EMEP: 19 yıldır doğayı sermayeye peşkeş çekenler Marmara'yı foseptik gibi kullananlar
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi acil önlem olarak deşarj yöntemiyle atıkların denize aktarılmasına karşı durmalı, meslek örgütleri çevre örgütleri ile işbirliği yapmalıdır.
Fotoğraf: Fatih Polat/Evrensel
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü tarafından düzenlenen "Marmara Denizi'nde Müsilaj Problemi ve Çözüm Önerileri" başlıklı çalıştayda konuşan Marmara Belediyeler Birliği ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Tahir Büyükakın, "İtiraf etmek gerekirse biz adeta Marmara'yı bir foseptik gibi kullanmışız" dedi.
Büyükakın'ın bu sözlerine ilişkin Emek Partisi Kocaeli İl Örgütü açıklama yayımladı. İl Yöneticisi Reyhan Başaran tarafından yapılan açıklamada 19 yıldır AKP yönetiminin doğal yaşam alanlarını rant elde etmek için değerlendirildiği dile getirildi. "Kocaeli Büyükşehir Belediyesi acil önlem olarak deşarj yöntemiyle atıkların denize aktarılmasına karşı durmalı" denilen açıklamada Kocaeli halkı başta olmak üzere meslek örgütleri ve çevre örgütleri ile işbirliği yapılması gerektiği ifade edildi. Emek Partisinin açıklaması şöyle: “Marmara Denizi yaklaşık 5 aydır yüzeyinde ve derinlerde oluşan deniz salyası, bilimsel adıyla müsilaj tehdidiyle adeta ölüyor. Sadece yüzeyde görünen değil diplerde oluşan ve Marmara Denizini gitgide kuşatan bu felaketin acil önlem gerekliliği uzun zamandır bilim insanları tarafından dile getiriliyordu. Aynı zamanda CHP tarafından meclise sunulan araştırma önergesi geçtiğimiz gün AKP ve MHP oylarıyla reddedilmişti.
AKP YÖNETMİYORMUŞÇASINA BİR KONUŞMAYA İMZA ATTI
Tüm bu uyarılara aylardır kulak tıkayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 4 Haziranda "Marmara Denizinde müsilaj sorunu ve çözüm önerileri" çalıştayı yapılacağını duyurmuştu.
Üç gün sürecek olan çalıştayın açılış konuşmasını yapan Marmara Belediyeler Birliği ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tahir Büyükakın, sanki 19 yıldır Kocaeli Büyükşehir Belediyesini ve ülkeyi, aynı zamanda da Marmara Denizi kıyı illerini sadece bir tanesi hariç yıllardır AKP yönetmiyormuşçasına bir konuşmaya imza attı.
2010'da ortaya attıkları "derin deniz deşarj projesi" ile sadece ön arıtmadan geçmiş atık suların Marmara Denizinin dibine boşaltılmasının sonucu olarak, "Marmara Denizini foseptik çukuru gibi kullanmışız" diyerek bu duruma kendilerinin sebep olduğunu itiraf etmiştir. Nehirleri kurtarma projesi olarak lanse ettikleri bu proje ile atıkların Marmara Denizi derinlerine boşaltılarak ters akıntı sayesinde Karadenize gideceği öngörülmüştü. Fakat kendisinin de belirttiği gibi sadece ön arıtmadan geçen bu atıklar daha öncesinde dipleri hafriyatların oluşturduğu tepeciklere takılarak Marmara Denizine hapsolmuş ve yine belirttiği üzere Marmara Denizi foseptik çukuruna dönüştürülmüştür. Bunun dışında iklim değişikliği, Marmara Denizi’nin durgunluğu gibi gerekçeler bugün yaşanan felaketin nedeni olarak değerlendirilemez. Bugün tam olarak önlem alınsa dahi bilim insanları tarafından Marmara Denizinin kurtarılmasının 10-15 yıl süreceği öngörülmektedir. Eylem planı için bütçe lazım diyen Tahir Büyükakın'a soruyoruz: Bilim insanları tarafından Marmara Denizinin tabutuna çivi çakmak olarak yorumlanan, maliyeti milyar dolarlarla hesaplanan Kanal İstanbul projesinde ısrar edilmesi ile ilgili ne düşünmektedir? Bugüne kadar AKP yönetiminin, doğal yaşam alanlarını, varlık değeri üzerinden değil sadece rant elde etmek, sermayeye peşkeş çekmek olarak değerlendirmesi, bugün başlatılan çalıştayın ve yarın kamuoyuyla paylaşılacak olan eylem planının halktan yana çözüm odaklı olmayacağı gerçeğini ortaya koyuyor.
