Ford işçisi: Bir araya gelirsek bizden güçlüsü yok
"Bu ülke yönetimi böyle gittiği sürece, şirketler kârına kâr kattığı sürece bizler yine kuru ekmeğe muhtaç kalacağız. Buna dur demek için bir araya gelmekten başka çaremiz yok."
Fotoğraf: Ford Otosan Basın Bülteni
Ford Otosan işçisi
Kocaeli
Sedat Peker neden bu kadar çok izleniyor? Anlattıkları hiç kimsenin bilmediği şeyler miydi? Meseleye şuradan bakarsak; bu kadar izlenmesinin sebebi hepimizin içinde bulunduğu durum karşısında bir şeyler söylemesi.
Mesela fabrikada hepimiz dönen dolapları biliyoruz, hak etmediğimiz muamelelere maruz kalıyoruz. İş kaybetme korkusu ile sesimizi çıkarmıyoruz. Vatandaş bir sürü sıkıntı çekiyor, en ufak bir röportajda bile bir söz söylemeye korkuyor? Neden? İşinden oluyor, hapse giriyor, fişleniyor, türlü baskılara maruz kalıyor kendisi ve ailesi. Sedat Peker bu düzen kendisine istediğini vermediğinde, bu ülkede de olmadığı için rahatça konuşabiliyor. Elinde bunlara karşı kozları olduğu için ve burada olmadığı için bir yaptırıma da maruz kalmadığı için rahatça konuşabiliyor.
Bizler her şeyi görüyoruz, iktidarın başı kim, başkanları, valileri, hakimleri atayan kim, tek bir kişi. Aynı şey bizim başımızda, biz de aynı şeyi yaşamıyor muyuz? Türk Metal de temsilcileri, şube başkanlarını ‘tek aday’ çıkararak, istediği kişinin seçilmesini sağlamıyor mu? (Esad ya da Saddam örneği gibi.) Atananlar, Süleyman Soylu örneğinde olduğu gibi tribüne oynamıyor, oynayacağı yeri biliyor, oraya oynuyor. Bizdeki temsilciler de bizler için iyileştirici şeyler yapmak yerine birilerine yalakalık yapıyor, yukarıdakilerin emirlerine uyuyor ters düşmemeye çalışıyor. Ama ters düşerlerse Sedat Peker gibi görevlerinden azlediliyor, yerini Çakıcı gibi adamlar dolduruyor. Örneğin; Ruhsar Pekcan’ı atayan Erdoğan, Pekcan hakkında ortaya çıkan iddialardan sonra muhalefetin baskısıyla görevden aldı. Fakat hakkında hiçbir işlem başlatılmadı. Türk Metal Sendikasında da işler böyle işliyor. Tek adam sendikası!
SEDAT PEKER SADECE PAZARLIK YAPIYOR
Biz bunları yaşayarak görüyoruz çok da iyi biliyoruz. Bu ülkede yandaş olanlar nasıl bir yerlere geliyor, zengin oluyor, gazeteci olmadan gazeteci kimliği alıyor hatta kanallarında haber namına hiçbir şey yokken YouTube kişisel hesabı gibi takılıyor. Fabrikada da sendikaya yakın isimler iyi işlerde çalışıyor, kolay izin alıyor, bir yerlere geliyor, arkası kollanıyor, hataları örtbas ediliyor. Sedat Peker’in söylediği emin olduğumuz tek bir doğru var, üreten biziz, seçen biziz, yöneten de biz olmalıyız. Sedat Peker’in kahraman olduğu falan yok. O sadece pazarlık yapıyor. Bir insan parça parça anlatmaz her şeyi ortaya koyar, gündemi meşgul etmez. Sedat Peker’in anlattıkları bilinen şeyler. Sanki algı yönetimi gibi varsa kanıtları ortaya sersin.
Biz bu pisliğin içinde olmadığımız için kanıtlarımız yok ama bir araya gelirsek bizden güçlüsü yok. Muhalefet de erken seçimden başka bir laf etmiyor. Mesele erken seçim meselesi değil bütün pisliğin açığa çıkarılması, vatandaşların refah seviyesini yükseltecek şeylerin konuşulması, pandeminin ağır sonuçlarının çözümü için uğraşılması, mantıklı bir politika izlenilmesi. Meral Akşener bunlardan azade bir insan değil, kendisi ilk geldiği gün dahi faili meçhullerle, Beyaz Toroslarla anılan bir kişi. Yine de tüm bu karşılıklı atışmalarda herkesin mafya ağızı ile konuştuğu bir ortamda, karısının iç çamaşırı, çocuk pornosu diye konuşan bir İçişleri Bakanı, partili Cumhurbaşkanı ne kadar ülke yönetebilir?
ÜLKE BÖYLE YÖNETİLDİĞİ SÜRECE
Kendisinin sevmediği kişiye benzetilmesi yüzünden Cumhurbaşkanı ve seçmen kitlesi Rize’de olay çıkardı. Kendisi de bunu savundu. Bu kişi ve seçmenleri bir kere dönüp aynaya baksınlar, kendinden olmayan herkesi yıllardır FETÖ’cü, PKK’li ilan etti. Bizim bunlar gibi kirli işlerle alakamız yok ve onlardan farklı olarak biz tek adama karşı birleşirsek milyonlarız. Bizim bugün geleceksizlik, güvencesizlik, yoksulluk sorunumuz var.
Bu ülke yönetimi böyle gittiği sürece, şirketler kârına kâr kattığı sürece bizler yine kuru ekmeğe muhtaç kalacağız. Bütün bunlar biz emeği ile geçinenlere düşman. 1 Mayıs kutlamalarını yasaklamaları, bizlere destek vermek bir yana insanların ölümlerini, intiharlarını seyretmeleri de bunun göstergesi. Söz konusu olan patronlar olunca ellerinden gelen her şeyi yapmaya yüzlerini güldürmeye devam ediyorlar. Bunlara dur demek için; kendimizi, hayatımızı, geleceğimizi, ailemizi savunmak için bir araya gelmekten başka çaremiz yok.