4. yargı paketi Mecliste: "Somut delil" istismarda tutuklamaya engel olmasın
AKP'nin 4. yargı paketinde yer alan çocuğa yönelik istismarın da arasında bulunduğu katalog suçlarda tutuklama için "somut delil" şartı tepkilere neden oldu.
TBMM Genel Kurulu | Fotoğraf: Özge Elif Kızıl / AA
Damla KIRMIZITAŞ
Ankara
AKP'nin 4. yargı paketi Mecliste. Pakette yer alan çocuğa yönelik istismarın da arasında bulunduğu katalog suçlarda tutuklama için "somut delil" şartı tepkilere neden oldu. Yasa teklifini görüşecek olan Meclis Adalet Komisyonu Üyesi HDP ve CHP milletvekilleri, adalet sorununun yasal düzenlemelerde değil, uygulamada olduğuna dikkat çekti. Demokratik haklara yönelik yargılamalarda "somut deliller" uydurulduğuna dikkat çeken milletvekilleri, somut delil düzenlemesinin taciz ve istismar davalarında tutuklamaya engel olarak kullanılmaması uyarısında bulundu.
AKP’nin yargıya erişim, kadına yönelik şiddet, adli kontrol yöntemleri ve soruşturma usullerine ilişkin yeni düzenleme getiren “4. Yargı Paketi” Meclise sunuldu. Toplam 27 maddeden oluşan kanun teklifinde tutuklamalara “somut delil” şartı getirilmesi ise tepkilere neden oldu. Teklifte soykırım, insanlığa karşı suçlar, "terör", kasten adam öldürme, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, anayasayı ihlâl, çocuğun cinsel istismarı gibi çok sayıda fiilin yer aldığı katalog suçların yargılamasında tutuklamalara "somut delil dayanması" ibaresi eklenecek.
Ancak yasada zaten somut delil şartının olduğunun belirten hukukçular, sorunun uygulamada olduğuna dikkat çekiyor. Sosyal medya paylaşımı, ifade özgürlüğü kapsamındaki konuşma ve yazılar, barışçıl gösterilere katılım gibi çeşitli gerekçeler "somut delil" denilerek cezaya dönüşen uzun tutuklamaların dayanağı yapılıyor. Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) de bu konuda çeşitli kararları olduğuna dikkat çeken hukukçular, bu kanun teklifinin aslında mahkemelere “kanunu uygula” anlamına geldiğini belirtiyor.
"YASA DEĞİL, ZİHNİYET SORUNU"
Kanun teklifinin görüşüleceği Meclis Adalet Komisyonu'nda bulunan muhalefet milletvekilleri de teklife tepkili. HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, tüm yargı paketlerinin adına insan hakları, demokrasi denilse de çoğu kez aleyhte düzenlemelerin yer aldığı paketler olduğunu söyledi.
Bu düzenlemelerin hiçbir somut karşılığı olmadığını belirten Gülüm, “Tutuklama açısından baktığımızda 'somut delil ibaresini koyacağız' diyorlar. Somut delil zaten yasal düzenlemede var. Tutuklamayla ilgili hakimin gerekçeli kararında hangi nedenlere, delillere dayanarak tutuklama kararı verdiğini açıkça yazması gerekiyor. Fakat bugüne kadar uygulamada kopyala-yapıştır yöntemiyle kaçma şüphesi, delillerin karartılma ihtimali, ifadenin alınmamış olması, suçun katalog suçlardan olması gibi gerekçelerle tutuklama kararının alındığı bir sistemle karşı karşıyayız. Burada somut delil diyerek hiçbir şeyi değiştirmiş olmuyorsunuz. Yine muhtemeldir ki; soruşturma dosyasında üç cümle eklenip yine aynı kararlar verilmeye devam edecek" dedi.
Adalet sistemi üzerinde iktidarın baskısının kaldırılması gerektiğini belirten Gülüm, "Yasada neyi düzenlerseniz düzenleyin zihniyet bu şekilde devam ettiği sürece; halkın güvenliğini, özgürlüklerini, demokrasiyi değil sürekli iktidarı kollama, koruma pozisyonunda demokratik haklara, toplantı, gösteri yürüyüşleri hakkı meselesinde yaklaşım değiştirilmediği sürece bu mahkemelerin tutuklama vermeye devam edeceğini biliyoruz. Göstermelik bir düzenlemenin ötesine geçmeyecek bir düzenleme aslında” dedi.
KADINA YÖNELİK SUÇLARDA TERSİ UYGULAMA
Yargının toplantı ve gösteri hakkındaki uygulamasının tersini kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet, istismar suçlarında yaşandığını ifade eden Gülüm, "Kadına ve çocuğa yönelik suçlarda somut delili aleyhe kullanıp bu sefer de somut delil yokmuş gibi gösterip buradan tutuklama kararlarını vermeyecekler. Daha ileriki aşamalarda ceza yaptırımı uygulamaktan geri duracaklar. Bu yasal düzenlemenin ötesinde toplam bir yargının işleyişiyle ilgili bir mesele olduğu için oraya hangi madde yazılırsa yazılsın iktidarın perspektifi nasılsa oraya doğru karar veriyor. Dolayısıyla biz kadının beyanının esas olduğunu söylüyoruz ve yargılamanın da buradan yapılması gerekir” diye konuştu.
"SOMUT DELİL KADININ BEYANIDIR"
CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, 4. yargı paketinde çok önemli bir iyileştirme olmadığını belirterek, iki önemli değişiklik olduğunu ifade etti.
Birinin İdareye yapılan başvurularda idarenin yanıt verme süresi 60 günden 30 güne indirilmesi diğerinin de Sulh Ceza Mahkemeleri'nin tutuklama ve adli kontrol kararlarının denetimine "dikey itiraz" yöntemi getirilmesi olduğunu kaydeden Antmen, “Sulh Ceza Hakimliğinin tutuklama ve adli kontrole ilişkin verdiği karara karşı itirazlar Asliye Ceza Mahkemesi tarafından incelenecek. Sulh Ceza Hakimlikleri AKP’ye yakın isimleriyle doldurulmuştu. Ancak bu kadrolaşmayı asliye ceza mahkemelerinde de tamamladılar. Birçok yeni hakimin, işini iyi bilmeyen hakimin doldurulduğu bu kadrolara ben “hukuka/hukuksuzluğa sürüklenmiş çocuklar” diyorum. Gözlerini Saraya dikmiş, oradan işaret bekleyen yeni kadrolardan oluşuyor” dedi.
Katalog suçlarda somut delil şartı getirilmesi konusunda ise öncelikle tutuklamanın zorlaşmasının iyi olduğunu belirten Antmen, “Çünkü tutuklama bir güvenlik tedbiridir. Ancak özellikle cinsel saldırı ve istismar suçlarında somut delilde zaten esas olan beyandır. Kadına yönelik suçlarda en büyük delil kadının beyanıdır. Buna aykırı yorumların uygulanıp uygulanmayacağını göreceğiz. Kadına bakış açısı ve ikinci plana atılışı siyasallaşan yargıda cinsel saldırı suçlarında somut delil arayarak tutuklamayı es geçme olarak ele alınmamalı. Cinsel suçlarda 6284 Sayılı Kanunu uygulamamız ve bir an önce İstanbul Sözleşmesi’ne dönmemiz gerekiyor” dedi.
"CİNSEL İSTİSMAR VE CİNSEL SALDIRIDA SOMUT DELİLİN ELDE EDİLMESİ OLDUKÇA GÜÇTÜR"
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi avukatlarından Feyza Evliyaoğulları, mevcut düzenlemede katalog suçlarda tutuklama tedbirine başvurmak için kuvvetli şüphenin yeterli olduğunu ifade etti.
Yargı paketi ile gelecek düzenlemede tutuklama tedbirine başvurmak için somut delil şartının varlığı aranmakta ve böylece katalog suçlarda da tutuksuz yargılanmanın olağan hale getirilmesi planlanmakta olduğunu belirten Evliyaoğlları, “Tutuklamanın başvurulacak son tedbir olarak düzenlenmesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına uygundur. Ancak, siyasi iktidarın önceki söylemleri, eylemleri gözetildiğinde bu değişikliğin maksadının tutuklama normlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun hale getirmek olmadığı düşünülebilir. Bazı katalog suç yargılamalarında, şu an dahi, somut delil olmadığından bahisle tutuksuz yargılamalar yapılmaktadır. Öte yandan, tutuklama bir cezalandırma kurumu değil koruma tedbiridir. Ancak katalog suçlarda yer alan kasten öldürme, cinsel saldırı, cinsel istismar, işkence, silahla nitelikli yaralama gibi suçlar yönünden failin tutuklanması için somut delilin varlığının aranması problemli sonuçlara yol açabilir. Failin kaçması, failin mağdurlara zarar verme ihtimali, delilleri karartması bu sonuçlardan bazılarıdır” dedi.
Cinsel saldırı ve cinsel istismar suçlarında kadın ve çocuğun beyanı esas alınmakta ve bu doğrultuda etkin soruşturma başlatılmakta olduğunu belirten Evliyaoğulları, “Bu suçlar yönünden faillerin tutukluluğunun zorlaştırılması bu ilkenin uygulanmasını zedeleyecektir. Katalog suçlarda yer alan çocuğun cinsel istismarı suçunda ve cinsel saldırı suçunda somut delilin elde edilmesi oldukça güçtür. Bu suç genellikle fail ile çocuğun yahut mağdurun yalnız kaldığı, herhangi kayıt aracının olmadığı ortamlarda işlenmektedir. Bu suça özgü, failin tutuklanması için somut delil varlığının aranması halinde failin kuvvetli şüphe olsa dahi tutuklanamayacağı, henüz soruşturma başlamadan önce mağdur karşısında çok daha ciddi bir koruma altına alınacağı ve hatta failin tutuksuz olması ile delilleri karartmasına imkan verileceği ve bu durumun da gerçeğin açığa çıkma ihtimalini zayıflatacağı açıktır. Bu yorumu katalog suçlarda yer alan her suç için yapmak da mümkün değildir. Katalog suçlar arasında yer alan suçların niteliğine göre değerlendirme yapmak gerekebilir. Örneğin, siyasi suçlarda ülkemiz dinamikleri ve suçun işleniş biçimi, mahiyeti gözetildiğinde tutuklama için somut delil aranması uluslararası hukuk ilkelerine uygun olacaktır” diye konuştu.