İzmir’in Yahudi kültürü canlanıyor
17. yüzyıldan kalan dokuz sinagog İzmir Musevi Cemaatinin girişimleriyle kent kültürüne kazandırılıyor. Projenin direktörü Nesim Bencoya, “Amacımız Yahudi Kültür Mirası Merkezi oluşturmak” diyor.
Fotoğraf: Nesim Bencoya
Özlem ERTAN
Tarih boyunca farklı kültürlere, inançlara ev sahipliği yapmış kentlerin başında İzmir geliyor. Geçmişte Yahudilerin, Rumların, Ermenilerin, levantenlerin, Türklerin yaşadığı bir şehir olan İzmir’in dokusu hâlâ bu çok kültürlülüğün izlerini taşıyor.
İzmir’i İzmir yapan halkların başında Yahudilerin geldiğine kuşku yok. 1492’de İspanya ve Portekiz’den sürülen Sefarad Yahudilerinin bir kısmı İzmir’e yerleşmiş ve şehrin çok kültürlü kimliğini kazanmasında büyük rol oynamıştı. Günümüzde yaklaşık 1000 kişilik bir Yahudi cemaatinin yaşadığı İzmir’de geçmişte otuz dört tane sinagog yer alıyordu. Bunların dokuzu günümüze kadar gelebildi. İşte 17’nci yüzyılda inşa edilmiş bu dokuz sinagog, İzmir Yahudi Mirası Projesi kapsamında yeniden kent ve dünya kültürüne kazandırılıyor.
Sinagoglarda yapılan çalışmalar ve bu yapıların gelecekte nasıl değerlendirileceği konusunda İzmir Yahudi Mirası Projesi Genel Direktörü ve İzmir Sefarad Kültür Festivali Direktörü Nesim Bencoya’dan bilgi aldık.
Konak İkiçeşmelik’teki Havra Sokağı ve civarının eski Yahudi Mahallesi’nin merkezi olduğunu belirten Nesim Bencoya, bu alanın dokuz sinagoga ev sahipliği yaptığını söylüyor ve “Birçoğu uzun dönemdir atıl durumda olan sinagogları, İzmir Musevi Cemaatinin girişimleriyle yeniden kente kazandırıyoruz. Bu bölge sadece İzmir için değil, tüm dünya için önemli bir dünya mirasıdır ve İzmir’in UNESCO sürecinde mutlaka çok önemli bir etkiye sahip olacaktır,” diyor.
AMAÇ, YAHUDİ KÜLTÜR MİRASI MERKEZİ OLUŞTURMAK
Nesim Bencoya, sözlerine şöyle devam ediyor: “İzmir’in elinde bir hazine var. Bu hazinenin adı eski İzmir Yahudi Mahallesi. Burada Havra Sokağı olarak adlandırılan bölgede çok fazla sinagog inşa edilmiş. Amacımız, burada bir Yahudi Kültür Mirası Merkezi oluşturmak. Böyle bir merkez, öncelikle tüm İzmir, sonrasında dünya için önemli bir kültür mirasıdır. Böyle bir merkez kurmamızın çok büyük bir anlamı var. Burası Dünya Sefarad Yahudiliğinin tek merkezi olacak ve mutlaka dünyada büyük ilgi uyandıracaktır. Sadece bu bölgede dokuz sinagog var. Bunların hemen yanında Kemeraltı camilerini görüyoruz. Hisarönü, Şadırvan ve Kestanepazarı camileri hemen bitişiğimizde. Bu alanda Müslümanlarla Yahudiler arasında birçok iş birliği gerçekleşti. Havra Sokağı’nda Türk, Yahudi, Rum ve Ermeni iş adamları birlikte ticaret yapıyorlardı. Buradaki meyhanelerde Türkçe, Yahudice, Rumca şarkılar söyleniyordu. Sokakların içine girildiğinde sinagoglardan gelen İbranice dua sesleri duyuluyordu. Aynı zamanda bazı dua saatlerine denk gelen saatlerde ezan bizim dualarla birlikte okunuyordu. Bu, çok kültürlülüğün fotoğrafıdır. Biz bunu canlandırmak istiyoruz. Amacımız sadece sinagogları mimari olarak toparlamak değil. Burada değişik kültürler arasında diyalog kurmak, farklı kültürlere saygı çerçevesinde bakmak ve bu değişik kültürlerin bir arada yaşamaya ve yaratmaya devam etmelerini sağlamak.”
1940’larda İzmir’de 40 bin Yahudi’nin yaşadığını, ancak sayının bugün 1000 civarında olduğunu söylüyor Nesim Bencoya. Geçmişte İzmir’e ‘Küçük Kudüs’ dendiğini de belirten Bencoya, sözlerine şöyle açıklık getiriyor: “İzmir dışında bir tek Kudüs’te bu kadar sinagogun iç içe olduğunu görebilirsiniz. İzmir’deki Yahudi nüfusu gittikçe azalıyor. Yahudi kültüründen geriye kalacak olan, işte bu anıtlar olacaktır. Bu anıtların içinde gerçekleştirilecek olan sergiler, konferanslar ve diğer etkinlikler İzmir’in çok kültürlülüğünü yaşatacak olan hareketlerdir. Bu anıt sinagogları dünya kültür mirasına armağan etmek istiyoruz. Etz Hayim Sinagogu yıkılmak üzereydi. Sinagogu sağlamlaştırıp koruma planını uygulayabilmek için ABD Büyükelçiliği fonuna başvurduk. Daha sonra İZKA’ya (İzmir Kalkınma Ajansı) başvurduk. İZKA bize bu koruma işinin maliyetinin yüzde 75’ini sağladı. Gerisini İzmir Musevi Cemaati tamamladı.”
SEFARAD KÜLTÜR FESTİVALİ KASIMDA YAPILACAK
2-3 ay içinde çalışmaları bitirip Etz Hayim Sinagogu’nu ziyarete açmak istediklerini ifade eden Bencoya, “Hevra Sinagogu’nun ise Almanya Dışişleri Bakanlığından katkı alarak içini temizledik, duvarları koruma altına aldık ve çevresini düzelttik. Bu tarihi yapıyı kente kazandırmış durumdayız. Yine Almanya Dışişleri Bakanlığının fonuyla yıkık olan Forasteros Sinagogu’nu koruma altına alma çalışmalarına başladık,” diyor. Bencoya, Avrupa Delegasyonu’nun desteğiyle bu iki sinagogun restorasyon planlarını da yapacaklarını ve tüm bu projelerin hem İzmir’e hem de dünya kültür mirasına bir hediye olacağını sözlerine ekliyor.
Nesim Bencoya, aynı zamanda İzmir Sefarad Kültür Festivali’nin de kurucusu ve direktörü. İlk kez 3 yıl önce düzenlenen festivalde sergilerle, konserlerle, gezilerle İzmirlilere zengin bir kültürün kapısı açılmıştı. Festivalle ilgili çok olumlu tepkiler aldıklarını söyleyen Nesim Bencoya, festivali bu yıl kasım sonunda gerçekleştirecekleri müjdesini veriyor.