EŞİK: Çocuk istismarcılarına af, istismarcılara teşvik tüm çocuklara tehdittir!
Meclis komisyonlarında TİHEK Başkanı Süleyman Arslan ve AKP’li vekil Abdullah Güler’in "erken yaşta evliliğe af'" yeniden gündeme getirmesine EŞİK’ten tepki: "Aklınızdan çıkarın!"
Fotoğraf: Şehlem Kaçar/csgorselarsiv.org
Kadına Yönelik Şiddetin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nda Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Süleyman Arslan’ın ve TBMM Adalet Komisyonu’nda AKP’li vekil Abdullah Güler’in "erken yaşta evliliğe af" önerisini yeniden gündeme getirmesine Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) yayımladığı metinle tepki gösterdi.
İlk olarak 2016 yılında meclise getirilen ve tepkiler üzerine geri çekilen, çocuk cinsel istismarı suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 103. maddesi ile ilgili af girişiminin yeniden gündemde olduğunu söyleyen EŞİK, Nisan 2020’deki koronavirüs salgınının ardından çocuk istismarına evlilikle affın infaz yasası tartışmaları sırasında da tasarıya eklenmek istendiğini hatırlattı.
Sürekli olarak bu konunun gündemde tutulması ve her fırsatta TBMM’de çeşitli komisyonlarda ve medyada tartışma konusu yapılmasını, “istismarcıları teşvik etmek, çocuk haklarını ihlal etmek” olarak değerlendiren EŞİK, “Kadınların ve çocukların hayatını siyaset malzemesi yapmaktan derhal vazgeçin” çağrısı yaptı.
"AİLEYİ KORUMA ADI ALTINDA ÇOCUK YAŞTA EVLİLİĞİ MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞIYORLAR"
EŞİK açıklaması şöyle devam etti:
"EŞİK Platformunda buluşan sivil toplum örgütleri olarak, ‘aileyi koruma adı altında’ meşrulaştırılmaya çalışılan bu girişimin, asıl niyetinin yasal evlilik yaşının 12’ye kadar indirilmesinin önünü açmak, her yaştan kadınlar ve kız çocuklarının tecavüzcüleri ile evlendirilmelerini yasalaştırmak olduğunu biliyoruz.
Bir kez daha altını çiziyoruz; bu girişim gündemde tutuldukça;
- Türk Ceza Kanunu’ndaki 15 yaş altı çocuklarla hiçbir koşulda cinsel ilişkiye girilemeyeceği ve Türk Medeni Kanunu’ndaki 17 yaşın altında evlilik yapılamayacağı konusundaki yasal düzenlemeler kağıt üzerinde kalıyor, uygulanmıyor, uygulanamıyor. Gençler, aileler bu yasalar yokmuş gibi yaşamaya devam ediyor.
- Çocuk cinsel istismarcıları işledikleri suçtan mahkûm olsalar bile, kız çocuğunu ya da ailesini ikna edip resmi nikah yaptırdıkları takdirde cezadan kurtulabileceklerini düşünebiliyorlar.
- Bazı yargı mensupları da af propagandalarından etkilenerek giderek daha çok beraat kararı veriyor.
- Toplum da gelenek, görenek diyerek ve af söylemlerinin de teşvikiyle çocuk evliliği adı altındaki çocuk cinsel istismarını ihbar yükümlülüğünü savsaklıyor.
- Af söylentisi çeşitli kişi ve kurumların, kız çocuklarının evlendirilme yaşının 12 hatta 9 olabileceği yönündeki propagandalarının sürüp gitmesine neden oluyor.
Yanlış kültürel referanslara dayandırarak çocuk yaşta ve zorla evlendirmeyi meşrulaştırmak isteyenler bilmelidir ki; Türkiye toplumunun yüzde 92’si 18 yaşın altında evlilikleri onaylamıyor.
Dünyada genel eğilim 18 yaş altı evlilikleri ‘çocuk yaşta ve zorla evlilik’ olarak nitelendirerek yasaklama yönündedir. Dünyanın birçok ülkesinde, örneğin Bangladeş, Birleşik Arap Emirlikleri, Filistin, Hindistan, Suudi Arabistan, Çad gibi ülkelerde evlilik yaşı 18’dir. Endonezya, Malezya, Filipinler, Papua Yeni Gine, Kamerun gibi ülkelerde 21’dir. Ekvator Ginesi’nde evlilik yaşı 23’tür.
ABD’de pek çok eyalette 18 yaş altı evlilik yasaklanmıştır. 18 yaşından küçüklerin evlenmesinin yasak olduğu İsveç’te 1 Ocak 2019 tarihinden başlayarak ülke dışında yapılan 18 yaş altındaki her türlü çocuk evliliği, İsveç’le bağlantısına bakılmaksızın tamamen hükümsüz sayılmaktadır. Hollanda, Danimarka ve Norveç, çocuk evliliğini yasa dışı ilan etmiş ve yasalarını yurt dışında çocuk yaşta evlenen yabancı uyrukluların evliliklerini de kapsayacak şekilde genişletmiştir. Almanya 2017 ve Suudi Arabistan 2020 yılında 18 yaş altı tüm evlilikleri yasaklamıştır.
Bu gerçekleri dikkate alın, kadınların ve çocukların hayatını siyaset malzemesi yapmaktan derhal vazgeçin!
EŞİK olarak 1 Ekim’den beri genel olarak TBMM çalışmalarını 9 Mart’ta kurulan TBMM şiddet araştırma komisyonunu kadınlar açısından yakından takip ediyoruz.
Son olarak Türkiye’nin 7 bölgesi ve 81 ilinden kadınlarla milletvekillerini birebir İzlemeye aldık. İktidar bloğu milletvekilleri de dahil olmak üzere tüm milletvekillerini yakından izleyeceğiz. Tüm partilere ve vekillere, hatırlatıyoruz: Sadece kadınlar ve kız çocukları için değil tüm Türkiye’nin geleceği için tarihsel önemde günlerden geçiyoruz. Atılacak her bir yanlış adımın insani, siyasi ve hatta hukuki bir sorumluluğu var. Hayatlarımız ve haklarımız için gözümüz üzerinizde!”
"ÇOCUK İSTİSMARINA EVLİLİKLE AF' YENİDEN NASIL GÜNDEME GETİRİLDİ?"
Konu en son, 27 Mayıs 2021’de Kadına Yönelik Şiddetin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nda ve Meclis Adalet Komisyonu’nda gündeme getirildi. Kadına karşı şiddetin araştırılması komisyonuna Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) adına davet edilen Başkan Süleyman Arslan; kadına yönelik şiddetin erkeklerin birbirine karşı şiddetinden farksız olduğunu ve 15 yaşındaki çocukların nikahının “insan hakkı" olduğunu savundu. Nikahsız beraberliklere “sapkın ilişkiler” nitelemesi yapan Arslan, şiddetin azalması için ise helal beslenmeye özen gösterilmesi ve anneliğin özendirilmesi önerisinde bulundu.
Aynı gün Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini görüşmek üzere toplanan TBMM Adalet Komisyonu’nda ise AKP’li Abdullah Güler; Cezaevlerinde TCK 103 çerçevesinde 2020 yılı rakamıyla 645 hükümlünün bulunduğunu, bunların şu anda yasal olarak evli olduğunu, aile birliğini kurduğunu, bu ailelerin korunması için ceza ertelemesi konusu içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Adalet Komisyonu’nda yer alan muhalefet partilerine mensup vekillerin çocuk istismarı söz konusu ise hiçbir ailede “rızaya” dayalı birliktelik olduğunun iddia edilemeyeceği yönündeki itirazları üzerine konunun kanun teklifine eklenmesinden vazgeçildi. (EKMEK VE GÜL)