23 Haziran 2021 16:16
/
Güncelleme: 19:20

Müsilajla mücadele ama nasıl?

Çözümler ancak bugün AKP iktidarının sermaye güçleri ile arasındaki ilişkiyi anlamak ve bu ilişkiye yapılan itirazları bir araya getirmekte yatıyor.

Müsilajla mücadele ama nasıl?

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Marmara’da etkisi günden güne artarak devam eden ve deniz yüzeyinin altındaki 25 metrelik derinliği 30 metreye kadar ulaşan müsilaj sorunu, gündemdeki yerini korurken farklı kurum ve kuruluşlardan da müsilaj ile mücadele etme konusunda farklı adımları görmeye başladık. Peki çevremizde müsilaja karşı verilen mesajlar cidden somut adımlara dönüşüyor mu veya müsilaj sorununu çözmek adına yapılması gereken hamleler gerçekten yapılıyor mu? Bu soruların cevabını son gelişmeler eşliğinde birlikte arayalım.

HEM BUGÜN HEM DE GEÇMİŞ ÖNEMLİ

Artık hepimizin bildiği gibi aslında müsilajın nedeni birçok konuda da olduğu gibi denetlenmeyen atıklar ve alınmayan önlemler. Uzun yıllar boyunca oluşma potansiyeli olduğu bilinen bir durumun oluşmasına kadar alınmayan önlemler ve göz yumulan her türlü durum müsilajın doğrudan bu noktaya gelmesine ve geleceğimizi de tehdit etmesine neden olan şey aslında. Bu durumdan ötürü günümüzde alınan önlemlere müsilajdan önce ve müsilajdan sonra diyerek keskin iki ayrı inceleme yapmak yerine bir bütün olarak incelemek bizlere daha doğru bir bakış açısı kazandırabilir. Bu açıdan bugün müsilaj adına en kapsamlı adımlardan birini attığını iddia eden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın söylemleri ve hazırlamış olduğu 22 maddelik “Marmara Denizi Koruma Eylem Planı” önemli bir hale geliyor. Bakan Murat Kurum’un dediği şekliyle “katılımcı” bir şekilde hazırlanan 22 maddelik planın Marmara’yı hem müsilajdan hem de kirlilikten kurtaracağı iddia ediliyor. Fakat burada katılımcı olduğunu iddia eden bir kurumun müsilaj sorunu baş gösterdiğinden beri yaptıkları, katılımcılık ile mukabil bir çevre felaketi mücadelesine denk düşmüyor. Bakanlığın belirlediği 22 maddeye bakınca her konuya değinmeye çalışan ve başarılı olma olasılığı olan bir eylem planı olduğunu düşünmemiz içten bile değil. Fakat bu eylem planının başarıya ulaşıp ulaşmayacağını sorgulamadan önce sorulması gereken daha önemli bir soru var; o da bu zamana kadar neden Marmara’yı kurtarmak için adım atılmadığı.

MÜSİLAJ İLE MÜCADELE 22 MADDEYE SIĞMAZ

Bu zamana kadar Marmara’nın ölmesine sebep olan her kararın altında imzası bulunan ve bu kararı sonuna kadar savunan bir bakanlık ve hükümet müsilajı yaratan sebeplere değil ancak bugün onu ortadan kısa süreli yok edilmesi gereken bir madde haline getiren duruma karşı mücadele verebilir. Bundan dolayı müsilaj ile mücadele eylem planı ortaya konulup kabul edildikten sonra denizden oldukça ilkel yöntemler ile müsilaj çekilerek mücadele edildiği tablosu bizlere sunulurken Ergene Nehri, Nilüfer Çayı gibi Marmara’ya dökülen akarsulara atık deşarjı dur durak bilmeden devam ediyor. Bunun için geçmişte Marmara’yı sonuna kadar bir çöplük haline getiren sermaye güçleri ve fabrikaları sürecin bedelini ödemesi gereken özneler yerine atık tesisleri kurma konusunda dahi kamudan garanti verilmeye çalışarak eylem planında kendine yer bulabiliyor. Marmara’nın bu hale gelmesinde rolü oldukça açık olan işletmelere gereken geçmişe dönük cezalar verilmedikçe ve bu cezalar günümüzü de denetler hale gelmedikçe Marmara’da müsilaj ile mücadeleden bahsetmek imkansız. Günlük 3 milyon metreküp atık suyun deşarj edildiği bir denizde sadece 400-1000 metreküplük yüzey müsilajı temizliğine sıkışan bir mücadele Marmara’yı kurtarmak yerine ancak Marmara’nın cenazesinin morgda çürüyeceği bir durumu yaratır. Bugün açısından müsilajı yaratan nedenler oldukça açık ve net şekilde önümüzde duruyor. Bu nedenler aşırı üretim hırsından kaynaklanan atıkların doğal ortama arıtılmadan verilmesinden ve bunun sürekli olarak yapılmasından başka bir şey değilken; çözümü bu ilişkileri ortadan kaldırıp yerine bunların olmayacağının garanti edildiği bir yerde aramak gerekiyor.

BAŞKA BİR İTİRAZ

Bugünün iktidarı ve bakanlığı ise sorunun kaynağını burada görüp müdahale edebilecek noktada konumlanmıyor. Çünkü Marmara’yı bu hale getiren her kararda, mega projede, doğa katliamında direkt dahli olan bir hükümet aslında bu ilişkilerden beslenen ve onlarsız hareket edemeyecek bir duruma gelmiştir. Bugün iktidarın sermaye güçleri ile ortaklaşa girdiği müsilaja karşı mücadelede temel amaç müsilajı gündemden çıkarıp Marmara’nın durmak bilmeksizin kirletilmeye devam edilmesine denk düşerken; Marmara’yı kurtaracak olan ise bu ikilinin karşısında gerçekçi sorunlara gerçekçi çözümler üretmekten geçiyor. Bu çözümler de ancak bugün AKP iktidarının sermaye güçleri ile arasındaki ilişkiyi anlamak ve bu ilişkiye yapılan itirazları bir araya getirmekte yatıyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Palavra çöktü

Palavra çöktü

Merkez Bankası, 2025 yıl sonu enflasyon tahminini, daha yılın ilk sunumunda yüzde 21'den yüzde 24'e yükseltti. Enflasyonu düşürme bahanesiyle 20 aydır ücret ve maaşlara saldıran ekonomi yönetiminin hiçbir öngörüsü gerçekleşmedi. Enflasyonun temel sebebinin iç talep ve ‘ücret artışları’ olduğu palavrası tamamen çöktü.

2025’te asgari ücrete yüzde 30 zam

Memur ve emeklilere yüzde 11.54 zam

İşçi emeklilerine yüzde 15.75 zam

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et