16 Haziran 2021 00:50

Berkin vurulalı 2 bin 922 gün oldu: Adaleti ahını aldığınız anneler getirecek

8 yıl önce bugün bir çocuk vuruldu, evinin az ilerisinde gaz fişeğiyle… 14’ündeydi. Bugün tam 2 bin 922 gün oldu, sorumluları hesap vermedi, katili hâlâ ceza almadı.

Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan | Fotoğraf: MA

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

16 Haziran’da sabah erkenden, ayağı kırık annesi ekmek almaya çıkacaktı, ‘Gitme’ dedi Berkin, ‘Bir şey olursa sen kaçamazsın, ben giderim.’ Gitti, gelemedi bir daha… Tam 2 bin 922 gün oldu. O kahvaltı yapılamadı hiç. Kamu görevlilerinin karıştığı davalarda hep aynı taktiği izleyen devlet, Berkin’in ölümünde de şaşmadı. 16 Haziran’da oğlunu vurulduğu yerde anacak Gülsüm Elvan, 18’inde de Çağlayan’a gidecek adalet aramaya:

“Yıllar geçti, benim oğlum aynı yaşta kaldı. Bu haksızlık. Ben oğlumu toprağa verdiğimden beri acımı içime gömdüm, bir fermuar çektim, yasımı tutamadan ‘adalet saraylarında’ katillerin peşine düştüm, olmayan bir adaleti oldurmaya çalışıyorum.” Emine Şenyaşar’dan Mısra Öz’e Soma’dan Hendek’e kadar annelerin evlatları için adalet arayan anneleri de unutmuyor Gülsüm Elvan: “Annelerin ahı sizden çıkacak, o anneler er ya da geç adaleti getirecek.”

8 YIL GEÇTİ, BERKİN BÜYÜMEDİ HİÇ

Berkin Elvan, 16 Haziran’da sabah erkenden çıktı evden. O gece mahallede eylem vardı, kimse uyumamıştı sabaha kadar. Elvan ailesi de… Gazi Mahallesi’nden gelenler de vardı, dayıları da oradaydı. Belki kahvaltıya gelirlerdi. Hep birlikte kahvaltı yapılacaktı, sonra da biraz uyuyacaktı çocuklar. Gülsüm Elvan’ın ayağı kırıktı. Ekmek almaya gidecekti, ama Berkin izin vermedi, “Ben alırım, her yere gaz sıkmışlar, şimdi bir şey olursa sen o bacakla kaçamazsın…” diyerek.

Gitti fırına. Eyleme gitse de bir şey değişmezdi ya… Ama o fırına gidiyordu o gün. 

Sokağın önünden fırına hemen kıvrılacakken, merak etti diğer sokakta olanları, oraya girdi. Fırın hemen az aşağıdaydı, oradan tam dönecekti ki… Dönemedi. Sokaktan başını çıkardı, gaz fişeği kafasının arkasına isabet etti. Düştü oracıkta. 

‘Çocuk vuruldu’ diye koştu etraftakiler. Polis gaz atmaya devam etti, beklenen ambulans da gelmedi. Yolu açmamıştı polis. İzin verilmedi, oysa verilseydi 5 dakikada hastanede olacaklardı. Olmadı, ambulans yerine market arabasıyla, 5 dakika yerine 35-40 dakikada gidebildi hastaneye. Tam 269 gün uyudu, 3 mevsim geçti, 15’ine girdi uykusunda. Annesi hep bekledi umutla. 11 Mart 2014 sabahı 45 kilo verdiği oğlunun 16 kiloluk bedenini teslim ettiler. Bugün tam 2 bin 922 gün oldu Berkin vurulalı. Tam 8 yıl, büyümedi hiç Berkin, büyüyemedi.

ŞU SOKAĞIN BAŞINDA VURULDU

Gülsüm Elvan ile Okmeydanı’daki evlerinde bir araya geliyoruz, 16’sında (bugün) Berkin anılacak vurulduğu yerde, 18’inde Çağlayan’da duruşma var. Anmayı ve davayı konuşuyoruz. 

