31 Mayıs 2021 01:11

Şişecam işçisi yazdı: Daha iyi bir yaşam bizim elimizde

"Siyasi iktidar çete ve mafya düzeniyle kendi koltuğunu sağlamlaştırıp bizleri açlığa, sömürüye, vergi yüküne, zamlara mahkum ederek, yaşamımızı, özgürlüğümüzü elimizden alıyor."

Şişecam işçisi yazdı: Daha iyi bir yaşam bizim elimizde

Fotoğraf: Şişecam basın bülteni

Şişecam İşçisi
Lüleburgaz

Öncelikle cam işçisi arkadaşlarıma, tüm işçi sınıfına ve her zaman sesimizi duyuran Evrensel gazetesine ve emekçilerine selamlar.

Selam gönderirken bile birbirimize ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu ve ancak yan yana gelirsek sesimizin, gücümüzün çıkacağını biliyoruz ve bilmemiz gerek.

Evet, yan yana gelirsek bu düzenin taşlarını yerinden oynatabiliriz. Peki, bu düzen ne düzeni? Bu düzen katil düzenidir! Bu düzen Soma’da, Torunlar İnşaat’ta toplu cinayetler dışında, birçok işyerinde işçilerin iş cinayetine kurban gitmesine sebep olan düzendir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi araştırmalarına göre 2020 yılında 2 bin 427 işçi iş cinayetine kurban gitti ve bunun yüzde 31’i kovid salgınından. 2021’in ilk dört ayında ise iş cinayetlerinde ölen işçi sayısı 735 ve salgından ölenlerin oranı yüzde 53’e yükselmiş! Fabrikalarda işçiler yoksullukla, salgınla boğuşurken, buna karşılık şirketler kârlarına kâr katmaya devam ediyor. Örneğin Trakya’da başı çeken iki firmadan; B/S/H kârını yüzde 20, Şişecam ise yüzde 12 artırarak hiç yara almadan bizleri sömürerek büyümeye devam ediyor.

Bu düzen hayatlarımızı çalan, grev hakkımızı elimizden alan, pandemi bahanesiyle senelik izin hakkımızı zorunlu kullandıran, ağır çalışma koşullarını arttıran, bizleri Kod 29’dan işten atıp haklarımızı, tazminatlarımızı vermeyen, ahlakımıza, iyi niyetimize dil uzatan ve leke süren düzendir. Bu düzen bütün gelirini, yaşamını, ilerlemesini bizleri sömürerek, öldürerek devam ettiriyor.

YAŞAMIMIZ ELİMİZDEN ALINIYOR

Başka nasıl devam ettiriyor? Üç ayaklı sacayağıyla devam ettiriyor. Başta sermaye, siyasi iktidar ve mafya düzeniyle! Son dönemde Mafya Lideri Sedat Peker’in açıklamalarının üstünden başlayan tartışmalar ve biz işçi ve emekçilerin şaşkınlık içinde izlediği bir çemberin içinde devam ediyor. En başta İçişleri Bakanının ve birçok ismin uyuşturucudan faili meçhullere kadar birçok konuyla suçlandığı videoların eşliğinde, İçişleri Bakanının ve mafya liderinin arasında geçen didişmeye dönüşen ve bizlerin de o didişmenin içinde sıkışıp kaldığımız bir süreç geçiriyoruz. Kendi çıkarları için, kendi saltanatlarının bekası için, çıkar çatışmasına girdikleri bir süreçtir bu. Bunların saltanatı bizlerin devam eden yoksulluğunu, güvencesizliğini, gelecek kaygısını bitirmeyecek ve daha da katmerli hale getirecektir. Bizlerin müdahil olmadığı ve olmasını da istemedikleri tartışmalar eşliğinde ilerliyor. Onların belirledikleri konu başlıklarını konuşuyor, onların belirlediği çemberin içinde söz ediyor ve onların belirlediği politikalar arasından seçim yapmaya zorlanıyoruz. Bizlere, ‘Biz istediğimiz zaman konuşursunuz, istemediğimiz zaman konuşamazsınız, istediğimize hak verir istemediğimizden alırız’ diyorlar. Siyasi iktidar ve mafya düzeni sermayenin istekleri doğrultusunda şekillenerek tüm ilişkilerini onun çıkarlarına göre belirliyor ve sürdürüyor. Dün OHAL’le grevlerimizi yasaklayan, haklarımızı budayan, yoksulluğa mahkum eden siyasi iktidar, patronlara “OHAL geldi şimdi bir grev var mı fabrikalarda” diye sorduktan sonra, “OHAL’i biz sizin için getirdik” diyebildi. Şimdi de pandemi bahanesiyle bu koşullar katmerlenerek devam ediyor. Siyasi iktidar çete ve mafya düzeniyle kendi koltuğunu sağlamlaştırıp bizleri açlığa, sömürüye, vergi yüküne, zamlara mahkum ederek, yaşamımızı, özgürlüğümüzü elimizden alıyor. Bugün gelinen noktadan çıkış yolu için bir kahraman beklenmesi hayalperestlikten öteye gitmeyecektir. Çıkış yolu için kahraman aranıyorsa bu biz işçi ve emekçilerin birlikte mücadelesiyle olur.

MÜCADELE BİR ZORUNLULUK

Mücadele hattının önemli bir alanı olan sendikaların, bu çete-mafya ve sermaye düzenine sessiz kalmaları anlaşılır değildir. Sendikalar da çizilen çemberin içinden ses çıkarıp; bugün ülkemizi saran çete-mafya, siyasi iktidar ve sermayenin, bizleri yoksulluğa iten bu düzenin içinde değil, fabrikalarda, alanlarda grev yasaklarına, çete-mafya sarmalına, yoksulluğa, güvencesizliğe, işten atmalara karşı, insanca çalışma ve yaşam koşulları için mücadele hattında durmaları bir zorunluluktur.

Geçen haftalarda Kolombiya’da yeni bir vergi yasası çıkarılıyor ve bu yasa halkın vergi yükünü daha da artıyordu... Halk grevlerle, protesto ve eylemlerle yasanın geri çekilmesi ve insanca yaşama ve çalışma koşulları için mücadele etmeye başladı. Yasa eylemlerin ikinci gününde geri çekildi ve şu an işçi ve emekçiler talepleri dile getirmeye devam etti. Eylemler, özellikle de işçilerin yanında büyük bir kesimi gençlerin de olduğu ve bu çürümüş sisteme karşı nasıl mücadele edilmesini öğretiyor bir şekilde.

Güney Amerika’nın başka bir ülkesi olan Şili’de ise halk sokağa çıkıp mücadele ederek yeni bir anayasa meclisi kurdu ve halkın karar alma koltuklarına oturup kendileri için yasa yapma yetkisine sahip oldular. İtalyan liman işçileri bütün dünyaya örnek olarak İsrail’e gidecek gemilere silah yüklemeyi reddettiler. İtalya ve Türkiye hükümetleri dahil bütün ülkeler ise İsrail ile ticari ilişkileri bozmayan sözde kınama mesajlarıyla süreci geçirmeye çalışıyor. Şimdi bir kahraman aranacaksa eğer, tarihte İsrail siyonizmine karşı mücadele eden Denizlerdir, 15-16 Haziran 1970’de Türkiye’de sendika yasası değişikliğini direnişle geri çektiren işçilerdir, ’80 darbesinden sonra 1989’da başlayan direnişlerle fabrikalarda taleplerini dile getiren ve grevlerle haklarını alan işçilerdir, İtalya’daki liman işçileri, Şili’de ve Kolombiya’daki halklardır.

Bu haklar geçmişten beri mücadele ederek alınmış ve bundan sonra da böyle olacaktır. Yaşanabilir bir hayat ne hükümet değişikliğiyle ne o hükümetlerin anayasa değişikliği önergeleriyle olacaktır.

Bugün artık çekilmez hale gelen hayat şartlarından, adaletsizlikten, çete-mafya, hükümet ve sermaye düzenine karşı, onların belirlediği çemberin dışına çıkarak mücadele edilmesi ve taleplerimizle güzel bir yaşamı heybemize koyma zamanıdır. Bunun başka bir yolu yoktur.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et