Prof. Dr. Ahmet Kideyş: Sanayi atıkları kesinlikle denize verilmemeli
Müsilajın denizin nasıl kullanıldığını gösterdiğini belirten ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsünden Prof. Dr. Ahmet Kideyş, deniz üstündeki müsilajın buz dağının görünen kısmı olduğunu dile getirdi.
Çanakkale merkezindeki kıyılarda yoğunlaşan müsilajın temizlenmesi için yapılan çalışma | Fotoğraf: Burak Akay/AA
Birkan BULUT
Ankara
Deniz ekolojisi, deniz atıkları ve mikroplastikler alanında araştırmalar yapan ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsünden Prof. Dr. Ahmet Kideyş, Marmara Denizi’ni saran müsilajı gazetemize değerlendirdi. Müsilajın denizin nasıl kullanıldığını gösterdiğini belirten Kideyş, deniz üstündeki müsilajın buz dağının görünen kısmı olduğunu dile getirdi. Denizde besin tuzlarının artışı ve oksijen seviyesinin yıllardır sürdüğünü belirten Kideyş, bu nedenle sanayi atıklarının kesinlikle verilmemesi gerektiğini vurguladı.
Marmara Denizi’ndeki tehlikenin 2007’den beri bilindiğini belirten Kideyş, deniz çevresinde yoğun bir nüfus olduğunu ve her türlü atığın temizlenmeden denize verildiğini söyledi. Denizin kirlemesinde yıllarca Karadeniz’in suçlandığını ifade eden Kideyş, “Ancak birçok Avrupa ülkesinden geçen Tuna Nehri, büyük bir debiye sahip. Tuna Karadeniz’i, o da Marmara’yı kirletiyor diye üzerimize düşeni yapmamayı seçtik. Halbuki Tuna Nehri son 10-15 yılda oldukça iyi duruma geldi. Tuna Nehri’ne kirleticilerin karışmaması için Tuna Nehri Komisyonu vasıtasıyla müthiş paralar harcandı, tarımdan gelen kirleticiler dahil, oldukça azaltıldı. Ancak biz kirletici kaynaklarımızı aynı ölçüde azaltamadık” dedi.
1 MİLYON METREKÜP HAFRİYAT
Marmara Denizi’ni bu hale geleceği konusunda yıllardır uyarıların olduğunu belirten Kideyş, Marmaray’dan çıkan 1 milyon metreküplük hafriyatın 2013 yılında Marmara Denizi, Çınarcık Çukuru’na boşaltıldığını hatırlattı. Marmara denizi için en önemli göstergelerden birinin derin sulardaki oksijen seviyeleri olduğunu anlatan Kideyş, “Son yıllarda düştüğüne yönelik bilimsel yayınlar çıktı. Canlıların yaşayamayacağı seviyeye geldiğine dikkat çekildi” dedi.
"ARITMA TESİSLERİNİN HER GÜN ÇALIŞMASI GEREKİR"
Müsilajın denizin nasıl kullanıldığını gösterdiğini belirten Kideyş, deniz üstündeki müsilajın buz dağının görünen kısmı olduğunu dile getirdi. Bu nedenle sanayi atıklarının kesinlikle verilmemesi gerektiğini ifade eden Kideyş, yine sahile yakın bölgelerde termik santrallerin soğuk su alıp sıcak su vermesini de eleştirdi. Bakan Kurum’un deniz çevresindeki arıtma tesislerinin arttığına ilişkin açıklamasını sorduğumuzda Kideyş, “Olması güzel ama önemli olan aktif çalışması, 365 gün çalışmaları gerekiyor” dedi.
"MARMARA’NIN KORUNMASI İÇİN KOMİSYON OLUŞTURULMALI"
Karadeniz’in kirliliğine karşı Karadeniz Komisyonu, Akdeniz’in kirlenmesine karşı Barcelona Sözleşmesi gibi yapıların Marmara Denizi için de kurulması gerektiğini belirten Kideyş, “Marmara’nın korunması için ilgili bakanlıklar, çevre belediyeleri, üniversiteler, STK’ler, hatta özel sektörün bir komisyon içinde yer alması gerekiyor. Bu yapıda gemilerden kaynaklanan sorunlar, biyolojik çeşitlilik, balıkçılık, kıyı yönetimi, izleme-değerlendirme, arıtma teknolojileri, bakteriyoloji ve halk sağlığı eğitim ve bilinçlendirme gibi danışma kurulları oluşturulmalı. Besin tuzlarının denize girmesini aniden durdurmamız mümkün değil. Atık su tesislerini üçüncül seviyeye geçirmemiz lazım. Marmara Denizi’nde en az 1 sene her türlü balıkçılığı sosyoekonomik destekler vererek yasaklamak düşünülebilir. Bu şekilde deniz analarıyla rekabet halinde olan balıkların çoğalması ve deniz analarının azalması sağlanır” dedi.