11 yaşındaki bir çocuk istismarı nasıl kanıtlasın?
Hükümet çocuk cinsel istismarında ‘somut delil’ şartı düzenlemesi peşindeyken elinde delili olmayan ama psikolojisi dağılmış, hayatı kararmış çocuklara her gün bir yenisi ekleniyor.
Eylem NAZLIER
İstanbul
İstanbul’un Esenyurt ilçesinde kayınbiraderinin 11 yaşındaki kız çocuğunu istismar ettiği iddia edilen Özcan B. hakkında, “Cebir ve tehditle 12 yaşından küçük çocuğun cinsel istismarı”, “Cinsel amaçla cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” iddiasıyla dava açıldı. Duruşma 26 Mayıs’ta Bakırköy Adliyesi 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmada psikolog, bilirkişi olarak dinlenirken, çocuğun baskı altında olduğuna dair bir gözleminin olmadığını, çocuğun beyanına itibar edilmesini engelleyebilecek bir durumu tespit etmediğini dile getirdi. Tutuklu yargılanan sanık Özcan B. ise iddiaların maddi delille desteklenmeyen soyut iddialar olduğu gerekçesiyle beraat etti ve tahliye edildi. Gazetemize konuşan anne Nergiz İ, karara tepki gösterek, “Bu süreçte çocuğumun psikolojisi bozuldu. Dışarı çıkamıyor, gece yatağından sıçrayarak uyanıyor. Kameraya mı çekseydi? İlla tecavüze mi uğraması gerekiyordu? Duymadılar kızımın sesini. Ben bir anne olarak sadece adalet istiyorum. 11 yaşındaki bir çocuk yaşadıklarını nasıl kanıtlayabilir?” diye sordu.
İSTİSMAR SANIĞI ENİŞTE ‘PSİKOLOJİM BOZUK’ DEMİŞ!
11 yaşındaki Ç.M.T. 30 Aralık 2020’de gerçekleşen istismar olayını kız kardeşine ve arkadaşına anlatmış, kız kardeşi de ağabeyine. Aynı günün akşamı olanları arkadaşı Ş’ye ve annesine anlatan Ç.M.T. onların da yaşadıklarını annesine anlatmasını söylemiş.
Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk İzlem Merkezinde (ÇİM) yaşadıklarını anlatan 2009 doğumlu Ç.M.T, halasını ziyarete gittiğini, eniştesi ile yalnız kaldığında olayın yaşandığını söyledi. Eniştesinin ‘Bunları kimseye söyleme seni yetimhaneye verirler’ dediğini aktaran Ç.M.T, “Ağladım, babama gitmek istediğimi söyledim. Beni babama götürürken psikolojisinin bozuk olduğunu söyledi. Olanları babama söyleyemedim. Çünkü eniştemi öldürüp hapse girmesinden korktum” dedi.
İSTİSMAR FAİLİ ENİŞTE: "BORÇ VERDİM,
PARAMI İSTEYİNCE İFTİRA ATILDI"
İstismar faili enişte ilk beyanında, “Aile bağlarımız gayet iyidir, sürekli görüşürüz. Neden böyle bir iftira attıklarını bilmiyorum” derken mahkemede ise anneye iftira attı. Enişte Özcan B, “4 yıl kadar önce benden borç para aldı. Bu parayı ödemeyince, paramı istemek için evine gittim. Evde yalnızken müşteki ile aramızda cinsel ilişki oldu. Daha sonra müşteki bana olan borcunu vermediği gibi aramızda yaşananları kendi eşine ve benim eşime söyleyeceği tehditinde bulunarak benden ara ara para talebinde bulundu. Kendisine para verdim. 2019 yılında işyerinde bir kaza geçirdim. Hastahanede olduğum sırada müşteki de gelmişti. İşyerimden gelen kişiler arasında konuşmalar sırasında benim yüklü bir tazminat alma ihtimalim bulunduğunu duymuş. Bunun üzerine hastahanede yalnız kaldığımız bir zamanda yine bana tehditlerde bulunup, kendisine araba parası vermemi istedi. Böyle bir para veremeyeceğimi söylediğimde de beni tehdit etti. Bu olaydan sonra hakkımda çocuğuna karşı cinsel istismar yaptığım iddiası ile şikayette bulundu” dedi.
"11 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUM YAŞADIKLARINI NASIL KANITLAYABİLİR?"
Mahkeme kararına tepki gösteren anne Nergiz İ. “11 yaşındaki bir çocuğun nasıl bir kanıtı olabilir? Kameraya mı çekseydi? İlla tecavüze mi uğraması gerekiyor? Hamile mi kalsaydı? Nasıl bir kanıt isteniyor? 11 yaşındaki bir çocuğun sesini sadece Allah duydu. Bir anne olarak adalet istiyorum sadece adalet. 11 yaşındaki çocuğum yaşadıklarını nasıl kanıtlayabilir” diye konuştu.
Çocuklarının babasından boşandığını söyleyen anne Nergiz İ. Olayın yaşandığı gün, kızının babasına gitmek istediğini söyleyerek, “1 Ocak babasının doğum günüydü. Halasını da çok seviyordu, ’Yılbaşını da halamlarda kutlayabilir miyiz’ dedi. İzin verdim. Aramızda hiçbir sıkıntı, husumet yoktu. Ben olayı 4-5 gün sonra öğrendim. Aslında kızım 1 gün sonra ağlayarak beni aradı, kendisini almamı istedi. Birkaç gün sonra onu aldığımda durakta beklerken, bana bir şey anlatacağını söyledi ve yaşadığı istismarı anlattı. O an dünyam başıma yıkıldı. Şikayetçi oldum hemen. Kızımın ifadesi alındı, sanık da tutuklandı” diyerek yaşanan süreci analttı.
