklanmayışından tutun da, testlerde kan testi yerine güvenilir sonuç vermeyen Mallein deri altı enjeksiyon testi uygulanmasına kadar uzun bir ihmal/kasıt zinciri var) nedense İBB önünde yapılan “fayton kaldırın” (“atlar özgürlüğe koşsun” – ama nasıl diye soran sesleri duymayalım) kampanyasının ardından atları satın alması normal mi? (Diyelim ki bu sadece popülist bir karar, ya da köşeye sıkıştılar) 1179 at satın alıp, atlarla ilgili hiçbir şeyi atları tanıyanlara danışmaması normal mi?
İBB’nin atlarla ilgili çalışmalarının hangi birimlerde kimlere bağlı olduğu hâlâ açık değil, Veteriner İşleri Müdürlüğü ile Muhtarlıklar ve Gıda Bölümü atçılık konusunda bilgisiz. Buradaki idarecilere telefonla sorduğumuz sorulara “bilmiyorum” cevabını verip bizi birbirilerine paslarken, daha üst kademede Ulaşımdan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Orhan Demir ve Başkan Danışmanı Tonguç Çoban da şeffaflıktan uzak. CİMER ve Beyaz Masa’ya sorduğumuz sorular kopyalıp yapıştırılmış “iyi bakıyoruz, süreç devam ediyor” cevaplarıyla geçiştiriliyor. Katılımcılıktan söz ediliyor ama öneriler karşılık bulmuyor, yetkililerin “iletirim” dediği konuların nereye kime iletildiği meçhul. Atlar sadece Dörtyol, İncirliova, Ardahan ve diğer illerde değil, İBB koridorlarında da kayıp. Yaptığı işi, hizmet ettiği halkı, satın alıp hayatını değiştirdiği hayvanları önemseyen bir belediye yönetimi, buraya attan anlayan bir tane yetkili koymaz mı?
1179 atın sahibi İBB iken ve ilk sevkler son satın almalardan tam 6 ay sonra, 5 Haziran’da başlamışken, burada at uzmanı veteriner olmaması normal mi? İBB ısrarlarımız sonucu 1 yıl sonra adalardaki atların durumunu kontrol eden bir veteriner hekimi İ.Ü. Cerrahpaşa Veterinerlik Yüksek Okulu Atçılık ve At Antrenörlüğü Bölümünden görevlendirme ile getirebildi (bu süreçte İBB videolarında konuşanlar, at üzerine uzmanlığı ve tecrübesi olmayan kişilerdir). At uzmanı veteriner adaya ancak ayda birkaç kere gelebilse de büyük fark getirdi.
19 Aralık 2019 ruam operasyonu ile faytonun durdurulması ardından, atlar için yem depolama alanı bulunmayan Büyükada İBB İspark Ahırında yem sıkıntısı başladı. İBB 16 Ocak’ta at ve faytonları satın alacağını açıklamış, şubatta satın almalar başlamıştı. Büyükada’da bu sırada faytonculuk yapıp gelir elde edemeyen at sahiplerinden bazıları atları ihmal etmeye başladı (bu nedenle çok sayıda at İBB’ye satılmadan önce öldü). İspark ahırında yıllardır görevlileri olan ve atları satın almaya başlamış bulunan İBB yem tedarikini ayarlayamadığı için insanlar adada para toplayarak iki defa yem alımı yaptı. Atların taze yem, samanla beslenmesi gerekir, yemin nemlenmesi hızla küflenmesine yol açar, bu da atları zehirler. Büyükada İspark ahırında ölen atlardan bazıları yemden zehirlenmiş olabilir. (Ölen at sayısı ve atların ölüm nedenleri açıklanmadı). Nemli bir coğrafya olan adada, deniz kenarındaki ahırda atlara 2 senelik yem alırsanız o yemi atlara veremezsiniz. Yüzlerce at satın alan bir kurum, nasıl böyle hatalar yapabilir? Kurumları sorumluluklarını üstlenmeye, denetime açık olmaya, hesap verebilir olmaya, şeffaflığa davet ediyoruz. Burada hiçbir denetim mekanizması olmadığına dikkat çekmek istiyoruz.
Sağlıklı olmaları hareket etmelerine bağlı olan atların 16 aydır İBB İspark ahırından dışarı hiç çıkarılmaması, bu nedenle yüzlerce atın ölmesi; Heybeliada ve Burgazada ahırlarının İBB tarafından yıkılması konularını yine ayrı tutalım. Sitemizde bu konularda bilgi var.
Yüzlerce atın el değiştirdiği bu kadar büyük bir operasyonda atların nereye gideceğine karar veren “sahiplendirme komisyonu”nun başında İBB Ulaşımdan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı mimar İbrahim Orhan Demir var (Çipe rağmen kaybolan 99 at için kaymakamlık harekete geçti), Demir’in atlarla ilgili bilgisi yok. Adada işi idare eden kişinin, konu hakkında resmi hiçbir görev ve sorumluluğu olmayan CHP İlçe Başkanı olması ve bu adamın kendi köyüne (Erzincan’a) İBB’nin 18 atını göndermesi normal mi? (1 Ekim 2020)
İlçe Tarım Müdürlüğü atların durumunu, İspark ahırının sahibi, TUHİM yönetmeliğini (İBB Ulaşım Müdürlüğünün Faytonla Taşımacılık Kuralları) uygulamaktan sorumlu İBB ise fayton taşımacılığını denetleyebilir ve hayvan sağlığına uygun davranılmasını sağlayabilirdi. Faytonculuğun devam ettiği yıllar boyunca, “faytona binme atlar ölüyor” kampanyası etrafında örgütlenen ve eylem yapan “hayvanseverler” de faytondaki atların denetlenmesi, kötü muameleye ceza kesilmesi gibi taleplerde bulunmadılar. Adalılar dışında kimse bu hayvanların iyiliği için talep ve takipte bulunmadı. Faytonu kaldırma nihai hedefi, denetimle yükümlü olan ilçe tarım ve İBB yetkililerinin bu görevi yapmadığını gözlerden saklamaya yaradı. Hem ilçe tarım müdürünün hem de İBB İspark ahır sorumlusunun göreve geldiklerinden beri değişmemiş olması normal mi?
At’a değil iş’e (fayton vb) odaklanınca, hayvanların akıbeti gizli kalıyor. Konu sadece Dörtyol Belediyesi değil, sadece İBB de değil. Örneğin Edirne Keşan Belediyesi de, Edirne Valiliği ile işbirliği içinde, atlı taşımacılık yapan insanlara triportör verildiğini anlatırken, atlara ne olduğundan hiç söz etmiyor (Keşan’da bir dönem sona eriyor! At arabalarının yerini triportörler alıyor ve devamı: Bakan Kurum’dan, at arabacılarına 40 yeni triportör müjdesi). “Adalar’daki atları fayton boyunduruğundan kurtaracağız” cümlesi, Ekrem İmamoğlu’ndan önce Recep Tayyip Erdoğan’ın projesiydi (17 Haziran 2018, Erdoğan, Adalar'daki atları faytonların boyunduruğundan kurtaracağız )
Adaların Atları Platformu 15 Mayıs 2021 tarihli basın açıklamamız:
Adalar’daki atların ölümü ve kaybedilmesi tüm yetkililerin sorumsuzluğu, ülkemizin aynasıdır. Atların yeni alıcılar tarafından bakılması gereken 1 yıllık süre dolmak üzere. Yetkili taraflar bizi bunun için mi oyalıyor?
İBB Adalar’dan gönderilen 860 at ile ilgili sorumluluğun Tarım ve Orman Bakanlığı’nda, Tarım ve Orman Bakanlığı ise sorumluluğun İBB’de olduğunu söylüyor. Bunca zaman kimse atlarla ilgilenmemiş, herkes bir başkasının sorumlu olduğunu ve ilgilendiğini mi zannetmiş?
Atlar sahipsiz, kimsenin umurunda olmadan yaşamaya çalışmış, yaşayamamış, kaybolmuş, yok edilmiş, vicdanlı insanların eline düşenler şans eseri hayatta ve iyi kalmış, öyle mi? Kötü koşullarda hâlâ yaşam mücadelesi verenler zorlu koşullara dayanmaya mı çalışıyor?
Atlar kimin umurunda? Bu karşılıklı suçlamalar, aklamaya çalışmalar esnasında bir kurum, bir kişi atları merak etti mi? Siz hiç yetkili ağızlardan şöyle bir soru duydunuz mu: “Atlar nasıl şimdi? Atlar iyi mi? En azından öncelikle kalan atları kurtarmak gerekmez mi?” Ya da yine yetkililerden, şöyle bir açıklama ile karşılaştınız mı? “Gönderilen atların şu anki yaşam koşullarını merak ediyoruz. Kötü durumda olanların derhal tespit edilmesi ve kurtarılması gerekiyor.” Ya da şu hiç merak edildi mi? “1179 attan kala kala 115 at kalmış. O atlar ne durumda? İyi olduklarının kanıtı İBB’nin videoları mı? Gözümüzle görmemiz gerekmez mi?” Ekrem İmamoğlu “Gidip atları görebilirsiniz” diye bizzat açıklama yaptı, aynı gün ahırlara giden ada sakinleri her zamanki gibi yine içeri alınmadılar. İBB adına yapılan açıklamalar da, Tarım Bakanlığı / devlet yetkilileri adına yapılan açıklamalar da atların durumunda olumlu bir değişiklik sağlamak yerine ne yazık ki sadece kamuoyu algısını hedefliyor.
Adaların Atları Platformu olarak süreci objektif şekilde takip ettiğimiz ve taraf gözetmeden bütün yetkililere öneriler getirdiğimiz, yapılan işin yanlışlıklarına işaret ettiğimiz halde dikkate alınmadık. Adaların Atları olarak herhangi bir siyasi görüşe hizmet etmiyoruz. Bu işten herhangi bir çıkarımız yok. Biz sadece atların yanındayız. Biz sadece atlar iyi olsun, iyi koşullarda yaşasın istedik ve hep bunu isteyeceğiz. Sorumluluğu diğerine atan ve atların yaşaması, yaşamaması ile ilgilenmeyenlere nasıl güveneceğiz? At ölüm sayısını bile farklı farklı açıklayan, elindeki canlı at sayısını aylarca net olarak söylememiş olan kurum bizde güven değil tedirginlik yaratıyor. Bu sebeple İspark Ahırlarındaki atlarla ilgili endişe duyuyoruz. Kamuoyunun kendi destek verdiği tarafa inanma isteği, sorgulama ve eleştiri eksikliği yönetimi iyileştirmiyor, kötü yönetilmeye imkan yaratıyor. Bu yüzden atların başına göz göre göre gelenler aslında insanlara, ülkemize dair çok şey anlatıyor. Takım tutar gibi kurumları mı tutuyoruz? Taraf olunan, yakın hissedilen yapı hatalı davrandıysa ve bu ortaya çıktıysa bunu kişiselleştirmeye lüzum var mı? Yanlışların gösterilmesi, saldırı veya çamur atma değildir. Bu yanlışın yani gerçeğin açıkça ortaya konulmasıdır ve bunu yaparken duygularla hareket edilemez, kol kırılsın yen içinde kalsın denilemez. İnkarla bu yanlışların örtülmesi daha büyük bir yanlış değil mi? Objektif olmak zorundayız. Yanlış yapana yanlış yaptın demek zorundayız. Keşke bu yanlışlar yapılmasaydı. Ama yapıldı.
Bu yüzden, İBB’nin elinde kala kala 115 at kalmışken, geçtiğimiz cuma günü bunlardan biri daha can verdi: Önemsenmemekten, ahır bölgesinden dışarı çıkmamaktan.
Şimdi sadece karşılıklı suçlamalar var. Listeler ve sayılarla sanki konu bir canlı değil de bir istatistiki veri gibi ortalarda dolaşıyor. Oradaki sayılar sayı değil aslında. Her biri at demek. 860 attan bahsediliyor. 860 atı gözünüzde canlandırabiliyor musunuz? 219 at, 224 at (İBB ölü sayısını farklı farklı açıklıyor) ölüsü düşünebiliyor musunuz? Bu sayıların ifade ettiğini gözünde canlandıran her insan dehşete düşer. Bu bir skandaldır. Üstelik bu 200’lü can kaybı sayıları sadece İBB’nin açıkladığı sayı. Fayton durdurulduğunda adada kayıt dışı olanlarla beraber en az 1700 at vardı, resmi rakamla 1380. 105 atın ruam olduğu iddiasıyla itlafının ardından İBB toplam 1179 at satın alana kadar, Ocak-Şubat 2020’de yüzlerce at, İstanbul Valiliği’nin koyduğu hukuk dışı karantinada ahırdan çıkarılmadıkları, sahipleri gereken ilgiyi göstermediği için öldü. İBB’nin satın almasından sonra ölen atlar ise, yine ahırdan çıkarılmamanın yanında, yeterli sayıda seyis alınmadığı, seyis başına 50’den çok at düşüp yem-su ihtiyaçlarının karşılanmasına bile vakit kalmadığı için, özensizlikten, sevgisizlikten, hareketsizlikten öldü. İBB açıklamalarında “çeşitli nedenlerden öldüler” denen “çeşitli nedenler” işte böyle tamamen önlenebilir nedenler. İBB’nin atlarla ilgili çalışmaları ne yazık ki hâlâ atlardan anlayan bir ekipçe yönetilmiyor. Atların gönderilmesi de dahil, atlarla ilgili bir çok iş, bir partinin ilçe başkanının sözüyle yapılıyor ve bu kişi İBB adına bir sorumluluğa ve yetkiye sahip değil. Adalar’da 2020 yılı içinde ölen at sayısı en az 708 (ruam iddiasıyla öldürülen 105 at dahil değil).
İBB ile Tarım Bakanlığı’nın birbirini suçlaması, atlar “özgürleştirildikten” (!) sonra sahipsiz bırakılmış olduklarını söylüyor. Atlar terkedilmiş çocuklar gibi. Her şey tribünler içinmiş. At kimsenin umrunda değilmiş. At bir metaymış yani. Bu anlayış bize çok ağır geliyor. Tribün yerine konan kamuoyunun tribün gibi davranmayı bırakmasını istiyoruz. Burada bir katliam sürüyor, lütfen size yalan söylenmesine izin vermeyin.
