56 yaşındaki babasını Kovid'den kaybeden Gizem: Kayda bile geçmiyormuş acılarımız!
56 yaşındaki babasını Kovid'den kaybeden Gizem Ayriç, babasını ölüme götüren salgın politikalarını ve ihmalleri Evrensel'e anlattı: Yalnız değilmişim ve kayda bile geçmiyormuş acılarımız!
Fotoğraf: DHA
Meltem AKYOL
İstanbul
“Bir gün buradan sesimi duyuracağımı hiç düşünmezdim. Babamı Kovid nedeniyle kaybettim. Bu ülkede insan hayatının nasıl önemsizleştiğini ve ayaklar altına alındığını haykırmak istiyorum” diye başlayan paylaşımını görünce ulaştım Gizem’e, Gizem Ayriç’e.
27 yaşında Gizem, babasını 1 Mayıs’ta kovidden kaybetti. İktidardan patronuna uzanan bir dizi usulsüzlükle kaybettiği babası için isyan ediyor şimdi: “Yukarıdan aşağıya herkes suçlu; hükümet gerekli önlemleri almadı, patronlar işçilere güvenli bir çalışma alanı sağlamadı, sağlık sistemi tıkandı, hastanelerde yer kalmadı. Ben babamı kaybettim ve kayda bile geçmiyor çektiğimiz acılar. Kayda geçsin istedim ve yalnız değilmişim…”
"TIKLIM TIKLIM ŞİRKETTE ÇALIŞTIRILDIK"
Önce şirket yönünü anlatıyor Gizem: “24 Mart’ta işyerinde çalışırken kovid pozitif oldum. Aslında öncesinde zor da olsa dönüşümlü çalışmaya ikna etmiştik patronumuzu, kışın hepimiz dönüşümlü çalıştık, 1 hafta evden 1 hafta şirketten çalışıyorduk. Ofisteki kişi sayısı da yarı yarıya düşmüştü, ama normalleşme ile birlikte ofise getirildik. Ajansta özellikle yemek yeme alanında hiçbir önlem alınmadı. O kadar kalabalık yemek yenildiği günler oldu ki yemek ısıtmayı bile uzun süre bekliyorduk. 100 kadar kişi ve tek bir yemek alanı düşünün yani. 2 hafta sonra bizim bulunduğumuz bölümde 5 pozitif vaka çıktı, biri bendim. Rapor aldım, eve geçtim. Hasta olduğum ilk günlerde evden çalıştırıldım.”
HASTANELERDE YER YOKTU, İKİ KERE EVE GÖNDERİLDİK…
Kendisi ile birlikte kardeşi de kovid oldu Gizem’in. Ama en başından beri en çok annesi ve babası için korktular. Nedenini şöyle anlatıyor Gizem: “Annem 54 yaşında ve kronik astım hastası, babam 56 yaşında Alzheimer hastası. Filyasyon ekipleri ilk geldiğinde negatiftiler, 8. günde yapılan ikinci testte onlar da pozitif çıktı. Biz annem için korkuyorduk. Annem hafif atlattı, bir yandan kendine bakıyordu, bir yandan bizimle ilgileniyordu.”
"İSTANBUL'DAKİ BÜTÜN YOĞUN BAKIMLAR DOLUYDU"
“Babamın eli ayağı titremeye başlayınca hastaneye götürdük” diye anlatıyor ilk hastane süreçlerini ve devam ediyor: “Okmeydanı’daki Cemil Taşçıoğlu Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürdük. Virüs ciğerine indiği için oksijen verdiler, eve gönderdiler. İkinci kez kötüleşti, tekrar hastaneye götürdük, aynı şeyleri yaşadık ve eve gönderildik. Hastanedekiler de çaresizdi, biz hasta olduğumuzda günlük vaka sayısı 60 bindi. Hani yoğun bakımlar bu kadar boş falan diyorlardı ya, kendi yaşadığımız şeyle hepsinin yalan olduğunu gördük. Üçüncü kez hastaneye gittiğimizde doktor babamın yoğun bakıma girmesi gerektiğini söyledi. Servise alındık ve yer beklemeye başladık. Koskoca İstanbul’daki bütün hastaneler, hem özeller hem devlettekiler, doluydu. Akşama kadar yer aradık ve sonunda Özel Florya Hastanesinde yer bulabildik. Bulduk ama iyileşemedi bir türlü babam. 1 Mayıs’ta kovid kalp krizinden kaybettik, ölüm kağıdında kovid yazıyordu.”
"VİRÜSÜN KUCAĞINA GÜVENCESİZ ATILDIK"
“Her gün benim gibi tek derdi işine gücüne gitmek olan milyonlar var” diyor Gizem ve devam ediyor: “Kapanma dediklerinde bile milyonlarca insan çalışmaya devam etti. Tıklım tıklım metrolar, metrobüsler ve metrolarla işe gittik. Biz bunları yaşarken AK Parti tıklım tıklım kongreler yaptı, önlem almadılar, hasta annemiz, babamız varken biz çalışmaya devam ettik.
Biz virüsün kucağına güvencesiz olarak atıldık ve işte öldük, ölüyoruz. Benim bu yaşadığım süreç ülkenin en iyi özeti. Yukarıdan aşağıya herkes suçlu; hükümet gerekli önlemleri almadı, patronlar işçilere güvenli bir çalışma alanı sağlamadı, sağlık sistemi tıkandı, hastanelerde yer kalmadı. Bu ülkede hiçbir şey anlattıkları gibi değilmiş, başına gelince anlıyor insan. Aşısı olan bir hastalıktan insanlar hayatını kaybediyor, aşılansaydı yaşayacaktı babam belki.”
"BİZİM GİBİ OLAN ÇOK İNSAN VARMIŞ…"
Gizem bu mesajı yazdıktan sonra binlerce kişi de mesaj attı ona. İçlerinde onlarca ‘Benim de başıma geldi’ diye başlayan mesajlar var. Bir tanesi “Biz de babam için aynı durumu yaşadık çok kötü durumda olan babamı iyi deyip eve gönderdiler. 3 gün boyunca bütün hastaneleri aradık, yoğun bakımda yer bulamadı” diye yazıyordu, bir diğeri “Ah kardeşim başın sağ olsun. Aynısını fazlasıyla yaşadım.” Diye yazıyordu. Bunları anlatırken “Ah” diyor Gizem ve ekliyor: “Bir gün sesimi sosyal medyadan duyurmak zorunda kalacağımı bilmezdim. Yalnız olmadığımı anladım bunu yazınca. Bir sürü insanın başına aynısı gelmiş, daha bunu yazamayan-anlatamayan binlercesi, on binlercesi var. Kayda bile geçmiyor çektiğimiz acılar. Ekmek parası için çalışmaya giden, çalışırken hayatını kaybeden, yakınlarına bulaştıran binler var. Benim bu yaşadığımı yaşayan milyonlar var. Yeter artık!”