EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz: Sorumlu siyasi iktidardır
Devlet Bahçeli'nin “Bu vatanın evlatlarına sahip çıktınız mı?” sözlerini eleştiren EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz "Mafya liderleriyle pozunuz ortadayken siz kendinizi sorgulayın" dedi.
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, online olarak düzenlediği haftalık basın toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. HDP İzmir il binasına yönelik ırkçı saldırıya dair konuşan Akdeniz, saldırının arkasındaki güçler açığa çıkarılmadıkça, bu cinayetlerin ve yaşanabilecek provokasyonların sorumluluğunın siyasi iktidarda olduğunu belirtti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin “Bu vatanın evlatlarına sahip çıktınız mı?” açıklamasına da değinen Akdeniz "Merak etmeyin hem Türk hem Kürt, bu halkın bütün evlatlarına sahip çıkıyoruz. Eşitlik, bağımsızlık, özgürlük, demokrasi, barış mücadelemiz bunun içindir zaten" diye konuştu.
"NATO zirvesinde Türkiye adına emperyalizmin, NATO’nın, ABD’nin, Biden’in Afganistan’da ileri karakolu olma rolü çıktı" diyen Akdeniz, "NATO’nun özellikle Türkiye’ye yeni jandarmalık rolü vermesiyle birlikte Afganistan’dan çok daha büyük bir göç geliyor. AB temsilcileri ne yapıyor? Afganistan göçünü yenden Türkiye’ye kilitlemek, Türkiye’yi bir göçmen deposu haline getirmek için peş peşe açıklamalar yapıyorlar. Elbette biz bunların karşısında olacağız, elbette biz bunları teşhir etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Akdeniz'in açıklamalarının tamamı şöyle:
"TÜİK rakamları açıklandı yine gelir adetsizliğinde rekorlar kırıyor Türkiye. Son 11 yılın en kötü seviyesindeyiz. Bu iktidar gelir adaletsizliğini bu hale getirdi. Şampiyonlar ligindeyiz gelir adaletsizliğinde. Gelir adaletsizliği ne demek: En zenginlerle en yoksullar arasındaki uçurum artmış demek. 2019 rakamları bunu gösteriyor. 2020 rakamları çok daha fazla, katlanarak bu rakamın geleceğini gösteriyor. Yani bir avuç sermaye sınıfı pandemide, ekonomik krizde karına kar kattı, servetin servet kattı, ama milyonlar aç milyonlar işsiz, milyonlar yoksul.
YENİ İŞSİZLİK KAPIDA
1 Temmuz itibariyle yeni normalleşme kararlarını açıkladı kabine. Buna göre Kısa Çalışma Ödeneği (KÇÖ) son buluyor. Bu de demek; 4 milyon işçinin işe geri dönmesi demek. Peki patronlar bu işçileri işe alacaklar mı? Çok önemli bir bölümünü almayacaklar. Çok daha az işçiyle daha çok verimlilik adı altında kölece çalışmayı dayatacaklar. 4 milyon işçi demek, aileleriyle birlikte 10 milyon insan demek. Yeni işsizlik kapıda. Bu yüzden açıkça çağrımız sendikalara işten atmalara karşı bugünden mücadeleyi hep birlikte örgütlemektir, işçiler, emekçiler bu mücadeleyi sadece sendikalara bırakmamalıdır. Bu dönemde, işçiler-emekçiler her türlü destekten yoksun bırakılırken turizm patronlarına yine vergi indirimi, vergi borçlarının ertelenmesi gündeme geldi.
Önümüzde kamu alanında TİS sözleşmeleri var, metal ve petro-kimya alanında toplu görüşme sözleşmeleri var. Hükümet enflasyon altında bir ücretle bu süreci bitirmek istiyor, sermayeye yardım ediyor. Aynı zamanda iktidar ve onun arkasındaki sermaye güçleri, pandemiden çıkarken, aşılama yaygınlaşmışken “ya biz pandemiden çok çektik, biz ekonomik krizden çok çektik, şimdi kalkınmamız lazım, şimdi fedakarlık sizde” diye halkın üstüne çökmeye hazırlanıyor. Bu plana, bu stratejiye asla izin vermeyeceğiz, vermemeliyiz.
Dolar aldı başını gidiyor. FED’in F’si konuşulsa Amerika’da dolar tavan yapıyor. Rezervler eridiği için ülke ekonomisi korunaklı değil, 128 milyar dolar nerede sorusu bir kez daha anlam kazanıyor.
Gün normalleşmeden beklenti içine girme günü değildir. Bu normalleşmeden işçiye, emekçiye hiçbir şey çıkmaz. Bu normalleşme sermaye için normalleşmedir, bu yüzen olağanüstü bir mücadele dönemine toplu sözleşmelerden, ekmek-adalet mücadelesine kadar topyekûn bir mücadeleye hep beraber hazırlanmalıyız.
SORUMLULUK SİYASİ İKTİDARDADIR
Geçtiğimiz hafta İzmir HDP il binasına ırkçı, faşist bir saldırı yapıldı. Bu saldırıda, bu cinayette, bu katliamda Deniz Poyraz adında genç bir kızımız hayatını kaybetti. Bütün hafta boyunca bu tartışıldı. Burada bir kez daha Deniz Poyraz’ın ailesine baş sağlığı diliyoruz, kınıyoruz bu saldırıyı. Ve soruyoruz; bu katile kim yol verdi, kimler yol verdi? Kimler biliyordu? Kimler organize etti bu katliamı? Bunun arkasındaki güçler kimlerdir? Bunlar açığa çıkarılmadıkça, bu cinayetlerin ve bunun arkasında gelecek olan provokasyonların sorumluluğu siyasi iktidardadır, hükümettedir, hükümet ortaklarındadır. Böylesi bir dönemde bir baş sağlığını bile dilemekten aciz hükümetin küçük ortağı, lideri ne dedi? “Terörist” dedi. Adeta bu katliamı meşru gösterdi ve katliama, ırkçı katillere destek çıktı. Daha önce yine MHP’li Semih Yalçın HDP’liler için, HDP’ye oy verenler için “itilaf edilecek haşereler” ifadesini kullanmıştı. İşte bu ifadelerle medyada, siyasette bu hedef göstermelerle süreç buraya geldi ve Deniz Poyraz’ın katliamına uzandı. Şimdi Deniz Poyraz’a terörist diyerek adeta yeni katliamların önü açılıyor, yeni cinayetlerin önü açılıyor, ırkçı katillere destek veriliyor. Neden böyle? Çünkü bu cinayet ters tepti. Çünkü plan ters tepti. Amaçlanan hedefine ulaşmadı. Toplumda çok büyük rahatsızlık oluştu, birlik havası oluştu. AKP’ye MHP’ye oy verenler bile bu siyasal cinayetlere tepki gösterdi. Hoşnutsuz davrandı. Emek, demokrasi, özgürlük güçleri, partiler, içinde partimizin de olduğu sol, sosyalist demokratik ilerici çevreler, sendikalar bir bütün olarak bu cinayete tepki gösterdiler, ortak açıklamalar yaptılar. Hazımsızlıkları bunlardır, birliğimizdir.
"MAFYA LİDERLERİYLE POZUNUZ ORTADAYKEN SİZ KENDİNİZİ SORGULAYIN"
Dolayısıyla bir kez daha ifade ediyoruz ki, birleşe birleşe kazanacağız. Ne yaparsanız yapın, birleşe birleşe kazanacağız. Hem bizim organize suç örgütleriyle fotoğrafımız yok, herkes dönsün kendi arka bahçesine baksın. “Bu vatanın evlatlarına sahip çıktınız mı?” diye soruyorlar, merak etmeyin hem Türk hem Kürt, bu halkın bütün evlatlarına sahip çıkıyoruz. Eşitlik, bağımsızlık, özgürlük, demokrasi, barış mücadelemiz bunun içindir zaten. Türk ve Kürt halklarının tam hak eşitliğini de birliğini de bunun için savunuyoruz, savunmaya devam edeceğiz. Siz bu halkın evlatlarına sahip çıkmaktan söz edecekseniz, önce 301 madencinin hayatına mal olan Soma iş cinayetinde yedi yıldır devam eden iş cinayeti davasına neden bir kez gitmediğinizi neden ailelerin yanında yer almadığınızı önce bir sorun. Ermenek’deki davada ha keza yine aynı şekilde. Çorlu tren kazasında, 10 Ekim Ankara Gar katliamında, Suruç katliamında, bu ülkede adalet diye çığlık atan bütün ailelerin yanında bir kez yer aldınız mı? Bir kez bu katliamları kınadınız mı? Siz akıl vereceğinize, yolsuzluk düzeniyle memleketin üzerine çökenlere laf etmeden, mafya liderleriyle pozunuz ortadayken kendinizi sorgulayın. Güneş balçıkla sıvanmaz.
EMPERYALİZMİN, AFGANİSTAN’DA İLERİ KARAKOLU OLMA ROLÜ ÇIKTI
Bakın milliyetçilikten söz ediyorsunuz, bağımsızlıktan söz ediyorsunuz buyurun; hükümetin büyük ortağı, sizin büyük ortağınız AKP, haftalarca Biden’den telefon bekledi ve nihayet NATO zirvesinde görüştüler. Ne çıktı bu zirveden, siz ne dediniz? Bu zirvede Türkiye adına emperyalizmin, NATO’nın, ABD’nin, Biden’in Afganistan’da ileri karakolu olma rolü çıktı. Hadi buyurun bakalım, hadi buradan bir itiraz edin bakalım, eyy Amerika deyin bakalım şimdi diyebiliyorsanız. Bir gün Rusya’nın savaş arabasına binerek, bir gün Amerikan emperyalizminin savaş arabasına binerek ülkeyi maceradan maceraya sürüklediniz. Libya yetmedi mi? Somali yetmedi mi? Suriye yetmedi mi? Bütün buralardan AKP’nin yeni Osmanlıcı politikalarına neden payanda oldunuz, şimdi neye ses çıkartıyorsunuz?
AB TEMSİLCİLERİ AFGANİSTAN GÖÇÜNÜ YENDEN TÜRKİYE’YE KİLİTLEMEYE ÇALIŞIYOR
Şimdi şunu da ifade etmek isterim; hafta sonu Emek Partisi’nin Göç ve Mülteciler Konferansı gerçekleşti. Çok değerli aydınlar, profesörler, hak savunucuları burada söz aldılar. Aman dikkat! Konferansımızda öne çıkan ana başlık NATO’nun özellikle Türkiye’ye yeni jandarmalık rolü vermesiyle birlikte Afganistan’dan çok daha büyük bir göç geliyor. Bunun vebali altına giremeyiz ülke olarak. Bunun siyasal sorumluluğunu alamayız. Ne insanidir ne vicdanidir. Öte yandan AB temsilcileri ne yapıyor? Afganistan göçünü yenden Türkiye’ye kilitlemek, Türkiye’yi bir göçmen deposu haline getirmek için peş peşe açıklamalar yapıyorlar. Elbette biz bunların karşısında olacağız, elbette biz bunları teşhir etmeye devam edeceğiz.
SANATA, BİLİME, KÜLTÜRE, MEMLEKETE DÜŞMAN
Geldiğimiz noktada baskılar devam ediyor, Boğaziçi Üniversite’nde yüz öğrenciye eylemlere katıldıkları, özerk, demokratik üniversite istedikleri için yüz öğrencinin öğrenim kredisi kesiliyor. Sokaklarda açıklama yapmak yasak, gece müzik yapmak yasak, piknik yapmak yasak. Bunlar sanata düşman, bilime düşman, kültüre düşman, sana düşman, bize düşman, memlekete düşman. Ama umutsuz değiliz. Umut dimdik ayakta, umut gelecekte, işçiler, emekçiler, demokrasi güçleri, emek güçleri olarak birleşeceğiz ve mutlaka, mutlaka bu karanlık tünelden hep birlikte ülkeyi birlikte çıkaracağız." (HABER MERKEZİ)