Eğitim Sen: "Telafi eğitiminde" vakıf ve müftülük etkisi durdurulmalı
"Telafi eğitimi" planlamasının doğru yürütülmediğini belirten Eğitim Sen, "Vakıf ve müftülük etkisi durdurulmalı, nitelikli bir telafi eğitimi için hazırlık yapılmalıdır" dedi.
Fotoğraf: DHA
"Telafi eğitiminden" yararlanmak isteyen gönüllü öğrenci ve öğretmenlerin başvuruları sürerken, telafi eğitimi planlamasının doğru yürütülmediğini belirten Eğitim Sen, “Telafi eğitiminde' vakıf ve müftülük etkisi durdurulmalı, nitelikli bir telafi eğitimi için hazırlık yapılmalıdır" diye seslendi.
Eğitim Sen tarafından yapılan yazılı açıklamada “Telafide Ben De Varım” programında seçmeli derslere atfen bir düzenlemenin olmadığı ve programın paydaşları arasında çeşitli vakıf, dernek ve müftülüklerin olmadığının görüldüğü ancak uygulamada TÜGVA gibi vakıfların yaz dönemi etkinlikleri okul panolarında yaygınca duyurduğu ve öğrencilerin bu vakıf etkinliklerine de katılmalarının teşvik edildiğini belirtildi.
"DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI VEYA MÜFTÜLÜKLER BU TELAFİNİN PAYDAŞI DEĞİLDİR"
Vakıf etkinliklerinin duyurulmasının yanı sıra Buca İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün okullara gönderdiği yazıda “5 Temmuz-31 Ağustos tarihleri arasında Kur’an Kursu ve benzeri Telafi Eğitimi ile ilgili okullarımızda açılacak olan kurslarda ilgili İlçe Müftülüğü ile iş birliği yapılarak faaliyet yerinin belirlenmesi için okullarımızda Kur’an dersi almak isteyen öğrencilerin tespit edilerek listelerin Müftülüğümüz Din Öğretimi Hizmetleri Bölümüne gönderilmesi…” denildiğini belirten Eğitim Sen, "İlan edilen 'telafi eğitiminde' Kur’an kursu bulunmadığı gibi Diyanet İşleri Başkanlığı veya müftülükler de bu telafinin paydaşı değildir. İktidarın gözüne girmek ve yükselmek isteyen milli eğitim müdürlükleri ve okul yöneticileri telafi eğitimini bahane ederek ve bu programın bir parçasıymış gibi çeşitli vakıf etkinliklerini duyurmakta ve dini derslerle ilgili kurslar düzenlemektedir. Bu ve benzeri uygulamaların bir il veya ilçeyle sınırlı olmadığını geçmiş uygulamalardan yola çıkarak tahmin etmek zor değildir" dedi.
Eğiitm Sen MEB'e seslenenek "Nitelikli bir telafiye denk düşmeyen ancak yaz dönemi etkinlikleri gibi algılanabilecek 'Telafide Ben De Varım' programını işlevsiz kılacak olan bu tür çalışmaları bir an önce durdurmalıdır. Tüm birimleriyle, uzaktan eğitimin yol açtığı kayıpların telafisine odaklanmalıdır. Öğretmenlerimizin, öğrencilerimizin ve velilerimizin MEB’den beklentisi budur" dedi.
“Telafide Ben De Varım” programının nitelikli bir telafi programı olmadığını vurgulayan Eğitim Sen "Bu program bir stratejiye dayanmayan planlamasıyla, bilimsel veri ve değerlendirmeye dayanmayan programıyla, ek bütçe ve ek kadro ihtiyaçlarını kapatmayan uygulamasıyla olsa olsa gönüllü yaz etkinlikleri çerçevesinde değerlendirilebilecek bir çalışmadır. Oysa pandeminin eğitimde yarattığı tahribatlar çok daha ciddi ve uzun vadeli bir çalışmayı gerektirmektedir" diye belirtti.
NİTELİKLİ TELAFİ EĞİTİMİ İÇİN ÖNERİLER
Eğitim Sen, nitelikli bir telafi eğitimi için önerilerini şöyle sıraladı:
- Öğrencilerde yaşanan akademik, sosyal, psikolojik ve fiziksel kayıpların ve eğitimden kopan öğrencilerin tespiti için her il ve ilçede okul yöneticilerinden, gönüllü öğretmenlerden, PDR görevlilerinden ve eğitim bilimcilerinden oluşturulacak ekipler kurulmalıdır.
- Bu ekiplerin yaz ayları boyunca öğretmen, öğrenci ve velilerle yürüteceği çalışmaların sonucunda raporlar hazırlanmalıdır.
- Bu raporlar doğrultusunda uzaktan eğitim sürecinde eğitimden kopan öğrenci verileri ve bu öğrencilerin geri kazandırılmaları için izlenecek yol ve yöntemler değerlendirilmelidir.
- Öğrencilerde ortaya çıkan akademik, sosyal, psikolojik, fiziksel kayıplar ile öğrenme ve beceri kayıplarının bilimsel analizleri yapılmalıdır.
- Müfredatlar yeniden gözden geçirilerek, izlenecek telafi programı tüm ders müfredatlarının içeriğine yedirilmelidir.
- Gönüllülük temelinde yürütülecek ve bilimsel tespitlere dayanmayan telafi programının gerçek bir telafi olmayacağı ve pandemi sürecinde eğitimden kopan çocukları geri kazandırmayacağı açıktır. Eylül ayından itibaren yüz yüze başlayacak yeni eğitim-öğretim yılında müfredata yedirilerek herkes için doğalında zorunlu gelişecek bir telafi gerekmektedir.
- Müfredata yedirilmiş telafi eğitiminin zaman planlaması yapılmalı ve pandeminin alabileceği yeni koşullar da dikkate alınarak, ihtiyaca göre uzatılabilecek bir esnekliği olmalıdır.
- Halen pandemi koşullarının bitmediğini dikkate alarak yeni eğitim-öğretim döneminde yüz yüze eğitimin aksamaması için aşı dışında kalan diğer tüm tedbirlerin alınmasına devam edilmelidir.
- Yeni eğitim-öğretim yılında telafi programını da kapsayan yüksek bir ek bütçe oluşturulmalıdır.
- Eğitimin ihtiyacı olan öğretmen kadrosu için en az 100 bin atamayla birlikte yeni dönemde eğitim seferberliği ilan edilmelidir.
21 Haziran-2 Temmuz arasında başvuru yapılabilecek telafi eğitimi programı 5 Temmuz-31 Ağustos arasında düzenlenecek. (HABER MERKEZİ)