14 Haziran 2021 06:23
Son Güncellenme Tarihi: 14 Haziran 2021 14:35

Soma davası | "Fıtrat diyeni de tekme atanı da vereceğiniz kararı da unutmayacağız!"

301 maden işçisinin yaşamını yitirdiği Soma Katliamı'na ilişkin yeniden başlayan yargılamada üçüncü duruşma bugün görüldü. Mahkeme heyeti davayı 16 Haziran Çarşamba gününe erteledi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Türkiye'nin en büyük işçi katliamı olan, 301 maden işçisinin yaşamını yitirdiği Soma Katliamı davasında yeniden başlayan yargılama sürecine bugün görülen üçüncü duruşmayla devam edildi. Madenci aileleri ve avukatları, mahkeme heyetinin tutumuna ve patron Can Gürkan'ın savunmasında sarf ettiği sözlere tepki gösterdi. Mahkeme heyeti duruşmayı 16 Haziran Çarşamba gününe erteledi.

Duruşmaya sanık Can Gürkan ve avukatları SEGBİS ile katılırken Av. Selçuk Kozağaçlı'nın Silivri Cezaevinden katılma talebi reddedildi. Madenci ailelerinin avukatları, "Sanıksız yargılama yapıyorsunuz. Avukatın savunmaya katılmasını da engelliyorsunuz” diyerek karara karşı çıktı.

Duruşma sırasında ailelerin avukatları "Arkadaşlarımız sunum yapıyor, monitöre bile bakmıyorsunuz, sunduğumuz delillere bakmıyorsunuz… Kürsüyü işgal ettiğiniz gibi bir de devletten para alıyorsunuz" diyerek mahkeme heyetinin ilgisizliğine tepki gösterdi

Aileler de "Bu katliama sebep olan sarı sendika, sermaye ve siyasi iktidar. Bize ‘Bu katliam madencilerin fıtratında var’ diyenleri de tekme atanları da unutmayacağız, sizin vereceğiniz kararı da unutmayacağız” dediler.

Ailelerin konuşmasından sonra savcı, “Bir diyeceğimiz yoktur, birinci celsede esas hakkında sunduğumuz mütalaanın kabulü talep olunur” dedi.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, daha önce “olası kastla insan öldürme” suçundan ceza alan sanıklar hakkında Ocak 2021’de "bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma” suçundan ceza verilmesini istemişti. Bunun üzerine 4 sanığın yargılaması yeniden başlamıştı.

Gelinen süreçte aile avukatların bulunduğu "reddi hakim" talebi üst mahkemece reddedilmiş, ayrıca davaya bakan Mahkeme Başkanı ve mahkeme heyetinden bir üye değişmişti.

SANIK VE AVUKATLARI SEGBİS İLE KATILDI

Akhisar Bülent Ciğeroğlu duruşma salonunda görülen duruşmaya sanık Can Gürkan ve avukatları bulundukları kentlerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken diğer sanıklar duruşmada yer almadı. Madenci aileleri ve avukatları ise duruşmada hazır bulundu.

YENİ ATANAN MAHKEME BAŞKANI "YAZIŞMALAR YETİŞMEDİĞİ GEREKÇESİYLE DURUŞMAYA KATILMADI

Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) tarafından yayımlanan kararname ile Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Salih Pehlivanoğlu, Denizli Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na atanmış yerine ise Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Serkan Erdoğan görevlendirilmişti. Ancak duruşma gerekli yazışmaların yetişmediği gerekçesi ile Sahil Pehlivanoğlu başkanlığında görülmeye başlandı.

AV. SELÇUK KOZAĞAÇLI'NIN KATILMA TALEBİ REDDEDİLDİ

Duruşmada ilk olarak ÇHD Genel Başkanı ve dava avukatlarından Selçuk Kozağaçlı'nın Silivri 9 No'lu Cezaevinden dosyaya yolladığı SEGBİS ile duruşmaya katılma talebi okundu. Katılan vekili olarak Av. Selçuk Kozağaçlı'nın dinlenme talebi heyet kararıyla reddedildi.

“KOZAĞAÇLI'NIN TALEBİNİN REDDİ HUKUKA AYKIRIDIR”

Konuya ilişkin söz alan Avukat Nergiz Tuba Aslan, “Selçuk Kozağaçlı'nın talebinin reddi hukuka aykırıdır. Kozağaçlı en başından beri bu dosyaya emek vermiştir. Kozağaçlı'ya tutuklu olduğu dosyanın soruşturmasında 'Neden Soma davasında avukatlık yaptın' sorusu sorulmuştur. Kozağaçlı, Soma Katliamı gibi toplumsal davalardan kaynaklı olarak tutuklu bulunmaktadır. Selçuk Kozağaçlı'nın talebini tekrar ediyoruz” dedi.

“SAVUNMA HAKKININ KİŞİNİN ELİNDEN ALINMASI HUKUKA AYKIRIDIR”

Avukat Can Atalay da “Selçuk Kozağaçlı'nın savunma talebini reddetme gerekçeniz olarak Adalet Bakanlığı genelgesini gösterdiniz. Adalet Bakanlığı genelgesi sizi bağlamaz, savcılığı bağlar. Kozağaçlı bu dosyanın en başından beri, delil toplanmasından dosyanın esasına kadar her aşamasında bulunmuştur. Yapacağı savunma çok krtitik. Hakkında hiçbir kesinleşmiş hüküm olmayan birinin savunmasının alınmaması hukuka aykırıdır” diye konuştu.

“MÜVEKKİLLERİ AVUKATLARIYLA GÖRÜŞMEK İÇİN SİLİVRİ’YE Mİ GİTMELİ?​”

Diğer müşteki avukatları da Kozağaçlı'nın katılma talebinin CMK zorlanarak, kıyas yapılarak reddedildiğini söyleyip talebin kabul edilmesini talep etti. Katılan vekillerinin talebi üzerine Avukat Selçuk Kozağaçlı'nın talebinin değerlendirilmesi için duruşmaya ara verildi.

Ara verilirken madenci aileleri, “Elbistan’ın katillerini temize çıkardığınız gibi Soma'nın katillerini de çıkaracaksınız. Katillerin avukatı katılıyorsa Kozağaçlı da katılmalı” diyerek Mahkeme Başkanı'na tepki gösterdi.

Ara sonrası kararı açıklayan mahkeme başkanı talebi reddetti.

Karar tepki gösteren katılan vekilleri “Selçuk Kozağaçlı'nın müvekkillerinin avukatıyla görüşmesi için Silivri'ye mi gitmesi gerekiyor” diye sordu.

“SANIKSIZ YARGILAMA YAPIYORSUNUZ, AVUKATIN SAVUNMAYA KATILMASINI ENGELLİYORSUNUZ”

Aradan sonra söz alan Avukat Nergiz Tuba Aslan, “Yargıtay bozmasının ilk celsesinden itibaren söyledik, ceza yargılaması yüz yüze yapılmalıdır, SEGBİS istisnadır dedik. Biraz önce aynı cümleyi kurdunuz. Kozağaçlı'nın kendi iradesiyle gelemeyip duruşmaya katılmak isteme talebinde bulunmasını işinize geldiği gibi yorumluyorsunuz. Bunu kabul edebilmemiz mümkün değil” dedi.

Mahkemen Başkanı'nın CMK'nın yüz yüzelik ilkesine vurgu yapması üzerine Aslan, “Ceza yargılaması yüz yüze olur dediniz. Can Gürkan'ın burada olması gerekiyordu. Biz bunu söylediğimizde talebimizi reddettiniz. Can Gürkan'ın yargılamanın ortasında 'İşim var' diyerek çıkacak özgüveni var. Bu özgüveni siz veriyorsunuz. Sanıksız yargılama yapıyorsunuz. Avukatın savunmaya katılmasını da engelliyorsunuz” diye konuştu.

“TEZGAH ÇOK BÜYÜK”

Avukat Can Atalay da “Binlerce sayfalık dosyayı artık yeni bir yargıç görmesin. Tezgâh çok büyük. Can Gürkan’ın kurucu olduğu Abdurrahman Gök’ün ortak olduğu bu tezgah büyük. Bu sizi aşar. Siz üç buçuk yıldır öyle ya da böyle bu dosyayla ilgilenmek zorunda kaldınız, kararı siz verin. Üç buçuk yıldır bir kez olsun kararı siz verin” dedi.

Atalay, Mahkeme Başkanı'nın geçen duruşmada reddedildiğini hatırlatarak, "Dosyada itimadınız kalmadı. Siz bu sanıklarla ilgili 'Madencilik yapamaz' diye karar verdiniz ve karar kalktı. Sermayenin yaptığı bir iş bu. 301 madencinin ölümünün yargılanmasındansa madencilik faaliyetinin aksamaması daha kritik görüldü" diye konuştu.

“TÜM SANIKLAR OLASI KASITLA YARGILANSIN”

Maskelerden, havalandırma sistemlerine ve eğitime kadar eksikliklere değinen Atalay, "Risk yönetim, ocak denetimi, hiçbir denetimin usule uygun olmadığı anlaşılmıyor” dedi.

Dava dosyasına ilk günden beri siyasi bir müdahale yapıldığını söyleyen Atalay, tüm sanıkların 301 madenciyi olası kasıtla öldürmekten cezalandırması taleplerini yineledi.

DOSYALARA ÖZEL HEYET ATAMALARI

Ardından söz alan Avukat Nergiz Tuba Aslan da dosyada dönen tezgahların, oyunların hepsinin farkında olduklarını dile getirdi. Heyeti de bunlardan ayrı tutmadıklarının altını çizen Aslan, “Sizin tarafsız ve bağımsız olmadığınızı düşündüğümüzü açık açık söyledik” dedi.

“Birçok toplumsal davada özel atama olduğunu görüyoruz” diyen Aslan şöyle devam etti:

“Geçen celse ayrıntılı gerekçelerimizi sunduk ve sizi reddettik. Özellikle son dönem yargı pratiklerine yeni trend özel atamalar. Sadece bu dosyada değil, yargılamada 61 duruşma yapılmıştı, o celse bir şey oldu, savcı 'Esas halkında mütalaa hazır' dedikten sonra verilen molada gözümüzün içine baka baka 'Vazgeçtim' dedi. Siz bundan ayrı değilsiniz. Siz bu dosyaya neden geldiğinizi biliyorsunuzdur. Biz dönen dolapları tek tek öğreneceğiz. Elbet bir gün kapılı kapılar bir şekilde açılır, bu da açılacak. Biz öğrenemezsek mücadelemiz gösterecek ve mücadelemiz sürecek.”

Heyetin hukuka uygun ve adli bir karar vereceğine güven olmadığını dile getiren Aslan, “Bugün 14 Haziran Uluslararası Adil Yargılanma Hakkı Günü. O da Soma Katliamı davasının karar duruşmasına denk geldi. Bu yıl Türkiye'ye ithaf edildi Adil Yargılanma Hakkı Günü. Tarihsel olarak böyle bir günde karar vereceğinizi bilin” ifadelerini kullandı.

Aslan, reddi hakim taleplerinin hâlâ devam ettiğini söyledi.

Davanın politik bir dava olduğunu vurgulayan Aslan, “Teorik olarak kanun önünde eşitlik vardır ama biz hep söylüyoruz ki kanunlar burjuva ideolojisine hizmet ediyor, devlet yetkililerine hizmet ediyor. Burada açıkça görüyoruz hepsini” dedi.

Avukat Derviş Emre Aydın ise katliam sonrası basın toplantısının videosu ekrana yansıtarak sanıkların işledikleri suçları açıkladı.

Avukatların beyanlarının ardından duruşmaya ara verildi.

AVUKATLARDAN MAHKEME HEYETİNİN İLGİSİZLİĞE TEPKİ

Verilen aradan sonra katılan vekillerinin esas hakkındaki beyanlarına devam edildi.

İlk olarak söz alan Avukat Melike Şahin, havalandırmanın ters çevrilmesi olayına dair bilirkişi raporu alınması talebinin hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedildiğini hatırlatarak, "Maddi gerçeği açığa çıkarma niyetinizin olmadığını düşünüyorum. Bundan dolayı da reddi hakim talebinde bulunmuştum. Acil durum eylem sorumlusu, kriz masası başı Haluk Evinç, katliam sonrasında yapılan yanlış uygulamaların hepsinden doğrudan sorumludur. Benim talebim bu kişiye ceza vermenizdir" dedi.

Mahkeme heyetinin ilgisiz kaldığını söyleyen avukatlar, “Kendi onurunuz için bir şey yapın. Arkadaşlarımız burada sunum yapıyor monitöre bile bakmıyorsunuz, sunduğumuz delillere bakmıyorsunuz. Sizinle ilgili hiçbir umudumuz yok. Ancak üyeler, gençler belki kendilerini biraz toparlarlar” dedi.

Aileler ise “Talimatla yönetiyorsunuz. Bu yargı yarın size de lazım olur” diyerek heyete tepki gösterdi.

“AİLELER Mİ YARGILANIYOR BURADA!”

Daha sonra söz alan Avukat Mürsel Ünder, davanın ideolojik bir dava olduğunu, bu davanın işçi sınıfı ile sermaye sınıfı arasında geçtiğini söyledi.

Bu anlamda savunmalarının ideolojik olarak yaptığını ve bunu açık açık söylemekten çekinmediğini ifade eden Ünder, boş sanık sandalyelerini işaret ederek, “Siz sanıklar Haluk'un, Adem'in, Can'ın burada yargılandığını söyleyebilir misiniz? Kimse yok burada. Kimi yargılıyoruz biz burada? Biz sanık müdafii miyiz? Aileler mi yargılanıyor burada? Biz mi yargılanıyoruz? Can Gürkan bize göre sermayeyi temsil ediyor. Burada en çok korunan kişi Can'dır. Bu da sınıfsal konumundandır. Biz biliyoruz Can'a, Adem'e bilinçli taksir vereceksiniz. Burada meslektaşlarımız olası kast için çok açık deliller sundular. Bunlara bakmadınız bile” dedi.

“Biz hukukun herkesin üstünde muktedir bir kuvvet olmadığını biliyoruz. Biz yargının mağdurun yanında olmasını talep ediyoruz. Ama burada sadece kirli ilişkiler dönüyor. Savcı ayarlanıyor, hakim ayarlanıyor bu duruşmada” diyen Ünder, ideolojik bir yargılamanın yapıldığının altını çizdi.

“TÜM OLANLAR GİBİ BU DURUŞMA DA İDEOLOJİK”

Avukat Tamer Doğan da “Ermenek’ten Çorlu’ya, Aladağ’a kadar birçok yerde olan avukatlarız, olmaya da devam edeceğiz. Biz yargının iki yüzlülüğüne hep tanığız. Çorlu'da mağdur ailesi tweet attı diye soruşturma başlatılırken, AYM'den hâlâ bir sonuç çıkmadığını görüyoruz. Hatay'da Ahmet Atakan'ın dosyasında da aynı şeylere şahit oluyoruz. 3. Havalimanı işçileri dosyasında tanıklardan birisi otobüse sığmayan işçilerin bagajda gittiğini ve bu yüzden canlarından olduklarını beyan etti. Sanık müdafii biz cinayet deyince bu ideolojik diyor. Biz diyoruz ki tüm bunlar olduğu gibi bu duruşma da ideolojik” dedi.

İşçilerin her dönem baskı altında çalıştırıldığını ifade eden Doğan, “İşçiye canlı olarak bakılmamıştır, işçiye bir ham medde gibi bakılmıştır. İşçiye bir kalem olarak bakılıyor. Bunu da en iyi bilen şu an SEGBİS'te katılan Can Gürkan'dır” diye konuştu.

“LAFLARIM SİZİN ÜSTÜNÜZDEKİLERE”

Avukat Seçil Ege Değerli konuşmasında, "Olasılık da ortada, olası kast da ortada. Burada anlattıklarımı siz heyete anlatmıyorum ben. Laflarım sizin üstünüzdekilere. Oralara laflarımızı gittiğini pekala biliyoruz" dedi.

Mahkeme heyetine yönelik bir talebinin olmadığını söyleyen Değerli, “Size bu katillere uygun bir ceza ile yargılanmaları gerektiğini söylüyorum ama bunu size söylemiyorum. Başka zamanda başka adil hakimlerin yargılamasında bunları değerlendirmesi için söylüyorum" sözlerini dile getirdi.

“BU PİSLİĞİ TEMİZLEYECEK OLAN HALKTIR”

Daha sonra söz alan Avukat Sercan Aran da “Bu kürsüyü işgal ettiğiniz gibi bir de devletten para alıyorsunuz. Sizlere değil sözümüz, artık sizden bir beklentimiz yok. Yargı sisteminden de beklentimiz yok. Elbet bir gün bu katliamın sorumlusu herkes, tarafsız, bağımsız bir yargı makamının önüne çıkacak ve orda hesap verecek. Bunun için elimizden gelen mücadeleyi vereceğiz. Ortada bir pislik var ve sadece burada değil, bu pisliği temizleyecek olan da halktır” diye konuştu.

Murat Kemal Gündü de “Davaya çok açık siyasal iktidarın müdahalesi var. Birçok eksik ve yetersizlik varken sadece üst düzey 4 yöneticinin yargılanmasını kabul etmiyoruz” dedi.

“VERECEĞİNİZ KARAR GELECEĞE DAİRDİR”

Avukat Özgür Karaduman da “Vereceğiniz karar ile bu insanların yüreği soğur mu sanıyorsunuz. Hayır, ama şunu biliyoruz eğer siz bilinçli taksirle değil de olası kasıtla cezalandırmaya gidecek olursanız eğer belki buradaki aileler için değil ama Türkiye’nin dört bir yanında güneşi görmeden çalışan insanlar ‘Benim başıma bir şey gelirse sorumlular adalet önünde hesap verir’ derler. Geçmişe, şu ana dair bir sonucu yoktur kararın, geleceğe dairdir. Biz burada sadece hayatını kaybedenler için değil. Bundan sonra yaşanacak katliamların olmaması için uğraşıyoruz. Yeni Alp Gürkanlar, Yeni Can Gürkanlar olmasın diye, insan hayatı bu kadar değersiz olmasın diye bu duruşma çok önemlidir” diye ekledi.

“AİLELERİ BİR KEZ DAHA ÖLDÜRMEYİN”

Aradan sonra duruşmaya katılan vekillerin ve ailelerin beyanları ile devam edildi.

Avukat Dilek Güzel, “Bizler göz göre göre gelen cinayet olduğunu biliyoruz. Tüm yargılama sürecinde bu kanıtlandı. Adil karar vermek hukuki sorumluluğunuz gereğidir. Bu aileleri bir kez daha öldürmeyin ve bizi de şaşırtın” dedi.

“KATLİAMA SARI SENDİKA, SERMAYE VE SİYASİ İKTİDAR SEBEP OLDU”

Avukatların beyanlarının ardından ailelere söz verildi.

Oğlu Uğur Çolak’ı katliamda kaybeden İsmail Çolak, “Bu katliam Türkiye’nin en büyük işçi katliamı. Buna sebep olan sarı sendika, sermaye ve siyasi iktidar. Bile bile bu insanların ölümüne sebep oldu. Davayı bu hale getiren diğer sebep ise sizsiniz, sizin heyetinizdir. Yargıtay sizin verdiğin kararı bozduğunda umutlanmıştık. Ama bu birilerine dokundu, çeşitli entrikalarla 3 heyet değişti ve karar değişti. Bu kişilerin yargılanması da formaliteden. Biz unutmayacağız. Bize ‘Bu katliam madencilerin fıtratında var’ diyenleri de tekme atanları da unutmayacağız, sizin vereceğiniz kararı da unutmayacağız” diye konuştu.

“SERMAYEYE PİYON OLUYORSUNUZ”

Katliamda oğlu Ergün Sidal’ı kaybeden Durmuş Sidal da “Hukukun arkasından dolanıyorsunuz. Sermayeye piyon oluyorsunuz. Ama devran dönecek siz de hesap vereceksiniz” diye tepki gösterdi.

“SİZ SADECE ORAYA BİBLO OLARAK OTURTULMUŞSUNUZ”

Eşi Ali Kavas’ı katliamda kaybeden Gülten Kavas da “Benim eşim katliamın olduğu günün ertesi günü eğitime gidecekti. Eşim 3 günlüktü o iş yerinde. Siz sadece oraya biblo olarak oturtulmuşsunuz. Can Gürkan gibi bavullarla para verip avukat mı tutmamız gerekiyor. Katliamdan bir hafta sonra o madenin avukatı evime geldi, ‘Davacı olmayın, ne istiyorsanız vereceğiz. 2 çocuklu dulsun, fakirsin’ dediler. Sen hakim olsaydın o sanıklar burada olurdu. Sen hakim değilsin” dedi.

“SUÇLULAR DA BAŞTAKİLER DE ANLAŞMA YAPTI”

Kader Yıldırım’ın annesi Elmas Kaya ise “Suçlular da baştakiler de anlaşma yaptı. Bir çocuk domates çaldığı zaman ceza veriliyor, katliam oldu ve 7 sene dava sürüyor. Üstünden para yiyen oldu, olanlar bize oldu” diyerek tepki gösterdi.

“Ciğerimiz yanıyor. Yıllardır konuştuk. Yeter” diyen aileler tepkilerini dile getirdi.

“ÇOCUĞUMA ERDOĞAN’A HAKARET GEREKÇESİYLE 2 YIL CEZA VERİLDİ”

Katliamda yaşamını yitiren Mustafa Kaya’nın eşi Naciye Kaya da “Adaletten bahsediliyor ya, adalet mümkün temeli, temel kalmadı artık, bizimkilerin üstüne çöktüğü gibi Türkiye’nin üstüne de düştü. Benim çocuğuma Erdoğan’a hakaret gerekçesiyle 2 yıl ceza verildi, para cezası verildi. Göz göre göre katliam geldi. Daha çok para kazanmak için 301'i yaktılar. Çoğu yanarak çıktı. Benim kızıma para cezası kesiliyorsa hakaret etti diye siz katillere ödül veriyorsunuz. Bu tarih sizi adaletsizliğinizle yazacak” dedi.

“ADALET NEREDE?​”

Oğlu İbrahim Duman’ı kaybeden Seher Duman ise “Benim çocuğum 27 yaşındaydı. Madene girdi, 1 yıl çalıştı. İşten gelip yemek bile yemiyordu, yatıyordu. ‘Çamaşırlarımızı da sıkıyoruz öyle çalışıyoruz, çizmemizi boşaltıyoruz da öyle çalışıyoruz’ diyordu. Madem bir şey yoktu madende de benim çocuğum neden böyle konuşuyordu. Benim çocuğum 27 yaşındaydı. Adalet nerede” diye konuştu.

SAVCI ÖNCEKİ DURUŞMADA SUNDUĞU MÜTALAANIN KABULÜNÜ İSTEDİ

Ailelerin konuşmasından sonra savcıya soruldu. Savcı, “Bir diyeceğimiz yoktur, birinci celsede esas hakkında sunduğumuz mütalaanın kabulü talep olunur” dedi.

AİLELERDEN CAN GÜRKAN’IN SAVUNMASINA TEPKİ

Savcıdan sonra sanık Can Gürkan’ın esas hakkındaki savunmasına geçildi.

Gürkan, “Gerçekten 7 yıldır herkesi iyi anlamaya çalışıyorum ama elbette mümkün değil. Bize bu 7 yıl boyunca hakaret edildi, biz bunları saygıyla karşıladık” derken aileler Gürkan'ın bu sözlerine tepki gösterdi.

Gürkan, “Bir süreç yaşadık ve bunun sonucunda bu noktadayız. Bu son söz. Teknik konulara girmeyeceğim. Katılan taraf bu dava sürecini öyle anlattı ki sanki bize imkanlar sağlandı, beni çok tanımayanların yarattığı bir Can Gürkan var. Ben o yaratılan insan değilim. Adalet ve yargıdan şunu gördüm iki taraftan biri mutlu olacak. Suçlayan ya da savunan kazanacak. Ben hayatım boyunca kimseye kötülük yapmadım” derken aileler “301 kişiyi katlettin ne diyorsun sen” diyerek Gürkan'a tepki gösterdi.

GÜRKAN, MADENDE YANGIN OLMADIĞINI İDDİA ETTİ

“Madende yangın olmadığı ortaya çıktı” diye konuşmasını sürdüren Gürkan'a aileler yeniden tepki göstererek “Madem tehlikeliydi sen o ocağı bile bile niye aldın?" dedi.

Gürkan, “Cezaevine girdiğimde nefeslik nedir bilmiyordum. Çünkü benim anlayacağım bir şey değil. Teknik konularda ben kimim ki onay vereyim. İyi niyetle attığım her adım karşıma çıktı. Ben anlatıldığı gibi bir adam değilim. Türkiye’nin en büyük işverenlerinden biriydim bu olaya kadar, duyan yoktu” dedi.

“BİR TANE İŞÇİYİ DİNLEDİNİZ Mİ?​”

Teknik bilgisi olmadığını ve madende işlerin orada çalışanlar üzerinden yürüdüğünü, kendisinin ise bilgi alıp maddi olarak gerekli işleri yaptığını iddia eden Gürkan savunmasına şöyle devam etti:

“Diyorlar ya olası kastla verin ki başka işverenler bunu yapmasın. Benim gibi yönetici olursa aynı şeyi yapabilir, tüm görevleri başka yöneticilere vermiş, teknik konu bilmeyen, baret takıp maden gezen biri. 'Eğitim nedir' diyorum, üniversite ile anlaşma yapıldığı söyleniyor. Ben sonuçta patronum, sahaları gezdiriyorlar. Soruyorum ‘sıkıntı yok’ diyorlar, teknoloji istiyorlar, veriyorum. Kaderim buymuş. Salondaki insanlarla bizim acımız kıyaslanamaz. Onların yaşadığı acı başka bir şey, tarifi yok. Onların yaşadığı acıdan etkileniyorum. Alınacak bir hayatım kaldı, onu da veririm. Bu kazanın neden olduğunu kimse bilmiyor. Sermayeye bu kadar düşman olmaya gerek yok. Ben bu durumdan dolayı üzüntü duyuyorum. Ülkem için önemli bir şey yaptığımı düşünüyordum.”  

Gürkan’ın savunmasına sık sık tepki gösteren aileler, “Bir tane işçiyi dinlediniz mi?​” diye sordu.

SANIK AVUKATI "HAK İHLALİ YAŞADIKLARINI" İDDİA ETTİ

Gürkan’ın savunmasından sonra avukatı Abdurrahman Gök söz aldı. Sanıklara yönelik hak ihlallerinin yapıldığını iddia eden Gök, “Bu kadar hak ihlali başka hiçbir dosyada, hiçbir sanığa yapılmamıştır. Bu dosyada savunma hakkımız çok görüldü. Adalet sadece katılanlar ve başkaları için değildir, savunma içindir de. Gerçekler açıklansın dedik en başından beri. Geçen celse bir kısım müdahil vekillerinin iftiraları nedeniyle 'mağduriyet istismarı yapıyorsunuz' diyecektim, 'mağduriyet edebiyatı' sehven çıktı” derken ailelerden tepki geldi. Aileler, “Sen ne anlatıyorsun, 7 yaşındaki çocuk 14 yaşına geldi. Keserin sapını ne yaptınız?​” dedi.

DURUŞMA 16 HAZİRAN’A ERTELENDİ

Daha sonra söz alan sanık Gürkan’ın avukatlarından Kadir Çekin, müvekkilinin ocak için teknolojik anlamda da en iyisini yapmaya çalıştığını öne sürerek “'Kâr ön planda' denildi, bir işveren düşünün bir mecburiyeti olmadığı halde ocağa fazladan 200 milyon yatırım yapacak. Bu söylenen şeyleri izah etmek mümkün değil. Cebinden o kadar para harcıyor. Bir ocakta üretim şeklini belirleyen planlardır. Burada müvekkilimin müdahalesi söz konusu değil. Biz müvekkilin bu konuda kusuru olduğuna inanmıyoruz. Ben inanarak savunma yapıyorum. Israrla müvekkilimden katil diye bahsediliyor" derken aileler "Çünkü katil" dedi.

Avukat Çekin, son olarak beraat kararı talep etti.

Çekin’den sonra savunma yapan diğer sanık avukatları da beraat talebinde bulundu. Sanık avukatlarının esas hakkındaki savunmasından sonra mahkeme duruşmayı 16 Haziran tarihine erteledi.

“SOMA İÇİN ADALET ARAYIŞIMIZ DEVAM EDİYOR”

Duruşma sonrası CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel ve HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay açıklama yaptı.

HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, “Soma için adalet arayışımız bugün de devam etti. İçerde aslında yargı sefaletiyle, tiyatrosuyla karşı karşıya kaldık. Ailelerin ve avukatların güçlü savunmaları karşısında adalet arayışına cevap bulabileceğimiz bir idare göremiyoruz. Umarız çarşamba günü yanılırız” dedi.

“DAVA SONUÇLANANA KADAR MÜCADELEMİZ SÜRECEK”

Türkiye tarihinin en büyük katliamını yapanların sanki hiçbir insan yaşamını yitirmemiş gibi savunma yaptıklarını söyleyen Kemalbay, “Tamamen ticaretten bahsettiklerine tanık olduk, kabul edilemez bir durumdur. 301 madencinin davası sonuçlanıncaya kadar bu mücadele sürecek. Biz çarşamba günü de burada olacağız. Bu hukuki süreç yozlaşmış hukuk sistemine işaret ediyor. 7 yıldır bunun sonuçlanmamış olması zaten Türkiye'de hukukun kalmadığının göstergesidir” diyerek bir sonraki duruşmaya katılım çağrısı yaptı.

"OLASI KAST KARARI VERİLMELİ"

CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel de konuşmasında “Geçen duruşma çağrı yapmıştık, beklediğimiz kadar olmasa da yine basın mensupları ilgi gösterdi ve siyasi partiler, yöneticiler, vekiller buradaydı. Çarşamba sabahını bekleyeceğiz. Yine herkesi duruşmayı takip etmeye, Soma için adalet talebimizi yükseltmeye davet ediyoruz" dedi.

Eğer mahkeme olası kastla karar vermezse kanunlarla ilgili değişiklik teklif edeceklerini belirten Özel, “'Kanunlarda olası kast uygulanması kaldırılsın' diye teklif vereceğiz. Gerekçesine de 'Kullanma alanı yoktur. Soma davasında olmadıysa bundan sonra hiçbir davada olmaz' diyeceğiz. Bundan sonrasını mahkeme heyeti düşünsün" diye konuştu.


EMEP: KATLİAMIN SORUMLUSU SERMAYE, SİYASET BÜROKRASİ VE MAFYA DÜZENİDİR

Emek Partisi GYK Üyesi Gürsoy Turan, davaya ilişkin Evrensel’e yaptığı değerlendirmede “Bugün yine Soma Katliamı davasında görüyoruz ki mahkeme heyeti; belgeleri, bilirkişi raporlarını, tanık ifadelerini ve savunmanın taleplerini yok sayıyor, görmezden geliyor. Duruşma salonunda ne söylenirse söylensin Mahkeme Başkanı ve mahkeme heyeti Cumhurbaşkanının ‘Bu işin fıtratında var’ ifadesini, talimatını esas alıyor” dedi.

Soma’da yaşananların göz göre göre gelen bir katliam olduğunu söyleyen Turan, “Hem katliam öncesi madendeki çalışma koşullarına ilişkin işçilerin anlattığı ‘hadi hadi’ çalışma düzeni, madende aşırı ısınma sonucu işçilerin ‘Çizmelerimiz terden su doluyordu’ gibi ifadeleri, gaz ölçüm sensörlerinin çalışmadığına dair gözlemleri hem de mahkeme aşamasında ortaya çıkan belgeler, bilirkişi raporları ile kanıtlanmıştır” diye konuştu.

Turan, “Soma Katliamı’nın sorumlusu da çok açık ki sermaye, siyaset bürokrasi ve mafya düzenidir. Çünkü Soma’da yaşananlara bakıldığında kamuya ait Ege Linyit işletmeleri tarafından işletilen maden kaynaklarına rödövans ve özelleştirme politikalarıyla, üstelik devlet tarafından satın alma garantileriyle çökülmüştür. Bugün hastanelere, köprülere, hava alanlarına müşteri garantisi verildiği gibi Soma’daki maden yatakları da Soma A.Ş.’ye satın alma garantisi ile peşkeş çekilmiştir. Soma A.Ş., AKP ve bakanlarla ilişkisine bakıldığında bugün videolarla açıklanan ilişki bütününde olduğu görülmektedir. Dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın madende şirket yetkilileriyle fotoğrafları ve Soma A.Ş.’nin güvenli olduğunu söylemesi, Soma A.Ş.’nin AKP mitinglerine işçileri servislerle katılmaya zorladığı gibi işçi alımını AKP Soma İlçe Başkanlığı aracılığıyla yapması Soma A.Ş. ve AKP arasındaki ilişkiyi göstermiştir” dedi.

“GERÇEK ADALET MAFYA-SERMAYE-DEVLET DÜZENİNE KARŞI MÜCADELE İLE OLUR”

“Soma A.Ş, Soma’daki maden yataklarıyla, Soma Belediyesi yönetiminden Soma Spor Kulübü yönetimine her yönüyle Soma’ya çökmüş bir sermaye olarak siyaset yargı bürokrasi tarafından korunuyor” diyen Turan şöyle devam etti:

“Katledilen 301 maden işçisinin aileleri ve adalet mücadelesi veren bizlerin karşısında açıkça destekleyip kurtarmakta hiçbir perva tanımıyor. Savunmanın reddi hakim talebi üst mahkemece reddedilmesi kararı, davayı takip eden bizler ve kamuoyu önünde sunulan belge ve gerekçe yok sayılırken atama ile Mahkeme Başkanı değiştirilmesi aslında savunma hangi delili sunarsa sunsun ‘Biz bildiğimizi yapacağız’ tutumudur. Soma Katliamı’nda gerçek adalet ancak çete-mafya, sermaye, devlet düzenine karşı mücadele ile gerçekleşecektir.”


DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA: DAVAMIZ EKMEĞİNİ KAZANIRKEN KİMSE ÖLDÜRÜLMESİN DAVASIDIR

Duruşma önce Soma madenci aileleri, siyasi partiler, sendikalar, demokratik kitle örgütler eski tren garından mahkeme giriş kapısına kadar yürüyüş düzenledi.

“Soma’nın kömürü katilleri yakacak, “Ankara uyuma adalete sahip çık”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek” sloganları kitle adına dava avukatlarından Can Atalay konuşma yaptı.

Atalay, “Bunlar bu ocakta daha önceden işçilerin öleceğini görmüşler ve alabilecekleri hiçbir önlemi almamışlar. Davamız ekmeğini kazanırken kimse öldürülmesin davası. Ermenek’i, Hendek’i, Milas’ı, Türkiye’nin dört bir yanı Soma’ya bakıyor. Olmadık dümenler çevirdiler, olmadık tezgahlara heves ettiler. Bir kısmın bozduk fakat henüz yolun başındayız. Hepsini teker teker bozacağız” dedi. (Manisa/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Keman virtüözü Selçuk Tekay hayatını kaybetti

SONRAKİ HABER

Tarımda maliyet 1 yılda yüzde 20,20 arttı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa