1 Haziran 2021 03:51
/
Güncelleme: 06:35

Siyasi Partiler: ‘Ortak mücadeleye hiçbir dönem olmadığı kadar ihtiyaç var!’

Birkan BULUT
Ankara

Suç Çetesi Lideri Sedat Peker’in yurt dışına kaçtıktan sonra gündeme getirdiği iddia ve ifşalar, Türkiye’de son 30 yılın faili meçhul cinayetler, uyuşturucu ticareti, rüşvet ve yolsuzlukta mafya, siyaset, devlet ve sermaye iş birliğini yeniden gözler önüne serdi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bir televizyon programındaki açıklamalarının ardından Erdoğan ve Bahçeli’den destek gelse de iktidar içerisindeki çekişme, toplumdaki tepki sürüyor. Millet İttifakı bu kirli ilişkilerin aydınlatılması için Meclis ve yargıyı göreve çağırırken, erken seçimin bir an önce yapılmasını istiyor. Geçtiğimiz günlerde ortak açıklama yapan HDP, EMEP, Sol Parti, TKP, TİP, TÖP ve Halkevleri ise “yaşanabilir bir ülke için kirli ittifaka karşı mücadele” çağrısında bulundu. Susurluk’tan sonra bir kez daha net olarak ortaya dökülen devlet mafya ilişkisine dair bu görüntüler nasıl değerlendirdiklerini ve ne yapacaklarını CHP, HDP, EMEP, Sol Parti, TKP ve Halkevleri ile konuştuk. Siyasi partiler mafya, devlet ve sermaye iş birliğiyle aslında işçilerin alın terine, memleketin yer altı ve yer üstü zenginliklerine el konulduğuna dikkat çekerek hiçbir dönem olmadığı kadar ortak mücadeleye ihtiyaç olduğunu vurguluyor.

CHP: YARIN SEÇİM OLACAK GİBİ HAZIRIZ

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, sorunun sistem olduğunu belirterek, “Meclis ve yargı vesayet altında. Böyle durumlarda cumhuriyet savcılarının derhal harekete geçmesi lazım. Meclisin araştırma, soruşturma komisyonları kurması lazım. Hukuk devleti ciddiyeti ile sorunun üzerine gidilmesi lazım” dedi. Düşüncelerini açıkladığı için milletvekilleri hakkında fezleke gönderen, dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyen savcıların talimat beklediğini ifade eden Erkek, “Bu yargının bağımsızlığının ortadan kalkmasının bir sonucudur. Bu sistemde kuvvetler ayrılığı olmadıkça mafyaya yaklaşıyorsunuz. Mafya siyasetin desteği olmadan illerde mitingler yapabilir mi? Siyasi parti genel başkanlarını tehdit edebilir mi? Eskortlu araçlarla, korumalarla, çakarlı araçlarla dolaşabilir mi?​” diye sordu. Saray iktidarının halktan tamamen koptuğunu, vatandaşın temiz bir toplum istediğini belirten Erkek, yolsuzlukla mücadele sözüyle iktidara gelenlerin yönetiminde hâlâ yolsuzlukla mücadele yasasının, siyasi etik yasasının çıkmadığını söyledi.

Mafya ve devletin iç içe geçtiği ilişkilere karşı muhalefetin ne yapacağı konusunda ise Erkek, “Biz yarın seçim olacak gibi hazırız. İktidara geldiğimizde ilk bir haftada, 6 ayda, bir yılda yapacaklarımız hazır. Son kurultayımızda “ikinci yüzyıl beyannamesi” ile yol haritamızı belirledik. Öncelikle güçlendirilmiş parlamenter sistemi kuracağız. Yeni bir HSK yapısı kuracağız, yargının üzerindeki baskıyı kaldıracağız. Siyasi ahlak yasasını çıkaracağız” dedi.

HDP: NE KADAR ÇOK BIR ARAYA GELIRSEK BU ILIŞKILER TASFİYE OLUR

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan, cumhuriyetin kurulmasının öncesinden bugüne kadar gayrinizami örgütlenmelerin hep aktif rol oynadığına dikkat çekti. Devletin devrimci-demokrat çevreleri hedef alarak kirli örgütlenmeleri kullandığını belirten Bakırhan, “Sonra Kürt halkının demokrasi mücadelesine yöneldi. Bugün Sedat Peker’in iddia ve ifşaları, toplumun daha ağırlarını yaşadığı meselelerdir. Dünyanın birçok yerinde bu karanlık odaklarla yüzleşmelere gidildi, tasfiye edildiler. Biz de 10 yıllardır bu ilişkileri açığa çıkarıp, tasfiye edecek bir durum yaşanmadı. Peker’in ‘içeriden’ biri olarak bu suçları nasıl kol kola işlediklerini anlatması önemlidir. Demokratik bir Türkiye, temiz bir toplum için bunların üzerine gitmek gerekiyor. Bu süreçte muhalefet kendi kırmızı çizgilerinden bir adım öne çıkmalı. Çürüyen bizim geleceğimiz, talan edilen halkımızın vergileridir. Bizden çalınıyor, bize karşı kullanılıyor” dedi.

Bu nedenle ortak mücadelenin bu dönem hiç olmadığı kadar önemli olduğunu vurgulayan Bakırhan’a nasıl olacağını sorduğumuzda şöyle yanıt verdi: “Geçtiğimiz günlerde yaptığımız ortak açıklama, yaşananlar konusunda bugüne kadar yapılan en somut açıklamaydı. Bununla yetinmemek, topluma inmek gerekiyor. Bu kirli, çürümüş ağları teşhir etmeyi toplumun kendi meselesi haline getirmek gerekiyor. Bu tek bir partinin meselesi değil. Ne kadar çok bir araya gelir, ortak söz ve mücadele ortaya koyarsak; bu ilişkiler o derece tasfiye olur. Mahallemizle sınırlı olduğumuz sürece bu ilişkiler büyüyecek ve toplumun canını yakacak. Bizim hiçbir dönem olmadığı kadar ortak mücadele pratikleri ortaya koymamız gerekiyor.”

EMEP: BU İZLENECEK BİR SÜREÇ DEĞİL

Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, “Susurluk kazasının ardından ortaya çıkan devlet, mafya, siyaset, sermaye ilişkilerinin üzeri kapatılmadan tamamen açığa çıkarılsaydı; Türkiye bugün bunları yaşamıyor olacaktı. İktidara geldiklerinde çetelerin üzerine gideceklerini söyleyenler bugün MHP, derinlerde çeteler, palazlandırdıkları sermaye grupları, emniyet ve bürokrasiye kadar benzer ittifakları yaratmış bulunuyorlar. AKP bütünüyle bu ilişkilere batmış durumda” dedi. Kendi şirketinden bakanlığa dezenfektan alan Ticaret Bakanı Rusar Pekcan gibi İçişleri Bakanı Soylu’yu da koruyan iktidarın, ortaya çıkardığı çürümeden bakanını veya bir emniyet görevlisinin istifasının beklenemeyeceğini belirten Akdeniz, “Bunların açıklanması için gerçekten güçlü bir demokrasi mücadelenin yükseltilmesi gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde diğer partilerle yaptığımız ortak açıklamayı başlangıç olarak görmek lazım” dedi.

Yoksulluk, pandemide artan ölümler ve yolsuzluklara karşı mücadelenin mafya düzenine karşı da mücadele olduğunu anlatan Akdeniz, şöyle konuştu: “İkizdere’de, Soma davasında, taş ocağına karşı mücadele... Nerede işçilerin, halkın hak arama mücadelesi varsa karşısında bu ilişkileri görüyoruz. Sermayeye hizmet eden bir yargıyı, bürokrasiyi onunla iş tutan mafyayı görüyoruz. İşçi ve emekçilerin ekmeğine göz koyan bu yapılanma, mücadeleyle ortadan kalkmadığı sürece rahat yok. ‘Çökme’ lafı çok moda oldu. Bu gruplar birbirlerinin mallarına çökmekle kalmıyor. Aslında birbirlerinin mallarına değil, işçilerin alın terine, memleketin yer altı ve yer üstü zenginliklerine el koyuyorlar. Biz sendikalara emek ve meslek örgütlerine de çağrı yapıyoruz. Bu izlenecek bir süreç değildir. Millet İttifakının çözümü seçime bırakan tutumu da halk hareketini geriye çeken bir tutumdur. Seçimler önemlidir ama her şeyi seçimlere bırakmak bir o kadar yanlıştır. Bu anlamda geçtiğimiz günlerde diğer partilerle yaptığımız açıklamadaki birlikteliği daha da genişleterek, yerellerde güçlendirerek sürdürmek çok önemlidir.”

SOL PARTİ: BU KİRLİ İLİŞKİLER İKTİDARIN AYNASI

Sol Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen, küçük bir kısmı ortalığa saçılan bu kirli ilişkiler ağının iktidarın bir aynası olduğunu dile getirdi. AKP’nin 2015 sonrasında MHP ile birlikte yeni bir ittifak zemini oluşturduğunu, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Cemaatin tasfiyesi ile birlikte açılan alanın bugün ortaya çıkan yeni güçler tarafından doldurulduğunu belirten İşleyen, “Bunlar sadece mafya-çete ilişkilerinden ibaret değil kuşkusuz ki türlü tarikatın ve yağmacı sermayenin temsilcilerinin de birbirlerine bağlandığı pek çok güç, devletin merkezini ve ekonomik rantı paylaştı. Bu rantın büyük bölümü ise mafya-çete ilişkileri içinde gerçekleşen o karanlık alana ait. Dün bu kirli ağın parçası olan Sedat Peker’in bugün itiraf videoları yayımlamaya başlaması bu klikler arasındaki bir güç mücadelesinin, paylaşım kavgasının bir yansıması olarak görülebilir” dedi.

Bunların toplamının iktidarın bir dağılma ve çözülme sürecine girdiğini ortaya koyduğunu ifade eden İşleyen, bu kirli ilişkiler ağıyla ve suçlularla gerçekten hesaplaşmanın çürümüş rejimle hesaplaşma mücadelesi olduğunu dile getirdi. İşleyen, “Bu bütünlük içinde mafya çete ilişkilerinden özelleştirme yağmalarına; halkın mahkum edildiği açlık ve yoksulluktan gençlerin sürüklendiği geleceksizliğe bu rejimin tüm tahribatlarına karşı mücadelenin yükseltilmesine ihtiyaç var. Bu eksende Sol Parti olarak, bu hafta boyunca bu ilişkileri deşifre etmek üzere polis engeli, Cumhurbaşkanına hakaret soruşturmaları ve gözaltılarla yanıt verilen çalışmalar yürütüyoruz. Öncelikle bu açığa çıkan ve üzeri örtülmeye çalışılan tüm suçların ortaya çıkması için bir aydınlanma mücadelesini, bir yurttaş seferberliğini örgütleyeceğiz. Daha önemlisi bu çürümüş rejim dökülürken ortaya çıkardığı her sorun karşısında halkın içine düştüğü çıkışsızlık ve umutsuzluğa son verecek sol eksenin güçlendirilmesine ihtiyaç var” dedi.

TKP: BUNLAR HALKA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, “Aslında iktidar blokunun ya da AKP koalisyonunun 2013’ten beri bir çözülme süreci, bir dağılma yaşadığını biliyoruz. Fethullahçılarla kavga ile başladı, devam ediyor. Son olarak bazı olayların gündeme gelmesi, Cumhur İttifakı içerisinde bir mücadelenin yansımasıdır. İşlenen suçlar en genel anlamıyla halka karşı işlendi. Bir iç mücadele gibi görünüyor ama uyuşturucu, faili meçhuller gibi suçlar, halka karşı işlenen suçlardır” dedi.

İktidarın bu olayların üzerine gerçekten gitmesinin beklenemeyeceğini belirten Okuyan, bir sonuç alınacaksa halkın örgütlü mücadelesiyle alınabileceğini vurguladı. Okuyan, “Kuşkusuz geniş bir kesim tepki verdi.  Doğal olarak bu tepkilerin ortaklaştığı ve ayrıştığı noktalar var. Özellikle halkın içerisinde olduğu eylemler, protestolar, taleplerde bir arada olunacaktır. Yaşadığımız olayların derinliklerine indiğimizde bütünlüklü bir yaklaşım geliştirmemiz gerekiyor. Biz ısrarla bu suç örgütlerinin kaynağında Türkiye’deki sermaye diktatörlüğünün olduğunu söylüyoruz. Örneğin özelleştirme süreci suç örgütlerine yeni bir alan açtı. Devlet ihaleleri ve burada kamu denetiminin sıfırlanması keza öyle... Önümüzdeki süreçte biz devletin, siyaseti iktidarın anılan suç örgütleriyle ilişkisinde ekonomik temelleri de ele alan bir mücadeleyi sınıfsal bir zeminde yükseltmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.

‘HERKESİN SES ÇIKARACAĞI EYLEMLER SUNMALIYIZ’

Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk de “Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı konuşmasıyla kriz yatıştırılmış gibi görünse de günlerdir devam eden bu süreç içinde ortaya çıkan; birbirlerini tehdit etme, suçları karşılıklı ortaya serme tutumu pek çok pisliği gözler önüne serdi. Ama iktidar cephesi bu rezilliği örtbas edebilmek için bütün muhalefete saldırı örgütleyeceklerini birinci ağızdan beyan edebiliyor. Faşizm, kendi krizinin çözümünü de, yeniden güçlenmeyi de muhalefete saldırmakta arıyor. Bu duruma karşı da dayanışma içerisinde mücadele etmeye devam edebilmeliyiz” dedi.

Son haftalarda ortak imzalı açıklamalar ve sokak eylemleriyle geç de olsa devlet/mafya/sermaye arasındaki birbirine bağlı ilişkiyi teşhir eden, ortak mücadele çağrılarının yükseldiğini belirten Merttürk, “Herkes hem kendi örgütleriyle hem de ortak mücadele zeminlerinde; ortaya saçılan bu pislikleri gerekirse tek tek teşhir etmek ve yoksul halkın sırtından geçinen, ülkenin tüm varlıklarını kendi çıkarlarına bağlayan, ülkeyi uyuşturucu baronları ile birlikte köstebek yuvasına çevirenlerden hesap sorabilecek bir çizgiyi ortaya koymalı. Krizin hâlâ çözülemediği, tam olarak birliğin sağlanamadığı ortada. Sosyalistler faşizmin derinleşen krizinin üstüne gitmeli. Halkın bütün ilerici kurumları bizim zaten bildiğimiz ama iç kavgaları nedeniyle ortalığa saçılmış bu rezilliğe karşı mücadeleyi, faşizme karşı mücadele meselesi olarak kavramalı. Ortak mücadele ve eylemlerin dışında halkı bu duruma itiraz etmeye çağıran ve herkesin ses çıkarabileceği eylem yöntemleri sunmalıyız. Kent kent, mahalle mahalle halkın doğrudan katılımcısı olduğu meclislerde faşizme karşı mücadelenin yöntemlerini halkla birlikte belirleyebilmeliyiz” diye konuştu.

Evrensel'i Takip Et