Berkin’in gezdiği sokakları turluyoruz, eski evlerine gidiyoruz: “Bu merdivenlerde otururdu, sohbet ederlerdi arkadaşları ile. Kışın tenekede ateş yakarlardı. Bu köşede arkadaşları ile takılırdı, şu internet kafeye giderdi, bazen yukardakinde. İşte bu sokağın başına gelince ‘anne anne’ diye seslenirdi. Şu duvarın arkasında köpeğini beslerdi. Anahtarı içeride unutursak şu direkten tırmanır kapıyı açardı. Buralarda koşuştururdu. Şu fırından ekmek almaya gelmişti.” 

Hep geçmiş zamanlı cümleler kuruyor Gülsüm Elvan. Çünkü Berkin ‘Şu sokağın başında vuruldu 16 Haziran’da…’ Anmalar dışında bu ikinci gelişi buraya, bir de keşif sırasında geldi: “Buradan geçtiğimde içimde bir sızı kopuyor. Sanki ilk gün o yalın ayak koşuşturduğum gün gibi.”

GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTIM

Hayatı hep zorlukla geçti Elvan ailesinin, hele 2010’dan sonra. Sami Elvan hastalanınca çalışamadı 1.5 sene. İş başa düştü, önce düğün salonunda çalıştı Gülsüm Elvan: “Temizlik yaptım, tuvaletlere baktım.” Yetmedi kazandığı, ev kiraydı, 3 çocuk bir de hasta vardı. Tekstile girdi sonra, hafta sonları da düğün salonuna devam etti: “Gece gündüz çalıştım çocuklarımı öyle büyüttüm. Haram lokma geçmedi kursaklarından.”

"BEN HÂLÂ O SÖZÜ TUTMASINI BEKLİYORUM"

Çocukların Anneler Günü için aldığı yüzüğü de bozdurdu Gülsüm Elvan o süreçte: “Bana sürpriz yapmışlar, 3’ü babaları ile buluşmuş, Sami’nin patronunun kredi kartı ile yüzük almışlar. 3 ay kalmadı o yüzük parmağımda, babaları hastalanınca bozdurdum. Berkin’im ağladı ‘Bozdurma anne, biz onu sana hediye aldık’ diye. Sonra da söz verdi, ‘Anne liseye başlayınca işe gireceğim, sana daha güzelini alacağım’ diye. Ben her Anneler Günü geldiğinde hâlâ onu bekliyorum, hâlâ o acıyı yaşıyorum.”

DİPLOMASINI ALAMADI, KIYAFETİNİ GİYEMEDİ

Berkin’in bir odası var evde, bütün eşyaları da orada. Vurulmadan bir hafta önce alınan hiç giyemediği kıyafeti de orada: “Çocuğum bir hafta önce sınava girmişti, diplomasını alamadı, ortaokul diplomasını. Ben çocuğuma o yaşına kadar ilk defa bir kıyafet aldım, denedi sadece, giyemedi çocuğum o kıyafeti.”

Sadece vurulduğu gün ki kıyafetleri Gülsüm Elvan’da değil. Onlar için de vasiyeti var: 

“Ben ölürsem kefen yerine oğlumun o kıyafetlerini sersinler üstüme, beni onlarla gömsünler.”

