12 Haziran 2021 08:04

AB ülkeleri aşı sertifikasıyla günü kurtarma derdinde

Aşı sertifikasına dair detayları konuştuğumuz AP Milletvekili Özlem Alev Demirel, “AB ülkeleri sertifikayla günü kurtarmaya çalışıyor. Oysa gerçek çözüm sağlığın tekellerin elinde olmaması” dedi.

Fotoğraf: Jernej Furman/Flickr

Paylaş

Okan BAŞAL
İstanbul

Avrupa Birliği (AB) sınırları içinde seyahatlerde kullanılacak Dijital Kovid Sertifikası (CovPass) ya da yaygın kullanılan adlarıyla aşı pasaportu/aşı sertifikası, Avrupa Parlamentosu’nda (AP) bu hafta içi kabul edildi. AB Konseyi, üye ülkelerin düzenlemeyi onayladıklarını, sertifikanın 1 Temmuz’da resmen yürürlüğe gireceğini duyurdu. Almanya ise sertifikanın ülkesinde 14 Haziran'dan itibaren kullanılabileceği bildirildi.

Ücretsiz olacak sertifika hem basılı hem de dijital şekilde hazırlanacak. Aşı olsun ya da olmasın tüm AB vatandaşları sertifikaya sahip olacak. Ayrıca AB'de ikamet eden ancak AB vatandaşı olmayan kişiler ile diğer AB ülkelerine seyahat hakkı bulunan ziyaretçilere de sertifika verilebilecek.

Sertifikada kişilerin Kovid-19 aşısı olup olmadığı, olduysa nerede ve hangi aşıyı olduğu, Kovid-19 test sonucu gibi bilgiler yer alacak. Hastalığı geçirenlerin ise iyileştiğine ve antikor seviyesine dair belge de sertifikada bulunacak.

Sertifika sayesinde, seyahat edilecek ülkelerde onaylı Kovid-19 aşılarını olmuş ve son dozun üzerinden 2 hafta geçmiş kişilere yolculuklarında ek test veya karantina gibi kısıtlamaların uygulanmaması ön görülüyor. Ancak Birlik ülkeleri, gerekli durumlarda halk sağlığının korunması amacıyla ek tedbirler alabilecek.

Tüm AB ülkelerinin yanı sıra İzlanda, Lihtenştayn, Norveç ve İsviçre'de de geçerli olacak sertifikanın amacını ve detaylarını, akıllardaki soru işaretlerini ve Parlamentodaki onay sürecinde yaşanan tartışmaları, AP Milletvekili Özlem Alev Demirel ile konuştuk.

SERTİFİKA NE ZAMAN YÜRÜRLÜĞE GİRECEK?

AB Konseyi uygulama tarihi olarak 1 Temmuz’u işaret etmişken Almanya’nın sertifikanın ülkesinde 14 Haziran'dan itibaren kullanılabileceğini duyurması kafa karışıklığına neden oldu. Özlem Alev Demirel, Almanya’nın şu an sertifikanın kullanılabilmesi için şartları yerine getirdiğini açıkladığını ancak diğer AB ülkelerinin daha fazla zamana ihtiyaç duyabileceğini belirterek “Resmiyette 1 Temmuz’dan itibaren geçerli” dedi.

UYGULAMA NASIL OLACAK, ÜLKEDEN ÜLKEYE FARKLILIK GÖSTEREBİLECEK Mİ?

Özlem Alev Demirel, turizmden gelir sağlayan ülkelerin ve turizm şirketlerinin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla gündeme gelen sertifika uygulamasının “iyileşmiş, aşılanmış ya da test olmuş” şeklinde üçlü bir sistem içerdiğini aktardı, “Yalnızca aşı değil, diğer kriterler de sertifikada yer alıyor” diye ekledi.

Sertifikanın AB düzeyinde bir uygulama olarak kabul gördüğünü söyleyen Demirel, “Ancak her ülkenin sağlık kaynaklı kaygılardan ve nedenlerinden dolayı farklı uygulamalara gidebilme olanağı her zaman için açık” dedi.

Ülkelerin vaka sayılarına göre hazırlanan ve renklendirilen risk haritalarına değinen Demirel, “Örneğin Danimarka gibi koyu kırmızı bir ülkeden geliyorsanız, sertifikaya rağmen karantina uygulaması ya da gerekli başka kriterler hâlâ uygulamaya geçirilebilir. Ama mümkün olduğunca bundan kaçınma eğilimi de var AB içinde. Sertifika genel tabloyu çiziyor ancak farklı önlemler olabilir” bilgisini paylaştı.

Bölgesel olarak aşı olanlarda da testin zorunlu olacağını aktaran Demirel, “Testler için farklı ülkelerin farklı uygulamalara gidebilmesi söz konusu. PCR testi 72 saat, antijen testi ise 48 saat geçerli genellikle. Fakat bazı ülkeler hava yolu için sadece PCR testini geçerli sayıyor” dedi.

Demirel ayrıca bu sağlık verilerinin resmi kurumların sorumluluğunda olduğunu ve dijitalleştirilmiş sertifikada QR kodlarının tüm AB’de aynı sistem üzerinden okutulabileceğini söyledi.

HANGİ AŞILAR KABUL GÖRECEK?

Aşı sertifikasında kabul görecek aşıların AB düzeyinde kabul gören Kovid-19 aşıları (BioNTech-Pfizer, Moderna, AstraZeneca ve Johnson and Johnson aşıları) olacağı duyurulmuştu. Ancak Demirel bunun değiştiğini, seyahat edilecek ülkelerde onaylı Kovid-19 aşılarının kabul göreceğini söyledi: “Bazı birlik ülkeleri Rusya’nın Sputnik V aşısını da satın aldı ve anlaşma şu an ülkenin kabul gördüğü aşılar çerçevesinde. AB’nin kabul ettiği aşılar bütün ülkelerde geçerli ama bazı ülkelerde Rusya’nın aşısı kullanılıyorsa o da kabul görecek.”

Çinli Sinovac firmasının CoronaVac aşısını kullanan Türkiye, şimdiye kadar Macaristan, Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan ile seyahatlerde aşıların karşılıklı tanınmasına dair anlaşmalar imzaladı. “Bu anlaşmalar nedeniyle Çin aşısı da sertifikada kabul görecek mi?​” sorumuza Demirel, şu yanıtı verdi:

“Türkiye’den AB’ye geleceklerin sertifikadaki kriterleri yerine getirmesi gerekiyor. Mesela Fransa’ya gitmek istiyorsunuz. Fransa’da aşınız kabul görmüşse bu mümkün olabilir. Ancak Çin aşısı birçok Birlik ülkesinde kabul görmüyor. Kabul gördüyse evet gidebiliyorsunuz ama kabul görmediyse yanıt hayır. Fakat bu seyahatinizi illa ki engellemez. Test gibi diğer kriterler de söz konusu. Bu konuda ikili anlaşmalar belirleyici olacak.”

TESTLER ÜCRETSİZ OLACAK MI?

Sertifikanın Parlamentodaki onay sürecinin ana kavgalarından biri testlerin ücretsiz olması talebiydi. Demirel, bu talebin tam olarak karşılanmadığını ancak kazanımlar elde edildiğini aktardı:

“Parlamento, testlerin ücretsiz olması talebimizi kabul etmişti. Komisyon, parlamento ve birlik ülkeleri arasındaki üçlü görüşmelerde de bu, ana tartışma konularından birisiydi. Şöyle anlaştılar: PCR testi çok pahalı, antijen testi ona kısayla daha ucuz. Antijen testi belirli ülkelerde 48 saat için kabul görecek. Bu birinci hafifletme. İkincisi, birlik ülkeleri her tarafta ücretsiz PCR testi uygulamasını kabul etmediler ama bunun için çaba göstereceklerini söylediler. Testlerin mümkün olduğunca ucuz ve gerektiğinde parasız kullanılabilmesi için 100 milyon avro kadar bütçe ayrılacak. Almanya’da şu an antijen testleri ücretsiz, diğer birlik ülkelerinde de mümkün olduğu kadar ücretsiz hale getirilmesi sağlanacak. Talebimiz tam olarak kabul görmese bile bu talebi parlamentoya götürmeseydik, bunu dayatıp kabul gördürtmeseydik bunlar olmayacaktı.”

SERTİFİKANIN YARATTIĞI TEHLİKE VE TARTIŞMALAR NELER?

Sertifikanın AB ülkeleri arasında hareketliliği artıracak olması salgının yayılımı konusundaki endişeleri beraberinde getirdi. Demirel, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) “Aşı pasaportu deyip olayı kolaylaştırmayın, pandemi tekrar yükselebilir” yönündeki uyarılarını hatırlatarak “Aşı olduğunuzda hastalığa yakalanmayacaksınız, kimseye bulaştırmayacaksınız diye kesin bilgiler yok elimizde. Bu konuda değişen bir şey yok, uyarılar hâlâ geçerli ama uygulama hayata geçti” dedi.

Aşı sertifikasının ana sebeplerinden birinin AB içinde turizmden gelir sağlayan ülkelerin ve turizm şirketlerinin ihtiyaçlarını karşılayabilmek olduğunu ifade eden Demirel, “Ama işçilerin, emekçilerin, gün boyunca çalışan insanların da tatile, dinlenmeye ihtiyacı var. Üretkenlik son derece yüksek düzeyde devam etmekte. Büyük ekonomik güçler bu üretkenliği katbekat artırmak derdinde. AB ülkeleri böyle bir sertifikayla günü kurtarmaya çalışıyor. Oysa ki gerçek çözümler çok başka yerde. Her şeyden önce sağlığın özel sektörün, tekellerin elinde olmaması, onların kâr makinesi olamaması gerekiyor. Önümüzdeki dönemlerde bu tartışmaları daha fazla yaşayacağımızı, sosyal hareketleri daha fazla göreceğimizi sanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.

AŞIDA PATENTİN KALDIRILMASI UFUKTA MI?

Avrupa Parlamentosunda bu süreçte aşı sertifikasının yanı sıra aşıda patentin kaldırılması talebi de gündemdeki konulardan biriydi. Bu konuda gelinen aşamaya ve talebin gerçekleşmesinin ufukta olup olmadığına yönelik sorumuza Özlem Alev Demirel, şu yanıtı verdi:

“Avrupa Parlamentosu’nda Sol Grup olarak uzun dönemdir aşıda patentin kaldırılması konusunda kampanya içindeyiz. Gelinen aşamada Parlamento çoğunluğu talebimizi kabul etti ve bu talep onaylandı. Bu, politik olarak baskının yükseldiğinin, bu talebin geniş kesimler tarafından daha fazla kabul gördüğünün bir göstergesi. Ancak AP, Dünya Ticaret Örgütü ile masaya oturup imza atamıyor, ülkelerin vereceği cevap önemli. Biden hükümeti de bu talebi onaylayabileceğini söyledi ancak Almanya hâlâ reddediyor. Bunun sebebi de BionTech-Pfizer aşısının yeni teknolojisi, mRNA teknolojisi. Almanya bu modern teknolojiye en ileri boyutta sahip olan ülke olduğu için bunu korumaya çalışıyor, bu bilgileri elinde tutmak istiyor. Çünkü bu, sağlık alanındaki dünya pazarlar kavgasında Almanya şirketleri için önemli bir koz ve gelir kaynağı. Fakat Almanya içinde de daha fazla insan bu talebin çok önemli bir talep olduğunun altını çizmekte. Çünkü eğer bu talep hayata geçmezse tüm dünya halklarının aşılanmasına varabilmemiz on yıllarca sürecek. Bu nedenle baskıyı yükseltmeye devam etmek gerekiyor.”

ÖNCEKİ HABER

Sağlık Bakanı Koca yerli aşı için "gönüllülük" çağrısı yaptı

SONRAKİ HABER

Çocuk işçiliğinin son bulması için meclis araştırması talebi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa