28 Mayıs 2021 00:41

Ateşi geleceğe taşıyanlar

"Kitaplarda, arkasında çok büyük kahramanlık hikayeleri bırakmayan ama neredeyse atılan her adımda payı olan Mehmet Boztepe’lere öylece rastlarız."

Mehmet Boztepe | Fotoğraf: Özcan Yaman/Evrensel

Paylaş

Kayhan GEYİK

Büyük bir komplo, karşısındakini biraz küçümseyerek işe başlar; “Heyyy sen yaşa bakalım küçük dünyanda!” Her şeyin yukarılarda belirlendiği bir dünyada, nesnel olanın hakimiyetinin, küçük insanların iradesiyle değiştirilebileceğine daha az şans verir kimimiz.

Çünkü daha yaygın olarak tüm hayatını belki de en ağır işlerde çalışarak geçirdikten sonra doğru düzgün bir hayat sürdüğünü görmeden ölen anne ve babamızın arkasından, küçük insanların çalışarak büyük işler başarabileceğine inancımız sarsılmıştır. Kendi hayat deneyimimiz, bizim çalışarak tükendiğimiz ama birilerinin zenginleştiği bir dünyadan yansıyor. Belki de diyorum bu dünyayı değiştiremeyeceğimizi öğütleyen o gerici inancı sarstığı için Mehmet abiler önemlidir.

Bitmeyen Kavga, Ve Çeliğe Su Verildi, Kavganın Şafağı, Yurttaş Bruch, Yarın Bizimdir Yoldaşlar ve böylece devam eden sosyalizmin cephaneliğinin bir parçası olan kitapları okurken, arkasında çok büyük kahramanlık hikayeleri bırakmayan ama neredeyse atılan her adımda payı olan Mehmet Boztepe’lere öylece rastlarız. Mehmet abiyi kaybedene kadar bunu hiç böyle düşünmemiştim. Şimdi ancak böylece geriye dönüp baktığımda anlıyorum.

Hermann Hesse’nin Siddhartha’sında uzun bir yolculuğa çıkmak için babasından izin isteyen, izin vermediği için de durduğu yerde çakılan ve babasının bu mütevazı kararlılık karşısında geri çekildiği bir giriş bölümü vardır. Mehmet abi genç yaşta nerede duracağını bulmuş, safını belirlemiş. Daha sonra hapishane günlerinden, marksizme dönük ideolojik saldırılara, işçi sınıfının durağanlık yıllarının getirdiği tüm sorunlara aynı kararlılıkla aynı mevziden yanıt vermiş. O da devrimci mücadele içinde yer alan herkes kadar sorun yaşamış, yorulmuş, elbette geriye düştüğü günler de olmuştur. Ama ben en azından kendi çalıştığım dönem içinde hem pratik sorunlar karşısında hem de teorik tartışmalarda aynı yalınlığı, partiyi anlama ve anlatma çabasını, varsa yanlış yaptığı bir şey onu ilerletme uğraşını gördüm. Yani Siddhartha’nın durduğu yerde durmak da epey bir sabır ve kararlılık isteği taşır. Sürekli yenilenme, kendini en uygunsuz koşulda bile geliştirme isteği. Kendindeki her şeyi de durduğu yeri güçlendiren partiye verme çabası.

Bununla ilgili bir şey anlatayım; Emek Gençliği ekonomi politik eğitimlerine başlamaya karar verdiğinde, piyasada kitabın enstitü baskısını bulamamıştık. Biz uzun süre ihtiyacımız olan kitapların da fotokopi olmasını çok kullanışlı bulmamıştık. Mehmet abi o zaman, bu tartışmaya kulak misafiri olmuş, cezaevinde nasıl kitap yaptıklarını anlatmıştı. Bize ilk kitapları yaparken de nasıl yapıldığını öğretmişti. Daha sonra başka baskılarını bulsak da kendi yaptıklarımızın yeri ayrı. Sağda solda “Yapayım ben o kitabı sana” diyerek hava attığımız tüm beceriyi, Mehmet abinin yanındaki çıraklık zamanımızda kazandık.

Yırtılan kitap, bozulan fotokopi makinası, akıtan musluk, alınmayan gazete, teori eylemde kafamızı karıştıran bir yazı... İstanbul Üniversitesindeki arkadaşların dediği gibi biraz İsveç çakısıdır Mehmet abi. Biraz da partimizin tabelasının orada asılı kalmasını sağlayan, hiç yorulmadan, şikayet etmeden, kendisine verilen o mütevazı rolün hangi kolektif sonucu doğurduğunu bilen beton çivilerinden birisidir. Orada öylece çakılıdır, sosyalizm mücadelesinde kaybettiklerimizin yanında.

ÖNCEKİ HABER

Esenyurt Belediyesi temizlik işçisi: Ek iş yapmadan geçinemiyoruz

SONRAKİ HABER

TİHEK Başkanı çocuk yaşta evliliği savundu, "Kadına yönelik şiddet demeyelim" dedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa