15 Haziran 2021 00:26

KESK Genel Kuruluna doğru

“Çok açıktır ki KESK üyesi kamu emekçileri içerisinde dahi bütünlük sağlayamayan grupçuluk, yüz binlerce kamu emekçisini bir araya getirecek bütünlüğü sağlayamaz, umut olamaz.”

Ankara | Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Hüseyin KAYA
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı

24-25 Haziran’da KESK’in 10. Genel Kurulu yapılacak. Kamu emekçileri mücadelesini başlatan, memurları kapıkulu anlayışından çıkaran, örgütleyen KESK için oldukça önemli bir genel kurul olacak. Bu kongre, yönetime gelecek olanları seçme dışında çok daha önemli anlamlar içeriyor. Sorun sadece gelecek dönemin yöneticilerini (yürütücülerini) seçmek değildir. Ya da hangi anlayıştan kaç kişinin yürütmede yer alacağı hiç değildir. Kongreler, farklı grupların siyasal anlayışlarına göre bildiri, metin dağıttıkları, kürsüden siyasi hamasi nutuklar atarak, havanda su dövüldüğü yerler de değildir. Kamu emekçilerinin işyerlerinden başlayan düşünceleri, eleştirileri, beklentilerinin vb. ifade edildiği, yaşam bulduğu yerlerdir. Emekçilerin ihtiyaçlarına göre bildiri ve metinlerin tartışıldığı, kürsü konuşmaların yapılacağı ciddi değişim ve gelişim alanlarıdır. Bu genel kurul kamu emekçilerinin öncü sendikası olan KESK’in, yeniden kendini toparlama, güç kazanma, yapılan hata ve eksiklerden sıyrılma, kamu emekçilerinin gözünde mücadeleci sınıf örgütü kimliğini yeniden kazanma süreci olmalıdır. Kongrede örgütün yaşadığı sorunlar, geçmişte yapılan hatalar, mücadelenin seyri ve araçları vb. değerlendirilmek zorundadır. 500 KESK delegesi bu ciddiyet ve sorumlulukta kongreye katılmalıdır. KESK delegelerin görevleri önlerine verilen listeyi onaylamak değildir.

KESK seçimleri nispi temsil sistemiyle yapılacak. Nispi temsil sisteminin sadece en tepede uygulanması da ayrı sorundur. İşyerlerinden başlayan, şube ve genel merkez seçimlerinde, çoğunluk seçim anlayışıyla yüzde 50’yi bile bulmayan oy oranlarıyla gruplar yönetim ve delege çoğunluğunu elde ediyorlar. Şube ve genel merkez seçimleriyle, KESK üst kurul delegelerinin çoğunluğunun birkaç grupça alınmış olması, KESK seçimlerinde uygulanan nispi temsili de anlamsızlaştırmıştır. Örneğin KESK’e bağlı en büyük sendika olan Eğitim Sen’de oy kullanacak delegelerin yüzde 50’sini bile alamayan iki anlayış KESK delegasyonunun yüzde 100’ünü almış gözükmektedir. Nispi (oransal) temsil yöntemi, şubelerden uygulanmaya başladığı zaman anlayışların temsil edilmesi noktasında daha demokratik bir karakter kazanacaktır.

ÖNEMLİ BİR SORUN: ÜYELERDEN KOPMA

Açıkça söylemek gerekirse KESK 2002 yılından beri süregelen bir üye kaybı yaşamaktadır. Sarı, yandaş dediğimiz sendikaların (Eelbette buna bağlı olarak) her yıl üye sayılarını artırırken, kamu emekçileri hareketini ve mücadelesini başlatan KESK’in üye kaybetmesi irdelenmelidir. Bu sorun geçen zamana karşın doğru bir eleştiri ve değerlendirmeden geçirilmemiştir, hatta bu yönde önemli bir çaba ve ışık da görülmemektedir. Üye kaybının birçok etkeni var kuşkusuz. Bunlardan biri siyasal iktidarın baskıları ve saldırısıdır. Bu baskı her dönem vardı. Dış etkenler unutulmadan, iç etkenleri irdelememiz gerekiyor. Son yıllarda KESK bir sınıf örgütü olduğu gerçeğinden uzaklaşmıştır. Emekçilerin sorun ve talepleri üzerinden değil de grupların siyasal ihtiyaçları üzerinden politika geliştirmiş ve buna uygun mücadele içerisine girmiştir. Kamu emekçilerinin taleplerini görmemiş-görmezlikten gelmiş, üst perdeden politika üretmeye başlamıştır. İşyerlerindeki kamu emekçilerinin kabul etmediği, onaylamadığı, katılmadığı eylem ve etkinliklerde ısrar etmiştir. Üyeleri dikkate almayan KESK “marjinal” bir çizgi içerisine girmiş, öyle adlandırılmıştır. Kamu emekçilerinden ve üyelerinden kopuk bir KESK saldırıya açık hale gelmiştir.

EMEKÇİLERİN ORTAK ÇIKARI

KESK içerisinde karar alma mekanizmaları sınıf örgütü olma gerçekliğinden çok uzaktır. KESK’i daha demokratikleştireceği iddia edilen meclis tipi yapılanma, KESK’te sendika üyelerinin karar sürecine katılmasını bırakın, örgütle ilgili gelişmeleri dahi takip edemez hale getirmiştir. Meclisler siyasi grupların arenası haline getirilmiş, siyaseten karar alınan mekanizmaya dönüşmüştür. Özellikle merkezi meclisler ikinci bir sendika gibi hareket etmekte, iki farklı sendika varmış gibi örgütsel bütünlük yok sayılmaktadır.

Bir sınıf örgütü olan KESK’in görevi kamu emekçilerinin ortak çıkarlarını da savunmaktır. Bu görev KESK’e düşer. Ne yazık ki birleşik emek mücadelesini bırakın örgütlemeyi, dönem dönem sarı, kontra, yandaş sendikaların gerisinde kalmaktadır. Bu sendikaların uzlaşmacı, satış anlayışlarına bir nevi izin vermektedir.

Dar, grupçu bir KESK yürütme kurulu işyerlerinde bütünlüğü sağlayamaz. Çok açıktır ki KESK üyesi kamu emekçileri içerisinde dahi bütünlük sağlayamayan grupçuluk, yüz binlerce kamu emekçisini bir araya getirecek bütünlüğü sağlayamaz, umut olamaz. KESK yeni bir örgüt değildir. 30 yıldan fazla deneyimiyle kamu emekçilerinin, siyasal, soysal, kültürel, ekonomik yapısını ve alışkanlıklarını çok iyi biliyor. Kamu emekçilerinin bu sosyokültürel, ekonomik yapısı gözetilerek, bu sınıfsal özelliklerine göre bir sendikal anlayış, örgütlenme ve mücadele içerisinde olması gerekir.

Eğitim Sen’in yerel bir yöneticisi olarak KESK kongresinden beklentim, KESK’in yapısal sorunlarının tekrar değerlendirildiği, kamu emekçilerinin güncel sorunlarını çözecek, taleplerine uygun politika ve mücadele hattı oluşturmasıdır. Kongre bu açıdan bir yenilenme ve mücadeleci sendika olmanın kararlarını almaya hizmet etmelidir. Ayrıca yeni oluşacak yönetimin önünde ilk ciddi sınav, 2021 TİS görüşmeleri olacaktır. Geçmiş TİS görüşmelerinde yapılan hatalara düşmeden, yeni dönemde üyelerin istek ve beklentisine uygun taleplerin belirlenerek, ortak, birleşik bir tutum ve mücadelenin örülmesi gerekmektedir.

ÖNCEKİ HABER

CHP, Demirören'in Ziraat Bankasından aldığı krediler için araştırma önergesi verdi

SONRAKİ HABER

Koronavirüs varyantları ne kadar bulaşıcı olabilir?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa