17 Haziran 2021 00:30

Bekçi şiddetinde eğitimsizlik etkisi

Artan bekçi şiddetine dair Evrensel’e konuşan TİHV Diyarbakır Temsilcisi Murat Aba, bekçilerin eğitim almadan göreve başlamasının yurttaşın hakkını, hukukunu ve özgürlüğünü korumadığını söyledi.

Kolaj: MA

Paylaş

Mahsum KARA
Diyarbakır

Bekçi şiddeti her geçen gün daha çok göze çarpıyor. Türkiye’de her 143 kişiye bir silah kullanma yetkisi olan güvenlik görevlisi düşerken, Avrupa’da her 314 kişiye bir kişi denk geliyor. Evrensel’e konuşan Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilcisi Murat Aba, buradaki temel problemin güvenlikçi politika olduğunu ifade ederek, cezasızlığın da şiddeti yükselttiğini söyledi. Aba, “Bekçilerin neredeyse hiç eğitim almadan göreve başlaması, görev içinde bazı hizmet içi eğitimlerle bunun ikame edilmemesinden dolayı ne bir psikolojik testten geçmiş oluyor ne de yurttaşın hakkını, hukukunu ve özgürlüğünü koruyor” dedi. 

ÇIKAN SONUÇLAR HAKLI ÇIKARDI

4 Şubat 2002’de Diyarbakır’da TİHV, İHD, baro, tabip odası ve Hak İnisiyatifi ile birlikte bekçilere ilişkin bir açıklama yaptıklarını belirten Aba, “Türkiye’de zaten polis şiddeti çok fazla var, polis şiddetinin bu kadar yaygın olduğu bir dönemde hiçbir eğitim almadan sadece bir sınavı geçerek göreve başlayan kişilere de silah kullanma yetkisi Türkiye’de daha fazla ölüm, mağduriyet ve hak ihlallerine yol açabilir demiştik. Ve maalesef bugün ortaya çıkan sonuçlar bizi haklı çıkardı” dedi. 

ŞİDDETE UĞRAYAN ÇOK SAYIDA KİŞİ VAR

Türkiye İnsan Hakları Vakfının kendi günlük dokümantasyon raporlarında çok sayıda yurttaşın bekçi şiddetine maruz kaldığına şahit olduklarını ifade eden Aba, “Bekçilerce şiddete uğrayanlar çocuk da oluyor, yetişkin de oluyor. Hepimizin aklındadır örneğin Batman’da 13 Mayıs 2021 tarihinde parkta bekçilerin şiddet uyguladığı çocuğu görmüştük. Ve çok enteresandır ki gördüğümüz videoyu çekenler gözaltına alınmıştı. Şimdi buradaki temel problem, Türkiye’de aslında güvenlik mi özgürlük mü? Meselesi ortaya çıkıyor” dedi. 

AVRUPA’YA GÖRE SİLAH KULLANMA 3 KAT FAZLA

Türkiye’de son dönemde özellikle güvenlik politikalarının öncelikli görüldüğünü söyleyen Aba, “Burada demek istediğime söyle bir açıklık getireyim, 2020 kasım ayı itibarıyla ülkede bekçi olarak görev yapan toplamda 29 bin 185 mahalle ve çarşı bekçisi var, bunların hepsine silah kullanma yetkisi verilmiş. Türkiye’de şu an için her 143 kişiye bir silah kullanma yetkisi kullanan güvenlik görevlisi düşüyor. Avrupa’ya baktığımız zaman 314 kişide bir oluyor bu durum. Buna bakarak Türkiye’de Avrupa’ya göre 3 katı silah kullanan ve bu yetkisi olan güvenlik görevlisi bulunmaktadır. Bu da tam da bize Türkiye’de güvenlikçi politikaların çok yoğun olduğunu gösteriyor” dedi.

SİLAHLA HER ŞEYİ YAPABİLİRİM DÜŞÜNCESİ VAR 

Bekçilerin herhangi bir eğitimden geçmeden göreve başlamasına değinen Aba, “Polisler bu kadar eğitimden sonra bile bu haldeyken, bekçilerin nerdeyse hiç eğitim almadan göreve başlaması, görev içinde bazı hizmet içi eğitimlerle bunun ikame edilmemesinden dolayı ne bir psikolojik testten geçmiş oluyor ne de vatandaşın, yurttaşın hakkını, hukukunu ve özgürlüğünü koruyor. Öğrenmeden sadece ve sadece silahın verdiği güçle her şeyi yapabileceğini düşünüyor. Bunun karşılığında ceza almamasına inanması tamamıyla onlara aslında bir görünmez bir kalkan oluşturuyor. Bu durumun en büyük nedeni cezasızlık politikalarının uygulanması ve hizmet içi eğitim almamalarından kaynaklanıyor. Silah ile devletin güç aygıtını kullanma yetkisini veriyorsunuz. Silahı kullanacak kişinin çok ciddi eğitimlerden geçmesi gerekiyor. Bu eğitimleri almadan sadece sınava girip göreve başlaması kabul edilecek bir durum değildir. Çok riskler barındırıyor ve biz o riskleri şu an yaşıyoruz maalesef” dedi. 

BÖLGE’DE YURTTAŞ SUÇLU VE ÖTEKİ GÖRÜLÜYOR

Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Bölge illerinde bekçi şiddetinin artmasının en temel nedeninin burada yaşayan insanların öteki olarak görülmesinden dolayı olduğunu söyleyen Aba, “Siz bir insanı eşit yurttaş, eşit vatandaş olarak görmediğiniz zaman ikinci sınıf olarak ve öteki olarak gördüğünüz zaman o kişiye şiddet uygulamayı da hak olarak görüyorsunuz. Bunları yaparken daha çok vatan savunması, beka sorunu gibi cümlelerle telkinlerseniz doğal olarak bu bekçilerde bu işi yaparken karşısındakini vatandaş olarak değil suçlu ve öteki olarak görüyor. Ve bunu yaparken devletini koruduğunu düşünüyor. İçişleri Bakanlığının dili bu kadar sertken ona bağlı bu kurumun halka yönelik şiddetini ve baskısını artırması kaçınılmaz bir sonuçtur. Maalesef Kürtlerin yoğun olduğu illerde bekçiler bazen kendine uygun olmayan bir biçimde ifade özgürlüğü, bir eylem hakkının ve miting hakkının kullanılmasını devlete karşı bir hareket olarak algılayıp bunu da kendilerini kanunun yerine hakimin yerine koyup şiddeti artırdıklarını görebiliyoruz” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

DİSK Eskişehir: İşsizlik rekorlar kırıyor, çarşıdaki zamlar ücretleri eritiyor

SONRAKİ HABER

Yeğen: 2015’ten sonra devlet ve illegal odaklar ilişkisi yoğunlaşmış durumda

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa