Bisikletli ölümleri son bulsun
15 Temmuz 2020’de bisikleti ile giderken alkollü olduğu tespit edilen bir sürücünün arkadan çarparak ölümüne neden olduğu Umut Gündüz’ün babası Menderes Gündüz adalet mücadelesini anlattı.
Fotoğraf: Umut Gündüz'ün ailesinin twitter hesabı
Zeliş IRMAK
İstanbul
Umut Gündüz, Ankara’da yaşayan 19 yaşında profesyonel bir bisikletçiydi. Üniversite sınavına girmiş sonuçlarını bekliyordu. 15 Temmuz 2020’de alkollü olduğu tespit edilen bir sürücü Umut’a arkadan çarparak ölümüne neden oldu.
Sürücü, görgü tanıklarının ifadeleriyle de ortaya çıktığı üzere hızlıydı. Umut’a çarptı, metrelerce sürükledi ve bırakıp kaçtı. Oysa Umut’un öldürüldüğü yerle hastane arası sadece 10 dakikaydı ve yapılması gereken üç rakam tuşlamaktı: 112.
Umut Gündüz’ün babası Menderes Gündüz neler yaşandığını ve adalet mücadelesini Evrensel’e anlattı.
"KAZA DEĞİL, CİNAYET"
Cinayetin olduğu gece sürücünün Umut’a arkadan vurup kaçtığını ancak bu esnada ön plakasını düşürdüğünü anlatmakla başlıyor baba Gündüz: “Ön plakası düşüyor, tanığın birisi plakayı bulup polise teslim ettikten sonra şahıs yaklaşık 3 saat içinde emniyete getiriliyor. İtiraf ediyor, ‘Evet alkollüydüm bir şeye çarptım ama fark etmedim’, diyor.
Umut’a çarptığı yerle hastane arası mesafe en fazla 10 dakika. Çarptığı anda dursa, 112’yi arasa Umut yaşıyor olabilirdi. Bu yüzden biz buna kaza değil, cinayet diyoruz. 19 yıllık emeğimizi, sevincimizi, çabamızı 5 dakikada aldı ve gitti.”
Umut’a çarpan şoför önce tutuklandı. Ama bu bir trafik kazası olarak değerlendirildi. Menderes Gündüz, cezalandırma sistemini şöyle anlatıyor: “Trafik kazası olarak değerlendirince bunun en üst sınırı 9 yıl… Adeta hapse atmamak üzere bir yargılama sistemi var. Umut’u öldüren sürücü de 4’üncü ayın sonunda ‘Uzun tutukluluk mağduriyeti’ değerlendirmesiyle serbest bırakıldı. İtiraz ettik, ancak iddianame 10 ay sonra hazırlandı, pandemi gerekçesiyle. Hazırlandı ama iddianameden bir şey çıkmadı. Biz ağır cezada kasten öldürmeden yargılanma beklerken bilinçli taksirle asliye cezada açıldı dava.”
ADALETSİZLİK, GÜNDÜZ AİLESİNİ HEM İNCİTTİ HEM DE HIRSLANDIRDI
Pandemi, Gündüz ailesinin adalet mücadelesinde sık sık karşılarına çıkmış. Pandemi bahanesi ile geç hazırlanan iddianame, pandemi bahanesiyle çalışmayan MOBESE’ler, pandemi bahanesiyle ulaşılamayan bürokratlar… Baba Gündüz de “Pandemiyi bahane etmeyen kimse kalmadı bu süreçte” diyerek yaşadıklarını anlatmaya devam ediyor:
“Bakanlıklara sesimizi duyurmaya çalıştık, milletvekillerine sesimizi duyurmaya çalıştık. Kimse bizi görmedi. Kimseyle görüşemedik. Herhangi bir ilgili kurum bir telefon dahi etmedi. Biz de eşim Asuman Gündüz ile hem Umut’un hatırasını yaşatmak hem de hukuki mücadeleye destek çağrısı yapmak için 56’ncı Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’na katıldık. Buraya katılabilmek için de Türkiye Bisiklet Federasyonu ile 9 ay görüşmeye çalıştık, zar zor randevu aldık. Tura katıldığımızda ise her etapta yol kenarlarına ‘Umut’a ses ol, bisikletli ölümle son’ pankartlarını astık. Marmaris etabında pankartlarımızdan dolayı jandarma engeli ile karşılaştık. Jandarma bizi kamu malına zarar vermekle devamında ise gözaltına almakla tehdit etti. Bu sırada Federasyon Başkanını aradım ama hakaret edip telefonu yüzüme kapattı. Kürsüde söz hakkı istedik, vermediler. Biz de pankartımızı açtık. Müdahale edildi, gözaltına alındık. TEM polisi bizi gözaltına aldı. Emniyette sorgudayken, çantamızda bulunan oğlumuzun fotoğrafları sanki suç unsuruymuş gibi bizim önümüze kondu. Bunlar bizi hem incitti hem de hırslandırdı.”
May 19, 2021
ADALET NÖBETİNDE OLACAKLAR
Çocukları için adalet ararken bu kadar haksızlığa maruz kalmayı kabul etmeyen Gündüz ailesi adalet nöbeti tutmaya karar verdi.
Menderes Gündüz, “Bisikletliler ‘Trafikte görünür ol’ der, biz de görünür olmak için bisikletlilerin giydiği fosforlu yelekleri giyerek Adalet Bakanlığı önünde eyleme başladık. Çünkü katil adeta ödüllendirildi. Biz ise duyarlı, çevreci, sporcu, yurtsever bir çocuk yetiştirdiğimiz için cezalandırıldık. Biz bu mücadelemizin sonunda oğlumuzun gelmeyeceğini biliyoruz. Çıkacak yasaların geriye dönük işlemeyeceğini de biliyoruz. Ama ülkemizde bisiklet kullanımı artıyor. Fakat buna bağlı kazalardaki cezalar, alt yapı sorunları vs. aynı duruyor” diyerek adalet nöbetine neden başladıklarını anlatıyor.
Bisikletli ölümlerde verilen yetersiz cezaları baba Menderes şöyle yorumluyor: “İleride organize suç örgütüne dönüşecek kişiler, bu cinayetleri bir kariyer olarak kullanıyor. ‘Ben birini öldürdüm, üç dört ay hapis yattım’ diye çevre ediniyor. 10 ay oldu, biz normal bir hayat yaşayamazken o kişi normal hayata adapte oluyor.”
Umut’un cinayetinde dikkat çeken bir diğer nokta ise MOBESE kameralarının yetersiz ve kayıtta olmaması.
“Umut’un öldürüldüğü yerde hipodrom var, bunun tepesinde de MOBESE var. Ancak hipodrom pandemiden dolayı kapalı olduğu için dolayısıyla tepe kamerası da kapalı. Karşısında TRT’nin telsiz vericilerinin olduğu bir yer var, oradaki kameralar da sadece iç kısmı ve biraz sokağı çekiyor. Orada kısmen Umut’un ve arabanın geçtiği görülüyor. Ancak burası da kayıtlarını 7 gün tuttuğu için 7 günden sonra görüntüye ulaşmak mümkün değil” diyen Gündüz, “Her yere MOBESE kamerası konuyor, böyle bir yola konmuyor. Bu suça teşvik değil mi?” sorusunu soruyor.
Baba Gündüz, Umut’un ölümünden sonra önemli bir ayrıntıyı fark ettiklerini şöyle anlatıyor: “Bulunduğumuz eve gelebilmek için üç yol var. Bu rotalar içinde en güvenli yol diye burasını seçiyor Umut. Diğer yolların birinde sokak hayvanları çok, diğer yol yoğun trafiğin aktığı yer. Burasını ise en güvenlisi diye biliyorduk bu zamana kadar. Ama gördük ki, buradaki MOBESE eksikliğinden dolayı genelde alkollü sürücüler bu yolu tercih ediyormuş.”
24 Haziran 2021’de Umut’un davası görülecek. “Hem alkol hem hız hem de bırakıp kaçmalar oğlumuzu bizden aldı” diyen Gündüz, davaya kadar her çarşamba 12.00 ile 15.30 arası Adalet Bakanlığı önünde adalet nöbetinde olacaklarını hatırlatıyor.
Umut’un ölümüne sebep olan sürücünün ağır cezada ve kasten öldürmekle yargılanmasını talep eden Gündüz ailesi, sosyal medyada ise her pazar günü ‘Umut’a ses ol, bisikletli ölümlere son’ etiketiyle bir kampanya yürütüyor ve herkesi bu kampanyaya destek olmaya çağırıyor.
SON İKİ YILDA İKİ YÜZDEN FAZLA BİSİKLETLİ HAYATINI KAYBETTİ
Bisikletli Yaşam Platformu gönüllüsü Mustafa Karakuş’un verdiği bilgilere göre son iki yılda 272 bisikletli trafik çarpışmaları sonucu hayatını kaybetti. (Ancak ne yazık ki bu haber hazırlanırken bisikletli ölüm haberleri gelmeye devam etti...)
Karakuş özellikle pandemiyle beraber bisiklet kullanımının arttığına, ancak kentlerin hâlâ bisiklet kullanımına uygun hale getirilmemesi nedeniyle yaralanmaların ve ölümlerin devam ettiğine dikkat çekti.
Mustafa Karakuş, Türkiye’de bisikletliler için güvenli ulaşım ortamının ve var olan bisiklet yollarının durumunu denetleyen bir kurumun olmadığını hatırlattı.
Bisikletli ölümlerin ‘kaza’ olarak ifade edilmesinin doğru olmadığını söyleyen Karakuş, “kaza değil ‘çarpışma’” dedi.
Karakuş, Türkiye’de çarpıp kaçma olaylarında zanlıların ‘kasten öldürme’den yargılanmadığını, bunun da ciddi sonuçlara yol açtığını söyledi.
TRAFİKTE SAĞ ŞERİT BİSİKLETLİNİN YASAL HAKKI
3 Haziran Dünya Bisikletliler Günü öncesinde farkındalık yaratmak için hazırlanan afişler için Türkiye Belediyeler Birliğine başvuruda bulunuldu.
- Bisiklet bir taşıttır. Ulaşım aracıdır.
- Trafikte sağ şerit bisikletlinin yasal hakkıdır.
- Bisikletli kol sinyali kullanır.
- Bisiklet üstünde hareket hali söz konusuysa yaya geçidinden geçilmemeli. Bisikletli inip yaya olarak geçmelidir.
- Okullarda trafik eğitimi donanımlı olmalı ve bisiklet kuralları eğitimi verilmelidir.
- Toplu ulaşımda bisikletin entegrasyonu sağlanmalıdır.
- Bisikletlilerin kamusal alandaki yürüyen merdivenleri ve asansörleri ‘kullanamama' yasağı kaldırılmalıdır.