CHP Sözcüsü Öztrak: "İçişleri Bakanı görevinden ya ayrılmalı ya da alınmalıdır"
"Cumhurbaşkanı Erdoğan kendi atadığı İçişleri Bakanı’na da bir şey diyemiyor" diyen CHP Sözcüsü Faik Öztrak, "İçişleri Bakanı görevinden ya ayrılmalı ya da alınmalıdır" diye seslendi.

Fotoğraf: DHA
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Toplantıya ilişkin açıklamada bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Meclis'te de siyasete bulaşan bu ağır şaibeleri temizlemek için vakit geçirmeden bir Araştırma Komisyonu kurulmalıdır. İçişleri Bakanı, 10 bin dolar alan siyasetçiden başlayarak, tüm bu iddialar için TBMM'de hesap vermelidir. Soruşturmanın selameti açısından, bundan önceki bakan soruşturmalarında olduğu gibi, İçişleri Bakanı görevinden ya ayrılmalı ya da alınmalıdır" dedi.
Faik Öztrak'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Ülkemizde 'Erdoğan Şahsım Hükümeti'nin yetkisi çok ama sorumluluğu yok. Ülkemizi, yetkileri sımsıkı kucaklayan, sorumluluğunu kabul etmeyen bir anlayış yönetiyor"
"Böyle olunca; Yandaşa ihale dağıtmayı, kendilerine saraylar yapmayı, itibardan tasarruf etmemeyi, saray beslemelerine üçer, beşer maaş bağlamayı, ülkenin dağını taşını, derelerini, denizlerini talan etmeyi, beytülmali ganimet sayıp yağmalamayı, atadan, deden kalan mirası satıp yemeyi, ülkenin geleceğine, geçilmeyen köprü ve yollarla ipotek koymayı, milletten acımasızca vergi toplamayı ve koskoca ülkeyi gırtlağına kadar borca batırmayı devleti yönetmek sanıyorlar."
"SANDIĞI MİLLETİN ÖNÜNE GETİRİN"
"Erdoğan Şahsım Hükümeti, milleti kendilerine hizmetkar görüyor. Bu çarpık anlayış elinde, 'hepimiz bir avuç saray sosyetesinin mutluluğu için çalışıyoruz.' Tüm nimetler bu mutlu azınlığa, külfet ise tüm millete… Bu sorumsuzların elinde ülkemizi müsilaj götürüyor, Marmara Denizi ölüyor. Devleti 19 yıldır yöneten, bugün çıkıp muhalefete, 'Aç dolaşanları buyurun siz doyurun' diyorsa, milletin dertlerine çare bulma sorumluluğunu üstlenmiyorsa, o zaman, o beyefendi sıcak koltuğundan da kalkacak. O görevi yerine getirecek bizlere koltuğu bırakacak. Artık yapılması gereken bellidir. Sandığı bir an önce milletin önüne getirin. Milletimiz emaneti bu kifayetsiz yönetimden almaya hazır."
"Erdoğan’ın atanmış yardımcısı da, 25 yıl İstanbul’u kimin yönettiğini bilmezden geliyor. 19 yıldır Erdoğan Şahsım Hükümetlerinin, Türkiye’yi yönettiğini unutmuş görünüyor. Marmara Denizi’ndeki deniz salyası felaketinin sorumluluğunu, iki yıldır görevde olan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımıza yıkmaya çalışıyor."
"Şimdi bu talan zihniyeti, 25 yıl yönetip 'İhanet ettik' dedikleri İstanbul'a, öldürücü darbeyi vurmaya hazırlanıyor. Bunu da muhalefete çamur atarak saklamaya çalışıyorlar. Biz bu ihanetin sorumlularını da bu ihanete ortak olacakları da bir kez daha uyarıyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, talan İstanbul'a tek kuruş çalışmayacak. Herkes bunu bilip, hesabını, kitabını buna göre yapsın."
"ERDOĞAN KENDİ ATADIĞI İÇİŞLERİ BAKANINA BİR ŞEY DİYEMİYOR"
"Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Sayın Cemil Çiçek, 'Ortalıkta siyasetçilerin araçlarına, çantalar dolusu para konulduğu iddiaları var. Bu iddia suç örgütü lideri olarak tanıtılan birisine ait... Bunu görmezden gelebilir misiniz?' diye soruyor. Herhalde bu sorunun muhatabı belli... Bunu ilk görmesi gereken kişi Erdoğan’ın kendisi… Çünkü çantalarla para aldığı söylenen vekiller, Erdoğan’ın kendi partisinden... Ama Erdoğan, partisindeki skandala sessiz... Ne demişler? Sükût ikrardan gelir. Erdoğan, çantalarla para aldığı söylenen MKYK üyesine, hiçbir şey diyemiyor. Çünkü o MKYK üyesi “ben elçiyim” diyerek, Erdoğan’a mesajını verdi. Erdoğan, kendi atadığı İçişleri Bakanı’na da bir şey diyemiyor. Çünkü o Bakan da Erdoğan’a ayar verip raconunu kesti. Yetmedi, arkasına Cumhur İttifakı’nın küçük ortağını aldı. Kavgalı evin ahalisi, birbirlerine kumpaslar kuruyor. Şantaj yapıyor. Taht kavgası almış başını gitmiş. Evin reisi meflûç… Kıpırdayamıyor. Ama artık yargı da, Türkiye Büyük Millet Meclisi de ortalığa saçılan pislikleri görmezden gelemez."
"İçişleri Bakanı, görevi nedeniyle elde ettiği bir bilgiyi, mafya elebaşından 10 bin dolar alan siyasetçinin ismini hala saklıyor. Savcılara suç duyurusunda bulunmuyor. Bunu soran Meclis Başkanına cevap vermeye tenezzül etmiyor. Başkan'ın bilgi istediği 27 Mayıs'tan bu yana 18 gün geçti, 15 gün içinde cevap verilmesi gerekiyor. Hala Meclis Başkanına verilmiş bir cevap yok. Bu nasıl bir keyfi yönetim anlayışıdır. Ne yargıyı ne de milli iradenin tecelligahı Meclis'i takıyorlar. İçişleri Bakanı'nın bu yaptığı alenen suçtur. Suça ortaklıktır."
"HSK’DE YÜRÜTÜLEN BİR İNCELEME VAR MI?"
"Yine kara para aklama suçundan yargılanan ve şaibeli bir şekilde yurtdışına kaçan Sezgin Baran Korkmaz ile ilgili, her gün yeni bilgiler ortaya çıkıyor. Şu aile fotoğrafına bir bakar mısınız? Erdoğan ortada. Bir yanda yurtdışına kaçan Sezgin Baran Korkmaz. Bir yanda ABD’de Mormon tarikatının önemli bir üyesi, Jacob Kingston. Bu şahıs ABD Hazinesini dolandırma suçunu itiraf etmiş, Türkiye’ye kaçarken de ABD’de tutuklanmış birisi. Bir tarafta da SBK Holding’in Türkiye yetkilisi var. Şimdi bu fotoğraftaki Sezgin Baran Korkmaz’ın, malvarlığı üzerindeki tedbir kararının kaldırılması için, bir MASAK raporu veya yazısının olmadığını, 9 Haziran tarihinde MASAK açıkladı. Bu durumda, olmayan MASAK raporu üzerinden, mahkeme tedbir kararını 6 Kasım 2020’de nasıl kaldırdı? Bugün Adalet Bakan Yardımcısı olan, dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili, Sezgin Baran Korkmaz’ın mal varlığı üzerindeki tedbir kararının ivedilikle kaldırılmasını neye istinaden istedi? Hâkimler ve Savcılar Kurulu, tüm bu şaibeli iş ve işlemler için ne yapıyor? Bu konularda, HSK’da yürütülen bir inceleme var mı? Yine yurtdışına kaçan bu şahsın, İçişleri Bakanlığı’na davet edildiği, basında yazılıp çiziliyor. İçişleri Bakanlığı’ndaki bu görüşmelerin ardından, ilgili şahsın, ertesi gün, yurtdışına kaçtığı da biliniyor. Sezgin Baran Korkmaz yurtdışına nasıl kaçtı? Bu kaçışa kimler göz yumdu? Bunların mutlaka aydınlatılması gerekir."
SOYLU'YA İSTİFA ÇAĞRISI
"Meclis’te de siyasete bulaşan bu ağır şaibeleri temizlemek için, vakit geçirmeden, bir Araştırma Komisyonu kurulmalıdır. İçişleri Bakanı 10 bin dolar alan siyasetçiden başlayarak, tüm bu iddialar için TBMM’de hesap vermelidir. Soruşturmanın selameti açısından, bundan önceki bakan soruşturmalarında olduğu gibi, İçişleri Bakanı, görevinden ya ayrılmalı ya da alınmalıdır. Bundan 2 bin 300 yıl önce Çinli bir filozofun dediği gibi, “Eğer yoz siyasetçiler, kendilerini güven ve kazanç içinde görüyorsa, bu çöküşün başlangıcıdır. Türkiye yoz siyasetçiler için, artık daha fazla güven ve kazanç kapısı olamaz. Siyasetin arınması, temizlenmesi için yapılması gerekenler bellidir. Sayın Genel Başkanımız bunu, İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’nde açıklamıştır." (HABER MERKEZİ)
Evrensel'i Takip Et