04 Haziran 2021 10:46

Gezi’nin 8. yılında Antakya’da ne oldu?

"Bugün Gezi üzerinden ayrışarak değil de Gezi’nin bize hatırlattığı birleşik bir mücadele hattını örmek her siyasal parti, grup, çevrenin sorumluluğu olduğu gerçeği önümüzde apaçık durmaktadır."

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Emek Partisi Hatay İl Yöneticisi Alperen Demir

Gezi eylemlerinin 8.yılında birçok kentte olduğu gibi Antakya’da da kitlesel basın açıklamaları biçiminde anmalar gerçekleştirildi.

Anmalara birçok parti, meslek örgütü, kamu ve işçi sendikaları ve çeşitli grup ve çevreler destek verdi.

Daha önce eşine az rastlanmış yaygın, birleşik, kitlesel olma boyutlarıyla bugün ve gelecekte sosyal mücadele tarihinde değerli dönemeçlerden biri olarak doğru şekilde kavranmayı ve anılmayı hak edecektir. Zira bu süreçte ortak talepler etrafında birleşik bir mücadele biçiminin tarihsel ve siyasal bir zorunluluk olduğu gerçeği pratik olarak teyit edilmiştir.

Yitirdiğimiz canlar ve onların annelerinde simgeleşen Gezi direnç kültürü “boş bir inat” değil, yeni genç kuşakların özgün dinamizmi ve yaşamı savunma refleksiyle güncel ve geleceğe dönük bir biçim almıştır.

Gezi’nin 8. yılında Antakya’da ne oldu?

Basın açıklaması şeklindeki anmalar “iki ayrı alanda” gerçekleşti. İki ayrı anmada Gezi Anneleri vardı. Talepler ve haykırılan sloganlar nerdeyse aynıydı.

KESK, Eğitim-Sen, SYKP, Emek Partisi, Sol Parti, HDP, CHP, İHD, SODAP, DİSK, Defne Halk İnsiyatifi, Tüm Emekli- SEN, Kırkyama Kadın Dayanışması, TMMOB saat 17:00’deki anmayı gerçekleştirdi.

TİP, AKA-DER, Halkevleri, TÖP ise saat 18:00’deki diğer anmada, Uğur Mumcu Meydanındaydı.

Bu arada her iki anmaya katılan çevreler de vardı.

Neden böyle ayrı gayrı oldu?

Bir Gezi için iki ayrı Gezi anması gerekli miydi?

Burada şu veya bu parti /çevre üzerinden değil de Gezi’nin dayandığı değerler üzerinden bir sonuç çıkaracak olursak; bir yanda tüm bileşenlerin kitlesel, birleşik katılımı önemsenirken, diğer yanda Uğur Mumcu Meydanı polemiği üzerinden alan fetişizmi ve “sol göstericilik” tavrı öne çıkmıştır.

Kentimiz siyasal dokusunda genelleşmiş “sol “bir hastalık olarak, nispeten nicelik kazanmış siyasi çevrelerin kanıksanmış bir refleks tavırla diğer siyasal parti, çevrelerin iradesini yok saymaya varan ayrıştırıcı ve sekter tutumu sorumlu davranış hanesine yazılamaz.

Gezi’yi bileşenlerine ayırmak, Gezi aklına sentetik bir müdahale değilse nedir?

Kabul edelim ki,  “sol komünizm”in günümüze miras bıraktığı “sol popülizm”,  genetik bir sorun olarak kentimiz Antakya’da daha da belirgindir. 

Bugün Gezi üzerinden ayrışarak değil de Gezi’nin bize hatırlattığı birleşik bir mücadele hattını örmek her siyasal parti, grup, çevrenin sorumluluğu olduğu gerçeği önümüzde apaçık durmaktadır.

Bu gerçeğin üzerinden atlayarak ayrıştırıcı kurgusal politik hatlar geliştirmenin işçi ve emekçilerin kitlesel ve birleşik siyasal mücadelesine sağlayacağı bir katkı yoktur.                 

{{434122}}                                          

ÖNCEKİ HABER

Avrupa Birliği, Facebook hakkında rekabet soruşturması başlattı

SONRAKİ HABER

1700 kişinin öldürüldüğü Spyker katliamının IŞİD'li faili Bolu'da gözaltına alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa