Cali, Kolombiya’nın "direniş başkenti"
Hükümet ülke çapında 17 ölümü kabul etti, bunların yaklaşık yarısı da ülkenin hareketli güneybatısındaki 2,3 milyonluk bir şehir olan Cali’de.
Fotoğraf: Juancho Torres/AA
Gideon LONG
Cali/Financial Times
Son haftalarda öldürülen hükümet karşıtı protestocuların isimleri büyük beyaz harflerle Kolombiya’nın Cali kentinde bir ana caddede yazılıyor: Nicolás G, Marcelo A, Jovita O, Yeisson A, Cristian M, Daniel A, Jeisson G.
Çoğu 25 yaşın altındaydı. En küçüğü Jeisson García, 13 yaşındaydı.
Kolombiya, geçtiğimiz ay bir şiddet dalgası yaşadı. Vergi reformuna karşı başlayan protesto, ülkenin ekonomik modelinin revizyonu için daha radikal bir çağrıya dönüştü. Protestocular polis vahşeti, eşitsizlik, yolsuzluk, fırsat yokluğu ve bir dizi başka mesele üzerine yoğunlaşıyor. Iván Duque’nin muhafazakar hükümetine yönelik nefret aşikar.
Ülke genelinde ölümler yaşanırken, Cali ve çevresindeki Valle del Cauca bölgesinde ölümlerin sayısı ise dikkat çekici. Bir sivil toplum kuruluşu olan Indepaz’a göre ülke çapında öldürülen 58 kişiden 31’i Cali’de ve sekizi de bölgedeydi.
Buna karşılık başkent Bogota’da üç ölüm ve Kolombiya’nın ikinci şehri Medellín’de sadece bir ölüm kaydedildi. Hükümet ülke çapında 17 ölümü kabul etti, bunların yaklaşık yarısı da ülkenin hareketli güneybatısındaki 2,3 milyonluk bir şehir olan Cali’de. Şiddeti izleyen bir STK olan Temblores’ten Sebastián Lanz, “Cali, hoşnutsuzluğun merkez üssü haline geldi. Tepeden tırnağa silahlı güvenlik güçlerinin, meşru gösteri haklarını kullanan sivillere saldırdığını gördük” dedi.
Cali’nin Kolombiya’nın “direnişin başkenti” olarak ortaya çıkmasının nedenleri konusu tartışmalı.
Pek çok bölge sakini, her ikisi de pandemi sırasında keskin bir şekilde artmış olan yoksulluk ve eşitsizliği suçluyor, ancak hükümet istatistikleri bu sorunların Kolombiya’nın diğer yerlerinden daha kötü olmadığını öne sürüyor. Bir diğer açıklama ise uyuşturucu ticareti. 1990’ların Cali karteli dağıtıldı, ancak şehir, Bogota veya Medellin’den daha fazla olarak, hâlâ kokain ve iyi silahlanmış, vahşi suçlularla dolu. Cali’deki cinayet oranı 100 binde 48, bu da Kolombiya’nın cinayet başkenti olarak ününü yitirmiş olan Bogota (13) veya Medellin’den (14) çok daha yüksek.
Cinayetleri kimin işlediği konusunda çok fazla kafa karışıklığı var. STK’lar, ölümlerin büyük çoğunluğundan güvenlik güçlerinin sorumlu olduğunu söylüyor. Polis, barışçıl protestoculara asla ateş etmediklerini ve silahlarını yalnızca suçlulara, vandallara ve onlara ilk ateş eden kişilere çevirdiklerini söylüyor. Hükümet “teröristleri”, “suç gruplarını” ve solcu gerillaları suçluyor. Ülkenin geleneksel Marksist gerilla gruplarının -FARC ve ELN- unsurlarının protestolara sızdığını söylüyor.
Eski bir solcu gerilla ve şimdi Cali’de yaşayan bir analist olan Diego Arias, iddiada muhtemelen gerçek payı olduğunu söylüyor. Bu yüzden Cali’deki polis bu kadar ağır silahlar kullanıyor ve aynı şekilde karşılık veriyor. “Cali’deki polis, bir protestoya polislik etmeye değil bir savaş bölgesine girdiğini düşünüyor” diyor: “Ve savaştayken doğrudan düşmanınıza ateş edersiniz, havaya değil.”
Geçen hafta, 22 yaşındaki polis memuru Juan Sebastián Briñez, Cali’nin yoksul Calipso semtinde bir süpermarketteki yağmacıları durdurmaya çalışırken arkadaşlarıyla birlikte vurularak öldürüldü. Memur arkadaşı Marvin Lisalda, hastanede iyileşirken, “Hiç böyle bir şey görmemiştim ya da bu kadar çok ateş edildiğini duymamıştım” dedi.
Şiddetin daha endişe verici yönlerinden biri, protestoculara ateş açan silahlı sivillerin ortaya çıkması. Mayıs ayı başlarında, yerli aktivistleri taşıyan bir konvoya saldırdılar ve yaklaşık 10 kişiyi yaraladılar. Saldırganların kimliği belirsizliğini koruyor, ancak yerel sakinler uyuşturucu kaçakçıları için çalışan kiralık tetikçileri suçluyor.
Protestoların başka, ırksal ve etnik boyutları da var. Cali, Kolombiya’daki en büyük siyah nüfusa sahip yerlerden ve bazı protestocular şehrin polis gücünün ırkçı bir kurum olduğunu söylüyor. Güneybatıda, büyük ve sesini yükselten bir yerli nüfus da var. Protestoların ilk gününde Cali’deki yerli aktivistler, Kolombiya’nın bu bölgesinin 16. yüzyılda fethine öncülük eden İspanyol Sebastían Benalcázar’ın heykelini yıktı.
Sosyal medya bilgiler ve yanlış bilgilerle dolu. Korkunç videolar, protestolar sırasında kaçırıldığı ve Cauca Nehri’ne atıldığı iddia edilen cesetleri gösteriyor. Göstericiler yüzlerce kişinin “kaybolduğunu” söylüyor.
Bütün bunlara rağmen, protestoların çoğu barışçıl. Geçen hafta binlerce kişi, yürüyüş noktası haline gelen bir parkta toplandı. Anne babalar küçük çocuklarını getirdi. Protestocular Kolombiya bayrağı salladı. Feministler, yerli aktivistler, Afro-Kolombiyalılar, öğrenciler ve solcular, konuşmaları ve müziği dinlemek için yakıcı bir güneş altında bir araya geldi.
Atmosfer şenlikliydi. Polis müdahale etmedi ve protestocular alacakaranlıkta barışçıl bir şekilde uzaklaştı.
Zamanını protestolar ile bir devlet hastanesinde kovid-19 hastalarını tedavi etmek arasında bölen 26 yaşındaki hemşire María Alejandra Lozada, “Protestoyu damgalama ve hepimizi vandal olarak gösterme girişimi oldu ama burada her türden insan var” dedi.
Ancak geceleri ateş ve yıkım başlıyor. Şehrin çeperlerindeki yoksul Siloé ve Calipso mahallelerinde birçok akşam silah sesleri duyulabilir. Salı gecesi de, yakındaki Tuluá kentindeki adalet mahkemesi kundaklandı. Son günlerde şiddete ve vandalizme karşı bir tepki var. Salı günü, beyazlar giymiş binlerce insan barışçıl bir şekilde Cali’de yürüdü, kan dökülmesine ve ablukalara son verilmesi çağrısında bulundu, uzlaşma istedi.
Ancak gösterilerin yakında sona ereceğine dair bir işaret yok. Cali’nin protesto organizatörlerinden biri olan Mar Sánchez, “Devam etmek ve ivme kaybetmemek zorundayız” diyor: “Protestoların yarattığı bu coşkunun 2022 seçimlerine de yansıması için çalışmalıyız. Bir ay gösteri yapıp, seçimler yaklaşınca yine aynı insanlara oy veremeyiz.”
Çeviri: Evrensel Dış Haberler