Yıllardır sermayenin çıkarlarına hizmet etmek için canla başla çalışan, mega projeler diyerek, doğayı talan etmenin, halkın parasını sermaye çıkarlarına kullanarak ekonomik krizi derinleştirmenin dışında bir şey yapmayan AKP yönetiminin her defasında sonuçları değerlendirirken başka bir yönetim sebep olmuş gibi açıklamaları adeta halkla alay etmektir. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi acil önlem olarak deşarj yöntemiyle atıkların denize aktarılmasına karşı durmalı, Kocaeli halkı başta olmak üzere meslek örgütleri çevre örgütleri ile işbirliği yapmalıdır. (Kocaeli/EVRENSEL)
DERSİM EMEK PARTİSİNDEN ÇEVRE GÜNÜNDE ÇAĞRI
Emek Partisi (EMEP) Dersim İl Örgütü 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla Sanat Sokağında basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı EMEP Dersim İl Başkanı Ergin Tekin okudu. Tekin, sermayenin ekosistemi restore etme çağrısına karşı, işçi sınıfı ve halkı sistemi değiştirmeye çağırdıklarını dile getirdi.
FELAKETLER ARTIYOR
2020 yılında dünyanın pek çok yerinde fırtına, sel ve kasırga nedeniyle tarım üretiminin zarar gördüğünü, insanların evlerinden ve yurtlarından olduğunu söyleyen Tekin, “Küresel iklim değişikliği yeni göçleri tetikliyor. Çin ve Hindistan’daki sellerin verdiği zarar 42 milyar dolar, sellerde hayatını kaybedenler istatistiklere bile giremedi. ABD’de kasırga ve orman yangınlarının zararı 60 milyar doları buldu. Afrika’da iklim değişikliğine bağlı olarak oluşan çekirge istilası 8,5 milyar dolarlık zarara yol açtı. Avrupa’da gerçekleşen kasırga nedeniyle yaklaşık 3 milyar dolarlık zarar oluştu. Bengal Körfezinde yaşanan fırtınanın faturası 13 milyar dolar oldu. Sigorta bedeli üzerinden belirlenen bu rakamlar aslında katbekat büyüktür. Güney Sudan’da meydana gelen seller nedeniyle ülkenin bir yıllık tarım üretiminin tamamı zarar gördü, halk açlıkla karşı karşıya.” dedi.
TOPRAK VE BİTKİ ÖRTÜSÜ YOK OLUYOR
İllerinde de derelere kurulan HES’lerin, boru ve tünele aldığı sudan mahrum kalan dere yataklarının, bitki örtüsünü yok ettiğini belirten Tekin, “Yapımı bitmiş barajların ciddi oranda iklim değişikline yol açtığını bizler Dersim halkı olarak yaşayarak görüyoruz. Ve yine uygulanan Tarım ve Hayvancılık politikaları, Dersim yaylalarında genel olarak bitki çeşitliliğinin tehlike altında olduğu ve ayrıca endemik çeşitliliğin yok olmayla karşı karşıya olduğudur. Munzur Gözeleri rekreasyon projesiyle ranta açılmak istenmektedir. Yüzlerce maden şirketi Dersim’in doğasını ve toprağını talan etme hazırlığı içerisinde. AKP iktidarı, kendi koyduğu yasalara uymayarak ne sit alanı ne milli park ve ne de insanlığın ortak değeri olan ormanların yok olmasına kaygı duymamaktadır. Kısacası; AKP ve 5 li çetesi, Enerji şirketlerinin kasasını dolduran HES’lerin yarattığı tahribat, kuruyan dereler Tarım Bakanlığının “suyun gücü milletle buluşuyor” reklam spotlarıyla pazarlanıyor! Can suyuna bile muhtaç kalan toprak ve bitki örtüsü her geçen gün biraz daha kuruyor.” dedi.
“MÜCADELE GÜNÜ”
Birleşmiş Milletler ve burjuva hükümetlerin, çevre sorununda kapitalizm karşıtı politik değişim talebinden korktuklarını söyleyen Tekin, “Çünkü kapitalist düzen ortaya çıkan çöp dağları kadar kokuşmuş ve çürümüş bir düzendir. O nedenle bu düzenin restorasyonu değil, kökten değişmesi şarttır. Düzeni değiştirecek tek güç işçi sınıfı ve emekçi halk kitleleridir. “Pandemiler çağı” diye karanlık günler yaşamamızın sebebi de budur. EMEP, 5 Haziran Dünya Çevre Gününü egemen sistemin aksine bir mücadele günü olarak ele almaktadır. Yaşanabilir bir dünya, gelecek kuşaklar için sağlıklı bir yaşam, şüphe yok ki bu mücadelenin büyütülmesinden geçmektedir. Restorasyon adımları kapitalist yağmanın ve doğanın talan edilmesinin cilasıdır!” dedi. (Dersim/EVRENSEL)