EVLAT ACISININ YANINA YENİLERİ EKLENDİ

Evlat acısının yanına yeni acılar eklendi. Hedef gösterildi, meydanlarda yuhalatıldı, bir eylemde kolunu bile kırdılar. Son olarak da kızı Özge gözaltına alındı: “Berkin vuruldu, hastanede bekliyorum. Doktor her geldiğinde ‘kritik’ derdi, ben konduramıyordum. Yok kalkar benim oğlum, kalkacak diyordum. Gün saya saya geçti. 269 gün... Daha biz hastanedeyken bakıp gülüyordu polisler, dalga geçer gibi el sallıyorlardı. Sonra evladımı toprağa verdim, 2 gün sonra beni meydanlarda yuhalattı Erdoğan. Kızımı gözaltına aldılar. Kolumu kırdılar bir eylemde. Kolu kırıldığında kolundaki Berkin künyesi de koptu. Ben kolumun acısına yanmadım ama oğlumun o künyesi koptu ya ona yandım. 14 yaşında vurdular 15’inde kara toprağa koydular, 22’sinde yargılıyorlar oğlumu. ‘Sapan’ dediler, ‘maske’ dediler, ‘bilye’ dediler. Yok ‘O saatte orada ne işi var’ dediler. Sonra bir eylemden fotoğrafını buldular, ‘Bak eylemdeymiş’ dediler. Benim oğlum eyleme gitti, ben de gittim, kızlarım da. Biz yoksul bir aileyiz, o park bizim çocuklarımızla gidip bir döner ekmek alıp oturabildiğimiz bir yerdi. Orası bizim, ona sahip çıktı. Bu hakkımız. Oraya sahip çıkmasak olmazdı. Ama o gün, o saatte eylem yoktu, oğlum ekmek almaya gitti. Deki gitmedi, 14’ünde bir çocuktu o.”

YILLAR GEÇİYOR AMA BERKİN BÜYÜMÜYOR

Gülsüm Elvan o günden sonra kendine hiç kıyafet almadı, o fırına gidemedi, Berkin’in sevdiği tavuk dönerden hiç yiyemedi. Uzun süre iki kızını görmedi gözleri, sanki sevse onları Berkin’e haksızlık olurmuş gibi. Berkin’in en yakın arkadaşı ile görüşemedi hiç. O sokaktan uzun süre geçmedi, ‘taşın’ dediler, onu da yapamadı: “Ben şu Okmeydanı sokaklarında yavrumu arıyorum. Bana bunu yaptılar. Ben çocuğumu büyütemedim, benim çocuğum 14’ünde kaldı. Orada durdum ben, yıllar geçiyor ama çocuğum büyümedi. Bir katil gelip elimden alsın diye yapmadım ben o çocuğu.”

HAKSIZLIĞA GELMEZDİ BENİM OĞLUM

Gülsüm Elvan, Berkin’i Metin’e benzetiyor: “Bir gün geldi, ‘Anne sen Metin Göktepe’yi biliyor musun?​’ dedi, biliyorum dedim, ‘Bugün anması vardı’ dedi. Ben hiç anlatmamıştım, kendisi gitmiş öğrenmiş. Metin’e benziyordu zaten oğlum, büyüyemedi. Bugün belki gazeteci olmuştu Metin gibi, belki denizci, ama en çok futboldaydı aklı. Mesleği ne olursa olsun, oğlum Boğaziçi Üniversitesinde direnen öğrencilerle olacaktı, nerede bir haksızlık varsa onun karşısında olurdu. Haksızlığa gelmezdi.”

Ahmet Şık’ın ‘devlet katil’dir sözleri nedeniyle hedef gösterildiğini hatırlatan Gülsüm Elvan, “Çocuk katili çocuk. Benim çocuğumun katili mesela. Yüzüne bakmaya kıyamadığımız çocuklarımızı öldürdüler. Ahmet Şık eksik söylemiş.”

2 BİN 922 GÜNDÜR BERKİN İÇİN ADALET ARIYORUZ

Berkin Elvan’ın öldürülmesine ilişkin davada 2 bin 922 gündür adalet aranıyor. Önce kamera kayıtları bulunamadı, sonra oradaki polisler. Berkin Elvan ailesi ve avukatları didik didik görüntü aradı, talep etti. Değişen 6 savcıdan sonra nihayet soruşturma tamamlandı ve dava Berkin’in ölümünden ancak 3.5 yıl sonra, 6 Nisan 2017’de, İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesinde başlayabildi. Dosyada tek sanık vardı: Fatih Dalgalı. Tanık olarak dinlenen onlarca polisten tüm duruşmalarda istisnasız benzer ifadeler duyuldu: ‘Üzerinden çok zaman geçti, hatırlamıyorum.’

Duruşmalara hiç gelmedi sanık, hiç tutuklanmadı. Hatta görevden bile alınmadı.

Yetmedi dosyayı inceleyen Adli Tıp Kurumu skandal bir karar gönderdi mahkemeye. Buna göre olayda sanık polis asli, Berkin Elvan tali kusurlu sayıldı. Dosyanın üstünde hep bir yumruk vardı, sona doğru gelindikçe iyice belirginleşti. 

Yargılama sırasında sanık avukatlarının İçişleri Bakanlığı tarafından atandığı bizzat sanık tarafından dile getirildi.

Davanın 18. duruşması öncesi, dosya tam karara gidiyorken bu kez Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar HSK kararıyla Yargıtaya atandı. Rüzgar’ın yerine mahkeme başkanlığına Berkin’e ‘terörist’ denilen bir tweeti beğenen Galip Mehmet Perk atandı. Ancak Perk, davanın 29 Ocak’ta görülen son duruşmasına, göreve başlamadığı gerekçesi ile katılmadı. Duruşmada esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı sanık polisin ‘Bilinçli taksirle öldürme’ suçundan cezalandırılmasını talep etti. Bu suçlama sanığın en fazla dokuz yıla kadar hapis cezası alabileceği anlamına geliyor.

18 Haziran’da görülecek duruşmada karar çıkması bekleniyor. 

ADALET GELENE KADAR DURMAYACAĞIM

Anne Gülsüm Elvan bu yargılamadan çıkacak kararla adalet gelmeyeceğini biliyor: “8 yıl geçti, tek bir sanık var, diğerleri mahkeme önüne dahi çıkmadı. Çıkanın da alabileceği en az cezayı alması için uğraşıyorlar. O polis 8 senedir elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Ben oğlumu toprağa verdiğimden beri acımı içime gömdüm, bir fermuar çektim, yasımı tutamadan ‘adalet saraylarında’ katillerin peşine düştüm, olmayan bir adaleti oldurmaya çalışıyorum. Adalet istiyorum ya, olmayan bir adaleti oldurmaya çalışıyorum.”

“Sadece kendimiz için adalet istemiyoruz” diyor Gülsüm Elvan: “Öldürülen çocukların suçlusu adaleti sağlamayanlardır. Ahmet Atakan’ın davası yok daha. Ethem’in katili para cezası aldı, Ali İsmail’in katilini mağdur diye çıkardılar önümüze. İki kızım var, onların hakkını yediler. Oğlumu aldılar, kızlarım büyümek zorunda kaldı, annelik ettiler bana. Kızlarımın hakkını da istiyorum. Onlar için de adalet arıyorum. Emine Şenyaşar Urfa’da evlatları için nöbette; Mısra Öz, Çorlu tren katliamında kaybettiği evladı için adalet arıyor; Cumartesi Anneleri yıllardır evlatlarını arıyor; Soma’da, Hendek’te, Ankara’da, Gezi’de… Anneler evlatları için nöbette, iki elimiz yakanızda. Annelerin ahı sizden çıkacak, o anneler er ya da geç adaleti getirecek.”

18 HAZİRAN’DA ÇAĞLAYAN’DA OLALIM!

Ve çağrı ile noktalıyor sözlerini: “Düşsem da kalkacağım. Çocuğumun katilleri yargılansınlar. Başkasının canı yanmasın istiyorum. Ben oğlum için adalet gelene kadar, o katiller yargılanana kadar asla durmayacağım. Ta ki ‘Emri ben verdim, polis destan yazdı’ diyen, beni meydanlarda yuhalatan yargı önünde hesap verene kadar. Berkin’in yaşayamadığı çocukluğu bütün çocukların yaşaması için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğim. Berkin’i uğurlayanlar, sizi 18 Haziran’da Çağlayan’a bekliyoruz. Sesimiz gür çıkarsa belki… Bu ana kadar bizi yalnız bırakmayan herkesi oraya bekliyoruz. Bu duruşma çok önemli. Berkin için iyi bir karar almak için hep birlikte olalım. Biz bu davayı kazanırsak, bütün çocukların davasını kazanmış oluruz. Biz bu davayı kazanırsak diğer çocuklarımızı yaşatmış oluruz.”

ÖNCEKİ HABER

AKP, hayvan hakları kazanımlarını geriye taşıma derdinde

SONRAKİ HABER

Antalya falezlerini ışıklandırma projesi iptal edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa