CHP'den 'Pandemi ve Basın Özgürlüğü' raporu: Darp, tehdit, tutuklama, ilan ambargosu
CHP ‘Pandemi Ve Basın Özgürlüğü’ raporu yayınladı. Raporda gazetecilerin tutuklandığı, darp edildiği, tehditlere maruz kaldığı vurgulanırken, gazetelere ilan ambargosu uygulandığına da dikkat çekildi.
Fotoğraf: DHA
Gözde TÜZER
İstanbul
CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca tarafından “Pandemi ve Basın Özgürlüğü” raporu hazırlandı. Raporda 2019 Mart’ında başlayan Kovid-19 salgını sonrası gazetecilerin yaşadıkları sorunlar gündeme getirildi.
Raporun girişinde binlerce gazetecinin işsiz olduğu, hapishanelerde sadece gazetecilik yaptığı için tutuklu yüzlerce gazetecinin hakları gasp edildiği, hem “muhalif gazeteciler” hem “gazetecilik” mesleğinin kendisinin iktidar tarafından hedef alındığına vurgu yapıldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu imzasıyla yayımlanan giriş yazısında şöyle denildi: “2020 yılında, yani 21.yüzyılın Türkiye’sinde gazeteciler 479 kez hakim karşısına çıkarılıyorsa 2020 yılında en az 78 gözaltı, 25 tutuklama, 17 darp ve tehditle gazeteci karşı karşıya kalıyorsa orada sorunumuz var demektir. Gazeteciler hala Türkiye Cumhuriyeti Devleti hapishanelerinde ise; televizyonlara karartma, gazetelere ilan ambargosu, doğru habere erişim engeli getiriliyorsa demokrasiden söz etmemiz mümkün değil… Basın İlan Kurumunca muhalif gazetelere ilan kesme cezası veriliyorsa yani Basın İlan Kurumu bir anlamda “basın infaz kurumu”na dönüşüyorsa hak ve özgürlüklerden söz etmemiz mümkün değil…”
22 GAZETECİ PANDEMİ NEDENİYLE HAYATINI KAYBETTİ
Raporda Türkiye’de ilk korona vakasının görüldüğü günden 2020 yıl sonuna kadar en az 22 gazeteci pandemi nedeniyle yaşamını yitirdiğine dikkat çekilirken “Pandeminin başladığı andan itibaren sahada çalışan gazetecilerin yaşadığı riskler, sahanın yanı sıra televizyon stüdyolarında da sürmüş, özellikle başta sağlıkçılar olmak üzere çok sayıda uzman konuğun alındığı programların sıklaşması, gazetecilerin virüse yakalanma risklerini de beraberinde getirmiştir.” denildi.
Raporda gazetecilerin işsizliği ile mücadelenin, gazetecilerin ekonomik ve sosyal haklarından vazgeçmeleri veya azına razı edilmeleri ile sürdürülemeyeceğini, iş güvencesinin olmadığı, Kod 29 uygulamasının yaygınlaştığı, sermayenin kendi zararını kapatma uğruna gazetecileri işten çıkardığı son bir yıldaki kısıtlamaların ifade özgürlüğü önündeki kısıtlamalar olarak kabul gördüğü aktarıldı.
EN AZ 17 GAZETECİYE SALDIRI
Gazeteciler 2020’de de fiziksel şiddete maruz kaldı. Aralarında Elazığ ve Diyarbakır’daki yerel gazetecilerin de bulunduğu en az 17 basın çalışanı haberleri ve paylaşımları nedeniyle darp edildi ya da tehdit edildi. Raporda bu durum şöyle değerlendirildi: “Toplumsal olaylar olarak nitelenen barışçıl toplanmalara veya yürüyüşlere polisin orantısız güç kullanımı ve biber gazlı müdahalelerden gazeteciler de etkilenmiştir. Gazeteci olmasına ve görevini yapmasına rağmen bu zarar görmenin yanı sıra gözaltı işlemi de yapılmıştır. Gazetecilerin görevleri sırasında ya da görevleri nedeniyle saldırıya uğramaları, görev yapmalarının engellenmesi gibi şiddet ve zor içeren eylemler caydırıcı cezalarla önlenmelidir. Devlet görevlilerinin ve kolluk güçlerinin görevi gazetecileri engellemek değil korumak olmalı, ‘gazeteciye şiddete-engele sıfır tolerans’ ilkesiyle hareket etmeleri kesin şekilde sağlanmalıdır.”
İKTİDARDAN YANA OLMAYAN GAZETECİLER TERÖRİST
“Gazetecilerin yargı ile ilişkisi çok uzun yıllardır sadece yargı muhabirliği ile sınırlı değildir.” denilen raporda son 20 yılda giderek artan oranda gazeteciler soruşturma ve kovuşturmalara maruz bırakıldığı, özgürlüğünden yoksun şekilde yıllar süren yargılamalara maruz bırakıldığı belirtildi.
Rapora şöyle devam edildi: “Terör tanımındaki belirsiz ve geniş kapsam ile iktidarın kendinden olmayan herkesi ‘terörist’ kabul etme yaklaşımından en çok etkilenen meslek gruplarından biri de basın emekçileridir. 2021 Türkiyesinde iktidardan yana olmayan gazeteciler terörist, gazetecilik faaliyetleri de terör faaliyeti veya propagandası olarak görülmektedir.”
KEYFİ VE ÇİFTE STANDART
Raporda Basın İlan Kurumu’na (BİK) da geniş yer verildi. 2020 yılında BİK toplam 169 gazeteye 797 günlük ilan cezası verdi. Bu cezaların 565 günü Basın Ahlak Esaslarını ihlalden oldu. CHP raporunda “BİK, sahip olduğu yetkileri ve olanakları Türkiye’deki özgür basın ortamını yaratmak ve güçlendirmek için veya basın emekçilerini desteklemek için kullanmamanın yanı sıra bu yetkileri keyfi ve çifte standart ile kullanmaktadır.” dedi.
Cumhuriyet Partisi Genel Başkan Yardımcılığı Basın İlan Kurumuyla ilgili şöyle dedi: “BİK keyfi ilan kesme cezaları üçte biri belki daha fazla… Evrensel bir yıldan fazladır ilan alamıyor… Aldıkları talimatı yerine getiriyorlar. Bundan sonrası hükümet ve Cumhurbaşkanı açısından da memur anlayışının uzaklaştırılması, genel kurul üyeleri içinden seçilerek gelmesi savunulması gereken konu…”
"RTÜK SİYASİ İKTİDARIN DOĞRUDAN KONTROLÜ ALTINDA"
Kuruluş amaçları, Türkiye’de zengin, çeşitli ve çoğulcu bir medya ortamını sağlamak ve desteklemek olması gereken BİK ve RTÜK’e dair raporda “siyasi iktidarın doğrudan kontrolü altındadır” denildi.
RTÜK, muhalif olan veya olduğu düşünülen medyaya ağır yaptırımlar uygulamakta, çalışamaz hale getirmekte, uygulanan yaptırımlarda objektif kriterler gözetmemekte ve şeffaf olarak şikayetler, uzman raporları veya tüm kararlar yayınlanmamakta. Bu durum raporda şöyle değerlendirildi: “RTÜK’ün keyfi ve hukuksuz uygulamaları sonucu medya boğulmaktadır. Medya düzenleyici kurumların tarafsız, bağımsız, mali ve organik olarak özerk yapılar olarak çalışması sağlanmalı, yaptırım yetkisinin baskı ve sansür geliştirmeye yönelik kullanılmaması gerekmektedir.”