ANNEDEN KADIN VE ÇOCUK HAKLARI SAVUNUCULARINA ÇAĞRI: "ÇOCUĞUMA SES OLUN"
Yaşanan istismar sonrası kızının evin içerisinde tuvalete, banyoya kız kardeşiyle gitmeye başladığını aktaran anne Nergiz İ, “Gece rüyasından sıçrayarak kalkıyor. Dışarı çıkıyoruz diyelim kendinden büyük bir erkek bakıyor, hemen tepki gösteriyor. Hırçınlaşmaya başladı, psikolojisi allak bullak, tedavi görüyor. Çalışan bir anneyim, çalışmak zorundayım. Kızım mahkemede sanığa beraat verildiğinde hıçkırarak ağladı. O hakim ve savcıların hiç mi merhameti yok? Korku içindeyim. Sürekli tehdit alıyorum. Evladımın hakkını alacağım, yapılana sessiz kalmayacağım, evladımın sesi ben olacağım. Bir kereden bir şey olmaz denilmişti, bir kereden çok şey olur, bir annenin içi yanıyor” diyen anne Nergiz İ, “Benim gibi nice anneler var. Sesini duyuramayan küçük çocuklarımız var. Yalvarıyorum bu düzene ‘dur’ denilsin. İstismarın boyutu her ne olursa olsun mutlaka cezalandırılmalı. Tek başına tuvalete gitmeye korkan, canlı derslere katılmak istemeyen bir çocuktan bahsediyoruz. ‘Anne sanki öğretmenlerimin, arkadaşlarım hepsi biliyor bana o gözle bakıyorlar’ diyor. Kadın ve çocuk hakları savunucularından, derneklerden yardım istiyorum. Çocuğuma ses olun” diyerek çağrı yaptı.
"MAHKEME BİZİ KALE ALMADI, BÜTÜN TALEPLERİMİZ REDDEDİLDİ"
Sanık tarafından getirilen şahitlerden birinin imam nikahlı eski eşi olduğunu söyleyen anne Nergiz İ, ellerinde olan bir telefon konuşması kaydında şahsın istismar olayını doğruladığını ancak mahkemede farklı ifade verdiğini dile getirdi. İmam nikahlı eski eşiyle aralarında husumet olduğunu söyleyen Nergiz İ, mahkemenin, ses kaydını da çocukların babasının dinlenmesini de kabul etmediğini dile getirdi.
Kendine atılan suçlamalara da değinen anne Nergiz İ, “Sanık kendini kurtarabilmek için bana iftiralar atacak. Daha önceki ifadelerinde benle gönül ilişkisinden bahsetmemiş, mahkemede böyle bir şey attı ortaya. Kesinlikle kabul etmiyorum benim gönül ilişkim varsa telefon kayıtlarım, mesajlarım da olur. Bunları istediğimi mahkeme heyetine dile getirdim. Fakat mahkeme hiçbir şekilde bizi kale almadı. Sanık ve sanık tarafından getirilen yalancı şahitler çok güzel dinlendi” dedi.
Çocuklarının mahkemede ifadelerinin alındığına dikkat çeken anne Nergiz İ, “Çocuklarımın elleri titriyor, ayakları titriyordu. Çocuklar hiç hakim karşısına çıkmamış” diyerek çocuklarının yeniden bir tramva yaşadıklarını aktardı.
AVUKAT EMRE DOĞAN: "YAŞADIKLARINI İSPAT ETMESİNİ KÜÇÜÇÜK ÇOCUKLARDAN BEKLEYEMEYİZ"
İstanbul Barosu avukatlarından Emre Doğan, cinsel istismar mağduru olan çocuğun mağdur olduğu suça ilişkin detayları anlatmak zorunda kalmasının çocukta ciddi bir travmaya neden olacağının altını çizdi. Çocuk beyanda bulunurken görüşmede bulunan kimselerin de bu konuda ehil kişiler olması gerektiğini vurgulayan Doğan, “ÇİM’de alınan beyandan sonra ikinci defa mahkemede beyanının alınması “Zorunluluk arz eden haller” de gerekli görülse de mahkemeler ‘Bir kere de ben dinleyeyim’ yaklaşımında bulunuyor. Böyle bir yaklaşım psikolojik şiddetin kendini tekrar eden yapısının bir devamı olmak anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda mağdur beyanının oldukça önemli bir delil olduğunu belirten Doğan, “Cinsel istismar suçunun işlenmesi sonrası fiziksel bulguya rastlanılmaması, suçun gerçekleştiği esnada görgü tanığının olmaması, kamera görüntüsünün olmaması suçun işlenmediği anlamına gelmeyecektir. Aksi halde vücuda organ ya da sair cisim sokma boyutuna ulaşmayan fiiller şeklinde işlenmesi ve sanığın özellikle suçunun ortaya çıkmaması adına kamera yahut tanığın olmayacağı ortamları seçeceği nazara alındığında suçun ispat edilemeyeceği yönünde bir kanı oluşacaktır ki bu da adalet olgusuyla bağdaşmayacaktır. Aksine bu suçları işleyenleri cesaretlendirecektir. Böyle bir düşünce içerisinde hareket edildiğinde hiçbir çocuğun bir diğer gün başka bir istismar olayının mağduru olmayacağının garantisi yoktur. Suçun ortaya çıkarılması için mahkemelerce çok ciddi bir araştırmaya girişilmeli, bütün deliller eksiksiz olarak toplandıktan, kişilerin tamamı dinlendikten, çelişkiler giderildikten sonra karar verilmelidir. Unutulmamalıdır ki yaşadıklarını ispat etmesini küçücük çocuklardan bekleyemeyiz. İş mahkemelere düşmektedir” dedi.