Siyasi partiler "Mafya iktidarına son verelim" çağrılarını sosyal medyada yineledi
"Mafya iktidarına son verelim" diyerek Kadıköy'de düzenlemek istedikleri basın açıklaması polis müdahalesi ve gözaltılarla engellenme çalışılan siyasi partiler, çağrılarını sosyal medyada yineledi.
Fotoğraf: Evrensel
"Baskı, sömürü, mafya iktidarına son verelim; memleketi yeniden kuralım"diyerek İstanbul Kadıköy'de düzenlemek istedikleri basın açıklaması polis müdahalesi ve gözaltılarla engellenme çalışılan siyasi partiler, çağrılarını sosyal medyada yineledi.
June 6, 2021
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Emek Partisi (EMEP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) ve Halkevleri, Sedat Peker'in videolarıyla ortaya saçılan devlet-sermaye-mafya ilişkilerine dair dün Kadıköy İskele Meydanı'nda basın açıklaması düzenlemek istedi. Basın açıklaması, "yasak kararı" gerekçe gösterilerek engellenmek istendi. Meydanı ve meydana çıkan sokakları ablukaya alan polis, aralarında Emek Partisi İl Başkanı Sema Barbaros ve HDP İl Eş Başkanı Elif Bulut’un da olduğu 35 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar gece saatlerinde serbest bırakıldı.
HDP, EMEP, TİP, TÖP ve Halkevleri, okunması polis şiddeti ve gözaltılarla engellenmek istenen basın metnini parça parça okudukları videolarını sosyal medya hesaplarından paylaştı.
June 6, 2021
June 6, 2021
June 6, 2021
June 6, 2021
Yapılan basın açıklamasının tamamı şöyle:
"GELİN MEMLEKETİMİZİ YENİDEN KURALIM"
"Siyasi cinayetlerden dünyanın her tarafına uzanan uyuşturucu ve benzeri kirli ticaret ağlarına, telaffuzu güç rakamlara ulaşan yolsuzluk çarkına ilişkin ifşalar, bu ifşalar karşısında söylenen yalanlar, suskunlukla geçiştirme ve üzerini örtme çabaları devletin kurumlarıyla içinde, hatta merkezinde bulunduğu bir suç örgütlenmesiyle karşı karşıya olduğumuz tüm çıplaklığıyla ortada.
Türkiye’de demokrasinin ve özgürlüklerin tamamen tasfiye edilmesi, Kürt sorununda çözümsüzlük, çıkar çetelerinin halklara karşı işlediği suçlar, kamu kaynaklarının, yeraltı ve yerüstü varlıkların, doğanın talanı ve yerli, yabancı tekellerin yağmasına kalkan olma, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayetleri, yolsuzluk ve rüşvet bu ülkeyi yönetenler açısından istisna değil kural haline gelmiştir. Siyasi çıkarları için milliyetçiliği, dini, örtü olarak kullananlar, emekçilerin alın terine ve halkların geleceğine el koymayı meşrulaştırmaya çalışıyorlar.
Bizler buna seyirci kalmayacağız, buradan herkese çağrımızdır.
Bu suç ortaklığına karşı birleşiyoruz, sende bu birliğe katıl, birlikte hesap soralım. Bu memleket bizim.
Memleket kan ağlıyor. İşçiler, esnaflar, kadınlar, gençler, çocuklar, yaşlılar, doğa, deniz topyekün acı çekiyor.
Bütün kurumlarıyla, yapılarıyla bir suç örgütüne dönüşmüş, mensuplarının ve çevrelerinin çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen bir iktidarın uygulamaları yüzünden acı çekiyor.
Bakanlar devlet ihalelerini şirketlerine bağlıyor. İçişleri bakanı mafyadan aylık 10 bin dolar alan milletvekilleri var diyor. Başta petrol olmak üzere kaçakçılık iktidar çevrelerini zenginleştiriyor. Cumhurbaşkanı danışmanı yargıya baskı kurarak uyuşturucu baronunu hapisten kurtarıyor. Gerçekleri yazan gazeteciler bir yandan iktidar ortağı çeteler tarafından saldırıya uğrarken diğer taraftan gazete ve televizyonlar BİK ve RTÜK’ün para cezalarına maruz kalıyor. Cumhurbaşkanı muhalefet liderleri başta olmak üzere siyasetçileri tehdit ediyor. İktidar ortağı bir mafya liderini hapisten çıkartırken tasfiye edilen bir diğer mafya lideri iktidarla ortak suçlarını itiraf eden video dizileri yayınlıyor. Ülkenin doğası üç beş şirketin karı uğruna yok edilirken direnen köylüler kolluk şiddetine maruz kalıyor. Üç beş sermayedarın vergi borçları silinip, teşviklerle desteklenirken borca batan insanlarımız intihar ediyor. İstanbul sözleşmesinden çekilme kararı alınırken durdurulamayan kadın cinayetlerinin önü açılıyor. Kayyum rektör atanmasına karşı üniversitenin özgürlüğünü savunan öğrenciler şiddete uğrayıp hapse atılıyor. Denetlenmeyen sanayi atıkları yüzünden Marmara Denizi can çekişiyor ve bu yetmiyormuş gibi rant uğruna tasarlanan Kanalla tamamen öldürülmesi göze alınıyor. Seçilmiş belediye başkanları hukusuzca görevden alınıp hapse atılıyor. Ücretsiz izin, kısa çalışma ödeneği, kod29 ve yeni kod uygulamaları işçileri sefalete sürüklüyor… Ve yazamadığımız birçokları yüzünden bir ülke topyekün acı çekiyor.
Ortaya çıkmıştır ki bu iktidar devlet imkanlarıyla zenginleşme, yolsuzluk, karapara döngüsüne girmiş ve bu döngü içerisinde mafya ile işbirliği yaptıkça mafyalaşmış ve tüm kurumlarıyla bu döngünün parçası haline gelmiş bir suç örgütüdür.
Bu suç iktidarı yeni ortaya çıkmıyor. Biz bu oluşumu kayyumlardan, faili meçhullerden, kumpas kurularak oluşturulan Kobanê davasından, Suruç’tan 10 Ekim’den, failleri korunan kadın cinayetlerinden... tanıyoruz.
Bu suçlular ittifakı ile mücadele etmek; emekçiler için ekmek ve iş, kadınlar için yaşam, gençler için gelecek, Kürtler ve Aleviler için eşit haklarla yaşam mücadelesidir.
Bizler bu ülkenin sosyalistleri, yurtseverleri, kadınları, gençleri, işçileri olarak bu halkın bu ülkenin bu suç örgütüne dönmüş bir yapılanmanın altında daha fazla acı çekmeye mecbur olmadığını söylüyor ve herkesi bu suç iktidarına son verip memleketi yeniden kurmaya çağırıyoruz.
Siyasi egemenliğini bu baskı, terör ve yolsuzluk mekanizmasının üzerine kuran iktidarın, ortaya dökülen bu muazzam suçların hesabını kendiliğinden vermeyeceğini biliyoruz. Türkiye halkları olarak, bizlere karşı işlenen bu suçların hesabını örgütlü bir güçle sormaya girişmezsek, suçluları hakkettikleri cezalarla yüzyüze getiremezsek, siyasi sorumluları yapıştıkları koltuklarından söküp atamazsak, bu pisliğin içinde boğulmaya, bu zulmün pençesinde mahvolmaya devam edeceğiz.
Bu nedenle Türkiye toplumunun bu suçlara, bu zulme bulaşmamış bütün kesimlerini ve örgütlü güçlerini, siyasi partilerini, demokratik kitle örgütlerini, toplumsal kurumlarını bu suçların hesabını sormak, bu suç düzeninden kurtulmak için seferber olmaya, halkın iddianamesini hazırlamaya, bu işin peşini bırakmayıp mücadele etmeye çağırıyoruz.
Hakkımız olan eşit, özgür, insanca yaşanacak bir ülke ancak ve ancak bu düzenin değişmesiyle mümkündür. Gelin memleketimizi yeniden kuralım." (HABER MERKEZİ)