27 Haziran 2021 22:02

Taleplerimiz için işyerlerinde birliği sağlamalıyız

Eğitim Sen İstanbul 1 No’lu Şube Yöneticisi Sinan Dedeli: TİS masasında asgari miktarda taleplerle de olsa ortak hareket etmenin yolunu bulunmalıdır.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Sinan DEDELİ
Eğitim Sen İstanbul 1 No’lu Şube Yöneticisi

Pandemi döneminde uzaktan eğitim uygulamasında öğrencilerin öğrenmelerinin zorlaşması, imkanların sınırlı olması gibi sebeplerle öğrenciler eğitimden uzaklaşmış, eğitimdeki eşitsizlikler daha da derinleşmiş ve kapanması zor hasarlar bırakmıştır. Birçok öğrenci ve velinin eğitime dair umutlarının, hayallerinin tükenmesi ile özellikle düşük gelir grubundaki ailelerde çocuk işçiliği, çocuk yaşta evlenmelerinin sayılarında ciddi artışlar göze çarpıyor. Okulların hassas şartlarda yaşayan çocukları koruyan işlevinin de ortadan kalkmasıyla çocuk istismarı da artmıştır. Uzaktan eğitimle eşitsizliklerin daha da artmasının yanında imzalanan protokollerle bilimsellikten uzak vakıfların etkisinin arttığı, ideolojik nedenlerle bazı seçmeli derslerin dayatılması, kendisi bile problemli olan ortaokul-lise kademe sonlarında yapılan LGS-YKS sınavlarının var olan müfredatın üzerinde sorulmasıyla devlet okullarının başarısının daha da düşmesi gibi sayılacak nedenlerle eğitim daha da niteliksizleştirilmiştir. Meslek liseleri ucuz iş gücü yaratılarak üretim atölyelerine dönüştürülmüş, bununla beraber uzaktan eğitimde meslek liseleri birçok belirsizlikle karşılaşmış ve birçok teknik öğretmen ücret sorunu yaşamıştır. Özellikle şube sınırlarımıza ait Zeytinburnu’nda daha yoğun bulunan daha çok Suriyeli, Afgan, Orta Asyalı yabancı öğrenciler de bu süreçten en çok etkilenen kesimlerden olmuş ve var olan sorunların yanında anadil problemleriyle karşılaşarak eğitimin dışında kalmışlardır.

EN ÖNEMLİ TALEPLERDEN BİRİ LİYAKAT

Öğretmenlik mesleğinin ise devam zorunluluğunun olmadığı, sadece bir kamera ve mikrofonla sınırlanan eğitim modeliyle işlevsizleştiği ve değersizleştiği bir dönemde bölgemizdeki öğretmenlerle iletişim kurup 3 milyondan fazla kamu emekçisinin ve 2 milyondan fazla kamu emeklisini ilgilendiren toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecini konuşuyoruz. Kimi okullarda bazı arkadaşlar ortak taleplerini ortaya çıkaran örnek çalışmalar yapıyor.
TİS görüşmelerinde toplumun her kesiminde geçinmenin zorlaşması, yoksullaşmanın da artmasıyla daha çok ekonomik talepler akla gelse de birçok öğretmenin ilk talebi, hatta kimi emekçilerin en başa koyduğu talep liyakat. İdarecilerin mülakatla “benim adamım” mantığıyla atanması, okullarda birçok idarecinin öğretmenlere, çalışanlarına keyfi tutumlarına neden olmakta. Bu, çalışma ortamlarının demokratik, şeffaf ve hesap verilebilir olmaktan uzak, otoriter bir tutumla çalışanlar üzerinde tahakküm kurma eğilimini oluşturmuştur. Öğretmenlik mesleğine başlamadan önce zorlu şartlarda birçok sınava girerek hazırlanan öğretmen adaylarının seçiminden başlayan bu mülakatın ortadan kaldırılması toplumun özgür gelişimi için ekmek talebi kadar önemli bir talep olmuştur.

EK GÖSTERGE SÖZÜ HÂLÂ TUTULMADI

Her gün medyaya yansıyan kirli ilişkilerle ortaya çıkan yolsuzluklar, köprülerden geçmeyen araçların, havalimanlarına gitmeyen yolcuların parasının takır takır ödenmesi sorgulanmazken öğrencilerin derse girmesinin zorunlu tutulmadığı, öğrencinin sınıfta kalmasının kalktığı eğitim ortamında ‘derse öğrencisi gelmeyen öğretmenin ek dersini keserim’ söylemiyle bakanlık hem öğretmeni toplum nezdinde küçük düşürmüş hem de öğretmenin geçimini kolaylaştıran ek dersine göz koymuştur. Bu konu da gene öğretmenlerinin en çok rahatsızlığını dile getirdiği konulardan biri olmuştur. Bununla birlikte yıllardır söz verildiği halde tutulmayan 3600 ek gösterge taleplerden bir diğeridir.

ÖNCEKİ DÖNEMLERE GÖRE, BEKLENTİ DAHA YÜKSEK

Yıllardır TÜİK’in değil gerçek enflasyon oranlarının altında ezilen memur maaşları için beklentinin bir önceki TİS dönemlerine göre daha fazla olduğu gerçeği bu görüşmeler sonucu ortaya çıkmıştır. 
Tüm bu talepler karşısında sendikalar TİS taleplerini en aşağıdan, işyerlerinden başlayarak üyeleriyle tartışarak belirleyip TİS masasında asgari miktarda taleplerle de olsa ortak hareket etmenin yolunu bulmalıdır. Bu kayıpların ortak bir iradeyle aşılmasının en yakın örneğini bazı CHP belediyelerinde çalışan işçilerin aldığı ücret artışlarında gördük. İşçiler kendi birlikteliklerini sadece işvereni değil sendikal bürokrasiyi de aşarak kurabilmiş ve ücret artışlarını bu şekilde kazanmışlardır.
Bu birliktelikler olmadan verilen sözlerinin tutulmadığını yaklaşık iki buçuk sene önce 3600 ek göstergenin gerçekleşmemesinde gördük. Okullarda imza topladığımızda “Hocam ne gerek var imza toplamaya, bakanlık söz verdi” yaklaşımlarıyla olayların nasıl sonuçlandığını hatırlıyoruz. Bizlerin buradan tek çıkar yolunun işyerlerinden başlayarak birlikteliğimizi sağlamak ve TİS masasına ortak bir iradeyle oturmak sendikaların kendi üyesi olsun olmasın tüm emekçilere olan sorumluluğudur.

 

ÖNCEKİ HABER

Peker'in ifşaatlarını emekçilere sorduk: ‘Onlar zenginleştikçe biz fakirleşmişiz’

SONRAKİ HABER

Euro 2020 | Çekya Hollanda'yı, Belçika da Portekiz'i eledi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa