evrensel.net
PAYLAŞ

Orhan Kemal kimdir?

DETAYLAR
Görsel: AA
AŞAĞI KAYDIR

2 Haziran 1970’te kaybettiğimiz emekçilerin yazarı, usta öykücü Orhan Kemal kimdir? Eserleri neler?

“... Yazmak için yaşamak, duymak, halkı algılamak gerekir. Bir yazı adamı için çok gereklidir halkın içinde kalabilmek. Ve halkın değişimini algılamak. Hatta değişimi yakalamak, bu değişimin dışına düşmemek...”

“Ben halkın içinden geldim, onlardan biriyim, birtakım şartlardan dolayı bilgisiz, görgüsüz, pis kalmış insanların imkâna kavuştuklarında, değişip gelişeceklerine, uygarlaşacaklarına inanıyorum. En kötü insanı içinde yaşadığı toplum yaratıyor. Dünyanın gelecekte düzene gireceğine, düzenli toplum insanlarının daha mutlu olacağına inanıyorum”

“Ben saf halk çocuklarının nasıl sömürüldüklerini gördüm. Yurdunu seven bir insan, yazar olarak; yurdumun kalkınmasının gerekleri üzerine düşündüm, yazdıklarımla eyleme katıldım. Karınca kararınca tabii... Hikayelerimde, romanlarımda şunları belirttim: Halkım sömürülüyor, eziliyor. Bu koşulların ortadan kaldırılması gerekiyor...” (Orhan Kemal)

Usta öykücü ve roman yazarı Orhan Kemal’in bugün ölüm yıl dönümü. 2 Haziran 1970’te yaşamını yitiren 56 yıllık yaşamına 50’ye yakın edebiyat eseri sığdıran, ekmek parası için senaryo yazan toplumcu gerçekçi edebiyatın usta kalemi Orhan Kemal (Asıl adı Mehmet Raşit Öğütçü) 15 Eylül 1914'te Adana'nın Ceyhan ilçesinde doğar. Kuvayi Milliye, Parti ve Ahali Cumhuriyet Fırkasında çalışmalar yürüten ve toksöz gazetesini çıkaran babası Abdülkadir Kemali ve ailesinin hayatı Niğde’den Konya'ya Ankara'dan Osmaniye’ye, Antakya’dan Beyrut ve Kudüs’e uzanan yolculuklarla geçer.

Beyrut’ta çocukken basımevinde çalışmak zorunda kalan Orhan Kemal’in ilk aşkı çukulata fabrikasında çalışan Rum kızı Eleni olur: “Bir gün ona ayağımdaki eski pantolondan utandığımı söyledim. ‘Sen ne utanıyorsun, zenginlerimiz utansın. Aldırma böyle şeylere, boş ver’ dedi. İşte bende ilk sosyal uyanış galiba bu Rum kızı ile başladı."

Orhan Kemal 1932'de Adana'ya döner ardından yarım kalan öğrenimini tamamlamak için İstanbul'a gider. Bu dönemde Giritli'nin kahvesi ve Nadir'in kahvesi en çok uğradığı yerlerdir. İşçi dostlarıyla burada tanışır: "… ve bir gün bir kahve köşesinde tanıdığım işçi dostum İsmail usta.. Sonra kitaplar.. Birçoğu İsmail Usta'nın hediye ettiği kitaplar.. Serseriler, Stepte, İstratsi Mordasti, La DAm O kamelya, Madam Bovari, Jerminal, Benim Üniversitelerim, Kroyçer Sonat, Umumi Tarih, Fransız İnkılabı Tarifi..."

İstanbul’da Güzide’ye aşık olur. Ancak aşkları yarım kalır. Orhan Kemal, Adana'ya döner, Milli Mensucat Fabrikası'nda katiplik, imalat ambar memurluğu yapar. Milli Mensucat Fabrikası'nda çalışan Nuriye'ye aşık olur ve 1937'de evlenirler. 1938'de kızları Nisan doğar.

Orhan Kemal’in sık sık işsizlikle geçen hayatına bir de hapislik eklenir. Niğde'de askerlik yaparken Nazım Hikmet ve Maksim Gorki'nin kitaplarını okuduğu gerekçesiyle tezkere almasına 40 gün kala ihbar edilir ve 20 Ocak 1939'da 5 yıl hüküm verilir.

BURSA CEZAEVİ VE NAZIM HİKMET

Hapishane’de şiirler yazar. Yedigün dergisi ile Yeni Mecmua'ya gönderir. Bunlardan ilki Reşat Kemal imzasıyla ve “Duvarlar” başlığıyla 25 Nisan 1939'da Yedigün'de yayımlanır

1940 Aralık’ında Çankırı Cezaevi’nden Bursa Cezaevine nakledilen Nazım Hikmet ile yakın arkadaş olurlar. Nazım Hikmet ile Fransızca, ekonomi, politik, felsefe ve edebiyat dersleri çalışır. Yine Orhan Kemal cezaevinde dokuma tezgahında da çalışır. “On Sekiz Yaşım” isimli ilk küçük romanını Nazım Hikmet’in de yardımıyla yazar. Sonra yavaş yavaş hikayeye döner. Roman hapisten çıktıktan sonra gelişti der Orhan Kemal. Bu süreçte Yedigün, Yeni Mecmua, Yeni SES, Yürüyüş gibi dergilerde şiirleri yayımlanır.

Orhan Kemal'in ilk düzyazısı, Baba Evi romanının bir bölümü olup 1940'da Yeni Edebiyat gazetesinde basılan “Balık”; ilk hikayeleri 1941'de yayımlanan “Bir Genç Münevver”, “Bir Yılbaşı Macerası” ve “Kardeşim Niyazi” olur.

İSTANBUL’A YOLCULUK

26 Eylül 1943’te tahliye olur. 1944’te oğlu Nazım doğar. 1945’te yeniden askerliğe çağrılır. Kilis’te yazıcılık yaparak 35 günü tamamlar ancak Çorum’a sürgün gönderilir. Babasının başbakana telgraf çekmesi üzerine 26 Ekim 1946’da bırakılır. Askerden dönünce, Adana'da bir arkadaşıyla sebze nakliyeciliği yapmaya başlar. Verem Savaş Derneği'nde memur olur. Ancak sık sık işsiz kalır. 1949'da ikinci oğlu Kemali doğar.

Orhan Kemal’in adı dergilerden gazetelere doğru kayar. Romanları bir yandan gazetelerde tefrika edilirken, bir yandan da kitaplaşır. Umutlanan Orhan Kemal İstanbul'a taşınmaya ve ekmeğini kalemiyle kazanmaya karar verir. 17 Nisan 1950’de ailesiyle İstanbul’a gelir. Cibali Tütün Fabrikası'nın arkasındaki evlerinde uzun yıllar yaşarlar.

“GERÇEK YAZARIM, EN İYİ BİLDİĞİM KONULARI ALIRIM”

 “Arka Sokak” hikayesi ile 1956'da kovuşturmaya uğrar. Hakimle yaşanan diyalogu şöyle aktarır:

“... Hikaye kitabım mahkemeye verilmişti. Hakim, iddia makamına uyarak, - Konularımı neden hep fakir fıkaradan, işçilerden aldığımı, Türkiye'de varlıklı insanların, iyi yaşayanların olup olmadığını’ sormuştu. İlk bakışta evet, çok doğru bir soru. Neden hep bu insanları, bu insanların yoksulluğunu ele alıyorum? O zaman hakime: Ben gerçekçi yazarım. En iyi bildiğim konuları alırım. Varlıklı yurttaşların yaşayışlarını bilmiyorum, nasıl yaşadıklarından haberim yok' demiş ve beraat etmiştim.”

Üretken usta romanlarını, hikayelerini, senaryolarını, tiyatrolarını peş peşe yayımlar. Ancak bunca eser vermesine karşın, hayatı boyunca geçim sıkıntısı yaşar.

“İki buzdolabı alıp yarı fiyatlarına satarak dört aylık ev kirası borcumla, uçan kuşlara olan borçlarımı temizledim. Yani yüzde yüz faizle borçlanıp, bütün borçlarımı koordine ettim gibi bir şey ... Ne sinema, ne de gazetelerde roman üzerine iş. Durum bombok. Türkiye'den hicreti bile düşünüyorum. Dünyanın hiçbir tutunmuş romancısı, dünyanın hiçbir yerinde bu vaziyete düşmez. Düşerse hapse düşer, yoksa işsiz kalmaz, bırakılmaz ...”

Filiz, asıl adıyla Ülkü, Orhan Kemal’in son aşkı olur. Eleştirilere boyun eğmek zorunda kalan Orhan Kemal sonunda Ülkü'den ayrılmak zorunda kalır.

7 Mart 1966'da Ömer Şengün'ün ihbarı üzerine Orhan Kemal iki arkadaşıyla birlikte “hücre çalışması ve komünizm propagandası” gerekçesiyle tutuklanır. 13 Nisan 1966'da tahliye olurlar.

1966’da Unkapanı'ndan Fatih'e oradan da Basınköy'e taşınır. Bu süreçte rahatsızlanır “angine de poitrine”den tedavi görür.

1968’de Yalova Kaymakamı (İspinozlar) Ulvi Uraz Tiyatrosu'nda oynanır, Orhan Kemal de oyunun birinci temsilinde Boyacı Bayram rolünde oynar.

Sovyet Yazarlar Birliği, Gorki'nin yüzüncü doğum yılı için düzenlenecek törene Orhan Kemal'i de çağırır. Fakat pasaport verilmediğinden gidemez.

Hastalıkları sık sık nükseden Orhan Kemal ameliyatlar geçirir. Yurt dışına gidip tedavi olmaya niyetlenirse de yine pasaportunu alamaz.

72. Koğuş ile Orhan Kemal yılın en başarılı oyun yazarı seçilir.

BULGARİSTAN VE ÖLÜMÜ

Fikret Otyam'ın sürekli uğraşmaları sonucu Orhan Kemal 23 Temmuz 1969'da pasaportunu alır. Çağrı üzerine Sovyetler Birliği'ne, Moskova'ya gider. Orada bir kanama geçirir, kısa bir süre tedavi gördükten sonra Türkiye'ye döner.

5 Mayıs’ta eşi Nuriye hanımla Sofya'ya giderler. Orhan Kemal Bulgaristan'da hem gezer, hem de tedavi olur. Amacı, “93'ten Bu Yana” adıyla ailesinin hikayelerini yazmaktır. Fakat rahatsızlığı nedeniyle Sofya Hükümet Hastanesi'ne yatar. 2 Haziran saat 21.15'te hayatını kaybeder.

4 Haziran 1970 tarihli Bulgar gazeteleri, radyo ve televizyonu Orhan Kemal'in yaşamını yitirdiğini dünyaya duyurur. 5 Haziran’da Bulgar Yazarlar Birliği'nde Orhan Kemal için bir tören düzenlenir.

6 Haziran’da Orhan Kemal’in cenazesi özel araba ile yola çıkarılır. Edirne'den Babaeski'ye gelindiğinde, bir işçi arabaya yaklaşır. Elindeki çiçek demetini uzatır. Demetin üzerindeki bantta: “Biz işçiler, hatıran önünde saygıyla eğiliriz” yazar.

Orhan Kemal, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilir.

Edebiyatçı ve şairlerimiz Orhan Kemal'in öykücülüğünü, romancılığını ve kişiliğini şöyle anlatmıştı.

"İLK KEZ FABRİKAYI ANLATAN YAZAR"

Yazar-Gazeteci Adnan Özyalçıner: Halkın içinden yetişen, kendi yaşadıklarından aldıklarını halka ileten ve yaşadıklarından ülkenin sorunlarını daha çok da emekçinin işçinin sorunları yazan bir yazar. Edebiyatımızda belki de ilk kez fabrikayı işçileri anlatan bir yazardır. Fabrikanın kendisini, fabrikada çalışan insanları anlatmıştır. Kadın ve çocuk işçileri de anlatan aynı zamanda coğrafyası geniş bir yazar. Orhan Kemal’in coğrafyası önce Çukurova’dan, pamuk ırgatlarından, Çukurova’daki pamuk temizleyen fabrikalardan başlıyor ki kendisi de o fabrikalarda işçilik yapmış. O ırgatların hayatından İstanbul’a gelişinde Unkapanı’na hafif gölgeli loş bir ara sokaktaki ahşap bir evde kalıyordu. Haliç o zamanlar fabrikalar ve gemi yapımı ile uğraşan bir yerdi. Kereste atölyeleri vardı. Nasıl Adana’da ırgatları, kenar mahalle insanlarını anlattıysa İstanbul’da da aynı biçimde kenar mahalle insanlarını anlattı ve bizim hayatımıza soktu. Orhan Kemal onlarla yaşadığı için o gerçeği birebir bize aktarabilen bir yazar.

Orhan Kemal’in anlatımında diyaloglar, karşılıklı konuşmalar çok önemlidir. Ama bu karşılıklı konuşmalarda bir kişinin karakteri o karşılıklı konuşmalardan çıkar. Bir ruhsal çözümleme yapmaz Orhan Kemal ama o karşılıklı konuşmalarda bir adamın ruhsal durumu o karşılıklı konuşmalarda belirir. Sayfa sayfa anlatılacak ruhsal durumu iki, üç replikte, karşıklıklı diyalogla Orhan Kemal ortaya koyar. Konuşmalardaki sözler, sözcükler öyle ayarlanmıştır ki onu o biçimdeki bir karakter ancak söyleyebilir. Böyle dile olan bir egemenliği vardı.

AYDINLIK BİR GERÇEKÇİ 

Aydınlık bir gerçekçi Orhan Kemal. Karamsar değildir, en kötü olandan sonra bile aydınlık bir sonuca gitmek istiyor. İnsandaki o iyilik özünü, yaratıcılık özünü çıkarır. Her karakterinde vardır, en suçlusunda bile. Üstelik Orhan Kemal bir söyleşisinde ‘İnsanları suçlu hale getiren bizizdir, toplumdur’ diyor. Yoksa insan tek başına suçlu veya suçsuz değildir’ diyor. Oradaki özü keşfederek aydınlık bir dünyaya, inandığı o aydınlık dünyaya taşıyor.

Yöneten yönetilen var oldukça yoksul zengin var oldukça Orhan Kemal’in anlattığı insanlar Orhan Kemal’in emekçileri, işçileri değişmez. Bu temel çelişki ortadan kaldırılmadıkça, Orhan Kemal’in anlattıkları bugün de varlığını sürdürüyor ve sürdürecek.

BİR HAYAT SEVİNCİDİR ORHAN KEMAL 

Şair-Yazar Sennur Sezer: Mutlaka tanıdığımız bir tiptir onun çizdiği ya da çizdiği resim tanıdık gelir. Kardeş Payında bir işçi önderi doğuşunu anlatır. Ama bu işçi önderi bir yanıyla tabii işçiden yanadır ama her an bozulmaya da açık sınıfsal bilinci tam olmayan biridir. Romanda kasketini eğer, kollarını arkasında kavuşturur biraz efelenerek yürür. O yürüyüş, o kasketini eğişten biraz kabadayılık biraz kendine güvenin rahatlığını, sorumsuzluğunu da sezersiniz. Bu delikanlı nasıl bir lider olacak acaba, kendinden öncekinin saptığı yere sapacak mıdır diye düşünürsünüz. Soruları hazırlar bence Orhan Kemal ve atar.

Onun mesela en az sevdiği romanı -ki ben çok severim- "Küçücük"tü. Küçücükteki kız için gerçek bir kızmış gibi acı çekerdi: "Ben yenilenleri yazmamalıydım, direnen her şeye karşı koyabilen bir kahraman yaratmalıydım. Benim yazacağım kız bileğini tutunca yatan bir kadın olmamalı, nereye düşerse düşsün kalmasını bilmeli, delikanlı ahlakını, dünyasını satmamalı" derdi. Böyle kahramanlar düşünürdü.

Orhan Kemal yaşama sevinci ve umut veriyor. Bu böyle gitmeyecek düşüncesini veriyor. Bir hayat sevincidir Orhan Kemal.

AYRIM GÖZETMEDEN BÜTÜN İNSANLARINI SEVENDİR

Edebiyatçı-Yazar Tahir Şilkan: Bütün öykü, oyun ve romanlarında Orhan Kemal, çok iyi tanıdığı, gözlemlediği, bildiği insanları anlatmıştır. "Fabrikayı tanıyorum" demiştir. Orada bizzat çalışmıştır çünkü. Otobiyografik romanlarında anlatır 23 lira 95 kuruş aylıkla çalıştığı fabrikayı. 1927’de Adana’daki demiryolu grevine katılan ustabaşıları Orhan Kemal’in Nadir’in kahvesinde, şurada burada görüştüğü arkadaşlarıdır. Ama aynı zamanda çok iyi bir gözlemcidir. Sabahın 6’sında Adana’da ırgat pazarında onbinlerce işsizin toplandığı Kale Kapısında meydandadır Orhan Kemal. İşçileri gözler, gözetler, onların nasıl düşündüğünü ne anlattığını bilir ve sonra da bunu destanlaştırarak anlatır.

Fabrikayı, fabrikada çalışan işçiyi ve aynı zamanda onların yaşadığı mahalleyi, onların yaşadığı avluyu anlatmıştır. O avluda Kürt’ü, Türk’ü, Boşnak’ı, Rum’u, Ermeni’leri kardeşçe bir arada yaşamaktadırlar. Onların gittiği mekanları anlatmıştır.

İnsancıl bir yazardır Orhan Kemal. Bunu, bütün yazdıklarında ortaya koymuştur, söylemiştir de: "... 72. Koğuş'un Ahmet Kaptanı'nı sevdiğim kadar, Berbat Tevfik'i de severim. Vukuat Var'ın, Elçi Çemşir, Hamza ve Berber Reşit'ini de severim. Çünkü, en fena insanlar bile, ellerinde olmayan sebeplerle kötü olmuşlardır. Sevilmeye, savunulmaya muhtaçtır..." Ayrım gözetmenden bütün insanlarını seven bir insandır Orhan Kemal."

ESERLERİ

Hikayeleri:

  • Ekmek Kavgası
  • Sarhoşlar
  • Çamaşırcının Kızı
  • 72. Koğuş
  • Grev
  • Arka Sokak
  • Kardeş Payı
  • Babil Kulesi
  • Dünyada Harp Vardı
  • Mahalle Kavgası
  • işsiz
  • Önce Ekmek
  • Küçükler ve Büyükler
  • Yağmur Yüklü Bulutlar (Hikılyeler, I, 1974, 1982)
  • Kırmızı Küpeler (Hikayeler, II, 1974, 1982)
  • Oyuncu Kadın (Hikalyeler, III, 1975, 1982)
  • Arslan Tomson (Öyküler, 1976, 1979, 1981)
  • Serseti Milyoner, İki Damla Gözyaşı (Hikayeler, IV, 1976,1982)
  • İnci'nin Maceraları (1979)

Romanları:

  • Baba Evi
  • Avare Yıllar
  • Murtaza
  • Cemile
  • Bereketli Topraklar Üzerinc:l.e
  • Suçlu
  • Serseri Mıilyoner
  • Devlet Kuşu
  • Vukuat Var
  • Gavurun Kızı
  • Küçücük
  • Dünya Evi
  • El Kızı
  • Hamının Çiftliği
  • Eskici ve Oğulları
  • Gurbet Kuşları
  • Sokakların Çocuğu
  • Kanlı Topraklar
  • Bir Filiz Vardı
  • Müfettişler Müfettişi
  • Yalancı Dünya
  • Evierden Biri
  • Arkadaş Isiıkiarı
  • Üç Kağıtçı
  • Sokaklardan Bir Kız
  • Kötü Yol
  • Kaçak

Oyunları:

  • İspinozlar
  • 72. Koğuş
  • Eskici Dükkanı
  • Kardeş Payı
  • Murtaza

Otobiyografik romanları:

"Baba Evi, "Avare Yıllar”, “Cemile”, “Dünya Evi” ve “Arkadaş Islıkları”

Bilinen filmleri şöyle:

  • Altı Ölü Var / İpsala Cinayeti (1953) Yönetmen: Lütfi Ö. Akad / Senaryo: Ferdi Öner , Orhan Hançerlioğlu , Orhan Kemal , Lütfi Ö. Akad
  • Sevdaya Koşanlar (1959) Yönetmen: İhsan Tomaç / Senaryo: Orhan Kemal
  • Acı Zeytin (1961) Yönetmen: Nişan Hançer / Senaryo: Orhan Kemal
  • Aşka Kinim Var (1962) Yönetmen: Semih Evin / Senaryo: Orhan Kemal, Temel Karamahmut
  • Mağrur Kadın (1962) Yönetmen: Burhan Bolan / Senaryo: Burhan Bolan, Orhan Kemal
  • Gurbet Kuşları (1964) Yönetmen: Halit Refiğ / Senaryo: Orhan Kemal, Halit Refiğ
  • Bu Şehrin Belalısı (1966) Yönetmen: Ertem Göreç / Senaryo: Bülent Oran, Orhan Kemal
  • Yaprak Dökümü (1967) Yönetmen: Memduh Ün / Senaryo: Orhan Kemal, Halit Refiğ, Memduh Ün

Orhan Kemal, 1963 yılında "Senaryo Tekniği ve Senaryoculuğumuzla İlgili Notlar” kitabını da yazmıştır.

Orhan Kemal’in eserlerinden sinemaya uyarlanmış filmlerin bazıları: Meyhanecinin Kızı / Mapushane Çeşmesi (1958), Suçlu (1960), Avare Mustafa (1961), Üç Tekerlekli Bisiklet (1962), Murtaza (1965), Bu Şehrin Belalısı (1966), El Kızı (1966) Vukuat Var (1972), Sokaklardan Bir Kız (1974) Bereketli Topraklar Üzerinde (1979), Devlet Kuşu (1980), Kaçak (1982), Bekçi (1986), 72. Koğuş (1987), Eskici vi Oğulları (1990), Tersine Dünya (1993),

Yararlanılan kaynaklar:
1- Asım Bezirci, “Orhan Kemal”, Evrensel Basım Yayın
2- https://www.evrensel.net/yazi/79666/orhan-kemal-ve-sinema

 

İLGİLİ HABERLER
DİĞER HABERLER