Metal işçileri: Önemli olan taslağa yazmak değil, sahip çıkmak
MESS sözleşmesi süreci taslak hazırlıklarıyla başladı. Gebzeli metal işçileriyle sözleşme sürecini konuştuk.
Fotoğraf: Unsplash
Hakan POLAT
Gebze
Metal iş kolunda 150 binden fazla metal işçisini kapsayan MESS grup sözleşmesi süreci başladı. Patron sendikası MESS ile işçi sendikaları Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Özçelik-İş arasında yürütülecek sözleşme görüşmeleri öncesi Türk Metal üyelerinin taleplerini ölçmek için anket dağıtırken, Birleşik Metal-İş Sendikası ise fabrikalarda kurulan sözleşme komiteleri ile her fabrikadan ayrı taslak önerilerini aldı.
Havzasında MESS’e bağlı 54 işyeri bulunan Gebze’de görüştüğümüz bir Türk Metal üyesi işçi, sözlerine ankette yer alan “Sözleşmenin yürürlük süresinin kaç yıl olmasını beklersiniz?” sorusuna tepki göstererek başladı: “Yanıtlar arasında 3 yıl şıkkının olması beni rahatsız etti. Böylesi bir talep olmamasına rağmen, bunun konulmasını anlamsız. Geçtiğimiz sözleşme döneminde buna benzer bir soru vardı. Doğrusu kendi fabrikam adına konuşmam gerekirse, bizim fabrikanın diğer talepleri de karşılanmamıştı.” İşçiler arasında “Öylesine anket yapıyorlar” düşüncesinin hakim olduğunu aktaran işçi, “Ben anketi ‘İşçiye sorduk mu sorduk’ diyebilmek için yaptıklarını düşünüyorum” dedi. Fabrikalarında işçilerin en çok hangi soru üzerinde tartıştığını sorduğumuz işçi şu yanıtı verdi: “Bizim fabrikada iş güvencesi meselesi çokça tartışıldı. En önemli sorun olarak iş güvencesi görülüyor. Çünkü pandemi dönemi diken üstünde çalıştık. Fabrikalarda her an her şey olabilir havasıyla çalıştık.”
‘MERKEZ NE KARAR VERİRSE O!’
Türk Metal üyesi başka bir işçi, “Anketler verilirken, işçi temsilciye, ‘Ne yazalım?’ diye soruyor. Kardeşim o sana soracak, sen ona değil. Bizim fabrikada bırak işçiyi temsilci bile, ‘Merkez ne karar verirse o’ diyor. Şimdi öylesine verilen anketi bile işçi doldururken, tedirgin. Ben size ibretlik bir şey anlatayım. Arkadaşa kalem verilirken diğerlerine verilenden farklı bir renkte verilmiş. Bizim arkadaş, ‘Acaba bana farklı verip ne yazdığımı mı öğrenmek istiyorlar?’ diye ortalama bir şeyler yazmış. İşçinin ruh hali korku” diye konuştu.
Birleşik Metal-İş ile Elektromekanik Metal İşverenleri Sendikası (EMİS) arasında yapılan sözleşmeyi hatırlatan bir Birleşik Metal-İş üyesi işçi ise “2 yıllık sözleşmeyle ücretlere ortalama yüzde 24 zam alındı. Sözleşmede ilk 6 ay ücretlerde yüzde 21 artış sağlanırken, sosyal haklar ise ilk yıl yüzde 26 oranında arttı. Şimdi işçiler bu sözleşmeyi esas alarak tartışma yürütmeye başladı. Sözleşmenin EMİS’le aynı bitmesi açıkçası doğru olmaz. Alttan alta bunun fısıltılar şeklinde konuşulduğunu görüyorum. Taslaklara sadık kalınması lazım” dedi.
‘TASLAKLAR KONGRE HAZIRLIĞI GİBİ GÖRÜLÜYOR’
Taslakların hazırlanma sürecine dair konuşan işçi şunları söyledi: “Bizim fabrikanın taslağı en yüksek rakamları taşıyor. Ancak buna ne kadar sahip çıkılır bilemiyorum. Bir de taslaklar, ‘Bizim fabrika diğer fabrikaya göre daha ileriden hazırladı’ duygusuyla hazırlanıyor. Taslak hazırlıkları temsilciler açısından, kongreye hazırlığın bir zemini olarak görülüyor dersem abartmış olmam. Bu doğru bir yaklaşım değil. İşçiler en çok olanı hak etmiyor mu, ediyor. Ancak esas mücadele ettiğimiz örgütün MESS olduğu unutulmamalı. Temsilci diğer temsilciyle, şubeler kendi arasında yarışırsa MESS güler, oynar. Bir arkadaşım, ‘Sendika merkezine gıcıklık olsun diye çok yazıyorum. Sormadan imzaladılar’ diyor. Yani sendikayı eleştirebilirsin ben de eleştiriyorum ama bunun yeri MESS’e karşı talepler hazırlanırken olmamalı.” ’80’li yıllara atıfta bulunan işçi şöyle devam etti: “İşçiler 12 ikramiye alıyordu. Bugün de en fazla istenen diyelim ki, ikramiye hesabıyla 6 ikramiye. İşçi hak etmiyor mu ediyor. Hayal mi istenilenler değil, zamanında alınmış. Ama önemli olan taslağa yazmak değil, sahip çıkmak, işçiyi hazırlamak. Bugün daha söylemek için erken ama ben öyle bir hava alamadım işyerinden. Dediğim gibi erken söylemek için ama geçen sözleşme daha çok talepler dile getiriliyor, tartışılıyordu.”
Komitelere değinen başka bir Birleşik Metal-İş üyesi işçi ise “Komiteler çok önemli. Ama bugün komiteye girmek iş güvencesi olarak görülüyor. Komite işi kolaylaştırsın, mücadele etsin diye var. Komite karar alıyor, ancak biz samimi olduklarımızdan bilgi alabiliyoruz. Komiteler işçiyle, işçi komiteyle daha haşır neşir olmalı. Komiteler düzenli toplanmalı, işçiyi toplayıp bilgilendirmeli. Mesela taslağa uygun mücadele edip, edilmeyeceği bu komitelerin daha kapsamlı çalışmasıyla mümkün olacak” dedi.
‘AYRIM OLACAKSA İŞÇİYE SORUP SORMAMAKTA OLMALI’
Türk Metal ile Birleşik Metal-İş’i kıyaslayan Türk Metal üyesi bir metal işçisi şunları söyledi: “Biri taslaklar önerileri alıyor, biri anket dağıtıyor, aynı şey. İkisi de geçen sözleşme işçinin onayını almadan imzaladı. Peki, ne farkı kaldı? Açıkçası fabrikada temsilci seçimi gibi işlere karışmıyor Birleşik Metal-İş, bu farklar önemli. Bazı duruşları elbette Türk Metal’den farklı ama bence bir ayrım olacaksa da buradan olmalı, yani işçiye sorup sormamakta… Ha bu arada ben Türk Metal üyesi işçilere bir şey demiyorum, yanlış anlaşılmasın. Mesela geçtiğimiz dönem Türk Metal bir miting yapmıştı Gebze’de, Birleşik Metal-İş üyesi işçiler de bildiri dağıtarak yanımızdan geçti. Kavga çıkacak gibi oldu. Şimdi sendikaları da konuşmak lazım, bu ne ayrılık, bu ne rekabet? Aynı hırsı MESS’e karşı birleşip gösterseler bize yeter. Hadi sendikaları geçtik, işçiye ne oluyor! Biz neden birbirimize önyargılı bakıyoruz?”
Geçtiğimiz sözleşmenin etkilerinin bugüne de yansıdığını söyleyen başka bir metal işçisi şunları söyledi: “Gebze’de miting yapılmıştı, hepimiz heyecanlanmıştık. Ama sonra gece yarısı imzayla iş bitti. Bugün işçi, temsilciye bunu hatırlatıyor. Temsilci de ‘Ben ne yapabilirim?’ diye işçiye soruyor. O zaman neden işçiye soruyorsun, talebin ne diye. Ya da neden hazırlık yapmıyoruz? Bence işçi imza atılana kadar sendikasından ayrılmamalı.”
‘TASLAKTA PANDEMİ NEDEN YOK?’
Geçen dönem hazırlanan taslaklarla bugün hazırlanan taslağı kıyaslayan bir metal işçisi, “Şimdi biz o sözleşmeyle bu sözleşme arasında ne geçirdik, pandemi. Peki, taslaklara neden pandemiyle ilgili maddeler konulmadı, benim dikkatimi çeken buydu. Yeni virüsler çıkmayacağı ne malum? Yaşanan bu deneyimden ders çıkaramamışız. Sendika merkezi son halini verirken bence buna dikkat etmeli. İşten kaçınma hakkı gibi birçok madde de güvence altına alınmalı. Deprem de gündemimizde, doğal afet durumlarına dair neden madde yok” diye konuştu.
‘AYNI İŞİ YAPIYORUZ AMA…’
İşyerinden işyerine göre de taleplerin değiştiğini ifade eden bir metal işçisi de “Şimdi fabrikalar da neredeyse hepimiz aynı saatlerde çalışıyoruz. Ama bazı fabrikalarla aramızda derin uçurum var. İşin niteliğine göre değişebilir ama az çok aynı işi yapıyoruz. Koşullarımız aynı olmayınca zaten taleplerimiz uyuşmuyor. Bu anlamda bir düzenleme olmalı ama nasıl olur bilemiyorum” dedi.
İşçilerin daha çok maddi konuları tartıştığına da dikkat çeken bir başka metal işçisi, “Arkadaşlarla kendi aramızda konuşuyoruz. ‘15 bin TL maaşın olsa ne olur’ diyorum, ‘Fazla mesaiye daha fazla kalırım’ cevabını veriyor. Şimdi bazı fabrikalarda işçiler 16 saat bile çalışıyor, fazla mesai için. Peki, çalışma süresinin 8 saat olmasının ne önemi kaldı? İşçi arkadaşlarımızın esas gündemi para. Örneğin taslaklarda, ‘Ayda bir sendikal eğitim’ talebini önemsemiyor kimi işçi arkadaşlar. Bence de çok önemli bir madde. Israrcı olmak lazım, eğitim olmazsa sendikayı, örgütlülüğü anlamayız. Yaşamımız kredilere, arabalara, evlere gidiyor” diye konuştu.
VERGİ, KIDEM TAVANI…
Kıdem tavan fiyatlarına da dikkat çeken bir işçi, “Bugün kıdem tavanı 7 bin 638 TL neredeyse asgari ücret için iki buçuk maaş. 2005 tarihinde ise tavan 1727 TL, asgari ücretin 6 katı. Şimdi buna dair ne diyecek bu sözleşme? Ücretlerin erimesi yetmezmiş gibi haklarımız da eridi. Mesela bazı maddeler, koymak için konuluyor, vergi diliminin sabitlenmesi talebi gibi. Oysa çok önemli. Ücret zammından daha önemli. Bu madde ara görüşmelere kurban edilmesin artık” diyor.