Sarkuysan işçisi yazdı: Üç Y ile mücadeleden, üç Y’yi uygulamaya
“AKP iktidara gelirken ‘Üç Y ile mücadele edeceğiz’ demişti. İşçiler, emekçiler yoksul mu, yolsuzluk var mı, yasaklar var mı? Eminim işçiler için yeterince hepsi var..."
Fotoğraf: DHA
Bir Sarkuysan işçisi
Gebze
Merhaba işçiler emekçiler.
Ülkenin gündemine oturan ve yaklaşık iki haftadır bir dizi gibi merakla izlenen Sedat Peker videoları işçileri politikleşmeye ve mücadeleye çağırıyor, neden mi? Çalışan ama kazanamayan işçiler, emekçiler açısından her geçen gün dünden daha zor. Daha da zor günlerin bizi beklediği aşikardır, sistem bize bunu bütün çıplaklığıyla gösteriyor. ‘Devlet nerede, kimdir?’ ‘Derin devlet kimdir’ sorularına cevap ararken işçilerin emekçilerin bu kadar yıldır, neden bu kadar yoksul kaldığının ve sömürüldüğünün cevabını da bulmuş olduk.
AKP iktidara gelirken "Üç Y ile mücadele edeceğiz" demişti. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar ile mücadele edeceği söylemleriyle gelmişti. Görüyoruz ki hiçbiri olmadı. İşçiler, emekçiler yoksul mu, yolsuzluk var mı, yasaklar var mı? Eminim işçiler için yeterince hepsi var. Birinci Y, yani yoksulluk için aldığımız maaşlarla hayat pahalılığını karşılaştırmak yeterli. İkinci Y, yolsuzluk için Sedat Peker’in dediği, Süleyman Soylu’nun kabul ettiği 10 bin dolar maaş alan milletvekili, mafya babasına koruma polisi verilmesi gibi örnekler bile yeterli. Üçüncü Y, yasaklar içinse pandemi fırsata çevrilerek 1 Mayıs’ın yasaklanması, üretim tam gaz devam ederken, sokağa çıkmanın yasaklanması gibi işine gelenler serbest, işine gelmeyenler yasak uygulamalar yeterli.
Peki işçilerin, emekçilerin yıllardır seçimlerden 2-3 ay önce kapımızı çalan, oylarımızı isteyip, işçilerin oylarını alıp, iktidar olan veya muhalefette kalan siyasi partilerin bugün niye sus pus olduklarını düşünmesi gerekmez mi? Buna iktidar partisi ve muhalefet partileri dahil. Herkes, bir yönetmen dizi çekmiş de dizi ne zaman bitecek ona bakıyor! İşçiler emekçiler politika yapmazsa daha çok böyle film, dizi izleriz, onu şimdiden söyleyeyim. Üç Y ile mücadele edecekse ülkenin yükünü taşıyan işçiler, emekçiler edecektir. Üreten bizsek, yöneten de biz olacağız. Başka çaresi yok. En azından benim fikrim bu... Aklıma gelmişken Fransa’da yüzde 2.5 zammı hükümete geri aldıran işçiler emekçilerdi. Bizde de her gün gelen zamlar herkesin belini kırdı, halen çıt yok.
Ne zaman sessizliğimizi aşıp bütün bunları bize reva görenlere tepki verirsek işte o zaman insan gibi yaşayabiliriz. Elbette önce nerede yanlış yaptığımızı anlamalı ve yanlışlarımızdan dönmeliyiz. Neden çalışanlar olarak hem çalışıp hem de geçinemeyen bizleriz. Seçen de bizsek eğer bu yolsuzlukları yapanları, görevlerinden alacak olan da biziz. Ve var olan ve kokuşmuş sistem partilerini bir kenara bırakıp, işçilerin ve emekçilerin yanına seçime 2-3 ay kala gelene değil de 365 günün 365’inde de yanında olan ve Mecliste grubu olmayan gerçek işçi partilerini desteklemeye ve birlikte mücadeleye çağırıyorum.