Faşizmin karanlığında yaşama tutunmak: Umudun Dili
Faşizme karşı zafer elde edilmesinin yıldönümünde bu filmi izleyip tartışmak, savaşın getirdiği yoksulluğun, zulmün, umutsuzluğun iç dünyasına birlikte bakmak bize elbette keyif verdi.
(Fotoğraf: Yevgeni Khaldei)
Işıl YILDIRIM
Gökçe Fidan TÜRKMEN
Tuzla
Geçtiğimiz 8 Mayıs Faşizme Karşı Mücadele Günü adına Tuzla’dan gençler olarak Umudun Dili (Persian Lessons) filmini birlikte izledik ve tartıştık. İkinci Dünya Savaşı ile ilgili filmlere her geçen gün bir yenisi eklenirken, Mubi’de şu anda gösterimde olan 2020 Rusya-Belarus yapımı Persian Lessons farklı konusuyla dikkatimizi çekti. Gerçek olaylardan esinlenilen filmin yönetmenliğini Vadim Perelman üstlenirken başrolü ise Lars Eidinger ve Nahuel Perez Biscayart paylaşıyor. Türkçeye Umudun Dili olarak çevrilen film, 1940’ların Almanya’sında Naziler tarafından yakalanıp toplama kampına gönderilen Yahudi asıllı Gilles’in kendisini İranlı olarak tanıtarak hayatta kalma mücadelesini anlatıyor.
Gilles, toplama kampına gönderildiği araçtaki bir başka Yahudi’ye, gencin kaldığı ailenin evinden aldığı Farsça yazılan kitap karşılığında sandviçini verir. Birkaç dakika sonra ise araçtan geriye Gilles ve Farsça kitabı kalır. Zira bu kitap Gilles’in hayatta kalması için tek biletidir. Bu kitap sayesinde Yahudi asıllı Gilles kendini Rıza adında bir İranlı olarak tanıtarak, Nazi subayları tarafından kurşuna dizilmenin kıyısından döner. Komutanlardan birinin İranlı birini aradığını öğrenen subaylar Gilles’i kamp alanına götürür. Gilles şimdilik ölüm kurşunlarından kaçmayı başarsa da hayatta kalmaya çalışmak onun için o kadar kolay olmayacaktır.
Toplama kampına giden Gilles, burada mutfaktan sorumlu olan komutan Klaus Koch ile tanışır. Koch’un İranlı birini aramasının sebebi ise, savaş sonrasında Tahran’da restoran açmak için kendisine Farsça öğretecek birine ihtiyaç duymasıdır. Filmde esasında Gilles ile Koch’un tanışmaları sonrası aralarında kurdukları ilişki üzerinedir. Çünkü Koch, Gilles’i kendisine Farsça öğretmesi için yanına almıştır. Tek kelimelik (baba) bir Farsça bilgisine sahip Gilles hayatta kalabilmek için Farsça yerine kafasından bir dil uydurmak zorunda kalır. Uydurduğu bu dili de Koch’a öğretmeye başlar. Faşizme karşı mücadelede zafer elde edilmesinin yıldönümünde bu filmi izleyip üzerine tartışmak, savaşın getirdiği yoksulluğun, zulmün, umutsuzluğun iç dünyasına birlikte bakmak bize elbette keyif verdi; fakat üstüne konuştuğumuzda filmdeki kendimizce eksik anlatımları da inceleme fırsatı bulduk.
İzlediğimiz Persian Lessons filminde savaşın getirdiği tüm yıkımlar daha çok karakterlerin bireysel bakış açılarından anlatılmış ve duygusal bir temada işlenmiş. İçinde bulunduğumuz pandemi ve beraberinde getirdiği yoksulluk, işsizlik koşullarında bu tür (pandemi, ekonomik kriz, savaş...) zamanlarda iyice belirginleşen sınıf çelişkilerinin; faşizmin halklar, kültürler, dinler, cinsiyetler vb. üzerimizde kurduğu baskı ve ayrımcılığın daha güçlü bir şekilde yansıtılmasını isterdik. Ayrıca dönemin sermaye güçlerine ve faşizme karşı verilen mücadelenin ve sonucunda Sovyetler Birliği tarafından kazanılan zaferin işlenmemiş olması, ideolojik farkların gösterilmemesi filmde eksikliğini hissettiğimiz en önemli konulardan biri oldu.