Gençler sunulduğu söylenen imkanlardan uzak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Gençlere sunduğumuz imkanları en iyi şekilde değerlendirmelerini bekliyoruz" açıklamasının ardından biz de gençlerle konuştuk.
Mahmut SEREM
Gaziantep
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 19 Mayıs mesajında şunları söyledi; “Gençlerimizin onlar için inşa ettiğimiz aydınlık Türkiye'de eğitimden istihdama, sanattan spora, bütün alanlarda sunduğumuz imkanları, verdiğimiz destekleri en iyi şekilde değerlendirmelerini bekliyoruz.” Biz de gençler ile konuştuk. Gençlerin anlattıklarına bakınca, denilenin aksine eğitimden istihdama, sanattan spora sunulan bir destek yok.
“GÜVENİLİR TÜRKİYE SÖZLERİ ASILSIZDIR”
Meslek lisesi son sınıf öğrencisi Merve Gümüştekin ile konuşuyoruz. Merve durumunu şöyle açıklıyor: “Ben, meslek lisesi son sınıf öğrencisiyim. Bu zamana kadar, herhangi bir tiyatro gösterisine, sinemaya, operaya, konsere vs. gitmedim. Bunun nedeni hem pahalı olması hem de ulaşabileceğimiz mesafede olmaması. Şimdiye kadar okulumuzdaki öğrenciler tarafından yapılan tiyatro oyunundan başka bir şey izleyemedim. Sadece ben değil, arkadaşlarımın hemen hemen hepsi böyle.”
Merve, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın söylediğinin aksine, gençlerin sanatsal herhangi bir faaliyete erişemediğini ve bunun en büyük nedeninin ücretler olduğunu söylüyor. Öğrencilerin, gençlerin herhangi bir ücrete tabi tutulmamasını istiyor. Bir gösteriye, konsere gitmek istediğinde 50-100 lira arası ücret talep edildiğinde bunu tıpkı arkadaşları gibi karşılayamadığını söylüyor.
Merve sözlerine şöyle devam ediyor: “Erdoğan'ın açıklamasında gençlere istihdam sağlanıldığı söyleniyordu. Bugün, Türkiye Gençlik Raporuna göre genç işsizlik %25, genç kadın işsizliği ise %30’un üzerinde. Aynı zamanda 2020 yılında 326 genç işçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiği belirtiliyor.” Bu raporlara ve açıklanan rakamlara bakınca gençler için güvenilir bir Türkiye kurduk sözlerinin asılsız olduğunu belirten Merve, genç işsizliğin önüne geçilmesi gerektiğini vurguluyor.
Merve ekonomik sıkıntıların iktidarın halkçı politikalar üretmemesine bağlarken, “Boğazımıza kadar borca batmışken sanata, spora nasıl bütçe ayıralım. Türkiye'de eğitim ve sanat yönünden öğrencilere, gençlere destek verilmediği gibi sağlıklı çalışma koşulları da sağlanmıyor. Bugün gençler diğer işçiler gibi çalıştıkları iş yerinde patronlar tarafından sömürüye maruz bırakılıyor” diyor.
Muhabbetimizin sonuna doğru yaklaşırken arkadaşımız son olarak şunları belirtmek istiyor: “Eğitimin ve sanatın, bilinçli olarak engellendiğini, parası olanlar hariç ulaşılamaz hale getirildiğini düşünüyorum. Çünkü insan, gelişip değişen, düşünen bir varlık. Halkı için politika üretmeyenler, halkının düşünmesini istemezler.”
“AİLEMİN TİYATRO GÖSTERİSİNE PARA VEREBİLECEK KADAR GELİRİ YOK”
Bir diğer arkadaşımız, Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisi olan Gamze Özkan ile konuşuyoruz. Kendisinin de durumunun diğer arkadaştan farklı olmadığını söylüyor. Gün geçtikçe hayallerinin kaybolduğunu söylüyor. Gamze aynı zamanda sanat, spor ve eğitimin para üzerine kurulmuş olmasından şikayetçi. Şöyle başlıyor sözlerine: “Ben de tıpkı diğer arkadaşlarım gibi sanata, spora vs. ulaşamıyorum. Maddi imkanlardan dolayı bu tür faaliyetlerde bulunamıyorum. Hatta okumak için kitap dahi alamıyorum. Ailemin tiyatro gösterisine para verebilecek kadar geliri yok. Sadece benim değil işçi sınıfında bulunan herkesin kaderi budur. Aslında bizler buna kader de dememeliyiz. Çünkü bunu değiştirebiliriz. Bu sistemin suçudur, sistem bizim eğlenmemizi, gezmemizi, kitap okumamızı istemez. Çünkü sömürüye dayalı kurulmuş bu sistem sanatı, sanatçıyı sevmez.”
Sohbetimiz devam ettikçe Gamze, “Bizler bugün zorunlu ihtiyaçlarımızı dahi zor karşılıyoruz, sanata nasıl para ayıralım. Hadi ayırdık desek zamanımız yok. Bir işçi 15-16 saat çalıştıktan sonra değil kitap okuyup bir şeyler izlemek, çocuğu ile muhabbet edemiyor. Yemeğini yedikten sonra sızıp kalıyor, çayını bile içemiyor” diyor.
Gamze sistemden çok şikayetçi, durumu şöyle açıklıyor: “Bu sistemde hayatımız çalışmanın üzerine kurulmuş, sürekli çalışıyor başka bir şey yapmıyoruz. Küçük yaşlarımda bağlama çalmayı istemiştim. Bunu duyan büyüklerim tarafından aldığım cevaplar ‘Bağlama çalıp da ne yapacaksın? Gör kaç paradır?’ gibi olmuştu. Normal ihtiyaçlarını dahi alamazken, bağlama nasıl alabileceklerdi ki bana?” diye konuşuyor.
BİZ KADINLAR ERKEN YAŞTA EVLENDİRİLİP ÇOCUK SAHİBİ OLMAK İSTEMİYORUZ
Bağlama çalmayı istedikten sonra duyduklarının arasında en acımasız olanı anlatıyor bizlere: “Kadınların bağlama ile ne işi var?” Bu cevabın onu çok sinirlendirdiğini ve üzdüğünü söylüyor. “Bağlamayı bile erkekleştirdiler” diyor. Bunu kabul etmediğini, kadınların da tıpkı erkekler gibi bağlama çalabileceğini, çalışabileceğini söylüyor. Sözlerine şöyle devam ediyor: “Biz kadınlar, erken yaşta evlendirilerek çocuk sahibi olmaya mahkûm değiliz, kadınların kaderi bu değil.”
Gamze bağlama çalmayı istediğinde duyduğu cevapları, kardeşi futbol oynamak istediğinde de duymuş. “Babam onun futbol oynamasını istemiyordu çünkü para getirmediğini söylüyordu. Ülkemizdeki çocuk işçiliğinin en büyük nedenlerinden biri de geçim sıkıntısı. Ekonomik koşullardan dolayı çocukların hayatları mahvoluyor. Çocukların yapması gereken top oynayıp ip atlamak, okulda eğitim görmek” diyen Gamze, çocuk işçiliğinin önüne geçilmesi gerektiğini vurguluyor.
“GENÇLER, KURTULUŞU YURT DIŞINDA GÖRMEMELİ”
Gamze gençlerin çoğunun kurtuluşunu yurt dışında aradığını söylüyor. Halfeti'de yaşayan bir arkadaşının annesi Gamzeye şunları söylemiş: Çalıştığı diş kliniliğinde çalışan iki tane genç asistan arkadaşı varmış. Her ikisi de hayatlarını devam ettirecek kadar bile para kazanmıyorlarmış. Kurtuluş için sürekli yurt dışına çıkmayı düşündüklerini söylüyorlarmış. Gamze bunun çok acı bir şey olduğunu, gençlerin kurtuluşu yurt dışında görmemesi gerektiğini söylüyor.
RAHATÇA DÜŞÜNCELERİMİ SÖYLEMEK İSTİYORUM
Muhabbetimizin sonuna yaklaşırken Gamze şikayetçi olduğu bir olaydan bahsediyor bizlere. “Rahatça düşüncelerimi söylemek istiyorum. Düşüncelerimizi söylemekten çekiniyoruz çünkü teröristlik ile suçlanmaktan korkuyoruz” diyen Gamze, buna örnek olarak da Boğaziçi öğrencilerinin, demokratik üniversite talepleri için sürdürdükleri mücadeleden dolayı terörist, bölücü ilan edilişini gösteriyor. Son olarak, gençler için iddia ettikleri gibi bir ülke olmadığımızı söyleyerek sözlerini bitiriyor.
Genç arkadaşlarımızın anlattıklarına bakınca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bahsettiği güvenilir Türkiye'yi göremiyoruz. Biz gençler bu ülkenin geleceğiyiz. Geleceğimiz ile oynayan, geleceğimizin önünü kesmek isteyen birtakım yöneticilere rağmen biz gençler birlik olup önümüzdeki engelleri kaldırmalıyız, güzel yarınlar için beraber mücadele etmeliyiz.