Biz neden 860 atın çip numaraları açıklansın istiyoruz? Bunun bir takip sistemi olmadığını, uyduyla atların yerini tespit edemediğini biliyoruz. Ancak Adalar’dan giden atların çip numaraları elimizde olmalı ki, bize gösterilen, gösterilecek olan atların üstündeki çip elimizdeki listede var mı, yok mu karşılaştırabilelim. İBB’nin at teslim listesinin dışındaki insanların elinde bu çip numaralarına sahip at bulursak, soralım, siz bunları nasıl edindiniz? Peki çip numaralarını açıklayabilecek olan İBB ve Tarım Bakanlığı bunu neden ısrarla yapmıyor? Kimi, neyi saklıyor?
Adaların atlarının ilk “sahiplendirme” tarihi 5 Haziran 2020. İmzalanan taahhütnameye göre alıcıların atlara en az 1 sene satmadan, devretmeden bakması gerekiyor. 1 sene süre dolmak üzere. Ondan sonra atları arasak da hesap sormak çok daha zor olacak. Bu sürenin dolmasını bekledikleri için bizi oyalıyorlar. Eğer faytonu kaldırma operasyonu gerçekten de atları “kurtarmak” için yapıldıysa, amaç atların iyiliği ise bu işin en önemli sorumlu kurumları olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Tarım Bakanlığı’nı atların çip numaralarını açıklamaya, çoktan yapılmış olması gereken denetimi derhal yapmaya çağırıyoruz. Denetim sonuçlarının şeffaflıkla paylaşmasını istiyoruz. Hatay Dörtyol, İstanbul Kemerburgaz, Aydın İncirliova gibi, onlarca atın belediye veya şahıslar tarafından alındıktan sonra el değiştirdiği ve birilerinin yüz binlerce lirayı havadan kazandığı yerlerde, bu operasyonun sorumlularına soruşturma açılmasını talep ediyoruz. Büyükada İBB İspark ahırındaki atların hemen adada düzenli olarak dolaştırılmaya başlamasını istiyoruz.
Bunlar yapılmazsa, faytonun kaldırılmasındaki tek amacın, imar planı olmayan Adalar ilçesinde hayatı hızlandırmak, ulaşımı kolaylaştırıp yapılaşmanın önünü açmak olduğu apaçık ortaya çıkacak. “Faytona binme atlar ölüyor” densin diye faytonları kasten denetimsiz bırakan ilçe tarım müdürü ile İBB Büyükada ahırı sorumlusunun halen görev başında olduklarını da hatırlatırız.
Kaybedilen atlarla ilgili taleplerimiz
• İBB’nin Adalar’dan hangi tarihte, nereye (il-ilçe-kurum adı), kaç at gönderdi, bu atların çip numaraları neydi? Gönderildiği yerlere göre eşleştirilerek açıklanması, kime verilen atın nereye gittiğini takip sağlar. Bu bilgi İBB’de, alıcı belediyelerin imza attığı taahhütname üstünde, ve atların adadan çıkış iznini veren Adalar İlçe Tarım Müdürlüğü’nde kesinlikle var. Şeffaf olarak paylaşılmasını istiyoruz.
• İBB at teslim ettiği her yere denetim yaparak sonuçları açıklamalı.
• Tarım Bakanlığı ve ilçe tarım müdürlükleri, kayıtlı tüm atlara çip denetimi yapmalı ve bunu adadan gönderilen atların çip listesi ile karşılaştırarak açıklamalı.
• Atlar, el değiştirmiş olsalar dahi, bir kısmı iyi yerlerde olabilir. Çevresiyle, oradaki insan ve hayvanlarla bağ kuran bu hayvanların bir defa daha ailelerinden koparılmasını istemiyoruz. Başkalarına devredilmeme şartıyla bulundukları yerin tarım müdürlüğüne kaydedilmeliler.
• Kötü şartlarda bulunan atlar Adalar’a geri getirilmeli. TIR’la değil, gerektiği gibi özenle, at nakil araçlarıyla.
• İmzalanan taahhütnameye aykırı olarak atları devreden ve satan şahıslara soruşturma açılmalı.
• Serum üretimi ve benzer tıbbi işlemlerde, hayvan (ve insan) sağlığı için gereken standartların dışında at kullanmakta olan, kullanmış olan tüm kurumlara yaptırım uygulanmalı. Bu durumdaki atlar da Adalar’a geri getirilmeli.
• Bu konuda “ihmali” olan bütün yetkililere soruşturma açılmalı. (kamuyu zarara uğratma ve haksız kazanç elde etme dahil, yolsuzluk davaları)
(HABER MERKEZİ)