13 Haziran 2021 01:11

Fadime Göktepe: İki elim Mehmet Ağar’ın yakasındadır

“Ben söylüyorum, isterse beni hapse atsınlar, Mehmet Ağar benim oğlumun katilidir, ölene kadar iki elim yakasındadır.”

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

“… her şey sorulduydu, herkes şunu sustu:

sonra o ellerle nasıl

okşadın kızını

nasıl şiir yazdın?​”*

Yer Balıkesir-Bursa kara yolu, Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkii… Tarih 3 Kasım 1996… Saatler 19.25’i gösterirken 06 AC 600 plakalı siyah bir otomobil ile 20 RC 721 plakalı kamyon bir benzin istasyonunun önünde çarpıştı. Bu kaza, devlet-siyaset-mafya ilişkilerini açığa çıkardı, ayranıyla ünlü bu ilçenin adını tarihe kazıdı. Kazada kaybolan çanta ise yıllar sonra Ergenekon sanıkları Veli Küçük ve Sami Hoştan’dan çıktı, ancak içindekiler hâlâ kayıp.

Aracın içindeki isimler hayli tanıdıktı: Mehmet Özbay sahte kimlikli Ülkücü Abdullah Çatlı, sevgilisi Melahat Özbay sahte kimlikli Manken Gonca Us, Aşiret Lideri ve DYP Milletvekili Sedat Bucak, İstanbul Emniyet Müdürü Eski Yardımcısı Hüseyin Kocadağ… Kazada Bucak’ın dışındaki isimler öldü.

Çatlı, her yerde aranmasına karşın elini kolunu sallayarak Türkiye’de dolaşıyordu, onu koruyan güç ise tanıdıktı: Dönemin Emniyet Genel Müdürü ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar. Zira Çatlı’nın üzerinden çıkan sahte kimlikle düzenlenmiş silah taşıma belgesinin altında Ağar’ın adı ve imzası vardı. Nitekim Mehmet Ağar, Susurluk davasında ‘çete yöneticiliği’nden mahkum olacaktı. Ağar’ın adı faili meçhul cinayetleri dosyalarında da çok karşılaştığımız isim olacaktı.

25 yıl sonra bugün, Suç Örgütü Lideri Sedat Peker’in ifşaatı ve itiraflarıyla, Susurluk’ta ortaya saçılan ve tam manasıyla hesaplaşılmayan devlet-siyaset-mafya ilişkisinin derinleşerek ve genişleyerek sürdüğünü öğreniyoruz hep birlikte.

Peker’in internet üzerinden yayımladığı videolarda mafya ile siyasetçilerin kol kola yürüdüğünü gösteren onlarca suç itirafı var: Üzerine çökülen mallar, gazeteci cinayetleri, faili meçhuller, uyuşturucu ticareti ve dahası…

Aslında yıllar önce Mehmet Ağar’ın “Bin operasyon yaptık” beyanı da Uğur Mumcu’nun eşine söylediği “Tuğlayı çekersek duvar yıkılır” sözü de birer itiraftı...

Ve Susurluk’tan önce de anneler çocuklarının katillerini haykırıyordu… Evrensel Gazetesi Muhabiri Metin Göktepe’nin annesi Fadime Göktepe ilk günden itibaren haykırdı: “Oğlumun katili Mehmet Ağar’dır!” Ve hep sordu: “Acaba adalet var mı?​”

MEHMET AĞAR’I UNUTMAM HİÇ

“Mehmet Ağar benim oğlumun katilidir… Mehmet Ağar, Tansu Çiller… Mehmet Ağar’ın üstüne taşlar yıkılsın. Mehmet Ağar’ı ben unutmam hiç...”

Fadime Göktepe bu sözleri 2012 yılında Mehmet Ağar’ın konakladığı Aydın Yenipazar Cezaevi önünde söyledi… Konakladığı diyorum çünkü zaten Ağar da cezaevinde olmasını “vatani görev” olarak nitelendirmişti.

İşte Cumartesi Anneleri o cezaevi önüne gitti, Fadime Ana da oradaydı. Bugünlerde Sedat Peker’in ifşaatında adı en çok geçen Mehmet Ağar’a “İki elim yakandadır” diye sesleniyordu.

Ağar, 5 yıllık cezasının sadece 369 gününü yattı o cezaevinde. 50 kişilik cezaevinde 7 kişiyle beraber, neredeyse bir ev, bir otel konforunda yaşamıştı zaten. Sadece 1 yıl sonra çıkıp kaldığı yerden hayatına devam etti.

Siz bu satırları okurken Sedat Peker belki yeni ifşalarda bulundu, belki bulunmadı. ‘Yoklama’ yaparken ilk sıraya Mehmet Ağar’ı yazdı belki, belki yazmadı. Ama Fadime Ana hep ilk sıraya yazdı Ağar’ı, arkasına Tansu Çiller ve diğerlerini de ekleyerek…

Pandemi nedeniyle uzundur görmemiştim Fadime Ana’yı. Peker’in ifşaatları başlayınca aklıma düştü, izliyor muydu acaba? Meryem Göktepe ile konuştum, gittim yanlarına. Çay içtik, sohbet ettik, geçmişe dair bazı anılar parça parça Fadime Ana’nın hafızasında… Ama hiçbir ayrıntısını unutmadıkları da var.

O METİN’İMİN KATİLİDİR!

1996’ydı. Başbakan Tansu Çiller, İstanbul Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, Adalet Bakanı Mehmet Ağar’dı. Beyaz Toros’lar ölüm saçıyordu, hapishaneler doluydu. Metin tam bu karanlık günlerde gazetecilik yapıyordu.

8 Ocak 1996’da Ümraniye Cezaevinde katledilen dört tutukludan Rıza Boybaş ve Orhan Özen’in cenaze töreni vardı. Polis barikat kurmuştu, izin vermiyordu. “Mutlaka ben izlemeliyim” diye çıkmıştı gazeteden… Sarı basın kartı yoktu Metin’in. Polis barikatından geçirmediler, ısrar edince gözaltına alındı, Eyüp Kapalı Spor Salonuna götürüldü. Dövülerek öldürüldü.

Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, “Gözaltına alınmadı” dedi cinayetten sonra. Tutmayınca dönemin İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan girdi devreye, önce Metin’in gözaltında alınanlar listesinde olmadığını söyledi, sonra “Alındı ama bırakıldı, duvardan düşmüş” deyiverdi. Ardından Eyüp Cumhuriyet Savcısı Erol Canözkan, “Gözaltına alındı fakat çay bahçesinde otururken fenalaşarak sandalyeden düştü” dedi utanmadan. Koca koca adamlar dizildi sırayla bu yalanın arkasına.

Polis apaçık gazeteci öldürmüştü ama dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel “Cinayeti polis işlemiştir” tabirini ‘Beğenmiyordu’.

Sonrası bilindik Türkiye hikayesi… Kaçırılmaya çalışılan failler, il il sürülen dava…

Hiç vazgeçmedi Fadime Ana. Gittiği her yerde sıraladı oğlunun katillerini… Listenin başına hep Mehmet Ağar’ı koydu.

Dava sonunda 5 polis ‘Kkastı aşan fiil neticesinde ölüme neden olmak’tan 7 yıl 6 ay hapse mahkum edildi, yalnızca 1 yıl 8 ayını yattılar. Sonucunda affedilmiş olsalar bile ilk kez gözaltında öldürülmüş bir gazetecinin katilleri yargılandı, ceza aldı.

Bugünlerde kulakları az işitiyor Fadime Ana’nın, o nedenle Sedat Peker’in ifşalarının tamamını bilmiyor. Kızı Meryem Göktepe ile birlikte konuşuyoruz. Çete kelimesi geçince sohbette hemen Mehmet Ağar adı ile birleştirerek “Doğru, Mehmet Ağar çetedir” deyiveriyor. Ve ekliyor: “Mehmet Ağar Metin’in katilidir. Onun her yerde eli vardı. Uğur Mumcu’da da eli vardı. Hasan Ocak’ta da… Gazi’de de…”

1993’te Uğur Mumcu öldürüldüğünde Eemniyet müdürüydü Ağar. Hasan Ocak 1995’te kaybedildiğinde de, Gazi Katliamı sırasında da. Ve daha nicelerinde… Zaten kendisi de 1997’de, Meclis Susurluk Komisyonuna ‘Devlet için binden fazla operasyon yaptıklarını’ anlatmıştı.

KATİL DİYE YAKASINA YAPIŞTIM…

Taksim’de bir eylem sırasında Mehmet Ağar’ı görmesini de hiç unutmuyor Fadime Ana. Gazeteci Musa Ağacık’ın da tanık olduğu olayı anlatıyor: “Yakasına yapıştım, ‘Senin çocukların var mı’ dedim. Suratına tükürdüm. Musa da benim arkamda. Gelip aldılar sonra.”

Biz konuşurken Meryem Göktepe’nin eşi Suat Türkmen, Musa Ağacık’ı arıyor. Bir de ondan dinliyoruz: “Fadime Ana, Galatasaray Lisesi’nin o giriş kapısının önünde o zaman Adalet Bakanı olan Mehmet Ağar’ın yakasına yapışıp ‘Katil, katil’ dedi, yüzüne tükürdü. Beti benzi soldu Fadime Ana suratına tükürünce. Orada gerçek bir korkuyu yaşadı. Korumaları Ağar’ı hızla uzaklaştırdı.”

Bugünlerde hakkında iki ayrı soruşturma başlatılan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından ölümle tehdit edilen Ahmet Şık, Metin Göktepe’nin yakın arkadaşıydı. Biz yan yana geldiğimizde ne soruşturma açılmıştı Ahmet’e ne de Bahçeli hedef göstermişti. Fadime Ana yine onun adını andı “Ahmet de benim için Metin’dir” diyerek.   

ACABA ADALET VAR MI?

“Ne yapmıştı Metin, ne yapmıştı?​” Bu soru hiç düşmedi Fadime Ana’nın dilinden. Her yıl dönümünde, ödül töreninde… Hep sordu, bugün de soruyor: “Benim oğlum gazeteciydi, kötü bir çocuk değildi. Aldılar bir günde yok ettiler. Çocuğum sabah gitti, dönmedi eve bir daha. Benim oğlum onlara ne yapmıştı? Uğur Mumcu ne yapmıştı? Hasan Ocak ne yapmıştı? Onlar şimdi geziyorlar rahat rahat. Acaba adalet var mı? Ben söylüyorum, isterse beni hapse atsınlar, Mehmet Ağar benim oğlumun katilidir, ölene kadar iki elim yakasındadır.”

*Gülten Akın, ‘Oğlunu Soran Kadının Şiiri’

 

ÖNCEKİ HABER

Kolombiya'da maden ocağındaki patlamada 9 işçi yaşamını yitirdi

SONRAKİ HABER

Sürücüsüyle birlikte yanan aracın yanına "Bombaları ben patlattım" yazılı not bulundu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa