26 Mayıs 2021 08:20

Bir olay: Filistin Eylemleri Bir kavram: Enternasyonalizm

İşçi sınıfı, her bir ülkedeki varlığı dünya pazarı üzerinden koşullanmış olmasıyla ve kaderinin de böylelikle bir dünya kaderi olması itibarıyla evrensel bir sınıftır aynı zamanda.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Bir Olay: Filistin eylemleri

İsrail Devleti’nin yıllardır Batı Şeria ve Gazze’de Filistinlilere karşı giriştiği saldırılar, 10 Mayıs’tan beri hız kesmeden devam ediyor. Siyonistler Doğu Kudüs’ün işgal yıldönümü olan 9-10 Mayıs’ta Doğu Kudüs sokaklarında gösteriler yaptı, Mescid-i Aksa’ya toplu baskın çağrıları yaptı ve Filistin halkını tehdit etti.

Filistin halkı bu baskı ve tehditlere tepki gösterdi. Mescid-i Aksa’nın basılması tehdidine karşı nöbet başlattı. İsrail polisi 7 Mayıs’ta Mescid-i Aksa’ya ses bombaları ve plastik mermiyle Filistinlilere saldırdı. Siyonist saldırılar karşısında Filistin halkı direnmeye başladı. Günlerdir süren saldırılar karşısında şimdilik ateşkes sağlamış olsa da bugüne dek binlerce insan yaralandı, yüzlerce insan hayatını kaybetti.

Paris, Londra, Berlin başta olmak üzere dünyanın başlıca kentlerinde Filistin’e destek eylemleri yapılıyor, hükümetlerin ve BM’nin İsrail’in saldırılarını durduracak etkin önlemler almaması protesto ediliyor. Bütün bu protestolar içinde en dikkat çekenlerden birisi İtalya’dan geldi. İtalya’da Unione Sindacale di Base sendikasında örgütlü liman işçileri, İsrail’e silah sevkiyatı için Livorno Limanı’na gelen “Asiatic Island” adlı gemiyi yüklemeyi reddetti. Geminin İsrail’e silah ve patlayıcı mühimmat taşıyacağını öğrendiklerini belirten sendikanın temsilcileri, “Livorno Limanı, Filistin halkına yönelik katliamın suç ortağı değil” diyerek gemiyi yüklemeyi reddettiklerini açıkladı.

“Gazze’nin bombalanmasının derhal durdurulması” ve “İşgal altında yaşayan Filistinlilerin evlerine el konulmasına son verilmesi” taleplerini dile getiren sendika temsilcileri, Liman işçileriyle bir bilinçlendirme kampanyası da başlattıklarını aktararak, katliama ortak olmayacaklarını dile getirdi.

Bunun yanında Güney Afrika işçileri de İsrail’i boykot kararı aldı. Güney Afrika Taşımacılık İşçileri Sendikası (SATAWU) da yaptıkları açıklamada İsrail gemilerine yönelik boykot kararının, Genel Filistin Sendikaları Federasyonu’nun (PGFTU), İsrail gemilerinin ve mallarının limanlardan ve havalimanlarından boşaltılmasının boykot edilmesi çağrısının ardından aldıklarını dile getirdi. İsrailli Zim firmasına ait Zim Shangai isimli geminin yükünün boşaltılmasının işçiler tarafından boykot edilmesinin İsrailli firmaya karşı küresel çapta gerçekleştirilen eylemlerin bir parçası olduğu da belirtildi. Boykotun yanında işçiler Filistin halkıyla dayanışma adına Durban kentinde bir araya gelerek gösteri düzenledi.

Bir Kavram: Enternasyonalizm

Temelde meta üretimine dayanan ve bunun için birleşik bir pazara ihtiyaç duyan kapitalizmin doğurduğu uluslar ve mücadeleleri, kapitalizmin gelişmesinin doğal sonucu olarak, farklı ulusların burjuvalarının birbirleriyle sürdürdükleri ve kimi zaman savaş biçiminde ortaya çıkan pazar kavgalarıyla karakterize oluyordu. Böylece 19. yüzyılda Avrupa işçi sınıfının enternasyonal bir mücadelede buluşmasının koşulları ve ihtiyacı da belirgin bir şekilde ortaya çıkıyordu. Alman-Fransız savaşı, işçi sınıfının ilk enternasyonalist eylemlerine sahne olurken, yükseltilen şovenizmle bir cepheden öbür cepheye sürülen emekçilere Karl Marx’ın yazdığı bildiri de işçi sınıfının tarihsel mücadelesinin enternasyonalist karakterini belirliyordu.

Sermaye birikimine dayanan ve böylece sürekli olarak genişlemek zorunda olan kapitalizmin bir yandan da giderek tekelcileşmesi, 20. yüzyıla gelirken artık emperyalizm aşamasına geçmesi anlamına geliyordu. Nitekim kapitalist emperyalizm; büyük sanayi, dünya pazarı ve dünya ticareti temeli üzerinde yükselirken, proletaryayı da dünya ölçeğinde geliştirmektedir. Kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da dünya ölçeğinde gelişen, çoğalan ve güçlenen bir sınıftır. Yani işçi sınıfı, her bir ülkedeki varlığı dünya pazarı üzerinden koşullanmış olmasıyla ve kaderinin de böylelikle bir dünya kaderi olması itibarıyla evrensel bir sınıftır aynı zamanda.

Emperyalizm döneminde ulusal ekonomiler adeta bütün bir dünya pazarının halkaları haline gelir, sermayenin uluslararası niteliği belirginlik kazanırken -küreselleşme ideologlarının iddialarının aksine- ulus devletler önemsizleşmez veya tekelci sermayenin ulusal karakteri de yok olmaz. Nitekim uluslararası tekeller, emperyalist paylaşım mücadelelerini ulus devletlere dayanarak yürütürlerken içeride de devletin gücü ve olanaklarını kendi lehlerine tekrar düzenlemektedirler. İşçi sınıfı ile burjuvazi arasındaki fark da burada ortaya çıkmaktadır: Burjuvazi doğası gereği kendi ayrı “ulusal” (sınıfsal) çıkarını muhafaza eder, işçi sınıfının çıkarları bütün dünyada ortaktır. Komünist Manifesto’nun “Bütün ülkelerin işçileri, birleşiniz” çağrısı tam da bu gerçeklikten esinlenir. İşçi sınıfının enternasyonalizmi, kendi evrensel karakterinin bir gereğidir.

Öyleyse bir dünya sistemi olarak var olabilecek komünizm, dünya proletaryasının uluslararası mücadelesini ve örgütlenmesini gerektirmektedir. Nitekim dünya işçilerinin uluslararası birliği ve mücadelesi aynı zamanda politik bir zorunluluktur. Bu bakımdan, Enternasyonaller işçi sınıfının en ileri örgüt biçimleridir. Birinci Enternasyonal Tüzüğü’nde bu nedenle; “İşçi sınıfının kurtuluşunun ne yerel ne de ulusal bir sorun olup, modern toplumu içeren bütün ülkeleri kucaklayan ve çözümü en ileri ülkelerin pratik ve teorik iş birliğine dayanan sosyal bir sorun olduğu” vurgulanmıştır. Nitekim işçi sınıfı emperyalizmin zayıf halkalarında iktidarı ele geçirerek sosyalizmin inşasını başlatabilir, ancak tam ve kesin zaferini dünya ölçeğinde burjuvaziyi yıkarak gerçekleştirebilir. Bu nedenle, işçi sınıfının kurtuluş mücadelesi de enternasyonal olmak zorundadır.

ÖNCEKİ HABER

Alışılmışın dışında bir dünya: Ütopya

SONRAKİ HABER

Faşizmin karanlığında yaşama tutunmak: Umudun Dili

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa