20 Haziran 2021 13:42

İHD’den Dünya Mülteciler Günü açıklaması: Dünya barışı ve birlikte yaşamak mümkün

İnsan Hakları Derneği, Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada insan hakları değerlerinin korunmasının ve geliştirilmesinin önemine dikkat çekti.

İnsan Hakları Derneği (İHD) logosu

Paylaş

İnsan Hakları Derneği (İHD), 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada insan hakları değerlerinin korunmasının ve geliştirilmesinin dünyadaki mülteci sayılarını en aza indireceğini ve dünya barışının korunmasına hizmet edeceğini belirtti.

SÖMÜRÜ, ŞİDDET, İSTİSMAR…

Geçici koruma statüsünde bulunanların ve çalışmak amacıyla Türkiye’ye gelmiş olan yabancıların hak ihlallerine maruz kaldığını aktaran İHD, bu ihlalleri şöyle sıraladı:

  • "Ekonomik ve sosyal alanda eşit imkanlara sahip olunamaması nedeniyle şehirlerin belli yerlerinde kent adacıkları oluşturarak bir arada kalmaya çalışmaktadırlar. Ancak buralarda da aşırı yoksulluk, kentsel imkanların eksikliği nedeniyle zorlu yaşam koşulları içerisinde hayata tutunmaya çalışmaktadırlar.
  • Tarım alanlarında, sanayi sitelerinde, inşaat sektöründe, merdiven altı imalathanelerde güvencesiz ve düşük ücretle çalıştırılarak emekleri sömürülmektedir.
  • Mülteci ailelerin çocukları da bu çalışma alanlarında emek sömürüsüne maruz kalmakta, şiddete uğramakta ve güvenlik tedbirlerin olmadığı çalışma alanlarında yaşamlarını yitirmektedirler.
  • Çocukların çok az bir kısmı eğitim imkanına sahip olabilmektedir.
  • Kadınların şiddete maruz bırakılması, kız çocuklarının zorla evlilik yoluyla cinsel istismara maruz bırakılmaları, kadınların ikinci evliliklere zorlanması, yine mülteci kadınların seks işçiliğine zorlanması gibi çok boyutlu sorunlar bulunmaktadır.
  • Kadınların ve çocukların başvuru mekanizmalarına ulaşmada yaşadığı sorunlar ve dil bariyeri hak ihlallerinin belgelenmesini ve ortadan kaldırılmasını engellemektedir."

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN İŞLETİLMESİ ZORUNLULUKTUR”

Açıklamada “Mülteci nüfusunun büyük bir bölümünü oluşturan kadınların ve LBGTİ+’ların haklarının korunması için İstanbul Sözleşmesi’nin ilgili maddelerinin işletilmesi bir zorunluluktur” denildi.

GERİ GÖNDERME MERKEZLERİNDE ŞİDDET, DARP, HAKARET

Açıklamada Geri Gönderme Merkezlerinde yaşanan hak ihlallerine dair de şu aktarımlar yapıldı:

“2020 yılı içinde Geri Gönderme Merkezleri içerisinde yaşanmış olan hak ihlallerine dair yapılan başvurularda; şiddet, darp, hakaret, bulundukları odalardan telefon veya avukat görüşü dışında çıkarılmama, intihar vakası vb. hususlar dile getirilmiştir.

GGM’lerde çocuklarıyla birlikte kalan kadınlar için bu sorunlar daha da derinleşmekte ve ihlaller çeşitlenmektedir. Çocuklar eğitim, sosyal yaşamdan uzak bir çeşit hapislik durumuna maruz kalmaktadırlar.

Yine hapishanede kalan yabancı uyruklu mahpuslar kitap, mektup, sosyal aktivite imkanlarından mahrum kalmakta, dil engeli nedeniyle iletişim kuramamakta, şiddet görmekte ve adil yargılanma imkanlarına ulaşamamaktadırlar.

Yine kurumuza deport edilme tehlikesi ile karşı karşıya kalan mülteciler de başvuru yapmaktadırlar.”

HAK İHLALLERİN EN ÖNEMLİ NEDENLERİNDEN BİRİ IRKÇI-NEFRET İÇERİKLİ SÖYLEMLER

Açıklamada mültecilerin yaşadığı hak ihlallerini tetikleyen en önemli unsurlardan birinin ırkçı-nefret içerikli söylemler ve dışlayıcı politikalar olduğu vurgulanarak “Özellikle politikacıların bu dili bir araç olarak kullanarak siyasi rant üretmeye çalışması ayrı bir sorundur ve siyasi partiler bunun önüne geçmek için hak odaklı politika geliştirmemektedir” tespiti yapıldı.

TALEPLER

İHD, mültecilerle ilgili taleplerini şöyle sıraladı:

  • “Türkiye 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne koyduğu coğrafi sınırlama çekincesini kaldırmalı ve sözleşmede tanımlı haklardan tüm grupların eşit bir biçimde faydalanmasını sağlamalıdır;
  • Ağır hak ihlallerinin yaşandığı Geri Gönderme Merkezlerinde yaşanan hak ihlallerine derhal son verilmesi ve bu merkezlerin sivil toplum kuruluşlarının denetimine açılması acil bir talep olmakla birlikte, esas çözüm için, sorunun kaynağı olan idari gözetim ve geri gönderme merkezleri uygulaması kaldırılmalıdır.
  • Geri göndermeme ilkesi uluslararası hukuka uygun bir biçimde uygulanmalıdır. Hakkında kesinleşmiş yargı kararı olmadan, sadece suç isnadına dayanılarak ve geri gönderme yasağı bakımından değerlendirme yapılmadan, geri gönderme kararı verilmesi uygulamasına son verilmelidir.
  • Mültecilere insanca yaşama olanakları sağlanmalı; güvenceli ve eşit ücretli iş, ücretsiz sağlık, eğitim ve barınma olanakları düzenlenmelidir.
  • Bir arada yaşamı destekleyici çalışmaları yürütmeli ve toplumun ırkçı ve nefret söylemlerini engelleyici bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır;
  • Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki Geri Kabul Anlaşması iptal edilmeli, Türkiye’ye geri göndermeler son bulmalıdır.
  • Mültecilerin siyasi pazarlık konusu yapılmasına son verilmelidir;
  • Göç İdaresi genel Müdürlüğü, Mülteciler alanında çalışan sivil toplum kurumlarıyla iş birliği yapmalı ve şeffaflık sağlanmalı, bilgiler kamuoyu ile paylaşılmalıdır;
  • Uluslararası hukukun dışına çıkan tüm işlem ve eylemlerin izlenmesi ve raporlaması yapılmalı, sorumluları açığa çıkarılmalıdır.
  • Uluslararası koruma başvurularının alınması ve değerlendirilmesi sırasında, Göç İdaresinin yapısal eksikliklerinden kaynaklı sorunlar ve özellikle LGBTİ+lar, vicdani retçiler ve İslam inancında olmayanların, Göç İdaresi görevlilerinin resmi ideolojiyle çelişen konulardaki olumsuz tutumlarına dair yakınmaları da dikkate alınarak, BMMYK’nın Türkiye’de yeniden aktif faaliyete geçmesi sağlanmalıdır.
  • İkamet, kimlik, çalışma hakki, adli makamlara erişim, uluslararası koruma başvurusu gibi konularda mültecilere ana dillerinde ücretsiz hizmet sağlayacak, İl Göç İdaresi kontrolünde, yeterli sayıda danışma merkezleri açılmalıdır.
  • Toplumsal cinsiyet temelli şiddetin uluslararası korumayı gerektirdiğinden hareketle İstanbul Sözleşmesi mülteci kadın+’lar için eksiksiz uygulanmalıdır.
  • Başta kadın, çocuk, engelliler olmak üzere mültecilere ücretsiz hukuki destek yaygınlaştırılmalıdır.
  • İnsan kaçakçılığının ve göç yollarında yaşanan ölümlerin son bulması için sınır geçirgenliği artırılmalı, tüm sınırlar mültecilere açılmalıdır.”

(HABER MERKEZİ)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Brezilya’da Kovid-19'dan ölümler yarım milyonu geçti, yüz binler sokağa çıktı

SONRAKİ HABER

“İletişim Başkanlığı, 'Yerli Cambridge Analytica' olmaya mı hazırlanıyor?”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa