Boğaziçi akademisyenlerinden Rumeli Hisarı Şehitliği açıklaması
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, Rumeli Hisarı Şehitliğiyle ilgili Sabah gazetesinde çıkan haberin gerçeği yansıtmadığını ve Melih Bulu'nun açıklamalarının kuruma zarar verdiğini belirtti.
Fotoğraf: Can Candan
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, kampüsleri içinde bulunan Rumeli Hisarı Şehitliğiyle ilgili bir günlük gazetede çıkan habere dair bugün rektörlüğe gönderdikleri bir mektupta, haberin gerçeği yansıtmadığını, atanmış rektör Prof. Dr. Melih Bulu’nun şehitlik hakkında söylediklerinin kurum itibarına zarar veren bir açıklama olduğunu ifade ettiler.
Nafi Baba Tasavvuf, Tarih ve Kültürel Miras Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetim Kurulu üyelerince, bugün atanmış yönetime gönderilen mektupta, kamuoyuna yansıtılan eksik veya yanlış bilgilerin, kurum itibarına zarar verdiği ifade edildi.
Üniversite bünyesinde bulunan Şehitlik olarak anılan mezarlığa dair çalışmaların ilk kez 1968 yılında başladığı ve halen devam ettiği belirtilen mektupta; “Bir kurumu kurum yapan, mensuplarının liyakatinin yanında, birikim ve geleneklerinin bilinmesi, hatırlanması ve bunlara sahip çıkılmasıdır” deniliyor.
Daha önce de Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu'nun atadığı üç rektör yardımcısından biri olan Gürkan Kumbaroğlu, sosyal medya hesabından, 2017-2020 arasında başlatılan araştırma projelerinin basında çıkan haberlerini, "Boğaziçi artık bilim yapıyor" başlığıyla paylaşmıştı.
158 yıllık bir geçmişe sahip bir kurumun, 50 yıllık bir kamu üniversitesinin tarihinin adeta bu yönetim ile başladığının iddia edilmesi, akademisyenlerce, camialarına karşı yürütülen karalama kampanyasının bir parçası olarak nitelendirildi.
Akademisyenlerin Rektörlüğe yazdıkları mektupta şu ifadeler yer aldı:
"Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne,
28 Mayıs 2021 tarihli Sabah gazetesinin 'Yaşam' bölümünde Merve Bilkay imzası ve 'Boğaziçi Üniversitesinde fetih şehitleri anıldı' başlığıyla çıkan haberde, Boğaziçi Üniversitesinde yer alan Rumeli Hisarı Şehitliğinde İstanbul’un fethinin 568. yılında bir anma töreni düzenlendiği bildirilmekte ve Boğaziçi’nin 158 yıllık tarihinde ilk kez bir rektörün şehitliği ziyaret ettiği iddia edilmektedir.
Haberde yer alan, ilk kez bir Boğaziçi Üniversitesi rektörünün şehitliği ziyaret ettiğine dair yanlış bilgi ve Melih Bulu’nun yine aynı haberde aktarılan, 'Tüm Boğaziçi bileşenleri olarak önümüzdeki süreçte Şehitliğimize daha fazla ilgi göstermeli, burada yaşanmış olan tarihi daha yakından incelemeliyiz' sözleri Boğaziçi Üniversitesinin kurumsal hafıza ve kimliğini göz ardı ederek itibarına zarar vermektedir.
Bu haber, Rumelihisarı Şehitliğinin ve Nafi Baba Dergâhının Boğaziçi Üniversitesi’nin sınırları içine alınması ve bu mekânların çevresel, kültürel, tarihi ve toplumsal özellikleri dikkate alınarak muhafaza edilmesi ve iyileştirilmesi sürecinde emek sarf etmiş birçok Boğaziçi Üniversitesi idarecisi ve mensubu için rencide edicidir.
Boğaziçi Üniversitesinin internet sayfasının Haberler kısmında bulunan ve Üniversitenin değerli eski rektörlerinin, emekli ve halen kurumda görevli olan hocalarının çalışmalarının tarihçesini veren yazılar, Sabah gazetesinde yer alan haberdeki ifadelerin yanlışlığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
(Bkz.18 Aralık 2015 tarihli, 'Rumelihisarı Şehitlik Mezarlığı ve Dergahı ile ilgili Genel Sekreterlik Açıklaması' ve 29 Mayıs 2017 tarihli 'İstanbul’un Fethi’nin tarihi ve manevi mirası Boğaziçinde ele alındı' başlıklı yazılar)
Şehitlik olarak anılan mezarlığın yıkımdan kurtarılması ve korunması çalışmaları ilk olarak 1968 yılında başlamış, öğretim üyeleri ve Hisar bölgesi sakinlerinden oluşan bir grup bu tarihi ve doğal mirasın korunması için yapılacakları bir plan dahilinde ortaya koymuştur. 1972 yılında Rumelihisarı yöresinin tümünün (Rumelihisarı köyü, Aşiyan ya da eski adıyla Kayalık Mezarlığı, Şehitlik ve Dergâhı ile Rumelihisarı Kalesi) bir kompleks olarak envanterinin hazırlanması için bu gruptan öğretim üyelerince oluşturulan bir projeyle UNESCO’ya başvurulmuştur. 1982 yılında kabul edilen ve 1983 yılında tamamlanan bu proje kapsamında yürütülen çalışmalarda Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesinden uzmanlar, Rumelihisarı sakinleri ve gönüllülerden oluşan bir ekip çalışmıştır. Yine bu yıllarda Çevre Komisyonu Boğaziçi Üniversitesi’nin resmi bir kuruluşu sıfatını kazanmış, Nafi Baba Mezarlığı ve çevresinin korunması faaliyetleri yaygınlaştırılmış, alanın etrafı duvarla çevrilerek tarihi mezarlık, bakımı ve korunmasının sağlanması amacıyla İstanbul Belediyesi tarafından Üniversite’ye tahsis edilmiştir.
11 Aralık 1981 tarihinde Anıtlar Yüksek Kurulu’na başvurularak, restorasyon ve çevre düzenlemesinin yapılabilmesi için gerekli onay alınmış ve Şehitlik Dergâhı, çevresi ve Nafi Baba Mezarlığının restorasyonu ve düzenlemesi amacıyla bir proje hazırlanmıştır.
1982-1998 yılları arasında söz konusu bölgede yer alan şahsi mülkiyetler Boğaziçi Üniversitesine hibe edilmiş ve bu arazilerin tapu kayıt işlemleri tamamlanmıştır.
1989 yılında Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü ve Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü başta olmak üzere diğer bölümlerden öğretim üyelerinin de katkılarıyla hazırlanan, '19. ve 20. Asırda İstanbul İmajları' başlıklı çok yönlü bir proje kapsamında oluşturulan 'Rumelihisarı Şehitlik Dergâhı Mezarlığı Mezar Taşları' alt projesi, çeşitli mali ve bürokratik güçlükler aşılarak tamamlanmış, elde edilen veriler Prof. Dr. Günay Kut ve Prof. Dr. Edhem Eldem’in çalışmalarıyla kitaplaştırılarak Rumelihisarı Şehitlik Dergâhı Mezar Taşları adıyla Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi tarafından 2010 yılında basılmıştır.
Bu vesile ile başlatılan akademik çalışmalar, 2018 yılında kurulmuş olup Şehitlik ve Nafi Baba Dergâhı’nı tarihi ve toplumsal bağlamları içerisinde araştırmayı, şehir kültürü ve tarihi içindeki yerlerini irdelemeyi ve genel olarak tasavvuf kültürünü itikadi çeşitliliği ve kentsel ve çevresel boyutu çerçevesinde incelemeyi amaçlayan Nafi Baba Tasavvuf, Tarih ve Kültürel Miras Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin bünyesinde yapılan faaliyetlerle sürdürülmektedir. İçinde bulunduğumuz 2020-2021 akademik yılında da, pandemi kaynaklı olumsuz koşullara rağmen, Merkez’in organizasyonunda tasavvuf kültürü ve tarihi alanında dünya çapında araştırmacıların davet edildiği ve yüzlerce kişi tarafından izlenen bir dizi çevrimiçi konuşma gerçekleşmiştir. Merkez önümüzdeki yıllarda da çalışmalarını ve etkinliklerini çeşitlendirerek sürdürecek ve daha önce olduğu gibi bundan sonra da gerek Nafi Baba Dergâhı ve mezarlığı gerekse Şehitlik hakkındaki araştırma ve koruma çabalarına destek verecektir.
Bir kurumu kurum yapan, mensuplarının liyakatinin yanında, birikim ve geleneklerinin bilinmesi, hatırlanması ve bunlara sahip çıkılmasıdır. Kamuoyuna yansıtılan her eksik veya yanlış bilgi, bir buçuk asırlık geçmişi ve başarılarıyla gurur duyduğumuz üniversitemizin itibarını zedelemektedir. Bu nedenle, konuyla ilgili olarak Rektörlüğü bilgilendirmeyi görev addediyor ve bundan böyle bu tür zararların önünü almak için azami dikkatin sarf edileceğini umuyoruz.
Saygılarımızla,
Nafi Baba Tasavvuf, Tarih ve Kültürel Miras Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetim Kurulu
Prof. Dr. Engin Deniz Akarlı
Prof. Dr. Edhem Eldem
Prof. Dr. Çiğdem Kafescioğlu
Doç Dr. Ayşe Zeynep Sabuncu
Doç. Dr. Derin Terzioğlu
Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Nafi Artemel
Dr. Öğretim Üyesi Zeynep Oktay Uslu
(HABER MERKEZİ)