"Soma, işçi sınıfının davasıdır"
"301 maden işçisi ailesi adalet bekliyor. Türkiye halkı, sendikalar, emek örgütleri, emekten yana olan siyasi partiler davaya daha güçlü sahip çıkmalı."
Fotoğraf: Evrensel
Seyit ASLAN
DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda-İş Genel Başkanı
Soma’da 301 maden işçisinin katledilmesinin üzerinden 7 yıl, açılan davanın üzerinde 6 yıl geçti.
Geçen sürede hukuk işlemedi, adalet yerini bulmadı. Çünkü bu katliamı yapanlar korunuyor. Dönemin başbakanı yüzlerce maden işçisinin katledilmesi karşısında ‘Madencinin fıtratında ölüm’ var demişti. Danışmanı, ölen Soma madencisinin yakınını tekmelemiş, dava sonuçlanmış, tekme atan değil, tekmelenen madenci yakını ceza almıştı.
Her şey bu kadar açık ve net. 6 yıllık süreçte ağır aksak işleyen adalet mekanizması şimdi yerlerde geziyor. Bir önceki mahkeme heyetini yeterli bulmasak da sanıklar hakkında cezalar veren yerel mahkemenin tüm heyeti değiştirilerek, daha önce Elbistan Çöllolar’da toprak altında kalan 11 işçinin katledilmesinden patronları sorumlu bulmayarak 24 bin lira para cezasına hükmeden, bu cezayı da 24 takside bağlayan hakimin atanması, atanan hakimin ilk duruşmada tutuklu sanık Can Gürkan’ı tahliye etmesi bu davanın nasıl seyredeceğini göstermişti.
Sadece yerel mahkeme değil, daha önceki yerel mahkemenin vermiş olduğu karardaki cezaları da az bularak bozan Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin üç üyesinin değiştirilmesi bu katliam davasının nasıl seyredeceğinin başka bir yanı olmuştur. Sadece savcı ve hakimlerin değişmesi de değil, bu davanın tüm süreçlerinde, kurumlar arası yazışmalarda her şey maden sermayesinden yana işletildi.
‘DÜZMECE’ BİR YARGILAMA
Duruşma başladığında mahkeme başkanı salonun elverişsiz olduğunu, havalandırmanın tam çalışmadığını, herkesin maskesini takmadan konuşmasını talep etti. Kendilerine saray yaptıranlar, 6 yıldır Soma duruşmalarının yapıldığı salona tek çivi çakmadılar. Duruşmaya gelmesi gereken sanıklar kendi özel evlerinde ya da bürolarında SEGBİS ile salona bağlandı. Salondakilere sırtlarını dönmeleri ise kendilerine ve yeni atanan mahkeme heyetine güvenlerinden geliyor. Katledilen işçilerin aileleri ve salondakilerin tepkisiyle yüzlerini dönmek zorunda kaldı sanıklar. Sanık avukatları ise o kadar rahatlar ki nasıl olsa bu celse olmasa bile bir dahaki celsede dava bitecek, sanıklar daha önce yattıkları ceza dikkate alınarak serbest kalacak. Bilirkişi raporları, verilen ifadeler, katledilen ailelerin yakınları herkes ama herkes bu katliamın Soma Kömürcülük AŞ sahibi ve yöneticilerinin kurmuş oldukları “hadi hadi” düzeninin sonucunda yaşandığını biliyor. Çünkü raf ömrü geçmiş maskeler, ilkel oluşturulan hava sistemi, duyarlılığa kapatılan sensörler, işçilere verilen eksik malzemeler, madende yapılan denetimlerde hasıraltı edilen tutanaklar, tutulan defterler vb. daha birçok şey. Bu katliam geliyorum demiş ve gelmişti. 301 maden işçisinin katledilmesine kadar devam eden süreç, şimdi yargı yoluyla devam ediyor. Duruşmada dava hakimi ve yargılama heyetinin tutumunun, eğer kamuoyu baskısı yeniden yaratılmaz ise, madencileri katledenlerden yana olacağından şüphe yok. Altı saati aşan duruşma boyunca, mahkeme heyeti, müdafi avukatlarının yapmış olduğu konuşmaları, yapılan itirazları, sunulan yeni delilleri vs hiçbirini dikkate almadı. Hatta aralardan sonra müdafi avukatların olası itirazlarını da reddedeceklerini söylemesi, mahkemenin ne kadar “düzmece” olduğunu gösteriyor.
"ADALETİNİZE GÜVENMİYORUZ"
Mahkeme heyetinin pişkin tutumu karşısında işçi ailelerinin sözleri mahkeme heyetinin suratında patlayarak salona dağıldı adeta. Eşini kaybeden işçi eşi, “6 yıldır adalet arıyoruz. Katliam yapanlar bu salonda bizleri tehdit ettiler. Mahkeme heyeti sanıklara gösterdiği toleransı bize göstermiyor. Adaletinize inanmıyoruz artık. Bir gün bu katliamın hesabı sorulacak. Ama biz, ama çocuklarımız, ama torunlarımız mutlaka size hesap soracak, yanınıza kâr kalmayacak” diyerek gözyaşlarını tutamadı. Oğlunu kaybeden anne ise haykırdı: “6 yıldır davayı takip ediyorum. Aç kaldım susuz kaldım, yalın ayak geldim. Yağmur, çamur demeden adalet aradım. Batsın sizin adaletiniz. 6 yıldır sanıklar korunuyor, her şey onlardan yana işliyor. Sizin adaletiniz bu mu? Çocuğumu yıkamadan kefene koyup elime verdiler. Öyle defnettik. Mahkeme, mafya madencileri savunuyor. Devlet, siyaset, mafya düzeni işliyor. Onun için adaletinize güvenmiyoruz.”
Katliamda oğlunu kaybeden bir baba yanında getirdiği torununu göstererek “Bu çocuğa kim bakacak. Bu katliam bile bile geldi. Soma kaymakamı, şimdi Manisa valisi. Bizleri adalet aramayalım diye baskı altına aldılar. Ömrümüzü hayatımızı verdik bu vatan için, katiller korunsun diye mi? Katliamdan sonra doğan çocuklar var, babalarını göremediler. Adalet, adalet başka bir şey istemiyoruz.”
"SAHİP ÇIKILMALI"
Türkiye’nin en büyük katliamlarından birisi olan Soma davası sürüyor. Yeni mahkeme üyeleri göreve geldiklerinde 1 milyonu aşmış dava belgesini incelemeden, sunulan delilleri, hayatını kaybeden işçilerin ailelerinin yürek sızlatan konuşmalarını dikkate almadan bildiğini okuyor. 301 madencinin ölümünde sorumluluğu olan Can, Alp Gürkan ve diğer sanıklar çok rahat. Sanık avukatları peşin satan tüccar gibi sırıtarak oturuyorlar.
Her ay Soma kadar iş cinayeti işleniyor. Sermaye, iktidar, mafya-çete düzeni devam ediyor. “Soma’yı unutursak yüreğimiz kurusun” sloganı halen taze.
Evet 301 maden işçisi ailesi adalet bekliyor. Türkiye halkı, sendikalar, emek örgütleri, emekten yana olan siyasi partiler davaya daha güçlü sahip çıkmalı.
14 Haziran’da Soma duruşması yeniden görülecek ve dava kritik aşamada. Öyleyse davaya güçlü katılmalı, tüm ülkede bu adaletsizliğe hayır diyecek, Soma’yı unutmayacak bir mücadeleyi hep birlikte örgütlemeliyiz.
Somayı unutma, unutturma!