İntihar haberleri ve gazetecilik etiği
Basın için şu an önemli olan toplum psikolojisi değil, haberin ne kadar “tık” aldığı, ne kadar sansasyon yarattığıdır.
Fotoğraf: Laura Lee Moreau/Unsplash
Emre YILMAZ
Kocaeli
Türkiye'nin çeşitli yerlerinde peş peşe genç intiharları duymaya başladık, bu sebeple intihar haberleri ve intihar haberciliği çokça tartışılır oldu. Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi arkadaşlarla intihar haberciliğine dair yaptığımız tartışmalar ışığında Genç Hayat’a intihar haberciliğine dair bir izlenim yazısı yazmaya karar verdik.
İNTİHAR HABERLERİNDE DÜZGÜN ÜSLUP VE DİL SEÇİLMELİ
İntihar haberciliği hakkında konuşmaya başladıkça, bu haberin toplum üzerinde yıkıcı etkisinin olduğu fikri karşımıza çıkıyor. Medyanın yüksek çoğunlukta haberin içeriği ve ciddiyetini önemsemeden, ne olursa olsun kamuoyunun dikkatini çekmek için çarpıcı ifadeler kullanması gazetecilik öğrencilerinin hemen hemen tümü açısından bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor. Burada arkadaşlarımız intihar edenlerin yakınları ve toplum psikolojisinin göz ardı edildiğini düşünüyorlar, bunu da temellendirirken şu söylem karşımıza çıkıyor: “Bir intihar haberi, intihar eden kişinin yakınları, toplum ve bunalımda olan bireylerin üzerinde yıkıcı bir etkide bulunabiliyor, bu yüzden intihar haberinde verilen detaylardan intihar etme şekli, kullandığı eşyalar veya kimyasal madde gibi teşvik edici unsurların haberde kullanılmasından kaçınılması gerekmektedir.” Tabii burada haberin içeriğini ve bütünlüğünü bozmadan, kısa ve öz bir anlatım şekli tercih edilmelidir deniliyor.
Burada haberde kullanılacak dil ve üslup konusu da ayrı bir tartışma konusu oluyor. Henüz 1. sınıf olan ama gazetecilik mesleğine meraklı bir arkadaş söze giriyor, intihar haberciliğinde dilin sade olması gerektiğini belirtiyor. Buradan çıkan tartışmalar ve sohbet eşliğinde dört gazetecilik öğrencisinin de oluşan kanı şu yönde oluyor, intihar haberlerinin dili neden-sonuç ilişkisini sade bir şekilde belirtmelidir, olumsuz örnek teşkil edilecek detaylardan kaçınılmalı ve yer verilmemelidir. Böylece dil ve üslup konusunda ortak noktada buluşulduğunu ifade edebilirim. Tam bu sıralarda 2. sınıf gazetecilik öğrencisi bir arkadaşımız kamuyu ilgilendirmeyen olayların haber niteliği taşımadığını söylüyor, intihar vakalarının haberleştirilmemesi gerektiğini söylüyor, bu haberler ruh sağlığı bozuk insanları etkileyebilir diye bir çıkış yapıyor, tartışmayı sürdürdüğümüz gruptan, gazetecinin olumsuz haberler de bile gerçeği en etkili şekilde yansıtmak görevidir diye bir karşı çıkış geliyor.
İNTİHARLARDA EKONOMİK DARBOĞAZ ÖNEMLİ BİR ETKEN
Tartışmanın bir diğer boyutu ise haberlerin gerçek nedenlerinin arka planlarının saklandığı, ekonomik ve psikolojik sorunların es geçildiğine yönelikti. Bir arkadaşımız şöyle bir örnek vererek sohbeti başlatıyor: Ekonomik zorluklar yüzünden intihar eden bir esnafın, intihar haberinde çevresine ve ailesine sosyal medyadan yazdığı sitemli sözler üzerinde durulurken, esnafı intihara sürükleyen ekonomik darboğazın, devletin yardım elini halka uzatmamasının üzerinde durulmuyor. Özellikle havuz medyası ve siyasal iktidara yakın medya kuruluşları ve gazetelerde intiharların kişilerin bireysel olarak başvurdukları bir yol, psikolojik olarak çöken birinin canına kıyması olarak lanse edilmesi gazetecilik öğrencilerinin gözünde mahkûm edilmesi gereken bir anlayışa tekabül ediyor. Burada intiharların bireysel değil toplumsal bir mücadele ile çözümlenebileceği görüşü herkes tarafından dile getiriliyor, intihar haberciliği noktasında ise dil, üslup ve yazılış kısmındaki kurallara sadık kalınarak asıl gerçeğin ortaya çıkarılması gerektiği görüşünü öğrenci arkadaşlar paylaşıyor. Herkesin eleştirilerinin ortaklaştığı nokta ise yaygın medyanın sadece intiharın nasıl gerçekleştiğine odaklanması, intihara sürüklenen sebeplere haberciliğinde yer vermemesi.
EKONOMİK VE PSİKOLOJİK ETKENLER GÖRÜLMÜYOR
İletişim Fakültesinden dört arkadaş ile konu üzerine tartışmamız burada bitiyor, pandemi nedeniyle yarım dönem üniversite eğitimi alan bizlerin intihar haberciliğine dair bilgisinin sınırlı olması ve gerçek bir intihar haberinin nasıl olması gerektiğini ise Kocaeli Barış Gazetesi'nde çalışan Oğuzhan Aktaş'la yaptığımız tartışmalarda öğrenmiş olduk. Tartışmalarımıza dahil olan yerel basın emekçisi, intihar haberlerinde gereksiz ayrıntılara yer verilmemesi gerektiğini söyledi, duygusal ve vurucu ifadeler kullanmaktan kaçınılmalı, olay sade ve kısa cümlelerle, ayrıntıya yer verilmeden ifade edilmelidir diyerek, yazım dil ve üslup noktasında çok da farklı düşünmediğimizi göstermiş oldu. Burada intihar haberciliğinin toplumu olumsuz etkilediği görüşünü paylaşıyor tıpkı bizim gibi, temellendirmesini ise şu görüş üzerinde kuruyor: Bireyler içinde bulundukları durumla intihar eden kişi arasında bağ kurabiliyor. Basın için şu an önemli olan toplum psikolojisi değil, haberin ne kadar “tık” aldığı, ne kadar sansasyon yarattığıdır. Burada bu noktalardan uzak durmamız için tavsiyelerini iletiyor. Yaygın medyada intihar haberlerinde intiharların psikolojik ve ekonomik yanlarının görülmediğini fikrini ifade ediyor, asıl sebeplerin görmezden gelindiği, bu bağı kurmanın ise gazetecilerin görevi olduğunu söylüyor. Son olarak da intihar haberciliğinde umutsuzluk aşılanmamalı, intihar eden kahramanlaştırılmamalı diyerek sözlerini bitiriyor.