Ahmet Telli dizeleri ile şimdiyi anlatmak
Öfkemizi bileyerek gençlik mücadelesinin en önünde yerimizi almalı, birleşe birleşe çoğalarak birlikte yürümeliyiz o en güzel günlere.
Fotoğraf: Berivan Altan/MA
Kıvılcım EFTELYA
İnönü Üniversitesi
“Büyük aşklar yolculuklara başlar
ve serüvenciler düşer bu yollara ancak
Onlar ki dünyanın son umudu
soyları tükenen birer çılgındırlar
…
Neydi onları ordan oraya
Savurup duran şey”*
Ahmet Telli’nin bu dizelerini ezgisiyle mırıldanıyorum günlerdir. Neydi bizi oradan oraya savurup duran şey? Bu sorunun yanıtını vermek çok da zor olmasa gerek. Gençliğin eşit ve özgür bir gelecek isteği ile insanın insanı sömürmediği bir dünya özlemi bağrımızda boy verirken bir köşeye sinmemizi kim bekleyebilirdi ki?
“HÜZNÜMÜZ İSYANA DÖNÜŞMELİDİR!”
“Acılar karartmışsa bile günlerin duvağını,
düşürmüşse de ilkyazın tomurcuklarını fırtınalar,
hayat kendini yeniden yaratan bir bahardır,
verecektir en olgun meyvelerini mutlaka,
yeter ki hüzünler sarartmasın yüzünü
Yak sevdanın çırasını türkülerle,
barajını yıkan bir ırmak gibi katıl hayata
Hüznün isyana dönsün artık,
bitsin bezginliğin ölümcül suskunluğu”**
Günler geçiyor, koşullar gittikçe çetinleşiyor. Çete-mafya-devletin çıkarcı-karanlık ilişkilerinin kısmen de olsa gün yüzüne çıktığı; pandemi ve ekonomik krizin yükünün işçi-emekçi ve gençlik kesimlerinin sırtına yüklendiği; anıt sayaç sürekli çalıştığı halde İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ile kadın ve LGBTİ+’ların yaşamlarının tehlikeye atıldığı; derelerin, göllerin, ormanların yani doğanın, kapitalistlerin elinde kıyıma uğradığı; müziğin susturulmaya çalışıldığı, tiyatro sahnelerinin ışıklarının söndürüldüğü, sanatın yapılamadığı ve sanatçıların kendi kaderine terk edildiği; üniversitelerdeki özgürlük ve demokrasi kırıntılarının kayyum rektörlerle süpürülmeye çalışıldığı, hükümetin kendi kültürel iktidarını üniversitelerde kurmaya çalıştığı bir süreçten geçiyoruz.
Gençliğin gelecek umutları tükenirken birçok arkadaşımız zayıf düşerek yaşam mücadelesini bırakıyor. Bizim burada yapmamız gerekense yere düşen her arkadaşımıza el uzatıp onu düştüğü yerden kaldırmak ve beraber mücadele etmek ile tüm bu sorunların üstesinden gelinebileceğini anlatmaktır.
Yoksulluklar, acılar, baskılar, dayatmalar, tutsaklıklar, ölümler sunulsa da bizlere hüzne kapılmak bize göre olmamalı. Daha fazla sömürülmemek, açlık-yoksulluk yaşamamak, tutsak edilmemek ve öldürülmemek için hüznümüz isyana dönüşmelidir. Çünkü gençliğin, işçi-emekçilerin birleşik mücadelesi; insan emeğini sömürerek geçinenlerden daha büyüktür.
“BELLİ Kİ YAKINDIR; DOĞAYI VE HAYATI SARSACAK SAAT”
“Ve gözleri uzak yamaçlarda
aranıp dururken bir şeyleri
sessiz ve sakin beklemekte
bekledikçe bileylenen yürek
Belli ki dağların, denizlerin
ve göllerin üzerinden
sıyrılıp gelmektedir seher
Belli ki yakındır
doğayı ve hayatı sarsacak saat” ***
Bizler, bizi karanlığa mahkûm edenlerden hesap sormadıkça haklarımızı alamayız. Öfkemizi bileyerek gençlik mücadelesinin en önünde yerimizi almalı, birleşe birleşe çoğalarak birlikte yürümeliyiz o en güzel günlere. “Belli ki yakındır; doğayı ve hayatı sarsacak saat”.
*Ahmet Telli, Soluk Soluğa şiiri
**Ahmet Telli, Hüznün İsyan Olur şiiri
*** Ahmet Telli, Sıyrılıp Gelen şiiri
Ahmet Telli kimdir?
1946'da Çankırı'nın Eskipazar ilçesinde doğdu. Öğretmen okulundan sonra dört yıl ilkokul öğretmenliği, daha sonra da Gazi Eğitim Enstitüsü'nü bitirmesinin ardından çeşitli il ve ilçelerde Türkçe-Edebiyat öğretmenliği yaptı. 1981'de sıkıyönetimce tutuklanarak görevine son verildi. Aynı yıl, TCK'nın 141., 142. ve 146. maddelerinden yargılandı. Cigerhun'un şiirleri üstüne yazdığı bir yazısından ötürü 142. maddeden hüküm giydi. Kitapçılık, yayıncılık yaptı, çeşitli yayınevlerinde yönetici ve editör olarak bulundu. 1993'te mahkeme kararıyla öğretmenliğe döndü ve emekli oldu. İlk şiiri 1961'de yayımlandı. 1972'de yayımlanan ilk yazısına Varlık Dergisi Eleştiri Ödülü ikinciliği verildi. 1980'de Hüznün İsyan Olur kitabına Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü (Metin Altıok'la birlikte ); Saklı Kalan adlı kitabına da 1982 Yazko Şiir Özendirme Ödülü verildi. Özellikle 1972'den sonra, birçok edebiyat dergisinde yazıları, şiirleri yayımlandı. Türkiye Yazıları dergisi ( Mart 1983, sayı: 72 ) şiiriyle ilgili bir özel sayı yayımladı.