AYM'nin İletişim Başkanlığı kararı: Fişleme uygulamaları hortlayacak!
AYM verdiği kararla Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının “gerekli gördüğü bilgileri” elde edebilmesine izin verdi. Karara tepkiler geldi: Fişleme uygulamaları hortlayacak!
Fotoğraf: DHA
Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının tüm kamu kurum ve kuruluşlarından “gerekli gördüğü bilgileri” isteyebileceğine yönelik düzenlemenin anayasaya aykırı olmadığına karar vermesi büyük tepki çekti.
Hukukçu ve Evrensel yazarı Kamil Tekin Sürek tepki çeken karara ilişkin “İletişim Başkanlığına verilen yetki Anayasaya aykırı. İletişim Başkanlığı’na mahkemelere verilen yetki verilmiş. Anayasaya aykırı ama AYM anayasaya 10 üye ile uygun demiş. Bu hakimler son yıllarda AKP tarafından atanan üyeler. AYM’nin de yürütmenin emrine girdiğinin göstergesi. İletişim Başkanlığı Basın Kartı vermek için güvenlik soruşturması yapıyor. Bütün gazetecileri fişliyor. Bu yetki bunun için gerekli. Daha önce bu işi SETA aracılığıyla yasaya aykırı olarak yapıyorlardı. Eski SETA kadroları şimdi İletişim Başkanlığında, şimdi fişlemeyi orada yasal dayanak çıkararak yapıyorlar. Gerçek gazetecilere basın kartı vermiyorlar, mafyanın çantacılığını yapan bazıları ise makbul gazeteci oluyor. AYM’nin de onayı ile AKP iktidarı Türkiye’yi 1984 romanındaki gibi yönetiyor” dedi.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin de AYM’nin bu kararıyla tüm Türkiye halkının ciddi tehlikelerle karşılaşabileceği söyledi. Bilgin, kişisel verilerin keyfi biçimde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın eline geçmesiyle bir yandan fişleme uygulamasının hortlayacağı, diğer yandan tüm halkın en temel kişisel verilerinin korumasız kalabileceği uyarısında bulundu.
CHP’DEN DE TEPKİ
AYM’nin kararına CHP’den de tepki geldi. Twitter’dan karara tepki gösteren CHP İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek, şunları kaydetti: “Anayasa Mahkemesi, İletişim Başkanlığı’nın 83 milyonun tüm bilgilerine ulaşmasına yetki verdi. Kişisel verilerin kişinin rızası olmadan toplanması, işlenmesi ve aktarılması, kişinin basit bir veri nesnesi olarak değerlendirilmesine yol açar ve insan haysiyetini zedeler. Kişisel verilerle ilgili yasal düzenlemelerde verilerin toplanması, kullanılması, ne kadar süre ile tutulacağı, amaca uygun kullanılıp kullanılmadığının nasıl denetleneceği ve imhası gibi hususların açık ve net olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Kişinin temel hakları ile ilgili düzenleme, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılamaz. Anayasa’da düzenlenmesi gerekir. Soru şu; 83 milyon vatandaşımızın kişisel verileri ile Fahrettin Altun’un ne işi olabilir?” (İstanbul/EVRENSEL)