Geleceksizliğe karşı “neşemizi savunalım”
Kapitalizm, gençlerin isteklerinin, özlemlerinin, kendilerini gerçekleştirmelerinin önünde bir engel olarak karşımıza çıkıyorsa “Neşemizi savunmak” için mücadele etmek gerekiyor.
Fotoğraf: Freepik
Bilgesu KİPER
ODTÜ
Koronavirüs salgını, gerekli önlemlerin alınmıyor olması sebebiyle yaşamlarımızı riske atmaya devam ediyor. Aylardır etkisini gösteren pandemi; yaygın aşı yapılmaması, okulların açılmaması, gerekli önlemlerin alınmaması ancak yasakların arttırılması gibi sebeplerle umutsuzluğu, karamsarlığı, gelecek kaygısını besliyor. Pandeminin herkesi eşit etkilediği, herkes için aynı düzeyde tehlikeli olduğu, herkesin evde kalması gerektiği gibi söylemlerin gerçeklikle denk düşmediği birçok kez gözler önüne serildi. “Hayat eve sığar” sloganı, geçimini sağlayabilmek, okumaya devam edebilmek, ailesine destek olabilmek gibi sebeplerden çalışmaya devam eden gençler için geçerli olmadı. Hayatı üretenler için hayat eve sığmadı.
ÇELİŞKİ TÜRKLER VE YABANCILAR ARASINDA DEĞİL
Geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın reklam videosu, turizm çalışanlarına özgü “Enjoy, I’m vaccinated” yazılı sarı maske tasarımıyla gündemimize girmişti. Hemen öncesinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Turistlerle karşılaşabilecek herkesi aşılayacağız” sözü, turistlerin kısıtlamalardan muaf olması, yine yakın zamanda BBC’nin yayınladığı “İstanbul’da tam kapanma keyfi” olarak tartışılan fotoğraf pandemi politikalarının toplum sağlığı için gerçekleşmediğini gösteren uygulamaların bir kısmı. Bu uygulamalar turizm sektöründe çalışan gençlerin tepkisini çekerken, geniş kesimlerce de yabancılara hizmet etmek için Türklerin ikinci sınıf insan muamelesi görmesi şeklinde değerlendiriliyor. Kendi ülkesinde hak ettiği değeri görmediğini düşünen gençler, tatil yapma hakkı kendilerine sağlanmazken, turistlere sağlanmasına tepki gösteriyor. Bu çelişkinin Türkler ve yabancılar arasında bir çelişki değil, zaten krizde olan ekonominin can damarlarından olan turizm sektörü üzerinden iktidarın ihtiyacını gidermesi çabasıyla oluşan bir çelişki olduğunu söyleyebiliriz. Bir taraftan Türkiye’ye gelecek olan turistlerin sermayeyi büyütecek olması sebebiyle sarı maskelerle reklam yapılması, diğer taraftan da turizm sektöründe çalışan emekçilerin emeği üzerinden elde edilen kar, bu çelişkiyi oluşturuyor. Turizm sektörünü canlandırma, ekonomiyi ilerletme gibi söylemlerle gerçekleştirilen bu uygulamalar vaka sayılarının artmasına, halk sağlığının tehlikeye atılmasına neden oluyor.
Liseli ve üniversiteli gençlik de iktidarın pandemi politikalarından payını alıyor. Halk sağlığının sağlanması için gerekli önlemlerin alınmaması, okulların uzunca bir süredir olduğu gibi kapalı kalmasına neden oluyor. Liseli gençler için bu süre, üniversiteye giriş sınavlarına hazır olma zorunluluğu altında, belirsizlikler içinde geçiyor. Turizm sektörünün geleceği, liselilerin geleceğinin önünde tutuluyor. Üniversiteliler içinse aile evlerine dönmüş olmanın yanı sıra, “kendi kendine eğitim” şeklinde ilerleyen uzaktan eğitim sürecini sağlıklı atlatmaya çalışmakla geçiyor. Hayat pahalılığının artışı okurken çalışmakta olan genç sayısını da arttırıyor. Bu süreçte milyonerlerin sayısı yarı yarıya artarken, bankaların ve büyük şirketlerin karları rekorlar kırarken bizlere genç işsizlik oranındaki artış düşüyor. Sabancı, Koç, Cengiz, Limak, Rönesans gibi büyük şirketlerin büyüme oranları %34’lere ulaşıyor. Birçok şirketin vergi borçları siliniyor. Pandemi, egemen sınıflar tarafından fırsata çevriliyor. İktidar ve temsilcisi olduğu egemen sınıf için halkların, emekçilerin, gençliğin değeri, onların karına kar katabileceği oranda şekilleniyor.
Yaşadıklarımız yalnızca iktidarın politikalarından kaynaklanmıyor. Pandeminin yükü, dünyanın her tarafında gençliğin sırtına yükleniyor. Türkiye’de genç işsizlik oranı %28,3. Gelecek kaygımızı oluşturan etkenlerden birinin artan işsizlik olduğunu söyleyebiliriz. Ancak gelecek kaygısı, bizler için yeni bir kavram olmadığı gibi, dünya gençliği için de değil. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi Eurostat verilerine göre, Mart 2021’de Avrupa Birliği’nde genç işsizlik oranı %17,1. Kısacası denklemin bir ucunda “Enjoy, I’m vaccinated” yazılı maskeler takan emekçiler ve onun gençliği varken, diğer ucunda “Sakin ol champ, evdeyim” deyip evinde oturarak karına kar katanlar duruyor. Sorunlarımızın nedenleri, kapitalist sistemin özünde yatıyor.
GENÇLER HER YERDE TALEPLERİ İÇİN YAN YANA
Pandemi sürecinde, sorunlarımızın yalnızca bizlere ait sorunlar olmadığını, kapitalist sistemin karşısına talepleri etrafında örgütlenerek çıkan gençlerin dünyanın her tarafında olduğunu da bir kez daha görüyoruz. İngiltere’de Manchester Üniversitesi öğrencileri, pandemide yurt kiralarındaki indirim isteklerinin karşılanmaması ve yurt binalarının yetersiz olması sebepleriyle kampüslerini “Öğrencileri ve çalışanları, karınızın önüne koyun” sloganıyla işgal etmişlerdi. Fransa’da üniversite öğrencileri geçtiğimiz günlerde eğitim kurumlarının kapalı olmasını ve üniversitelerin açılış tarihinin açıklanmamasını protesto ettiler. Fransa’da lise öğrencileri de yakın bir zamanda liselerin gerekli tedbirler alınmadan açılmasını protesto edip polis müdahalesiyle karşılaşmışlardı. Yunanistan’da üniversite öğrencileri, eğitim alanındaki değişikliklere ve polisin okullarına girmesine olanak tanıyan yasaya karşı “Parasız, bilimsel, demokratik eğitim” talepleriyle birleştiler. ABD’de “Black Lives Matter” eylemlerine de gençliğin katılımı yoğun oldu, eylemler ırkçılığın karşısında bir hareket olarak başladı, pek çok farklı taleple de birleşerek ilerledi. Kolombiya’da sağlık, eğitim, ekonomi alanlarının pek çoğuna dair taleplerle ayaklanan halkın gençleri, “Kaybedecek bir şeyi olmayan gençlere saldırdınız” şiarıyla bugün sokaklardalar.
Dünyanın her tarafında milyonlarca genç, geçim sıkıntısı, eğitim hakkının gaspı, sağlıksız koşullarda yaşam, sosyal kültürel ihtiyaçların giderilmemesi gibi yaşamsal sorunlarla karşı karşıya. Kapitalizm, gençlerin isteklerinin, özlemlerinin, kendilerini gerçekleştirmelerinin önünde bir engel olarak karşımıza çıkıyor. Biz gençleri kapitalizmin devamlılığı için üretecek, biat eden nesiller olarak şekillendirmek üzere politikalar uygulanıyor. Kapitalizm, sorunlarımızın yalnızca bizlere ait sorunlar olduğunu, bunları aşabilmek için birbirimizle rekabet ettiğimiz ölçüde değerli olduğumuzu propaganda ediyor. Bizleri bireylere ayıran ve sorunlarımızdan bireysel yollarla kurtulmamızı söyleyen kapitalist sisteme, İngiltere’den, Fransa’dan, Yunanistan’dan arkadaşlarımızın birlikte mücadelesiyle cevap vermek, bizleri değersiz hissettirenlerin karşısında birleşmek, Kolombiya’daki genç arkadaşlarımızın dediği gibi, “neşemizi savunmak” gerekiyor.