14 Haziran 2021 15:36

YTÜ Emek Gençliği'nden Millet Bahçesi açıklaması: Demokratik ve özerk yapıya saldırı

YTÜ Emek Gençliği: "Okul bileşenlerine fikirleri bile sorulmadan yapılan Millet Bahçesi projesi, üniversitenin demokratik ve özerk yapısına doğrudan bir saldırıdır"

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçmiş dönemlerde seçim vaadi olarak dile getirdiği Millet Bahçeleri’nden 10'unun açılışı 5 Haziran'da yapıldı. Açılışı yapılan Millet Bahçeleri arasında “Yıldız Teknik Üniversitesi Millet Bahçesi” de yer aldı. Bu durum YTÜ öğrencileri tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı.

Hızlıca sosyal medya üzerinden #DirenYTÜ ve #YıldızaSesVer tagleriyle bir araya gelen öğrenciler, 7 Haziran Pazartesi günü okullarında eylem gerçekleştirdi. Yürüyüşlerinin ardından Rektörlük binası önünde basın açıklamalarına okuyan öğrenciler hiçbir koşulda Millet Bahçesi istemediklerini dile getirdi. Ardından dilekçelerine yönetime ileten öğrenciler forumda buluştu. Foruma Yıldız Teknik Üniversitesi rektörü Tamer Yılmaz da katıldı. Öğrencilere “kampüs sizin” diyen Tamer Yılmaz’dan öğrencileri resmi bir açıklamayla bu bölgenin Millet Bahçesi olmadığını, herhangi bir yayın organında, etkinlikte Millet Bahçesi adının geçmeyeceğinin teminatını vermesini talep etti. 

YTÜ Emek Gençliği tüm bunlar üzerine açıklama yaptı. Açıklamasında tüm YTÜ öğrencilerini Millet Bahçesi projesi karşısında demokratik ve özerk bir üniversite mücadelesinde birleşmeye ve kendi sınıflarından başlayarak fiili temsilcilikler yoluyla bir araya gelmeye, talepleri için mücadelede kaptan koltuğuna geçmeye çağırdı.

"ÜNİVERSİTENİN DEMOKRATİK VE ÖZERK YAPISINA DOĞRUDAN BİR SALDIRIDIR"

YTÜ Emek Gençliği’nin açıklaması şöyle:

"5 Haziran günü açılışı yapılan 10 Millet Bahçesiyle birlikte Yıldız Teknik Üniversitesi Millet Bahçesi’nin de açıldığını medyadan öğrenmiş olduk. Okul bileşenlerine fikirleri bile sorulmadan yapılan bu proje, üniversitenin demokratik ve özerk yapısına doğrudan bir saldırıdır. Bununla birlikte, yapılan Millet Bahçesi projesinin halka açık olup olmayacağı ve kimlerin düzenlediği hangi etkinlikler için kampüse giriş yapılabileceği konusu muallaktadır. Üniversiteler elbette kamusal alanlardır ve halka açık olmalıdırlar. Üniversitede düzenlenen bilimsel ve akademik etkinliklerin bütün halk için erişilebilir olması bilimin toplumla buluşabilmesi adına son derece kıymetlidir. Ancak Millet Bahçesi projesinin böylesi bir işlevi gerçekleştirmeyeceği, kampüse Millet Bahçesi için yapılan giriş çıkışların kampüs yaşamına ve üniversite kültürüne zarar verme tehlikesi taşıdığı açıktır. Rektörlük tarafından yapılan, kampüsümüze dışarıdan kimsenin girmesinin yasal olarak mümkün olmadığı açıklaması doğru olmadığı gibi, öğrencilerin sürecin parçası olmadığı ve uygulanmasını denetleyemediği hiçbir sözün güvenilir olamayacağı hepimizin malumudur. Öte yandan, bir seçim vaadi olarak hayatımıza girmiş olan Millet Bahçesi projesi özelinde okulumuzun politik çıkarlar doğrultusunda kullanılan bir alan olması da Yıldızlı öğrencilerin kabul edebileceği bir durum değildir. 

"MİLLET BAHÇESİ PROJESİ NE BİLİMİ HALKLA BULUŞTURABİLİR NE DE BUNUN ÖNÜNÜ AÇABİLİR"

Tüm bunlarla birlikte üniversiteler kamusal alanlar olarak varlığını sürdürebilmeli ve halka açık olmalıdır. Bugün geldiğimiz noktada kalın duvarlarla ve kapılarla bilimsel üretimin merkezi olan üniversiteleri halktan koparmak, bir yanıyla bilimi de halkın çıkarları doğrultusunda gelişiminden koparmak demektir. Ve üniversiteleri böylesi bir kapatmanın içine sokmak da bilimin sermayenin çıkarları doğrultusunda gelişmesini garanti altına almak üzere alınmış bir önlemdir. Bugün üniversiteler halkın çıkarları doğrultusunda bilimin özgürce gelişebildiği ve bilimsel bilginin halka açık bir biçimde üretildiği yerler olması gerekmektedir. Bizlerin önüne konan Millet Bahçesi projesi ne bilimi halkla buluşturabilir ne de bunun önünü açabilir. Bu proje belli politik saiklerle gerçekleştirilmiş bir seçim vaadidir. Millet Bahçesi’nin bilimsel bilgiyi halkla buluşturmak gibi bir derdi ve vasfı olamaz. 

Bu sebeple kampüsümüzde herhangi bir tabelada, etkinlikte, haber metninde Millet Bahçesi isimlendirmesini görmek istemiyoruz. Bu alanın işlevsel olarak Millet Bahçesi olarak kullanılmayacağını ve dolasıyla adının da bu olmadığını resmi kanallarla bizlere kanıtlamasını ve bunun teminatını YTÜ Rektörlüğünden talep ediyoruz.

"TALEPLERİMİZİ DİLE GETİRMENİN VE YAYGINLAŞTIRMANIN FARKLI BİÇİMLERİNİ ARAMALIYIZ"

Peki bundan sonra ne yapmalıyız? Geçmiş deneyimlerden de bildiğimiz üzere üniversitede yaşanan herhangi bir soruna karşı üniversitenin tüm bileşenlerinin; öğrencilerin, öğrenci temsilcilerinin, kulüp ve toplulukların bir araya gelmediği, öğrencilerin kendi karar mekanizmalarıyla süreci yönlendirmediği durumda bu bir araya gelişler ortak bir talep etrafında örgütlü bir birlikteliğe dönüşmemekte ve herhangi bir kazanım elde etmek son derece zorlaşmaktadır. Pandemiyle birlikte fiziksel olarak bir arada bulunamadığımız koşullar bir araya gelişlerimizi güçleştiriyor olsa da bu süreç bizlere online olarak farklı yollarla bir araya gelebileceğimizi, tepkimizi göstermenin alternatif yollarını bulabileceğimizi göstermiştir. Bu sebeple YTÜ öğrencileri olarak bu süreçte hem fiziksel hem de online olarak taleplerimizi dile getirmenin ve yaygınlaştırmanın farklı biçimlerini aramalıyız. Bunu da ancak ve ancak sınıf sınıf, bölüm bölüm yürütülen tartışmalarla geliştirebilir ve çeşitlendirebiliriz. Bugün YTÜ öğrencileri olarak yapmamız gereken ilk iş kendi sıra arkadaşımızdan başlayarak tartışmak ve yapılacak herhangi bir eylemi birlikte planlayarak arkadaşlarımızı o eyleme katmaktır. Ancak böylesi bir tutumla taleplerimizi yaygınlaştırabilir, daha çok öğrencinin harekete geçmesini sağlayabiliriz. 

"SIRA ARKADAŞLARIMIZI TALEPLERİ İÇİN MÜCADELEDE KAPTAN KOLTUĞUNA GEÇMEYE ÇAĞIRIYORUZ!" 

Bugün hangi eylemin nasıl yapılacağını, nasıl bir rota belirleneceğini bütün öğrencilerin çıkarlarına göre belirleyebilmek için en geniş ve kapsayıcı mekanizmalara ihtiyacımız var. Tutacağımız dövizde ne yazacağını, açıklamanın nerede okunacağını, eylemlerin hangi biçimlerde ilerleyeceğini belirlemek ancak böylesi demokratik kanallarla mümkündür. En geniş kesimlerin ortak talep ve çıkarlarının temsil edilebilmesini sağlayan mekanizmalar, öğrencileri bu eylemlerin katılımcısı olmaktan öteye taşıyarak, olması gerektiği gibi, eylemlerin örgütleyicisi, öznesi haline getirebilmek adına son derece önemlidir. Bu biçimde alınmayan hiçbir kararın da öğrencilerin iradesini yansıtmayacağı açıktır ve üniversite öğrencileri buna izin vermemelidir. En acil sorunlarımızı çözmek için verdiğimiz mücadelenin demokratik ve özerk bir üniversite, bilimsel ve nitelikli bir eğitim mücadelesiyle birleşmesinin dayanakları ancak sınıflardan ve bölümlerden başlayarak, aşağıdan yukarıya örgütlenmiş fiili temsilcilikler olabilir. 

Bu yüzden bütün sıra arkadaşlarımızı kendi sınıflarından başlayarak fiili temsilcilikler yoluyla bir araya gelmeye, talepleri için mücadelede kaptan koltuğuna geçmeye çağırıyoruz!" (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Yazar Şeniz Baş: Yazmasaydım ölmezdim ama doğmazdım da

SONRAKİ HABER

Türkiye'de son 24 saatte 781 bin 351 kişiye Kovid-19 aşısı yapıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa