Kürt edebiyatında emeğin yeri
Bahsettiğimiz önde gelen şair ve yazarların yazdığı eserlerinde emeğin Kürt edebiyatında ve aynı zamanda halkın yaşamında önemli bir yere sahip olduğu görmezden gelinmeyecek kadar da açıktır.
Fotoğraf:pixabay
Süleyman ATALAY
Diyarbakır
Sınıflı toplumlar tarih sahnesine çıktığından beri, ezilenlerin sömürüden kurtulma ve yeni bir dünya kurma mücadelesi hep var oldu, var olmaya da devam ediyor. Egemen sınıfların düzenine karşı ezilenlerin, sömürülenlerin safında yer alan ve sınıf bilincine sahip olan yazar ve şairler işçi sınıfının sesi olup, işçilerin mücadelelerini, yaşam koşullarını, sınıfın sırtladığı yükü, bilinçlenmelerini, örgütlenmelerini anlatmaları dünyada işçi sınıfı bilincinin gelişmesinin bir parçası olmuştur. İşçi sınıfının ve emeğin bu denli edebiyatta yer edinmesinin en önemli etkenlerinin başında kuşkusuz Ekim Devrimi gelir. Bu büyük devrimin etkisiyle kapitalist toplum düzenine çok yönlü bir eleştiri yapılarak, bu düzenin yerini alacak olan ve herkesin emeğinin karşılığını alacağı sosyalist toplumu gösterme eğilimi güçlendi.
Macar estetik kuramcısı ve Marksist düşünür Georg Lukács, “Edebiyat, toplumsal gelişme tarihinin bir parçasıdır” derken, sadece edebiyatın tarihle diyalektiksel bağını kurmuyor, aynı zamanda, edebiyatın insanın toplumsal gelişme evrimi ile olan ilişiğini ve bu minvaldeki yaşamsal işlev ve önemini de belirtiyor. Doğada ve insan yaşamındaki her türlü gelişmenin başrolü kuşkusuz en çok kutsanması gereken emektir.
Şimdi asıl konumuza gelirsek, Kürt Edebiyatı özelinde üretilen eserlere bakıldığında emek olgusu etrafında sömürüye, gaspa, talana karşı, emeğin örgütlendirilip özgürleştirilmesi amacıyla yazılmış eser azdır. Bunun nedeni, Kürtlerin toplumsal ve tarihsel süreçler içerisinde yaşadıklarında saklıdır diyebiliriz.
EREBÊ ŞEMO, CEGERXWÎN VE ŞÊRKO BÊKES'İN SINIF BİLİNCİ
Bu alanda tarihe düşülen en önemli belki de ilki diyebileceğimiz, Erebê Şemo’nun “Şivanê Kurmanca” (Kürt Çoban) romanıdır. Şemo aynı zamanda otobiyografik bir çalışma olan eserinde kendi şahsında Kürtlerin tarihsel öksüzlüğünün yanı sıra zeminini bulduğunda ve gerektiğinde hangi şartlarda olursa olsun zulme, sömürüye nasıl başkaldırdığını, bin bir emekle alın terini nasıl savunduğunu da göz önüne sermiştir. Okuma yazmayı bile tesadüfen öğrenen, bir lokma ekmek için tüm aile fertleriyle yaz kış çobanlık ve hizmetçilik yapan Şemo, süreç içinde Bolşeviklerle tanışınca iyi bir örgütleyici ve savaşçı rolüyle kavgada safını alır. Bolşevik Devrimi’nin ardından ise edebi çalışmaların içine girer. Çalıştığı fabrikada işçileri örgütleyip hem emek mücadelesine hem de Bolşeviklerin öncülüğündeki devrim mücadelesine sevk eder, grevler, örgütler. Fabrika sahipleri ve Çarlık ordusunun saldırılarına karşı direnir, sonuçta ücret artışı için düzenledikleri eylemlerde zafer kazanırlar.
Bir diğer ilgi çekici kalem, Kürtlerin modern çağdaki ünlü şairi Cegerxwîn’dir. Başlangıçta bir köy imamı olan Cegerxwîn, yaşadığı çelişkiler ve girdiği arayış süreciyle Marksist-Leninist bir düşünceye yönelir. Öyle ki şiirlerinde ulusal çelişki ve yoksunlukların yanı sıra sınıfsal çelişki ve gerçekleri ortaya sermekle yetinmez, kavgayı her seferinde zaferle yükselten şiirler yazar. Şiirlerinde toprak ağası feodal Kürt derebeylerine karşı ırgatları, köylüleri örgütlenip kavga etmeye çağırır. Hatta bazı şiirlerini Marx’ı, Lenin’i ve Stalin’i öven sloganlarla bitirir. Divanındaki bir eserin adını da “Lenin Şafağı” koyar, bu eser daha sonra Türkçe’ye de çevrilir. Cegerxwîn savaşların asıl galibinin zenginler olduğunu vurgulayarak savaşlara karşı tüm ezilenleri birleşmeye çağırır. Cegerxwîn'e göre bu birleşme tüm sömürücülere karşı olduğu kadar, kendi deyimiyle “cehennemi kalkan, cenneti kılıç gibi kullanan” ağalar, beyler, mollalar ve şeyhlere karşı da olmalıdır. Özgürlük konusunda, sömürünün olmadığı bir özgürlüğü anlatır. Onun için gerçek özgürlük; sınırların olmadığı, emeğin ve emekçilerin yönettiği bir dünyadadır. Cegerxwîn çevresindeki tek üretim alanı tarlalar olduğundan, ırgatlara, köylülere seslenir. Yine çağdaş Kürt şairlerinden Süleymaniyeli Şêrko Bêkes de şiirlerinde Kürtlerin yoksul yanına, emekçi özelliklerine ve bu anlamdaki sınıfsal öfkelerine dair duygulu dizelerle seslenir.
YOKSUL EMEKÇİ KAHRAMANLARIN YANINDA ULUSAL TEMALI YAPITLAR
Son ve sonuç olarak, Kürt edebiyatında kahramanlar çoğunlukla emekçi, yoksul, işçi, köylü olsa da eserlerde işlenen tema emekten çok ulusal içeriklidir diyebiliriz. Bunun sebebi olarak yıllardır gözünü ulusal kavga ve savaşlarla yaşama açan ve bu gerilimli havayı soluyan Kürtlerin, edebi boyutta da yaşadıkları gerçekliğe uygun olarak emek temasının arka planda kalmasına ister istemez neden olmuştur. Ancak örneğine az rastlansa da bahsettiğimiz önde gelen şair ve yazarların yazdığı bu eserlerde emeğin Kürt edebiyatında ve aynı zamanda halkın yaşamında önemli bir yere sahip olduğu görmezden gelinmeyecek kadar da açıktır.
Kaynaklar ve tavsiye kitaplar:
* Kürtçe edebiyatta “emek” neden başat tema değil? – İsmail Dindar / Dilop Dergisi Sayı: 6
* Cegerxwîn’in Yaşamı ve Şiir Anlayışı / Evrensel Basım Yayın
* Cegerxwîn - Lenin Şafağı / Kaynak Yayınları
* Şêrko Bêkes - Ji Başur Barana Helbestê (Güney’den Şiir Yağmuru) / Belge Yayınları
* Ereb Şemo, Çev. Edip Polat - Dımdım Kalesi / Evrensel Basım Yayın