Reshed Abohalaka: Pandemi ile mücadelede mültecilerin ihtiyaçları dikkate alınmalı
20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nü Hacettepe Üniversitesi Farmakoloji Ana Bilim Dalı'nda doktora yapan Araştırmacı Reshed Abohalaka ile konuştuk.
Fotoğraf: DHA
Helin ÇAKIR
Ankara
Türkiye’de kayıtlı, kayıtsız göçmen ve mülteci nüfusu 5 milyonu aştı. Statü talepleri karşılanmayan 5 milyon mültecinin halihazırda sağlık hizmetlerine erişimi kısıtlıyken pandemi ile birlikte sorunları katlandı. Mültecilerin sağlık hizmetlerine erişimini inceleyen Araştırmacı Reshed Abohalaka, pandemiye karşı yürütülen mücadelenin her adımında mülteci ve göçmenlerin de sağlık ihtiyaçlarının dikkate alınması gerektiğini vurguladı.
20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’nü Dünya Sağlık Örgütü’nün “Geçici Koruma Altındaki Nüfusun Sağlık Durumunun İyileştirilmesi”ni projesinde yer alan ve Hacettepe Üniversitesi Farmakoloji Ana Bilim Dalı'nda doktora yapan Araştırmacı Reshed Abohalaka ile konuştuk.
Dil ve kültürel farklılık gibi birçok engel nedeniyle mültecilerin sağlık hizmetlerine daha az erişime sahip olduğunu, Kovid-19 pandemisinin mültecilerin sağlık hizmetlerine erişmesine ekstra bir yük getirdiğini ifade eden Abouhalaka, “Virüsün sağlık kuruluşlarında bulaşmasını sınırlamak için alınan önlemler, mültecilerin sağlık hizmetlerine erişiminin önündeki engelleri artırdı. Hastalık hâlâ nispeten yeni olduğundan ve sağlık kuruluşlarında araştırma yapmak artık daha zor olduğundan, mülteciler üzerindeki etkisi hakkında hala kesin verilere sahip değiliz” dedi.
Abohalaka, mültecilerin kişisel koruyucu donanıma sınırlı erişimleri ve sosyal mesafeyi korumanın ve kendi kendine izolasyonun pek mümkün olmadığı kalabalık yaşam koşulları nedeniyle Kovid-19 pandemisine karşı daha savunmasız olduğunu söyledi. Ancak bunun mülteciler arasında Kovid-19 bulaşının diğerlerinden daha yüksek olduğu anlamına gelmeyeceğini belirten Abohalaka, bu nedenlerle pandemiye karşı herkesin eşit derecede korunabilmesi konusunda bunun dikkate alınması gerektiğini söyledi.
Mültecilerin genellikle sağlık hizmetlerine erişmek için gerekli bilgilendirmeden veya maddi kaynaktan yoksun olduğunu belirten Abohalaka, “Mültecilere ücretsiz sağlık hizmeti sunsak bile; iletişim sorunları, kültürel farklılıklar gibi ideal sağlık hizmeti almalarını engelleyen birçok sorun var. Bu dönemde sağlık kuruluşları virüsün bulaşmasını önlemek için yeni önlemler aldı (Teletıp kullanımı, hastanelere yalnızca hastanın girişine izin verme-hasta olmayanları sınırlama, sosyal mesafe ve kapalı alanda maske veya yüz siperi kullanımı gibi). Bu tür uygulamalar, sağlık hizmeti veren ve alan tüm katılımcılar arasındaki iletişim eksikliğini artırabilir. Türkçe bilmeyen mülteci hastalar, aile üyeleri veya arkadaşlarına izin verilmediğinden iletişim kurmak için artık onlardan da destek alamıyorlar. Profesyonel tercümanlar ise yüksek riskli alanlarda çalışmayı kabul etseler bile, sosyal mesafe ve kişisel koruyucu donanımlar nedeniyle ikinci bir dili doğru bir şekilde anlamak şimdi her zamankinden daha zor. Tercümanlık hizmetlerini uzaktan-çevrimiçi olarak kullanmaksa, özellikle ileri teknolojinin olmadığı topluluklarda her zaman uygulanabilir olmuyor” dedi.
Mültecilere pandemiye karşı uygun koruma sağlamak için her müdahale planına dahil edilmesi gerektiğini belirten Abohalaka, “Elbette sahip oldukları ve daha önce bahsetmiş olduğum mağduriyetlerden dolayı ekstra testler ve uygulamalar da yapılmalı. Bu insanların güvenli bir yaşam alanı bulabilmek için başka ülkelere ulaşmaları gerektiğini unutmamalıyız. Bu nedenle onları seyahat kısıtlamalarının dışında tutmamız gerekir, aksi takdirde kendi ülkelerinde daha tehlikeli koşullarla karşı karşıya kalabilirler” dedi.