14 Haziran 2021 00:33

Meslek liseliler arasında Peker muhabbeti: Bunlar milyarlarla oynuyor!

Ekin Yoldaş Kalı, Ankara OSTİM'de 3 meslek lisesi öğrencisi ile sohbetini ve izlenimlerini aktardı.

OSTİM | Fotoğraf: Sinancem Alikoç/Evrensel

Paylaş

Ekin Yoldaş KALI
Ankara

Öğlen saatlerinde OSTİM’de 3 gençle aynı yerde yemek yerken denk geliyoruz. Birbirlerine Peker videolarından replikler söyleyip gülüşüyorlar. Yemek bittikten sonra çay içmeye çıkıyoruz beraber. Üçü de meslek lisesi öğrencisi, aynı zamanda da stajyer olarak atölyelerde çalışıyorlar. Biri 17 diğer ikisi 18 yaşında. 17 olana o küçüğümüz diyor çayın gelmesini ondan bekliyorlar. 18 yaşında olanlar aynı atölyede çalışıyorlar. Biri elektrik diğeri metal bölümünde. Peker hakkında ne düşündüklerini sorunca sohbet başlıyor. İlk sözü metal bölümünde olan genç alıp “Boş. Ama adam namus meselesinde haklı. Neler dediler adama. Başkasına demiş olsalardı iş daha kötü olurdu. Kızlarımı ağlattınız ben de sizi ağlatacağım diyor. Haklı”  diyor. Diğerleri başlarını sallayarak destekliyor. Elektrikçi olan “Devlete sırtını yaslamış bir kere. Sonuçta devletin her şeyden haberi var bu işlerden yok mu? Tırlarla silah gönderilmiş Suriye’ye. Devletin her şeyde eli var. Bilerek susuyorlar, çarpıtıyorlar. Kendi suçları açığa çıksın istemiyorlar” diyor. Yaşı küçük olan sessiz kalıyor. Geleceklerine dair sohbet etmeye başlıyoruz. Metal bölümünde olan Ankara’ya okumak için gelmiş, bekar evinde kalıyor. Meslek lisesinde mobilya bölümüne puanı yetmiş. Sonra babası arayıp sayıp sövmüş, babanın işini yapacaksın diye. Babası da tornacı. Öyle olunca metale geçmiş. Üniversite okumak istiyor. İsteği polis özel harekat ya da polis olmak. Polisliğe ilgisi olduğunu, akrabalarından da özendiğini ve devlet işi olduğu için aç kalmayacağını, sırtını devlete yaslarsa daha rahat olacağını söylüyor. Diğer 18 olanda destekliyor ve ekliyor “Ben de üniversiteye giremez boşta kalırsam bekçi olmaya çalışacağım. Mis gibi iş” diyor. Nedenini sorduğumda 17 yaşında olan “Abi zaten biz sürekli geziyoruz. Bunlar da bir şey yapmadan geziyor. Devlete kapağı atan rahat ediyor. Bari biz de gezerken para kazanalım” diyor, gülüşüyorlar.

‘İKİ HAFTADIR SIRA ÜRETİYORUZ BİRAZ DA DERS İŞLEYELİM’

Okulun nasıl gittiğini soruyorum. Metal bölümünde olan “Ziya Bey’in keyfine göre okula gidip geliyoruz. Bize bir şey soran yok. Şimdi hafta iki gün geliyoruz. Okulda da bir şey yapmıyoruz” diyor. Elektrik bölümünde olan alıyor sözü “Pandemi boyunca sıra ürettik. Eğitim yerine onu yaptırdılar. Bir sürü sıra geliyor eski, paslanmış. Onları keserek parçalara ayırıyoruz. İşe yarayan parçaları yeni sıraları üretirken kullanıyoruz. Bir de o kadar sırayı indirip kaldırması var”  diyor. 17 yaşında olan söze girip ‘Hocam iki haftadır sıra üretiyoruz biraz da ders işleyelim dediğimizde, siz geriye bakmayın ileriye bakın ileride yapacağınız iş bu daha ne istiyorsunuz işte, diyorlar. Tek kuruş para verdikleri yok herkes döner sermayeyi büyütmenin derdinde. Bizi de notla korkutup çalıştırıyorlar. En azından gidip aynı işi iki gün dışarıda yapsam cebime 100-150 lira para girer” diyor. Metal bölümünde okuyan biraz öfkeyle “Siz doğru dürüst iş yapmadınız. Tamam indir kaldır ama kaynağından taşlamasına ben yaptım. Çıkan parçalar hep ayakkabılarımızı parçaladı. Para vermiyorlar, kıyafet almıyorlar bir de üstümüzdekinden oluyoruz” diye çıkışıyor. Diğerleri kabul etmiyor az iş yaptıklarını. O arada başka bir işçi sohbete dahil olup “Kardeş ayağındaki orijinal mi kaça aldın?​”  diyor gençlerden birine. O da “Yok abi orijinali 500-600 lira ben bunu 100 liraya aldım. Birebir çakmaları bile çok pahalı. Bunu arayıp zor buldum” diye cevaplıyor.

Çalıştıkları atölyeleri anlatmaya başlıyorlar. 17 yaşında olan “Onlar ağır işlerde çalışıyor. Benim staj yerim rahat. Ben çay getirip götürüyorum. Atölyedekiler bana takılıp usta, müdür diyorlar. Ama bazı zamanlarda oradakilerden zayıf olmama rağmen aynı işleri yapmam için beni zorluyorlar. İki gün belimi doğrultamıyorum yük taşımaktan” diyor. Elektrikçi olan hemen söze girip “Bizim orası çok kötü. Sabah 6.30’da servise binip 7.30’da işe başlıyoruz. Akşam 9’a kadar çalışıyoruz. Bir kere gece üçe kadar çalıştığımı biliyorum. Bak işte geçen parmağımı kestim (yaralı parmağını gösteriyor) bana sakın ha kimseye burada olduğunu söyleme dediler. Gittik doktora sabahın köründe nasıl kestin bunu dedi ben de evde oldu dedim inanmadı tabi” sözleriyle kendi koşullarını anlatıyor. Metalci olan dahil olup “Ben de geçen çalışırken kaza oldu. Yaptığım iş çok pis. Jet taşıyla temizleme yapıyorum. Çıkan toz beni bitiriyor. Artık kalbim sıkışıyor toz yutmaktan. Geçen yine çalışırken biraz başım döndü. Jet taşı makineden koptuğu gibi üzerime geldi. Hırkayı kazağı parçaladı bir tek atlet kaldı içimde. Bir santim daha gitse burada olmazdım. Aletin ucunda jet taşı değil kesici olsaydı beni mahvederdi. O kadar saat çalışınca insanda kafa kalmıyor yorgunluktan. Kıyafet isteyince, korumalık isteyince para yok diyorlar milyonluk arabalara binen patronlar” diyerek başına gelenleri anlattıktan sonra elinde ve kolundaki yanıkları, yara izlerini gösteriyor, yani herkesin derdi başka bizim hayatımız da bu diye ekliyor. Diğerleri de hemen kendi izlerini gösterip hikayelerini anlatıyorlar. Hükümetten, zamlardan, pandemiden konu açılıyor. Aynı atölyede çalışan gençler tam kapanmada tamamen çalıştıklarını, iki ay boyunca işe gittiklerini bir ay 1500 bir ay da zorlayarak 2000 lira aldıklarını söylüyorlar. “Normalde 600 lira alıyorduk. Bu da yine iyi ama çalıştığımıza değmez. 9-10 saat çalışıp stajyeriz diye bu parayı alıyoruz. Tepedekiler bunları koruyor. Recep’in maaşı 88 bin lira. Daha da yetmiyor diyor. Sarayda yaşıyorlar. Tek muslukları yüz binlerce lira. Benim babam borç ödeyebilmek için yurt dışında çalışıyor. Hakkım hepsine haram zıkkım olsun” diyor öfkeyle metalci olan. Diğerleri de hızla patronların sırtlarından kazandıklarıyla araba üstüne araba, ev üstüne ev aldıklarını ama konu kendilerine gelince pandemiyi bahane gösterdiklerini ekliyorlar. Gelen zamlara ve vergi borçlarının silinmesine değiniyorlar. Elektriğe, suya, yağa gelen zamları sıralıyorlar peş peşe. 17 yaşında olan “Tepedeysen çalacaksın başka türlü orada kalamazsın. Ben olsam ben de çalarım’ deyince tepki gösteriyor arkadaşları, “Sen şurada garibanın cebinden 50 lira çalarsın en fazla. Bunlar milyarlarla oynuyor” diyor metalci olan. Aralarında çalışma koşulları en ağır olan metal bölümünde olan, diğerleri de kabul ediyor. Sohbette de grup içinde de en çok onun sözü geçiyor. Arkadaşlarına söz vermişler, yine bir çay içmek için aceleyle sözleşip ayrılıyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Meslek lisesi öğrencisi: Sınava 3 hafta var ama siparişin yetişmesine 3 gün var

SONRAKİ HABER

YKS'ye hazırlanan genç: Kendimi her şeye yetişmeye çalışan biri olarak buldum

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa