08 Haziran 2021 00:27

Reha Ruhavioğlu: Türkiye’de eğitim sistemi insan haklarına aykırı bir süreç

Evrensel'e konuşan Reha Ruhavioğlu "Ana dil meselesine direnç elbette ulus devlet kodlarından kaynaklanmakta ve siyasetin de o kodları taşımasından ötürü bu direnç sürmektedir" dedi.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Berkay YEĞİN
Van

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, katılmış olduğu televizyon programında Kürtçe eğitimin pedagojiye uygun olmadığını söyledi. İnce’nin bu açıklamaları tartışma yaratırken konuyu Rawest Araştırma Direktörü Reha Ruhavioğlu ile konuştuk. Ruhavioğlu “Ana dil meselesine direnç elbette ulus devlet kodlarından kaynaklanmakta ve siyasetin de o kodları taşımasından ötürü bu direnç sürmektedir” diyor.

Bir lisanla bilim yapılabilmesi için dilin nasıl bir gelişim seyrinde olması gerekir? Kürtçenin karşısına hangi sorunlar çıkarılıyor?
Ben bu alanın uzmanı değilim ancak bir dilde bilim yapılabilmesi için asgari koşullardan öte eğitimin temel gereklilikleri üzerine düşünülür. Bu temel gereksinim ilgili dilde aktarılabiliyor mu, aktarılamayanlar neden aktarılamıyor ve nasıl aktarılabilir gibi soruların etrafında ihtiyaç tespiti ve bu ihtiyaçların giderilmesi için gerekli mekanizmalar kurulur. En az 100 yıllık kurumsallığı içinde Türkçe de halen eksikliklerin görüldüğü ve giderilmeye çalışıldığı bir dil. Çünkü dünya devingen ve birbiriyle etkileşim halinde. Bu etkileşim sizin dilinize, eğitim sürecinize nasıl aktarılacak, bu da dinamik bir süreçtir. Bir dilin peşinen eğitime yeterli-yetersiz tartışmasının konusu edilmesi o dili eşit görmeyen, genelde politik ve Kürtçe için neredeyse her zaman ırkçılık içeren bir saikle başlar ve ilerler.

"ANA DİL AYNI ZAMANDA HAYSİYET MESELESİ"

Ana dilde eğitim gençler içinde neden önemli ana dilde eğitim gör(e)memenin pedogojik sonuçları var mı?
Heidegger, “Dil varlığın evidir” der. Yine Bauman, “Her dilin kendi başına bir hayat biçimi olduğunu” söyler. Kürt çocukların varlıklarının başladığı mekan, kendi hayat biçimleri eğitim süreciyle karşılaştıklarında yıkıcı biçimde değişegeldi. Bunun travmatik sonuçlarını hâlâ yaşıyoruz. Kürtler asimilasyon politikalarının da sonucu olarak çocuklarının bu travmayı yaşamaması için dili aktarmamaya başladılar. Rawest Araştırma’nın verilerine göre Kürtçenin kullanımı ebeveynlerle çocuklar arasında 1/3 oranında azalıyor. Bu bir asimilasyon sürecinin devamıdır, aynı zamanda bu çocukların Kürtçeyi öğrenmeyerek “Sorundan kurtulduklarını” söyleyemeyiz. Çünkü çocuklar Türkçeyi de iyi bilmiyorlar. PISA sonuçlarına bölgesel ölçekte bakıldığında Kürt illerindeki çocukların hem okuduklarını anlama hem de buna bağlı olarak diğer akademik başarılarının Türkiye ortalamasının da altında olduğu görülüyor. Türkiye’deki eğitim sistemi ulus-devletçi bir endoktrinasyonu içeren, çoğunlukla insan haklarına aykırı bir süreçtir. Bu sürecin ürünü olan çoğu öğretmen de Kürt illerinde kendilerinin Kürtçe bilmemesini değil, çocukların Türkçe bilmemesini bir eksiklik gibi algılayageldiler. Çoğu yerde, örneğin metropollerde göçle oluşmuş Kürt mahallelerinde çocuklar Türkçe bilmedikleri için “zeka geriliği” şüphesiyle rehabilitasyon merkezlerine gönderildiler. Ana dilin eğitimde kullanılmamasının en temel pedagojik sakıncası budur. Dolayısıyla ana dilde eğitim varlığın yeniden ikame edilmesi kadar önemlidir. Öte yandan bir haysiyet meselesidir. Dilin kaybolmaması, kuşaklara aktarılabilmesi, canlı kalıp gelişebilmesi için kullanılması gerekir. Bu da eğitim, bürokrasi, ekonomi alanlarında dilin kullanılmasıyla mümkün.

Kürtçenin eğitimde nasıl bir serüveni var İsveç örneği bir dönem çok konuşulmuştu. Rojava ve IKBY deneyimleri neyi ortaya koyuyor?
Bahsettiğiniz deneyimleri yeterince bilmiyorum. Ancak Türkiye’de talep edilen şey ile ilgili büyük bir bilgi eksikliği olduğu görülüyor. Talep edilen şey ana dil temelli çok dilli eğitim, yani resmi dili de içeren, Kürtçeyi de içeren bir eğitim süreci. Bunun nasıl olacağına dair hem örnekler var hem de önemli olan niyettir, niyet olduğunda nasıl olacağı uzmanların işidir.

Kürt çocuklar bugün büyük ölçüde ana dillerini kullanmıyor ve Türkçe konuşuyor olmaları da eşitsizliği gideremiyor. Ana dilde eğitim bu noktada hayati bir önem kazanıyor. Türkiye’de seçmeli derslerle başlayan bir süreç var. Bu derslere de girmiş biri olarak oranın başlangıç noktası kabul edilebileceğini düşünüyorum. Bu dersler temel Türkçe dersleri gibi dili öğretmeyi amaçlayan dersler. Ancak Kürt çocukları üzerindeki etkisi, Kürtçenin bir devlet kurumu bünyesinde, bir okul çatısı altında konuşulabildiği mesajı vermesi. Bu durum çocukların diller arası eşitliği algılamaları, Kürtçenin de kendine yeten bir dil olduğunu keşfetmeleri sonucunu veriyor. Bu da çocukların akademik başarılarına etki ediyor.

Üniversitelerde Kürdoloji bölümleri Kürtçe tez yazmaktan, kulüp faaliyetlerine kadar engelleniyor. Nasıl değerlendirirsiniz?
Bu durum Türkiye’nin demokratikleşme süreci ve sorunlarıyla ilgili. Demokratikleştiği dönemlerde bile eksik ilerlediğini görüyoruz. Kürt meselesinin sivil müzakere yöntemlerinden asayiş ve güvenlik konseptine devredilmiş olması bunun temel sebeplerini oluşturuyor. Süreç makas değiştirdiğinde ifade özgürlüğünden temel kültürel haklara kadar her alanda geriye gidiş yaşanıyor.

Reha Ruhavioğlu

ASLINDA BU SORUN RAHATLIKLA ÇÖZÜLEBİLİR

Ana dilde eğitim sorunu Türkiye’de kangrenleşmiş bir mesele midir? Ötelenmesinin nedeni ne?
Ana dil meselesine direnç elbette ulus devlet kodlarından kaynaklanmakta ve siyasetin de o kodları taşımasından ötürü bu direnç sürmektedir. Ama bununla birlikte ana dilde eğitim meselesi Türkiye’de Kürt meselesiyle ilişkili olup çözümü diğer başlıkların neredeyse tamamından daha kolay bir meseledir. Çünkü söylediğim gibi, bugün bütün bu olumsuz koşullarla, fiilen zor olsa bile bürokrasi içinde Kürtçe konuşma, Kürtçe dersini alma pratiği var. Bu sürecin kolay olacağı anlamına gelmiyor ama dilin korunması, yaşatılması, güçlendirilmesi ve kabul görmesi diğer süreçlerden daha az sancılı olacaktır. Ben Kürtçe özelinde ana dilin sistem içinde kabul görmesiyle birlikte başörtüsü yasağının kalkması gibi bir süreç yaşayacağımızı düşünüyorum. Yani başörtüsü serbestisiyle devletin çökeceğini düşünen ulusalcı düşünce nasıl yanıldıysa Kürtçe eğitimin yıkım olacağını düşünen milliyetçi-ulusalcı düşünce de bunun normal bir şey olduğunu görecektir.

ÖNCEKİ HABER

İskender Bayhan: Sedat Peker, "büyük reis"e dokunmadan dokunduruyor

SONRAKİ HABER

Gratis işçisi: Tazminatımızı bırakmamak için anlaşmalı evliliğe mahkum ediliyoruz!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa