Çerkezköy OSB işçisi: Üretimi denetleyenler yemekleri denetlemiyor
"İş, işçinin cebini bırakın, karnını doyurmasına geldiğinde “kadir-i mutlak”a bırakılır. Yemekten zehirlenip ölmen kimsenin umurunda değil."
Fotoğraf: Unsplash
Çerkezköy OSB’den bir işçi
Merhaba Evrensel okurları, size geçtiğimiz günlerde Çerkezköy OSB’de bizim fabrikamızın da içinde bulunduğu 5 fabrikada görülen yemekten zehirlenme vakalarından bahsetmek istiyorum. Öncelikle fabrikamıza yemek getiren Lider Catering şirketiyle ilgili uzun süredir sıkıntılarımız vardı. Yemeklerin ağır kokması, kullanılan yağın biz işçileri rahatsız etmesi, malzemelerin kalitesizliği bizlerde hep şüphe uyandırırken, geçtiğimiz günlerde 5 fabrikadan yüzlerce işçinin birbirine yakın günlerde yemekten zehirlenmesi bizlere şüphelerimizin hiç de boş olmadığını gösterdi.
Patronun daha ucuz yemek ihalesi sevdası, yemek şirketinin ucuz malzemeyle kâr sağlama hırsı, artık yüzlerce işçiyi zehirleyecek boyuta gelen kalitesiz yemeklerdeki özensizlik, fabrika yönetiminin bu konulardaki kör ve sağır tutumu... Ama iş üretime geldiğinde makinesi başındaki işçinin çıkardığı sayının denetlenmesi... Bunlar bizlere gösteriyor ki, burada bir denetimsizlik yok, burada patronların çıkarına direkt hizmet eden durumlarda bir denetim var. Eğer patronun cebine çalışıyorsan saniye hesabı yapılır. Fakat iş, bırak işçinin cebini, karnını doyurmasına geldiğinde “kadir-i mutlak”a bırakılır. Yemekten zehirlenip ölmen kimsenin umurunda değil. Bu da fabrikalarda gelinen vahşi kapitalist anlayışın çarpıcı bir göstergesi.
Peki bu sıkıntılar bu kadar göz önündeyken biz ne yapmalıyız? Tek cevap var: İşyerlerinde sömürü ve baskıya karşı komitelerimizi kurup örgütlenmeliyiz. Bizlere 1 tas yemeği çok görenlere gücümüzü göstermeliyiz. Bu gücümüz üretimden gelir, bu gücümüz birliğimizden gelir. Bizler bu düzenden birliğimiz ile çıkacağız.
Cihatçı saldırının yol işaretleri ve Halep'te kesişen yollar
Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi?
Savaşa ve yoksulluğa karşı ittifak
Haberin telifi meselesi
Vali beyden telefon var!
“Solculuk / zor yolculuk”: İhsan Yılmazşamlı
