HDP'ye saldırı | "Muhalefet partilerinin HDP’nin meşruiyetini vurgulaması gerekiyor"
"İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve MHP lideri Bahçeli'nin açık tehdit ve hedef göstermeleri, bazı gruplar nezdinde HDP'ye yönelik her türlü saldırıyı meşru hale getiriyor."
Fotoğraf: Lokman İlhan/AA
Şerif KARATAŞ
İstanbul
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütüne yönelik bugün düzenlenen silahlı saldırıda parti çalışanı Deniz Poyraz katledildi, bina ateşe verildi.
Siyaset Bilimciler Celil Kaya ve Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar, yaşananları Evrensel'e değerlendirdi.
Celil Kaya, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve MHP lideri Bahçeli'nin açık tehdit ve hedef göstermelerinin HDP'ye yönelik saldırıyı bazı gruplar için meşrulaştırdığını vurgulayarak "Bu saldırıları yapanlar, muhtemelen cezasız kalacaklarını, hatta 'vatana hizmet ettikleri' için övgüyle karşılanacaklarını düşünüyorlar” dedi. Kaya, saldırı karşısında muhalefetin HDP’nin meşruiyetini vurgulaması gerektiğini ifade etti.
Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar da “Saldırı kimini işine yarar” sorusunun olası yanıtlarını değerlendirdi.
"YILLARDIR SÜREN ANTİPROPAGANDA VE PROVOKASYONLARIN SONUCU"
Siyaset Bilimci Celil Kaya, “HDP'ye yönelik yıllardır süren antipropaganda ve provokasyonların bir sonucu bu saldırı. HDP'nin şeytanlaştırılması, HDP'lilerin meşru hedef olarak işaret edilmesi, özellikle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve MHP lideri Bahçeli'nin açık tehdit ve hedef göstermeleri, bazı gruplar nezdinde HDP'ye yönelik her türlü saldırıyı meşru hale getiriyor. Bu saldırıları yapanlar muhtemelen cezasız kalacaklarını, hatta 'vatana hizmet ettikleri' için övgüyle karşılanacaklarını düşünüyorlar” dedi.
HDP'nin meşru ve kitlesel bir siyasi parti olduğunu vurgulayan Kaya, “Başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin ve sivil toplum örgütlerinin HDP'nin meşruiyetini vurgulaması, demokratik yaşamın temel bileşenlerinden biri olduğunu güçlü şekilde dile getirmesi lazım. Muhalefet HDP’yi demokratik meşruiyet dışına çıkarmaya çalışan girişimlere zımnen destek verirse tehlike daha da artar” ifadelerini kullandı.
KAYNAR: SALDIRI KİMİN İŞİNE YARAR?
Hacettepe Üniversitesinden Prof. Dr. Mete Kaan Kaynar ise bu tür olaylarda ilk elden kesin yargılarda, suçlamalar ve ithamlarda bulunmanın yanlış olduğunu belirtti. "Ancak herkesin aklına gelen ilk soru benim aklıma da geliyor" diyen Kaynar, “Saldırı kimini işine yarar” sorusunun olası yanıtlarını değerlendirdi.
Kaynar'ın değerlendirmesi şöyle:
"Herkesin aklına gelen ilk soru benim aklıma da geliyor. Elimde herhangi bir bilgi ve malumat olmadan konuşmanın temkinliliğiyle bu olayın, iki nedeninin olabileceğini söylerim. Ancak dediğim gibi, bunların hiçbirisi bilgiye dayanan bir siyasi analiz değil, gündemden yükselen kokulara dair bir tahmin bir 'niyet okuma' olarak değerlendirilebilirler. 'Niyet' okuyacaksanız, at izinin it izine karıştığı bir siyasi ortamda tahminde bulunacaksanız dumanlı havada iz sürmenizi kolaylaştıracak tek enstrümanınız şu sorudur: 'Bu saldırı kimin işine yarar?' Bu soru bile bizi doğruya götürmez, ama daha büyük yanlışlar yapmaktan korur.
Bu soruyu sorduğumda ilk aklıma gelen mecra AKP’dir. Böyle bir olayın Sedat Peker’in açıklamalarıyla bunalan AKP’nin işine yaradığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama yine, yine altını çizelim ki, saldırının siyasi olarak AKP’nin işine yarıyor olması, olaydan onu sorumlu tutmamıza kafi gelmez; ama dikkatimizi AKP üzerinde yoğunlaştırmamıza müsaade eder. Biz de öyle yapalım. İzmir Saldırısı, Sedat Peker’in açıklamalarından bunalan, siyaset-mafya-ticaret bağlantılarına dair iddialarla çalkalanan AKP’nin, aslında bizzat Erdoğan’ın elini rahatlatır.
'Bu saldırı kimin işine yarar' sorusunu tekrar sorduğumuzda soru bizi bu kez olası erken seçimlere götürüyor. Saldırı seçimlerde Millet İttifakı’nın içini karıştıracak, Cumhur’un etrafında kenetlenmeyi kolaylaştıracak, özetle Millet’ten Cumhur’a doğru kayışları etkileyebilecek bir olay olarak da okunabilir. Unutmayalım ki Millet İttifakı’nın yumuşak karnını oluşturan 'HDP ile ittifak' tartışmalarında kilit illerden biri, CHP’nin de çok güçlü olduğu (ve İYİ Parti’nin de hiç de kötü bir performans sergilemediği) İzmir’dir. İzmir’de yaşanan saldırı Millet İttifakı içinde yer alan ama 'HDP nefreti' kefis kesimlerin çözülmesini kolaylaştıracak bir olay olarak da okunabilir.
Son olarak bu iki tartışmanın da analitik değil spekülatif olduklarını, eldeki bilgilere dayanarak hiçbir kesimi suçlamanın mümkün olmadığını belirtmek gerekiyor.”