TTB’den aşı dayanışma kampanyası: Toplumsal dayanışmayı büyütelim
TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, TTB'nin "Tedirgin olma, aşı ol” aşı dayanışma kampanyasını Evrensel'e anlattı.
Görsel: Türk Tabipleri Birliği
Damla KIRMIZITAŞ
Ankara
Türk Tabipleri Birliği, "Tedirgin olma, aşı ol” adı altında aşı dayanışma kampanyası başlattı. Kampanyayı gazetemize değerlendiren TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, toplumun sonbahar ve kışı rahat geçirmesi anlamında değil, sağlık emekçilerinin de yükün hafifletilmesi anlamında toplum olarak yazın aşılamada etkili geçirilmesi gerektiğini söyledi. Topluma düşen bütün insanlarla toplumsal sorumluluğuyla bir dayanışma içinde olmak olduğunu belirten Fincancı, “Aşı koruyor, güvenli. Lütfen bu toplumsal dayanışmayı büyütelim, birbirimizi koruyalım” dedi.
Başlatılan kampanyanın bir aşı dayanışma çağrısı olduğunu söyleyen TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Aşıların ortaya çıkış süreciyle birlikte aşının ne kadar önemli olduğunu topluma anlatmaya çalıştık TTB ve sağlık emek meslek örgütleri olarak. Hızla bir aşı tutum belgesi yayınladık, acil kullanım onayı üzerine sözümüzü kurduk. Dolaysıyla başından beri aşılama üzerinde önemle duruyoruz. Sağlık Bakanlığına da doğru bir strateji tanımlaması yapması çağrılarımız oluyor en başından beri. Gerçekten bu yazı etkili geçirmemiz gerekiyor aşılama açısından. O nedenle bir aşı dayanışma çağrısı bu. Gündelik olarak yapmak zorunda olduğumuz işleri hafifletip tüm gücümüzü aşılamaya vermemiz demek. Sonbahar ve kışı rahat geçirebilmek için bunu yapmak zorundayız bu yaz toplum olarak. Yalnızca toplumun rahat geçirmesi salgını ortadan kaldırmak anlamında değil, aynı zamanda sağlık emekçilerinin de yükün hafifletilmesi anlamında. Aşılama sürecinde sağlık emekçileri çok daha yoğun çalışmak zorunda olacaklar ama bu sonbahar ve kış aylarında önceki dönemde yaşadığımız sağlık kurumlarındaki yükü de hafifletecek. Bu hem neredeyse 400’lere varan ölümlerle karşı karıya kalmamızın da önüne geçecektir” dedi.
GÜVENCESİZ ÇALIŞANLAR AŞILANMAZSA TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIK SAĞLANAMAZ
Sağlık Bakanlığına net bir strateji oluşturma çağrısında bulunan Fincancı, “Ve bunu toplumla paylaşmak zorundalar. Gündelik açıklamalar yeterli değil ve kafa karıştırıcı aynı zamanda. Çıkıp Twitter üzerinden ‘Şimdi bunların aşılamasına başlıyoruz’ demek yetmiyor. Neye göre yapımları belirliyoruz, nasıl belirliyoruz ve nasıl belirlemeliyiz aşı önceliklerini, bunları tanımlamaya ihtiyacımız var. En son SGK’lılara aşılama açıldı en son. Ama güvencesiz çalışma oranlarını hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla SGK’ya dahil olmayan ama kırılgan gruplar ne olacak? Fabrikalarda, kapalı ortamlarda, hizmet sektöründe topluca çalışmak zorunda kalan ama güvencesiz çalışanları aşılamaya dahil etmediğimizde toplumsal bağışıklığı sağlama olanağımız yok. Biz aynı zamanda 18 yaş üstü kesimin aşılanması için çağrı yapmak zorundayız. Tabii ki kırılgan gruplar başta olmak üzere bu aşılamanın gerçekleştirilmesi gerekiyor. Örneğin mülteciler. Ağırlıkla güvencesiz çalışıyorlar. Üstelik mültecilerin işlerini kaybedecekleri kaygısı nedeniyle sağlık kurumlarına gitmeyeceğini, hasta olmalarına rağmen çalışmak zorunda kaldıkları ve bulaş zincirini kırmamızı engelleyeceği aklımızda bulundurulmalı. Ve öncelik sırasına almalıyız. Mevsimsel tarım işçileri aynı şekilde” diye konuştu.
KAYGILARI AŞACAK KOŞULLAR OLUŞTURULMALI
Aşılamanın hızla yaygınlaştırılması Sağlık Bakanlığının elinde olduğunu belirten Fincancı, “Mobil istasyonlar kurulabilir. Bunun yanı sıra filyasyonun yükü kısmen azaldı. Filyasyon ekiplerinden aşılamaya çekebilirler ve personel sayısını arttırabilirler. Aşılama yapılacak ortamları, bekleme alanlarını uygun hale getirebilirler. Pek çoğunda insanlar sokakta bekliyorlar kapalı ortam olması nedeniyle ASM’lerin. Kamusal olanakların yararlanarak, yerel yönetimlere de görev düşüyor burada. Örneğin tenteli bekleme alanları oluşturulabilir. Okullar, sosyal tesisler kullanılabilir aşı istasyonu olarak kullanılabilir. Yani personel sayısını arttırıp aşılama alanlarını çoğaltarak bunu gerçekleştirebiliriz. Örneğin yığılmalar, kuyruklar oluyor ASM önlerinde. Bekleme alanları uygun olmadığı için insanlar kaygı duyuyor. Kaygı nedeniyle aşılamaya gitmeyebilirler. O nedenle bu kaygıları aşacak koşulları oluşturmak gerekiyor” dedi.
BAKANLIĞIN AŞI KAMPANYASI YAPTIĞINI GÖRMÜYORUZ
Bakanlığın ve hükumetin şeffaf olmayan politikası nedeniyle insanlarda aşıya karşı güven eksikliğinin ortaya çıktığını belirten Fincancı, “Örneğin şeffaflık ne kadar önemli. Biontech aşısının FDA onayı için yapılan değerlendirmesi topluma açık yapıldı. Yaklaşık on saat boyunca canlı yayınlandı. Tüm bileşenler soru sordular kafalarındaki tereddütleri gidermek için. Bizim bunu yapabilmemiz gerekir. Acil kullanım onayları hızlı oluşturulması gerekiyor. Hangi koşullarda verildiği paylaşılması gerekiyor toplumla. Kamusal anlamda bunların paylaşılması, doğru iletişim stratejileri, kamu spotları... Bir aşı dayanışma çağrısı yapılıyorsa burada Sağlık Bakanlığının ciddi sorumlulukları var. Ama bir aşı kampanyası yaptığını görmüyoruz. Günlük tweetler ile yürümüyor bu işler. Örneğin bir kampanya başlattık ‘Tedirgin olma aşı ol’ diye. Biz bunu derken ‘Tedirgin ol aşı olma’ TT olmuş maalesef. Sadece kendimizi korumuyoruz aşılanırken. Karşımızdakini de koruyoruz. Bugün aşı karşıtları mesela çocuklarına kızamık aşısı yaptırmıyorlar diyelim ki. O çocuk korunabiliyorsa aşıya karşı olmayanların dayanışmasıyla korunuyor aslında. Diğer çocuklar aşılandığı için, toplumsal bağışıklık sağlandığı için. Bunu hiç unutmamak gerekiyor. Aşı karşıtları eğer çoğalırsa biz yeniden kızamıklar ve ölümler ile karşı karşıya kalırız. Bu yüzden topluma düşen bütün insanlarla toplumsal sorumluluğuyla bir dayanışma içinde olmak.” dedi.
AŞI KORUYOR
Sağlık emekçilerinin örgütlü bir dayanışma çağrısı yapmasının önemini vurgulayan Fincancı, “ Sahada çalışanlar ve bu aşılama sürecini, aşılama çağrısında emek verecek olan onlar. Dolayısıyla yapması gereken örgütlerinin gücüyle, çalışma koşullarının uygun hale getirmesini talep etmek. Sağlık emek meslek örgütlerinin hem toplumu aydınlatma hem de topluma sunduğu hizmeti kamusal koşullarda iyileştirme çabası olmalı. Bunun da bir biçimde örgütsel mücadelesi olmalı. Aşılar koruyor. Gerçekten anlamlı ölçüde etkili olduğunu gördük bu süreçte. Ölümden, ağır geçirmekten koruyor ve yan etkileri oldukça az sayıda. Bu güne kadar yapılan çalışmalar da gösteriyor ki geç dönem yan etkiler de ortaya çıkmamış. Dolayısıyla aşı koruyor, güvenli ve lütfen bu toplumsal dayanışmayı büyütelim, birbirimizi koruyalım” dedi.